2019 Mottosu: Olduğun Yerde Kalma, Sisteme Güvenme, Eski Bitti, Koş, Değiş

2018’i nasıl devirdik anlamadım. 2019’u tarih ve ekonomi uzmanlığı olan ünlü astrolog Hakan Kırkoğlu’na sordum. İşte satırbaşları:

Dünyada, 2020 sonrasında sosyal ve ekonomik açıdan şekillenecek olan pek çok yeni trend var. Şu anda karanlık bir tünelin içinden, adeta dar bir boğazdan geçiyoruz.

Bu sene Jüpiter, Yay burcuna ilerledi. Yay, inançla, dini konularla, düşünce sistemlerini barındırıyor. Yıl içinde üç kez Ocak, Haziran ve Eylül ayında Jüpiter Neptün’le kare açı yapacak.

Piyasada emtia ya da hisse senetleri gibi yüksek beklenti ve umut yaratan, adeta ipi kopmuş balon gibi yükselen birtakım heyecanlar, piyasayı şişiren gelişmeler, spekülatif hareketler görülebilir.

6 Mart’ta Uranüs Boğa’ya geçiyor. Uranüs sarsan bir enerji. Boğa toprağı, ekonomiyi, parayı anlatıyor. Sahip olduğumuz değerlerde, her şeyde değişme var. Olduğun yerde durma, güvenliğe koşma, yeni bir şey dene. Yeni bir şey öğren, fırsatlar çıkabilir… Bunlar belki yabancı yerlerde, uzaklarda olabilir. Bekleme. Eski bitti artık. Sistemlere güvenme. Kendine bir ümit, bir ışık yarat ve değişimin üzerine git. Alışkanlıkları, sıkıldığımız şeyleri değiştir.

Kurumlar sıkışmış durumda, dönüşüm içerisindeler. Satürn-Plüton; muhtemelen 2019 ikinci yarı ve 2020’de, büyük şirketler birleşecek sancılı el değiştirmeler, hatta el koymalar olacak. Büyük sistemlere sırtını dayama. Geçişteyiz.

Uranüs, Boğa’da. Boğa yemek yapmakla, aşkla alakalıdır. Ye-iç-seviş. Uranüs gelecek 7 yıl bu tür enerjileri yenileyen, örneğin sanata, tasarıma, mimariye ve toprakla ilgili konulara yeni perspektifler getirecek.

 

2018 bizi yer yer o kadar şaşırttı, yer yer o kadar üzdü ki, 2019 ne getirecek ne götürecek gerçekten heyecanla bekliyorum.
Öngörümler için tarih çok uzun zamanda şekil alıyor. Kısa vadede fotoğrafını çektiğimizde hareketi tam anlayamayabiliyoruz. Genel olarak dünyada 2020 sonrasına doğru, sosyal ve ekonomik açıdan şekillenecek pek çok yeni trend var. Şu anda karanlık bir tünelin içinden, adeta dar bir boğazdan geçiyoruz.

Yanlış mı anladım, 2019’mu?
Şu anda 2020’ye kadar olan dönem için bunu söyleyebiliriz. 2019’un bu açıdan bazı pozitif tarafları da var. Negatif düşünmemek, bir doğum sancısı gibi görmek lazım. Tarihe baktığımızda savaşlar, krizler, güç savaşlarının peşi sıra geliyor. O bakımdan insanın psikolojisini zorlayan bir süreç. 2020’ye genel olarak bakıldığında sabırlı olmalı. Önce olumlu tarafı ile başlayalım; bu sene Jüpiter, Yay burcuna ilerledi.

Yani ne anlama geliyor?
Jüpiter mitolojide en tepedeki Tanrı Zeus ki, tanrıların tanrısı olarak geçer ve Yay’da. Yay, akademi, eğitim, öğrenme, ufukları genişletmek, kişisel gelişim, yani kendinizi farklı insanlara, farklı kültürlere açabilme kapasitesi demek. Dünyanın genelinde uluslararası ticaret savaşları devam ederken, pozitif etkisi olabilecek başka açılar da olabilir. Genel olarak kişisel hayatımızda, felsefi açıdan, düşünce açısından daha çok şey öğrenebileceğimiz, geliştirebileceğimiz bir dönem. Uluslararası destekler, koşullar artıyor.

Belki de çaresizlikle kişisel gelişimlerine yönelen kişiler dikkatimi çekiyor.
Belki de yeni bir şey öğrenme ihtiyacı. Bireysel anlamda ümit verecek bir şey arıyoruz, anlam arıyoruz.

Ya da “…aklımızı koruma ihtiyacımız var…” diyelim mi?…
Evet, felsefesiz olmuyor. Bakış açısını hareketlendirmek gerekiyor. Fakat ana döngü kapanma döngüsü, henüz çok ortada değil. Jüpiter Yay’da. Yay, inançla, dini konularla alakalı, içinde düşünce sistemleri var. Yıl içinde üç kez; Ocak, Haziran ve Eylül’de Jüpiter, Neptün’le kare açı yapacak.

Şimdi bu nedir diye soracağım?
Uluslararası ekonomi piyasalarında beklenti olabilir. Piyasada bir emtia ya da hisse senedi… Yüksek beklenti, umut yaratan, adeta ipi kopmuş balon gibi yükselen birtakım heyecanlar olabileceğini gösteriyor. Nasıl ifade etsem; enflasyonist ya da piyasayı şişiren… Esasında büyüme dönemi değil, fakat böyle birtakım heyecanlar yaratılabilir piyasalar içinde.

Bu heyecanın içerisinde inanç, kan ve kontrol edilemeyen döviz gibi unsurlar mı var?…
O tür bulgular olabilir. Uluslararası konulara endeksli konular olabilir. Bir de inançlarla ilgili konular olabilir. Bir inancı, bir fikri biraz fazla pohpohlamak, büyütmek, sınırların ötesine taşırmak, bunlar biraz “down-side” risk yaratıyor.

Din olarak mı? Yoksa örneğin siyasi, milliyetçilik vs. gibi akımlardan da söz ediyor olabilir miyiz?
Olabilir. Jüpiter Yay; sınırları aşmak, kendine çok güven duymak, fikirlerine çok güven duymak, Neptün de sınırsız olmak demek ki, biraz bulanıklık yaratıyor. Ekonomik açıdan düşünüldüğünde reel değerinde olmama, şişkin olması anlamına gelebilir. Bir de gereksiz bir iyimserlik.

Yani emlak balonları veya bitcoin vs. gibikripto paralar gibi spekülatif…
Biraz fazla spekülatif hareketlerin olabileceğini söyleyebilirim.Ocak, Haziran ve Eylül’de. Belki ekonomimiz açısından mümkün olmayabilir çünkü ekonomide büyüme trendi yok.

Dünya ekonomilerinde de büyüme trendinde duraklama var.
Evet, var.

Şöyle bir şey sorsam; eskiden bir para birimi somut bir kaynak üzerinden zenginlik sağlanırken şimdi “risk dağıtmak” gibi kavramları konuşuyoruz….
Evet, böyle bir dönemdeyiz. Net olmayan bir yol var, bir de savaş döngüleri adı verilen bir Satürn-Plüton döngüsü var. 20. yüzyıla baktığımızda bu iki gezegen ne zaman yan yana – karşı karşıya gelip, kare açı içinde olsa, dünyada uluslararası çatışmaları tetikliyor ki, bu çatışmaların büyük bir kısmı bizim coğrafyamızda gerçekleşiyor. Mesela Satürn-Plüton doğrudan İsrail’le alakalı bir kombinasyon. İsrail’in kuruluş haritasında da bu döngüyü görüyoruz. Genelde bu döngü Oğlak burcunda gerçekleşiyor. Birincisi, Oğlak hiyerarşik yapıda, düzen, otorite, devlet ve sistem gibi kurumsal konuları anlatan bir burç. İkincisi, Satürn Plüton birleşiminin 2020’ye kadar sert, acımasız ve otoriter olma eğilimleri var.

“Daha ne kadar?” demek istiyorum.
Maalesef şu anda tüm dünyada bundan şikayetçiyiz. Mesela Fransa’da Macron’un, İngiltere’de Theresa May’in tavırlarına bakıyorsunuz… benzer şeyleri hepimiz yaşıyoruz. Düşünceleri, sistemleri, çatışmaları konuştuk. Tahammülsüz olmak, tolerans gösterememek… bunlar genişlemeden değil, daralmadan olur. Ya da milliyetçi söylemlerin artması. Burada büyük ve önemli döngüler var. Plüton, sistem açısından en büyük, en yavaş hareket eden gezegen: 248 yıllık bir turu var. 1914’de Yengeç burcuna geldiğinde, Birinci Dünya Savaşı başladı. Şimdi de onun tam karşısından geçiyor.

