Makineler öğrendi insan öğrenemedi! Makine kadar bile olamadık. Başlığın özeti budur. Makinelerin öğrenme yetisini geliştirirken, anlaşılan o ki, bizde öğrenme yetisi durdu. Biliyorsunuz, yapay zeka teknolojinin son harikası, insan tarafında geliştiriliyor, ama nedense insanoğlu kendisindeki organik zekaya “level” atlatamıyor.
Bu satırları yazarken, Ankara’daki terör saldırısında hayatını yitirenlerin cenazeleri kalkmaya devam ediyor. Ankara patlamasıyla Doğu bölgelerimizde yaşanan çatışmalarda hayatlarını yitirenler birbirine karışıyor. Kim nerede, ne zaman göçtü… karmakarışık!
Sabahın köründe whatsapp’den “ilk el bilgisi; Alman Konsolosluğu, Alman Lisesi bir gün tatil! Taksim’e çıkmayın!” notu geliyor. Taksim civarında toplantım var gidiyorum… Toplantı dönüşü whatsapp haberi ulusal kanalların bir no’lu haberi olmuş. Akıl tutulması dedikleri şey bu gerçekten. Derken benim de aklım yolda tutuluyor. “… de ki patladı şu an ve ölmedin, ne yaparsın? Nereye koşarsın? Telefonunu düşürme ihtimalin ne? Önce kimi ararsın?…”
Kulağım aracın radyosunda, elimde akıllı telefon, düşen mesajlara bakıyorum… Tek iyi haber yok. Cenazeler kalkıyor. Anne feryat ediyor: “…ölürken bizi gururlandırdın!…” Diğeri haykırıyor; “…gittin beni unuttun, niye yanına almadın!…”
Yapay zeka, insanı yendi!
Geçtiğimiz haftanın büyük başlığıydı. Google’ın DeepMind ekibi tarafından geliştirilen yapay zeka “AlphaGo”; Go oyunu efsanesi Lee Sedol ile yaptığı 5 maçlık karşılaşmayı kazandı. AlphaGo, bir insanın yapamayacağı hamleler yapabiliyormuş… Bunu söyleyen Sedol’un kendisi. Sedol, Go’daki en üst seviye olan 9 derecesine sahipmiş. Nasıl oluyor derseniz; öğrenme yeteneği olan AlphaGo, bir kez yaptığı hatayı bir daha yapmadığı için başarıyormuş. İşin sırrı bu!
Sorum şu: insana yapay zeka uygulanabilir mi? Madem organik zeka sahibi bizler, hatalardan öğrenemiyoruz, belki yapay zeka sayesinde öğreniriz: Açık sorudur, yanıtlarınızı bekliyorum.
Her şeye karşın geleceği satın almak üzere kendimi kodladım. Yaşanan acılara, salınan korkulara pabuç bırakmayacağım, alınan tüm yanlış ve bencil kararlara küfür, hakaret ve sövgüyle değil, bilgiyle karşı koyacağım. Kendime sözümdür.
Değiştir bizi teknoloji
İçim kan ağlıyor, ama bilgi edineceğim tüm toplantılara katılıyorum. “Teknoloji, Medya ve Telekomünikasyon Öngörüleri 2016” bunlardan biriydi. Dünyanın önde gelen hizmet firmaları arasında yer alan Deloitte’un her yıl düzenlediği bir toplantı. Toplantının omurgasını özellikle kurumsal dünyayı etkileyecek teknoloji, medya ve telekomünikasyon trendlerinin yer aldığı yıllık rapor açıklaması oluşturuyor.
Deloitte’un “15. Teknoloji, Medya ve Telekomünikasyon (TMT) Öngörüleri” raporunda neler vardı sizinle paylaşmak, biz kan ve gözyaşı içinde boğulurken dünya ne konuşuyor anlatmak isterim. Ankara’da o güzel genç canlar sınav çıkışı paramparça olmasalar, tek vücut okullarını bitirselerdi eğer, belki de bu öngörüleri yapacak ekiplerin içinde yer alacaklardı…
Bugün yaşasalardı, benim bu yazımın konusu olan sanal gerçeklik, bilişsel teknolojiler, grafen kullanımı, reklam bloklama, medya gelirlerindeki değişim ve akıllı telefon pazarının bilinmeyen yüzlerine ilişkin çarpıcı detayları değişik kaynaklardan okuyabileceklerdi.
Onları, organik zekalar aramızdan aldı. Organik zekalar birçoğunu sakat bıraktı. Ne acı değil mi? Hafta içinde bir dostumun ansızın eşini yitirdiğini öğrendim. Başsağlığı için aradım, acısını yaşamaya utandığını gördüm. İsyan edemiyor, ağlayamıyor; “Ankara’da o kadar can yandı… ben ne diyeyim” dedi.
Trendler neyi işaret ediyor
Geleceğin teknoloji ve medya trendlerinde dikkat çekici noktalar var: Bu yıl küresel yazılım firmalarının yüzde 80’ni makine öğrenimi, doğal dil işleme ya da konuşma tanıma gibi bilişsel teknolojileri ürünlerine entegre etmiş olacaklarmış. Entegre olacak makineler arasında insan yok. Sizce sipariş versek, kaç adet gerekir?
