Aziz Amca’ya aziz sorular, Aziz’ce yanıtlar

 

Aşağıdaki röportajı, Türkiye’nin dört bir yanından Aziz Amca’yla (2015 Nobel Kimya Ödülü sahibi değerli Türk bilim insanı Prof. Aziz Sancar) buluşmaya gelen ilkokul çağı kız çocukları yaptı… Sancar, Kız Çocukları için STEM Kampları GIS (Girls in STEM) uluslararası projesinin Türkiye gönüllü elçisi. GIS Türkiye’de TÜSİAD’ın kanatları altına girmiş. Zorlu Holding kurucusu iş adamı Ahmet Zorlu gibi buluşmaya, Zorlu Performans Sanatları Merkezi’nde ev sahipliği yapan gönül destekçileri var…

 

Nobelli bir profesörün ulaşılmaz olduğunu düşünebilirsiniz. Bizim Nobellimize ulaşmak şöyle dursun, sarmaş dolaş olunuyor. Türk olmasının farkı olsa gerek. Çocuklar ona Aziz Amca diyor… Aziz Amca da onlara merak etmenin, hayal kurmanın, soru sormanın ve çalışmanın gereğini anlatıyor. Aziz Amca’nın masallarını çocuklar kadar büyükler dinlemeli, büyükler!

 

Soru: Aziz Amca, neden çalışkan olmak zeki olmaktan daha önemli?

Cevap: Hepimiz aşağı yukarı eşit zekadayız. Farkı yaratan çalışmaktır. Ülkeleri farklı kılan da budur. Üstün zekaya inanmıyorum. Ben üstün zekalı değilim. Nobel almamın nedeni daha fazla çalışmak.

 

Soru: Çok çalışınca yorulmadınız mı? Hiç pes etmek istemediniz mi?

Cevap: Bir şeyi çok severseniz yorulmazsınız. Yıllardır deney yapıyorum. Bunların yüzde 80-90’ı hayal kırıklığı oldu. Özgüvenimi sorguladığım zamanlar oldu. Yorulduğum zamanlar oldu. Ama yapabilirim deyip devam ettim.

 

Soru: Aziz Amca siz kaçıncı sınıftan beri çalışıyorsunuz?

Cevap: İlkokulda top peşinde koşuyordum… Lisede üniversiteye geçiş yapmak üzereyken top peşinde koşarak bir yere varamayacağımı gördüm. Sonra da çalışmaktan başka bir şey yapmadım. Yaşamı ıskaladım. Size tavsiye etmem.

 

Soru: Nobel alacağınızı ne zaman hissettiniz?

Cevap: Nobel almak çok güzel. Almasaydım, beni tanımayacaktınız, burada olmayacaktım. Allah, Norveçlilerden razı olsun.

 

Soru: Ödülünüzü Anıtkabir’e verirken ne hissettiniz?

Cevap: İşte bu soru benim çok tuhafıma gidiyor. Ödülü alınca aklıma gelen ilk ve tek şey buydu. Ben Atatürk ve cumhuriyet eğitiminin bir sonucuyum. Cumhuriyet hocalarının yetiştirmesiyim. Benim için vicdan borcu, namus borcu! Eşime de sordum; tabii Anıtkabir’e bırakacaksın, başka nereye koyacaksın dedi. Nobel, cumhuriyet devrimlerinin bir sonucu.

 

Soru: Aziz Amca, Doğu’da aileler çocuklarına eğitim şansı vermiyor. Ne yapmalı?

Cevap: Dün Tıp Fakültesi mezuniyet törenindeydim, rektöre sordum; “Benim zamanımda kız-erkek yüzde 50-50’ydi şimdi nasıl?… Yine yarı yarıya” dedi. Rektöre, diğer fakülteleri sordum. 12 fakültenin hepsinde birinciler kız öğrenciymiş. Yani imkan verilirse kızlar bir numara. Ama sorun doğru ne yazık ki.

 

Çocukluğun güzelliği, filtresiz olmak. Gülerler mi bana demeden sorabilmek. Bir de hala merak dürtüsünü yitirmemiş olmak… Bilim insanı olmanın güzelliği de, bilgiden ve ilimden başka biat edecek yer tanımadığın için samimi ve dürüst olmak.

 

Allah, Norveçlilerden razı olsun

STEM bilim, teknoloji, mühendislik ve matematiğin kısaltması. ABD’de bizzat Başkan Obama tarafından, dünyanın pek çok farklı ülkesinde de yine üst düzey inisiyatifle eğitim alanında uygulamaya alınmaya çalışılan STEM hareketi, çocuklarımıza eğitim adı altında verdiğimiz bilgilerin onları yarına hazırlamadığı, bu durumun ülkelerin kalkınma hızını kestiği saptamasından yola çıkarak, eğitime yeni söylem ve format atmak üzere çalışıyor. STEM, eğitimin bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik tabanlı olması için çaba sarf ediyor.

 

Türk halkı Aziz Sancar’ı Nobel ödülünü alana kadar doğru dürüst tanımadı, pek de ilgilenmedi… Şaşılası bir durum yok, Türk halkı böyle! “Allah Norveçlilerden razı olsun, ben sizi, siz beni tanıdınız” diyen Nobelli bilim adamımız Sancar, Mardin Savur’da okuma yazma bilmeyen bir anne babanın sekiz çocuğundan biri olarak dünyaya gelip Nobel’e uzanmış özel bir örnek. Sancar, Nobel dahil hiçbir şeyi şansa bırakmasa da, şanslı demek istiyorum…. “Çalışırsan olur” diyor. Başarı için standart bir zeka ve üstün çalışma azminin yeterli olacağını ileri sürüyor. Sancar bir eğitim gönüllüsü ve ana topraklarının yurdunun aşığı. Yurdum insanına özellikle de kızlara şans yaratmak için çalışıyor. ABD’de Türk öğrencilerine yardım etmek üzere kurduğu bir vakıf ve öğrenci misafirhanesi bulunuyor.

 

Erkeklerden farkımız yok bizim

Aziz Sancar Nobel’i aldığı an itibarıyla tek bir ana fikirde konuştu: Bu ödülü Atatürk ve cumhuriyet eğitimine borçluyum, ülkemde eğitim sorunlu, ülkemde kız çocukları eğitim şansına kavuşturulmalı, çünkü toplumun yarısını eve hapsederseniz istihdamın ve dolayısıyla yaratılacak refahın yarısını gömersiniz…

 

Girls in STEM şahane bir tanıtım filmi çekmiş. İlkokul çağında kızlar konuşuyor. Yüzlerindeki mutluluğu, gözlerindeki hırsı görseniz tüyleriniz diken diken olur. Bir de çaresizce söyledikleri şu sözleri duyduğunuzda: “… biz de erkeklerin yaptığı her şeyi yapabiliriz, lütfen eğitimi bizden esirgemeyin. Biz de erkekler gibi başarılı olabiliriz, lütfen bize destek olun…” Ahh… bu nasıl bir algı operasyonu! Biz hangi Türkiye’deyiz? İşte bu anlayışın sonucu ve Türkiye’nin karnesi: Türkiye’de okuma yazma bilmeyen kadınların sayısı erkeklerden 5 kat fazla. Türkiye küresel cinsiyet eşitsizliğinde 142 ülke arasından 125’inci…

 

Brookings Enstitüsü merkezi ABD’de olan bir düşünce kurumu. Pek çok ilginç araştırmanın yayınlanmasına önayak oluyor. Bunlardan biri küresel düzeyde ilkokul eğitimiyle ilgili. Brookings eğitim araştırmalarından birine dikkatinizi çekmek istiyorum.

 

İki dünya arasında 100 yıl fark

Son 200 yıl içinde ilkokula devam eden çocuk sayısı, küresel olarak, 2.3 milyondan 700 milyona ulaşmış. Dünya üzerinde okul çağındaki çocukların yüzde 90’nına denk geliyor.  Sevinmeyin sakın! Aldatıcı çünkü… Dünyanın gelişmiş ekonomileri ile gelişmekte olan ekonomileri arasında tam 100 yıla eşit fark var. Dünyanın bir bölümü diğerinin 100 yıl önünde.

 

Bugün gelişmiş dünyanın zorunlu eğitimi 12 yıl. Gelişmekte olan ülkelerin bugünkü ortalaması ise ancak 6 buçuk. Tabii şunu unutmamak gerek, örneğin ülkemizde çocuğunu eğitim şansından mahrum bırakan aileler görüldüğü gibi, 21’inci yüzyıl Türkiye’sinde özellikle kız çocuklarını eğitimden mahrum bırakan ailelerin sayısı hızla artıyor. Ülkemizde zorunlu eğitim yıllarının uzatılması bu yarayı iyileştirmediği gibi sorumsuzca yönetilen eğitim sistemi acımızı derinleştiriyor.

 

Tüyler ürperten gerçekler!

Brookings raporuna göre, böyle gelmiş böyle gider şeklinde devam edecek olursak gelişmekte olan ülkelerin gelişmiş coğrafyayı bugünün şartlarında yakalayabilmesi için 65 yıla ihtiyacı var. En fakir bölgelerin yani buradaki 1.6 milyar insanın 2100’den önce yani 85 yıl sonra gelişmiş ülkelerdeki 12 yılı yakalaması söz konusu. Bu arada gelişmiş ülkelerdeki eğitim sistemi de yerinde durmuyor, hem zorunlu yıllar hem eğitim içeriği gelişiyor.

Lant Pritchett, Harvard Üniversitesi, Kennedy School of Government’ta Uluslararası Kalkınma Profesörü. Başka uluslararası görevleri de bulunuyor. Dünyanın önde gelen kurumları ve ABD hükümetine danışmanlık veriyor. Çok sayıda araştırma ve yayında imzası olan bir sosyal bilimci. Pritchett aynı zamanda Google’ın da danışmanı.

Torununuzun torununun torununun torunu ve belki onun da torunu
Pritchett, gelişmekte olan ülkelerin eğitim yolculuklarında aradaki farkı ne zaman kapatabileceklerini hesaplamış. Dünya üzerinde 250 milyon çocuk temel matematik ve okuma becerisinden uzak. Pritchett’in hesaplaması orta gelir grubu ülkeler arasından son 15-20 yıl içinde mukayese edilebilir standartta uluslararası test almış Endonezya, Malezya ve Türkiye gibi görece başarılı ülkeleri kapsıyor. Gelişmekte olan ülke öğrencilerinin, gelişmiş ülke öğrenme seviyesine ulaşması için 100 yıl geçmesi gerektiği hesaplanıyor. Pritchett’e göre, iki dünya arasındaki farklardan en hızlı “bilim” yakalanabilir. Bunun için de 6 jenerasyon, ortalama 126 yıl gerekiyor. Yani es kaza gelişmekte olan bir ülkede doğduysanız, sizin torununuzun torununun torununun torunu bugün gelişmiş dünyanın düzeyini yakalayacak. Matematikte ise hiç şans görmediğini, aradaki farkın kapanmayacağını söylüyor. Hesaplamaların “hiç gelişmemiş” dünyayı dikkate almadığını söylemeliyim. Kaldı ki, halen pek çok gelişmekte olan ülke eğitim sisteminin de duraklama döneminde olduğunu biliyoruz. Gelişen ülkelerde gelişme yok.

Çocuklara şans verelim. Bunun için siyasetten kurtulmamız gerek. Bilimin, matematiğin, mühendisliğin, teknolojinin önündeki en büyük engel siyaset. Kısa dönemli çıkar peşinde koşan, torununun torununun torununun torununu hesap edebilecek düzeyde aritmetik bilgi ve hayal gücünden yoksun olanların ülke vizyonu kendi ömrüyle, sınırlı. Sizi tarih affetmeyecek, etmesin de!

Ama sen çok yaşa Aziz Amca…

 

 

 

Paylaş

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir