Siz mutluluğun resmini yapabilir misiniz, ben yapabiliyorum! Size de öğretmemi ister misiniz… Önce sizi mutlulukla tanıştırmam gerekiyor:
Semra Macar, İstanbul Üniversitesi İşletme son sınıf öğrencisi. Endemik bitkiler ve kozmetik üzerine bir şirket kurmayı tasarladı. Tuz Gölü ve çevresinde yetişen tehlike altındaki bitki türlerinden elde edeceği kozmetik ürünleri önce Türk kadınına sonra dünyaya pazarlamak niyetinde. Doğallık ve fiyat avantajıyla ürünlerini pazardaki diğer ürünlerden ayrıştıracak. Üretim öncesi araştırma bir yıl sürecek. Üretimde kullanılacak makina ve techizatı leasing yoluyla alacak. İlk aşamada 16 kişilik bir ekiple araştırma yapacak. Önce bin m²’lik kiralık bir alan yeterli olacak. Araştırma ve üretim aşamasında AB fonlarının kullanılması hesaplıyor. İki yıl sonrasını öngörebiliyor. ‘Üretimin ikinci yılında yeni bir finansman ihtiyacı doğacaktır’ diyor ama endişesi yok. O ileride kozmetik devi olmayı hedefliyor.
Kutup Yılmaz, İstanbul Üniversitesi Elektronik ve Haberleşme Mezunu. Maksimum konfigürasyonlu bir “elektronik garson” sistemi tasarladı. Hedefi kısa zamanda kendi şirketini kurarak işletmelere elektronik garson satmak. Kurduğu sistem dört modülden oluşuyor. Birincisi bütün sistemin kontrolünü, data giriş-çıkışlarını sağlayan server. İkincisi sipariş verme, hesap ödeyebilme, günlük haber ve bilgilere ulaşabilme ve benzeri işlemlerin yapıldığı digital dokunmatik müşteri sistemi. Üçüncüsü müşteri terminali üzerinden hesap ödeme işlemi yapacak, istenilen bankaya ait pos terminalini müşteri terminaline yönledirebilecek sistem. Siparişlerin alındığı ve yaklaşık hazırlanma zamanlarının girildiği digital dokunmatik ekran zincirin son halkası.
Bahram Devletov muhasebe öğretmeni, girişimcilik hayaliyle yanıp tutuşuyor. Evlerde elektrik tüketimine son verecek bir “El Feneri” tasarımı yaptı. Manyetik enerjiyi elektrik enerjisine, elektrik enerjisini de ışığa çeviren sistemi, sallamayla çalışıyor. Projenin kullanım alanları konutlar, elektrik santralleri, akü ile çalışan elektrik motorlu otomobiller, iş makineleri… Asıl ilginç olan artık elektrik faturası gelmeyecek, herkes kendi elektriğini evinde kendisi üretebilcek. Maliye Bakanı Bahram’ı gördüğü yerde yok edecek…
Semra, Kutup ve Bahram, İndeks Yönetim Stratejileri Yarışması’nın Girişim kategorisinde yarıştılar. 60 projenin katıldığı yarışmada diğerlerinin arasından sıyrılmak için sekiz aydır proje geliştiriyorlar. Önlerine konan kriterler özetle; araştırma yapmak, kaynak geliştirmek, yenilikçi olmak, uygulanabilir ve sürdürülebilir bir projeyle çıkmak. Semra Boğaziçi Üniversitesi’nde girişimcilik okuluna devam edecek. Kutup ile Bahram girişimcilik.org’dan danışmanlık alacak ve girişim yapmanın püf noktalarını öğrenecekler.
Sizi şimdi başka bir grupla tanıştıracağım. Aslı, Ceren ve İrem… Üçü de İstanbul Bilgi Üniversitesi İngilizce İşletme son sınıf öğrencisi. İndeks Yönetim Stratejileri Yarışması’na katıldılar. Ceren bu yaz Eczacıbaşı’nda staj yapacak. İrem, Sabancı Holding’de, Aslı da PricewaterhouseCoopers’ta… Bu yaz üçü de terleyecek ama çok şey öğrenecekler.
Onlar sekiz aydır 150 proje arasından sıyrılmak için mücadele ediyorlar. İndeks Yönetim Strateji Yarışması’nın bu yılki sektörü otomotivdi. Yarışmaya grup olarak katılıp üçüncü oldular. Üçü de staj yapacakları şirketleri öğrendiklerinde sevinç çığlığı attılar! Meğer bu bızdık kızlar bir yıl önce daha üçüncü sınıf öğrencisiyken kendi şirketlerini kurmamışlar mı… Küçük dilimi yutacaktım. Bir yıldır girişimci öğrenci kimliğiyle aramızda dolaşıyorlarmış. Ödül töreninden ayrılırken elime bir dosya tutuşturdular. Kurumsal kimlik ve hizmetlerini açıklıyor. “Şirketimiz var bizim” dediklerinde “…bu bızdıklar ne diyor…” diye bakmış olmalıyım ki, Aslı, “Dosyanın içinde referanslarımızı bulabilirsiniz” dedi.
En büyük Türk bizim. Ben kime güveneceğim diye feryat edebilirsiniz… Benim geleceğim ne olacak diye endişe taşıyabilirsiniz. Korkmayın, bir tek kendinize güveneceksiniz, bir de gençlere.
Türkiye, onu kemirenlere rağmen ayakta. Bu ülke cahil cesaretiyle ortaya çıkıp ülke yönetenlere rağmen dimdik duruyor. Bu ülke, devlet malı deniz yemeyen keriz anlayışıyla milli servetimizi harcayanlara rağmen burada. Bu ülke bilim yerine hurafe üretmeye gayret edenlere rağmen dimdik. Neden? Cesaretini tüketmeyen, yılmayan inatçı gençlerimiz var bizim…
Bir kişiye iş yaratmanın maliyeti geçtiğimiz yılın bu dönemine göre yüzde 25’den daha fazla artmış. Ortalama iş yaratmanın maliyeti kişi başına 124.6 bin dolar. İşsizlik oranı yüzde 12’ye yükseldi. İşte bize bıraktıkları Türkiye resmi. Mutlu gözükmüyor değil mi? Bu rakamlara bakıp, dizinizi dövüp ağlayabilirsiniz. Sakın ağlamayın, sırası değil. Ben yukarıda küçük bir parçasından örnek verdiğim İndeks Yönetim Strateji Yarışması ödül töreninde tanışıp ellerini sıktığım gençleri görünce sevinçten ağladım. Bu küçücük bir toplumsal sorumluluk projesi. Tam 33 dev yarattı. Onlar bu yaz staj yapacaklar, eğitim programlarına katılacaklar, onlar ileride bizi yönetecekler, onlar bugün yakaladıkları şansı ve mücadele azmini yarın başka gençlere aşılayacaklar. Onlar çağdaş Türk genci…
İşte mutluluk bu! Ben onun resmini çizebiliyorum.