Sanal gerçeklik satışları 2,5 milyon adete ulaşacakmış. Bazen düşünüyorum, teknolojiyi gözümüzde mi büyütüyoruz diye… Küçük düşünüyorlar! Reel gerçeklik satışları 78 milyon adete ulaştı.
Dokunmatik ticaret yüzde 150 büyüyecek. Telefonlar yenilendikçe 17 milyar dolarlık ikinci el akıllı telefon pazarı oluşacak. Ve ne tuhaftır, akıllı telefon kullananların inanılmayacak kadar büyük bir bölümü (yüzde 20) telefonla konuşmuyormuş! Veri paylaşıyorlarmış. İnternette 2,5 trilyon fotoğraf paylaşılması bekleniyormuş. Bizim ülkemizde akıllı telefonları, bomba patlatmak için kullanıyorlar. Kendini patlatanın vatandaş gazeteciliği yaparak patlama anını görüntülemesi an meselesi. Organik zeka böyle çalışıyor!
Teknoloji öngörüleri içinde sektörün kendisini sabote ettiği bilgisi de var. Resmen dinamitliyorlar. Kadınlar bilgi teknolojilerini arkalarına bakmadan terk ediyorlarmış. Bu yılın sonunda gelişmiş ülkelerde kadınların, BT profesyonellerinin sadece yüzde 25’ine gerileyeceği öngörülüyor. Kadının olmadığı yerde akıllar tutuluyor. Biliyor muydunuz, Google kadın çalışanlarda eriyor, işe başvuran kadınları da bir türlü istenen seviyede pozisyonlayamayınca araştırmışlar, kadınlar daha ilk görüşmede korkuyorlarmış. Çünkü sayısız görüşme sürecinde bir tek kadınla bile karşılaşmadıkları ortaya çıkmış. Google yönetimi kural koymuş; iş görüşmesine gelen herkes bir aşamada mutlaka bir kadın görecek! Google kota uyguluyor yapay ve organik zeka bileşimi denir mi acaba?
İçeriği unutmuşlar bunlar
Gelecek medya öngörülerinde, bana kalırsa ayaklar yere basmıyor. Bilgi teknolojilerinin medyadan anladığı tek şey var; oyun!… Sanırım tam da buradan kaynaklanıyor; gerçeği oyun sanıyoruz, yarattığımız oyunları gerçek sanıyoruz. Aslında biz bir sanal alemde yaşıyoruz. Ölüyoruz, ciddiye almıyoruz. Öldürüyoruz, dirilecek sanıyoruz. Kan akıtıyoruz, içine su koyarsak yine kan yapar sanıyoruz.
Sunumu yapan kişiye, “…İletişim ve medya öngörüleriniz tamamen işin sonucuyla ve ticarileşmesiyle alakalıydı. İletişimin içerik boyutundaki öngörüleriniz neler, araştırmalarınız entelektüel tarafla ilgili ne diyor?” diye sordum. İçerik diye tanımladıkları iki kuş; oyun içeriği ile müzik içeriği pazarı. Örneklemde, Beyonce’nin şarkısı, virtual reality’de emlak satın almanın ötesine geçemedik.
Uyuştur beni teknoloji!
İşte zaten bu yüzden sanal gerçeklikte yarattığımız vahşi oyun içerikleriyle “hayatın içeriği”ni dinamitler olduk.
Ben yine de özetleyeyim öngörülerde içerik kırıntısı ve medya başlığında ne olduğunu: Bu yıl mobil reklam bloklamayı tercih eden kullanıcı büyüklüğü 70 milyar dolarlık mobil reklam pazarında 100 milyon dolar olacakmış. Mobil oyunlar lider ama daha az karlıymış. Akıllı telefon ve tablet gibi mobil cihazlar oyun platformu haline gelmiş. eSpor, bu yıl 500 milyon dolarlık küresel gelir yaratacakmış. 70 milyar dolarlık 2016 beklentisi ile dünyanın en büyüğü olan ABD geleneksel TV pazarı tehlike sinyali veriyormuş.
Yapay zeka nereye
Yapay zeka, artık bilim kurgu veya pahalı Ar-Ge çabası olarak görülmüyor. Kognitif teknolojiler yeni pazar ve yeni gelir alanıymış. Gerçek dünyada paradigma değişimi yaşadığımız söyleniyor. Ağ şirketleri, yarı iletken üreticileri, donanım şirketleri, BT sağlayıcıları, yazılım geliştiricileri, internet sektörü oyuncuları gibi neredeyse bütün teknoloji alt sektörlerinde yapay zeka yatırımı gözleniyor. Denen o ki, “Yapay Zeka” Silikon Vadisi’ndeki son trend. Sektörde 100 civarında birleşme ve satın alma işlemi gerçekleşmiş. İlginç olan ise yapay zeka sonuçlarının henüz algılanmamış olması. Süreç tamamlandığında elden fazla bir şey gelmeyecek. Hukuk, sağlık, iletişim, yönetim ve hayatın her alanı dönüşmüş olacak…
Korkuyorum. Yapay zekadan da organik zekadan da! Bu akıl tutulmasının geçmesini diliyorum.