Gene bir patlama mı?
O savaşlardan kalan ekonomik koşulların yeniden gündeme gelmesi bizi de çok etkiliyor. Türkiye’nin yükseleni Yengeç. Daralma, sıkışma, ister devletler düzeyinde, isterse milliyetçilik temelinde herkes kendi sınırlarını korumak istiyor. Trump Amerika’da sınırları kapatıyor, duvar örüyor. Aşırı bir koruma. Bu kadar korumacı şeyler görmezdik.

Evet, rüyamızda dahi görmezdik. Enteresan. Hakikaten zembereği bozulmuş bir süreç.
Belki de tarihin sarkacı bir noktadan sonra tekrar geriye doğru dönüyor. O çizgileri iyi takip etmek gerekiyor.

Tekrardan bir başka dünya savaşı döngüsüne giriyor olabiliriz.
1930’lardaki gibi.

Belki de aslında savaştayız diye yorumlayabilir miyiz? Bir yandan teknoloji ve iletişim savaşları, öbür yandan gerçekten bölgesel savaşlar.
Orta vadede, 5-10 yıl ki, 10 yıl bile uzun vade… ama benim daha önce endeksleme çalışmalarım var. 2023-2026’lara kadar bir tenekenin yokuştan aşağı gürültüyle düşmesi gibi bir şey…  Biz 2020’yi bir milat gibi görsek de, bence  2023-2024’ten sonra 21. yüzyılın esas tarihi başlamış olacak.

Bu söylemin ana fikri şu mu; daha ne gördük ki!
Gerçekten çok net değil. Belirsiz bir ortam devam ediyor. Dediğim gibi tünelin karanlık kısmında ilerliyoruz.

Liderler ya da liderlik konsepti resimde nasıl görünüyor?
Bu belki yine o döngü içinde bakıldığında 2020 sonu 2021 diyebiliriz ki, yeni liderler, yeni roller, yeni paradigmalar belirginleşecek. Angela Merkel bile ayrılıyor. Bunların içinde lidersizlik sendromu, ana bir motifin olmaması sorunu söz konusu.

Bütün ülkelerde geçerli.
Böyle bir dönemde iktidara gelen liderlerin hiçbiri, döngü izin vermediği için, bir çözüm bulup “çıkış yolu budur” diyemiyor. Belki 2020 – 2021’den itibaren göreceğiz. O zaman anlayacağız ki, o liderler dünyayı şekillendirecekler. Örneğin Theresa May’in Brexit olayını yönetemeyeceği belliydi. Ruh yok, ilerleme yolu yok… Hep karışık bir durum var.

Anlıyorum ki yıldızların döngüleri var.
Ülkelerin de döngüleri var.

1900’lerde de görüyoruz. Dokusu, rengi farklı olsa da benzer şeyler gidiyor geliyor. 
Çok büyük döngüler var. 248-250 yıllık. Amerika’nın da içinde olduğu döngü.

Bizim yaş grubumuz o çıkışı, huzuru, güzelliği görebilecek mi?
“Jüpiter-Satürn” döngüsünü Osmanlı’da müneccimbaşıları da çok kullanmışlar. Jüpiter ile Satürn’ün birleşmelerine “sahipkıran” deniyor, kıran birleşme demek, birleşmenin sahibi. Bu Kova burcunda gerçekleşecek. 2020 sonu itibarıyla. Bu yeni döngüye teknoloji, yapay zekâ, robotlar içinde gidiyoruz ve belki demokrasiye katılım değişecek. Bir tuşla oy vereceğiz. Bir sürü değişiklikler var. Çok daha fazla kontrol altında olacağız.

Ben bu sohbette sizi dinlerken Prof. Harari’nin “2021 Kehanetleri”ni okuyormuş gibi hissediyorum. Bir araya gelmeyecekmiş sanılan disiplinlerin aynı dili konuşuyor olması ilginç. Türkiye’de neler olacak?
Türkiye’yi bütün bu kompleksten ayrı tutamıyoruz. Türkiyemiz 29 Ekim 1923 doğumlu. Fakat etkiler genelde 3 ay öncesinden başlıyor. Dolayısıyla Türkiyemin trendleri Temmuz-Ağustos gibi kırılır. Yılın ilk yarısı, ikinci yarısı gibi bir ayrıştırma yapabiliyoruz. Bu gözle bakıldığında Türkiye’de 2019’da, 2018 Temmuz’dan beri gelen koşullar devam ediyor. Astroloji bize 12’nci ev dediğimiz konu; bu ev belaları, sıkıntıları, gizli kalan şeyleri, gizli düşmanlıkları, espiyonajları gösteren bir alandır. Ve çok ilginçtir ki, Kasım ayında Kaşıkçı olayı Türkiye topraklarında gerçekleşti. Ülkemizde bu yılın ilk yarısında perde arkasında pek çok konu, pazarlık, değişiklik konuşulacak gözüküyor. Askeri konular da olabilir. Bu yılımızın ilk yarısı aydınlık ve net bir tablo ortaya koymuyor.

Türkiye ile Amerika arasında bölgesel arka planda konuşmalar olabilir diyorsunuz…
Suriye sınırı ile alakalı konular.

Avrupa Birliği aynı şekilde. Arkada devam eden çok önemli şeyler var.
Evet. Hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığı bir dönem var. Fakat ikinci döneme baktığımızda bence bizim özellikle sınırlarımıza çok dikkat etmemiz gerekiyor.

Bu ne demek? 
Suriye pazarlıklarında ABD ile Rusya nasıl anlaşacak, işin içinde belki İsrail var. Bir yandan da savaş döngüleri yavaş yavaş ortaya çıkıyor. Türkiye’nin haritasında Yengeç yükseliyor ve Oğlak 7’nci evde. 7’nci ev dış politikayı, dengeleri, daha çok dış siyaseti gösteren alan. Satürn ve Plüton da acımasız ve sert olmayı gerektiren bir kombinasyon.

Bir de milliyetçilik akımları geliyor.
Otoriterleşme,  dış politikada sertlikler… gücümüzü test eden durumlarla karşı karşıyayız. Hatırlarsanız 1. Dünya Savaşı, 1914’ten beri gelen döngü tekrar bir şekilde revize ediliyor dedik. Dolayısıyla Türkiye’de 2020’ye kadar zaten sınırları korumak ve iç politikada beka sorunu varlığını şiddetlenerek göstereceği anlaşılıyor. Bunu unutmamak lazım. Bizim politik atmosferimizde çok büyük değişiklik olacağını sanmıyorum. Yani sistem bu şekilde devam edecek. Zaten dünya geneline baktığımız da henüz yeni bir cephe yok. Türkiye’nin çok hassas, kritik bir dönemi var. Bu doğal olarak iç siyaseti de içine alıyor. Önemli olan sınırlarımızın güvenliği, Suriye’de olup bitecekler, şu anda bilemediğimiz birçok başka yüzleşmeyi de bir arada ortaya çıkarabilir. Türkiye daha dengeli ve bir toparlanma, kendine dönme vurgusu var. Esasında bütün ülkeler bunu yapıyor. 2019’un ikinci yarısından sonra bu çok belirgin gözüküyor. İlk yarı belirsizliklerle geçiyor, istikrarlı bir tablo yok.

İkinci yarı itibarıyla ekonomik toparlanma söz konusu olabilir mi?
Yıllık haritaya baktığımızda Venüs ki, zenginlik, para, harcamalar, güzellikleri anlatır. Bu yıl haritada geri hareketli ve Akrep’te duruyor. Karşısında Uranüs var. Zaman zaman Türk Lirası’nı sarsacak devalüasyon gündeme gelebilir. Ocak-Şubat’ta dış politikada, Türk Lirası’na yansıyan gelişmelerin olabileceğini düşünüyorum. Ocak-Şubat kritik. Tabii yerel seçimlerden sonraki dönem de. Uranüs, Boğa burcuna geçiyor. Türkiye, Akrep. Uranüs ise tam Akrep’in karşısında yer alan   Boğa’ya girdi. Hemen olmasa bile 2019 içinde yenileyecek başka şeylerin de olduğunu gösteriyor. Şu aşamada ağırlıklı ekonomik alanda daha dengesiz ve kırılgan bir dönemden geçtiğimizi gösteriyor.

Astroloji deyince aşk, sevgi, mutluluk, keyif akla gelmez mi? Neden hiç yok bu haritada? Güç gösteren, sıkan bir Türkiye’den aşık olan, rahatlayan bir Türkiye’ye geçme şansımız yok mu?
Belirsizlikler çok fazla. Bu yıl Türkiye’nin tepe noktasında Balık var. Balığın genelde nerede olduğu belli olmaz. Ülkenin genelinde Türkiye haritasında öyle bir durum var. İlginç bir şey daha var; ülkemizin bu yıl haritası, Türkiye’nin 1923 kuruluş haritasına çok benziyor. Adeta allak bullak durumdayız ve her şeyi yeniden kurmak gerekiyor. Belirsizlik adına Ağustos’tan sonra çizgiler belli olacak.

Kişiler nasıl bir yol izlemeli?
Uranüs Boğa’ya geçiyor. Temkinden ziyade, eski yollar, alışkanlıklar çalışmayacağı için hayatımızda mutlaka bir değişiklik ve risk alarak ilerlememiz gerekiyor. Boğa sabit bir burç. Akrep Türkiye de sabit. Aslan sabit. Saka burcu (ben saka diyorum Kova’ya)  da sabit. Bu sabit burçları Uranüs etkiliyor. Sabit burçların temel özelliği bir şeyi sonsuza dek yapma alışkanlığı. Uranüs diyor ki, değiştir, bu artık gitmeyen, tükenen bir vurgu ve artık sıkıntı veren bir şey var.

Uranüs bize silkelen mi diyor?
Aynen. 6 Mart’ta Uranüs Boğa’ya geçiyor. Zaten Uranüs çok sarsan bir enerji. Boğa toprağı anlatıyor, ekonomiyi anlatıyor, parayı anlatıyor. Bizim sahip olduğumuz değerlerde her şey de değişme var. Dolayısıyla hiçbir zaman olduğun yerde durma, güvenliğe koşma, yeni bir şey dene. Bence en önemli mottolardan bir tanesi bu. İkincisi, yeni bir şey öğren, fırsatlar olabilir, belki yabancı yerlerde, uzaklarda olabilir. Bulunduğun yerde bu fırsatlar olmayabilir.

Türkiye’den daha mı fazla göç vereceğiz?
Onu bilemem. Söyleyemeyiz belki ama en azından global anlamda böyle yeni bir dil öğren, yeni bir beceri geliştir. Bekleme. Eski bitti artık. Sistemlere çok güvenme. Kurumlar sıkışmış durumda. Kurumların kendisi büyük dönüşümler içerisinde. Satürn-Plüton etkisiyle muhtemelen 2019 ikinci yarısı, 2020’de büyük şirketler birleşecek sancılı el değiştirmeler, hatta el koymalar olacak. O yüzden büyük sistemlere sırtını dayama. Bir geçiş durumunun içindeyiz. Önce kendine bir ümit, bir ışık yarat ve değişimin üzerine git, alışkanlıkları, sıkıldığımız şeyleri değiştir diyor hayat. Mesela Uranüs Boğa. Boğa yemek yapmakla, aşkla alakalıdır. Ye-iç-seviş, bu tür enerjileri de yenileyen, örneğin sanata, tasarıma, mimariye, toprakla ilgili konulara yeni perspektifler getirecek Uranüs önümüzdeki 7 yıl boyunca.

Ben iyi tarafından bakmak istiyorum. Bir değişim var; değişmeyen değişecek. Uranüs bizi çarpıyor; “Değişin, değiştirin” diyor.
Akrep Türkiye’yi etkiliyor.

Her sene böyle karamsar bir tabloyla yeni yıla girmeyi hak etmiyoruz, ne dersiniz?
Evet, tünelin öteki tarafına, ışığa bakmak lazım. Tabii eskiye özlem hep oluyor.

Dediğim gibi sıkıntı çok ama böyle dönemlerde zaten olduğumuz yerde kalmamalıyız. Sonuçta hayat devam edecek, kendimizi yenileyerek bu süreçte yer almamız da gerekiyor. Satürn Plüton genelde korku konularını çok öne çıkarır. Korku da gelişimin en büyük engelidir. Dolayısıyla bunları aşacağımız bir sürecin içine girmeliyiz. İstikrar belki olmayabilir ama bazen de istikrarsızlıktan bir şeyler çıkar.

 

 

 

 

 

Paylaş

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir