Ben Ekonomisi

Kurda sormuşlar: “Senin boynun neden kalın diye? O da, kendi işimi kendim yaparım ondan!…” demiş. Büyükler genelde üşengeç küçüklere söyler bu sözleri. Sevilmez bu hikaye, çünkü kurt kendi işini kendi yapar, kimseye müdanası olmaz, sinir eder. Hikaye işte… Ama bir sürü anlam yüklü. Bir de üzerine ben hikaye yazdım, sormayın;

Olaylar Ben Cumhuriyeti’nde geçer. Eski Ekonomi’nin ensesi kalın kurtları birer ikişer kurtlar sofrasından kalkar, yerlerini Yeni Ekonomi’nin boynu kalın kurtlarına bırakır.  Bu diyarda fiziki sınır kafalarda. Nüfus yapısı heterojen. Tek dil var: bilgi. Kural belli: var olmak için boynun kalın olacak.

Boynu kalın kurtlara örnek çok; bir Çinli 1,770 dolara araba üretti. Otomobili yazıcıda bastırdı. Sabancı Üniversitesi’nde dünyanın ilk 3 boyutlu biyo-yazıcı ve insan canlı hücreleri kullanılarak aort damarı üretildi. Einstein, aort anevrizmasından ölmüştü. 3D teknolojisiyle bir aort damarı 1.5-2 saatte üretilebiliyor. Hepimiz genetik atlasımızı 1,000 dolara çıkartabiliyoruz. Bir öğrenci, GE uçak motoru parçalarından birini, eskisinden yüzde 80 daha hafif üretmeyi başardı.  GE tepe yönetimi, haberi yeni bir kıta keşfedilmiş edasıyla duyurdu. GE, 2020’de 100 bin adet uçak parçasını yazıcıda basabilmeyi hedefliyor.

TÜSİAD’da bilgi dönemi

TÜSİAD’ın yeni yönetimi bu köşenin adı gibi “hayatın içeriği”ne daha fazla dokunmaya karar verdi. Çalışma gruplarını yeniden yapılandırdı, bir dizi konferansa ev sahipliği yapıyor. Bu hafta TÜSİAD Teknoloji Trend Toplantıları’nın ilki gerçekleşti. Genetik bilimci Dr. Birep Aygün konuk oldu. Aygün, son 5 yılını Avrupa Komisyonu’nda kamu sağlığı politikaları geliştirmek üzerine çalışarak geçirmiş. O da yeni ekonomi örneklerinden. Anlaşılan TÜSİAD bizi yeni isimlerle tanıştırmak, biraz da ezber bozmak istiyor. Aygün, tüm canlıların bir işletim koduna sahip olduğunu, hepimizin özgün bir roman olduğumuzu söylüyor. Benim kodum size, sizinkisi diğerine uymuyor. Herkesi tek tipleştirerek ölüme mahkum ettiğimizi söylüyor. Bugüne kadar meme kanserinden ölen kadınların yarısını tek tip ilaç anlayışı nedeniyle öldürmüşüz. Beş yıl içinde her 3 kişiden birinde kanser hastalık olarak ortaya çıkmış olacak. Yani, “her 3 kişiden biri bana oy verdi” söylemi yerine “her 3 kişiden birini nasıl kurtaracağım” söylemine ihtiyaç var. Kişiselleştirilmiş, Ben Ekonomisi’ne sağlık kapısından giriş yaptığınızda resmin bir parçası bu şekilde.

Hayatımız roman

Hepimiz ayrı bir romansak, o zaman tek tip nasıl oluyor? Tek model, tek elbise, tek restaurant, tek koku, tek gelecek?… Büyük devletler büyük düşünerek büyüdüler, büyük kitleler üzerinden, büyük kararlar verdiler. Avrupa Komisyonu çalışmalarına da gönderme yaparak Aygün’e sordum; “Gelişmiş ekonomiler ne yapıyor?” Saydığı devletler ABD, İngiltere, Kore, Almanya, Japonya. Uzun anlattı, özetlemem gerekiyor; meğer büyük devletler küçük düşünüyormuş. Büyüklerin temel sağlık politikası, vatandaş hastalanmasın, ne gerekiyorsa yapalım. O kadar küçük düşünüyor ki, devlet stratejisi haline getirmişler. ABD bazı eyaletlerde 7’den 70’e tüm vatandaşlarına genetik taraması yapıyormuş. Bu verinin hepsini an itibarıyla teknoloji olarak yorumlamak mümkün olmasa da yakında tercüme edecekleri varsayımıyla hareket ediyorlarmış… Kimin ne hastalığı var, yakın gelecekte kimde ne hastalık gelişecek… Biz ise saklıyoruz! Bilgimiz kimsenin eline geçmesin!…. Saklanan, yorumlanamayan data çöp. Kullanılan data, kişiselleştirilmiş ürün ve hizmet. Dolayısıyla ekonomik girdi. ABD Başkanı Barack Obama, insan genetik haritasına yaptıkları her 1 dolar yatırımın, 140 dolar olarak geri döndüğünü açıkladı.

Fabrikayı kutuya sığdırdı

Gelişme sağlıkla sınırlı değil. Her alanı kişiselleşme tetikliyor. Bre Pettis, dünyanın önde gelen 3D yazıcı üreticisi MakerBot’un kurucu ortağı. Türkiye’de, İndeks Konuşmacı Ajansı’nın temsil ettiği konuşmacılardan biri. Pettis, Cupcake, Thing-o-matic and ve çoğunlukla Replicator2 3D yazıcıların mucidi olarak DIY “do it yourself” (Kendin Yap) gurusu olarak tanımlanıyor. Pettis “Fabrikayı, evde masanızın üzerine koyabileceğiniz mikrodalga boyutunda bir kutuya sığdırdık” diyor. En küçük yazıcı 1,375 USD, plastikten obje basıyor. Makerbot’un popüler ürünü Replicator Desktop, mühendisler, tasarımcılar, araştırmacılar ve üretmeyi sevenler tarafından kullanılıyor. Ben Ekonomisi’ni tetikleyen unsurlardan biri 3D, suçlu da Pettis’in kendisi…

Made in Home… Sweet Home!

Kişiselleştirmenin, Ben Ekonomisi’ndeki karşılığı “Ben yaptım oldu!” Alın ev tipi bir 3D yazıcı, bağlayın wifi’ye, objeye dönüşecek olan dosyayı indirin. Siz de yapabilirsiniz. Daha da ileri gideyim, “Made in Turkey”, “Made in China” yerini  “Made in, home sweet home”a bırakıyor. Bunun adı, “Ev Tipi Sanayi Devrimi”. Ben, demokrasi diye özetlemeyi seviyorum. McKinsey’e göre 3D uygulamaların 2025’de yıllık 230-550 milyar dolar arasında bir ekonomik etki potansiyeline sahip olacağı tahmin ediliyor.

Genden girdim 3D’den çıktım. Aslında hepsi aynı, özetle;  kitleler içinde “ben”i eritip, hiç’leştiren ekonomi, yerini bireysel başarıları ön plana çıkaran bir ekonomiye devrediyor. Tek tip/tek beden/herkese uyan anlayış giderek kayboluyor. Sürümden kazanmak tek ekonomik seçenek olmaktan çıkıyor. Az, öz, kişiselleştirilmiş bir kazanç modeli üzerinde yükselen ekonomik düzen ortaya çıkıyor. Herkes kendisinin doktoru, herkes imalatçı, herkes mucit, herkes tüketici, her tüketicinin kendine özel talepleri, her bedenin kendine özel hastalığı var. Dünyada herkese uyan neredeyse tek ilaç aspirini bile sormadan içmeyin diyorlar, bilesiniz…

Bencil ol

Ben Ekonomisi’nde herkes özel ve herkese özel muamele var. Benim ihtiyacım ve şartlarıma göre. Benim üstüme, zevkime göre. Benim zamanıma göre, benim hayalimdeki gibi… Benim hastalığım, benim kanserim, benim genetiğim! Püf noktası talep doğmadan talebi tarifleyip, ürün ya da hizmeti piyasaya sürmek.

Pazara giriş maliyeti düşüyor, sistem ucuzluyor, ürün geliştirme döngüsüne müşteriden geri besleme giriyor, kişisel tasarım anlayışı yerleşiyor, küçük firmaların önü açılıyor… Pahalı hatalar yapmak sorun olmaktan çıkıyor, ara kademeler yalınlaşıyor, ürün olduğu yerde üretilebildiği için depolama ve taşıma ucuzluyor. Ekipman maliyeti neredeyse sıfır. Kalibrasyon/şablon ve bağlantı düzeneği hızlı ve pratik. 3D tüm bu teknolojik gelişmeleri ürüne dönüştüren son basamak…

Ören Bayan’dan üreten tüketiciye

Organize sanayi bölgelerinde kapalı kutu üretim modeli yerine inovasyon ile ihtiyacın  etkileşim içinde olduğu yaşayan bir ürün geliştirme süreci doğmalı. Çıkış noktası üreten tüketici. Bugüne kadar müşteri ne ister sorusunun peşinde koştuk, şimdi müşteri doğrudan kendisi ne istediğini, nasıl istediğini söylüyor, sürece dahil oluyor. Soru şu:  Üretici bu konuda ne yapacak, farklı taleplere nasıl yanıt verecek, organizasyonunu nasıl düzenleyecek, talebi önceden nasıl görecek?

Hayatın içeriği değişti. Bildikçe ne kadar az şey bildiğimizi anlıyoruz. Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Bizi bir tek bilgi kurtarır, dahası yok. Bilgiye kurt gibi aç bir nesil gelişiyor, bilgiyle boynu kalın güçlü girişimciler oyunun kuralını değiştiriyor. Ben Ekonomisi’nde ne “kurtlar sofrası”na, ne “kurt puslu havayı sever” gibi klişelere yer var. Açık şeffaf, hızlı, üretken olduğumuz sürece bu hikayenin sonu güzel biter.

Paylaş

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir