Farkındayım felsefi, derin, alt anlam üst anlam, çıkarım… gönderme ve eğitme gibi unsurlar içeren yazılardan herkes hoşlanmayabilir. Eğlenceli her işte rating mevzu! Bu yazıda sizi ne kadar eğlendirebilirim bilmem ama bilirim ki, güleriz ağlanacak halimize. Aşağıda okuyacaklarınız, bizim ülkemiz için cısssss! İsim verme suç olur, kimseden söz etme öfke olur… oraya buraya bakma polemik olur. Benzetmeler serbest.
RETROSPEKTİF ADALET
Harvard rüya üniversite… Öyle biliriz ama artık değil galiba. Ara sıra ortaya saçılan ayırımcılık halleri, o özellikli akademik aurayı bir türlü sarsamıyordu. Tarihinin en genç siyah kadın rektörü kapsayıcılık, özgürlük, demokrasi, serbestiyet kilit kelimeleriyle göreve geldi. Eski günlerde ne prestijli ve ayrıcalıklı bir durumdu Harvard öğrencisi olmak. Taa ki, 7 Ekim’de Filistin İsrail savaşı patlak verene kadar. Rektör demokrasi özgürlük ve diğer kelimeleri ciddiye almış sahi sanmış. Gazze halkının uğradığı şiddeti kınamakla başladığı naif yolculukta çok ileri gidemedi… Önce okulda başkaldıran öğrenciler fişlendi. Onlara bundan böyle dünya dar, hiçbir yerde iş yok! Sonra rektör, Temsilciler Meclisi’ne savunma yapmak üzere “davet” aldı. ABD’de İsrail lobisi güçlü. Önce Gazze’den vurdular, sonra intihalden yıktılar, rektör kovuldu. Konunun magazin boyutu öndeydi, soslu okumlar yaptık. Artık adalet retrospektif işliyor. Bugünden tutturamazsan, geçmişi karıştır. Rektör Claudine Gay için kariyerin sonu mudur bilemem. Bu dünya daha çok su götürür.
PANDEMİLERDEN BİR COVİD BİR DE İNTİHAL
Dünya, futbol takımı tutar gibi bir taraf olma alışkanlığı edindi. Bendensin! Eğer değilsen sen sen değilsin!… Harvard örneğine döneyim. Güler misin ağlar mısın; Hedge fon yöneticisi Amerikalı milyarder Bill Ackman, konuya girdi. Hem de hızlı girdi. Mezunu olduğu Harvard Üniversitesi mütevelli heyetine Claudine Gay’i kovması için baskı yapmaya başladı. İsrail yanlısı iş insanı konuyu aleni ve çok net olarak ileri götürdü. Soslu atışmalar böyle başladı. Business Insider adlı yayın da bu sırada MIT’den öğretim görevlisi Neri Oxman’ı, tezinde Wikipedia’dan sürüyle alıntı yapmak da dahil olmak üzere intihalle suçladı. Bu kadın kim, bilin bakalım! Milyarder Ackman’ın eşi. Özel yaşamlarını okuduk. Nerede tanışmışlar, önceki evlilikleri ve çocukları gibi özel bilgilere aşkları, neredeyse diyet tercihleri. Mahremiyet sıfır!…
Aşina olduğumuz “sıradan” fenomen kavgasıyla servetleri göz kamaştıran milyarderlerin kavgası arasında seviye farkı var. Aslında hepsinin ellerini bellerine koyma ve ağzından çıkanı kulağının duymaması durumu aynı. Fark imkanlarındaki seviye. Olayın saçılma ve yayılma ile kapsama dolayısıyla etki ve tepkisi “paran kadar konuş” gerçeğini ortaya döküyor. Rezil olacaksan da şık rezil ol be canım… İletişimin tılsımı burada devreye girecek. Kuşkunuz olmasın pahalı ve sofistike iletişim metotlarının yarattığı yeni imaj paketleri, eskisinden daha güzel olacak. “Sıradan” fenomenler ise halkın unutkanlığına güvenecek. Bizde de iletişimin boyutu bu.
İNGİLİZCESİ “PLAGIARISM” EZBERLEYİN
2024’ün “şimdilik” en popüler kelimesi “Plagiarism”. İntihal demek başkalarının fikir, yazı ya da farklı çalışmalarını kendisininmiş gibi sunma girişimi. Akademik dünya başta olsa da her yerde var. Teknolojinin gelişmesi ve bilgiye erişimin kolaylaşmasıyla intihal patlaması yaşanıyor. Hayatımız intihal, örneğin sosyal medyada gördüğümüz insanları taklit etmek, okuduğumuz bir imzalı yazıyı fazlasıyla içselleştirmek, öykündüğümüz hayatlara bürünmek… herkesin hayran olduğu bir liderin postuna bürünmeye çalışmak, onun gibi olmak, bunun gibi olmak ama hiç kendin olmamak da bu intihale dahil olabilir.
TEZLER İNTİHAL
İntihal, ciddi bir akademik ve profesyonel suç ve katı cezalarla karşılık bulabiliyor.Türkiye’de akademik intihal ile ilgili araştırmalar, endişe verici bulgular işaret ediyor. Bilin bakalım hangi üniversitemizin araştırması başı çekiyor. Boğaziçi Üniversitesi Eğitim Politikaları Araştırma ve Uygulama Merkezi (BEPAM) tarafından yapılan bir çalışma, yüksek lisans ve doktora tezlerinin önemli bir yüzdesinde ağır intihal tespit etmiş. “Good old days” diyor yabancılar buna. Boğaziçi’nin adı artık başka konularla anılıyor. Neyse, çalışma, 2007-2016 yılları arasında yazılmış 600 tezin incelenmesi sonucu ortaya çıkmış. Tezlerin yüzde 34’ünde yüksek intihal bulgularına rastlanmış. Vakıf üniversitelerinde bu oran %46, kamu üniversitelerinde ise %31 olarak belirlenmiş. Türkiye’deki tezlerde tespit edilen benzerlik indeksi oranları, dünya ortalamasının üzerindeymiş. Türkiye’de yapılan bilimsel çalışmaların sıklıkla birbirini tekrar eden araştırmalar olduğu da tespitler arasında. Yukarıda sözü geçen araştırmadan yıllar sonra atanan rektör Prof. Dr. Melih Bulu’nun yüksek lisans ve doktora tezlerinde intihal yapıldığı iddiaları ses getirmişti. Hepsini sıralamakla ömür geçmez. İntihal akademiye özgü değil. Toplumun her katmanında… Sarhoşu olduğumuz arama motorlarına girin, dökülüyor… Bir tanesi ben arama yaparken katı tanımın dışına çıkıp şu yorumu yaptı; “Bu tür olaylar, genellikle yolsuzluklar, usulsüzlükler ve intihal gibi etik olmayan davranışlarla ilişkilendirilmektedir.”
BU İŞ BENİ AŞAR
Harvard eski rektörü Claudine Gay’in görevi bırakırken yaptığı açıklama anlamlıydı, bazı unsurlarını paylaşmakta fayda var. “Bu iş benden büyük” demiş. Konuşmasında yürütülen kampanyanın bir üniversite ve bir liderden çok daha fazlası olduğunu söylemiş. “Evet, hatalar yaptım. Vicdan sahibi herkesin bildiği bir şeyi, 7 Ekim’deki vahşete verdiğim ilk tepkide daha güçlü bir şekilde ifade etmeliydim. …öğrencileri bu tür nefretten korumak için elimden gelen her türlü aracı kullanacağımı açıkça ifade edemedim” diye devam etmiş ve sürdürmüş; “…Son zamanlarda saldırılar akademik çalışmalarıma odaklandı. Çalışmalarımın ve alan üzerindeki etkisinin gururla arkasındayım. Beni görevden almak için durmaksızın kampanya yürütenler, genellikle mantıklı argümanlara değil, yalanlara ve hakaretlere başvurdular. Irkçı klişeleri tekrarladılar…”
KAVRAMLARIN ANLAMI MI DEĞİŞTİ?
Bu arada, demokrasi ve otokrasi, intihalle dürüstlük, geçmişle gelecek… aklınıza ne gelirse iç içe. Kafamız bundan dolayı karışık. Avrupa Komisyonu, milyarlarca dolarlık teknoloji ittifakını incelemek üzere ABD ve Birleşik Krallık’taki antitröst gözlemcileriyle birlikte Microsoft’un OpenAI ile bağlarını incelemeye başladı. Microsoft’un milyarlarca dolarlık OpenAI’ye yapılan dolar yatırımı bloğun birleşme kurallarına takıldı, yapay zeka anlaşma ittifakına yönelik resmi bir soruşturmaya yol açabilir.
Bir adım geriden; Microsoft’un çığır açan chatbot ChatGPT’nin yaratıcısı OpenAI’ye yaptığı 13 milyar dolara varan yatırımdan söz ediliyor. Yatırımcıların ve büyük teknoloji şirketlerinin geçen yıl yapay zeka start-up’larına milyarlarca dolar akıtmasıyla bu ittifak teknoloji endüstrisinin en kazançlı bağlantılarından biri haline geldi. Büyük teknoloji şirketleri, ChatGPT’nin 2022’nin sonlarında piyasaya sürülmesinden bu yana yeni bir yapay zeka grubuyla anlaşma yapmak için yarıştı.
BİLGİLERİ Mİ YARIŞTIRACAKSINIZ?
Yıl başlarında büyük isimler önceki yıl ne okuduklarını açıklarlar. Ben “ünlüler ne okudu” haberlerine bayılırım. Mazoşist bir duygudur, arada bir sevinç kaplar içimi. Bu ünlü ve önemli kişilerden Microsoft’un kurucusu Bill Gates ile Google’un kurucularından Lary Page’i kendime hedef seçtim. Birbirlerinin rakibi olmanın yanı sıra yapay zeka alanı büyük bir savaş alanı. Biz de küçük nefer ya da piyadeleriz. Komutanlar uzaktan izliyor. Direktif veriyorlar. Bakalım bu komutanlar hangi kitapları okuyup bu direktifleri veriyor, kimlerden esinleniyor;
BILL GATES’IN 3 KİTAP TAVSİYESİ
“Eğer son zamanlarda dünyanın karamsar ve kasvetli olduğunu düşünüyorsanız, Matt Ridley’in “Akılcı İyimser” kitabı size güneş ışığı gibi gelecek” diyor. Birincisi bu. “Ridley’in ana fikri ne?” diye sormuşlar; “İnsanlık şu anda her zamankinden daha iyi bir noktada. Ve bu sadece kör bir iyimserlik değil. Daha uzun yaşam beklentisi, daha iyi sağlık, zenginlik ve hatta mutluluk gibi somut şeylerden bahsediyor.”
“Bu kitap neden okuma listenizde yer almalı?” sorusuna da şu yanıtı vermiş; “Çünkü günlük olumsuz haber sağanağının ortasında taze ve olumlu bir bakış açısı sunuyor.”
“Pes” dedim. Hem tüm olumsuzlukları ortaya saçacak teknolojiyi geliştir hem şikayetçi ol.
İkinci kitap, Daniel Kahneman’dan “Hızlı ve Yavaş Düşünme”. Neden bazen süper mantıklı olduğunuzu ve diğer zamanlarda… olmadığınızı hiç merak ettiniz mi? Nobel ödüllü psikolog Kahneman, bu sistemlerin yargılarımızı ve kararlarımızı nasıl şekillendirdiğini inceliyor diye anlatıyor. “Neden okunmalı?” sorusuna yanıtı; “Çünkü her şey seçimlerimizin, özellikle de saçma olanların ardındaki “neden”i anlamakla ilgili. Bir nevi kendi beyniniz için bir kullanım kılavuzu edinmek gibi. Bu cevherin içine daldığınızda, hızlı düşünen beyninizin sizi ne zaman kandırmaya çalıştığını fark edeceksiniz.”
Üçüncü kitap Eric Ries’ten “Yalın Girişim”. Kitap neyle ilgili sorusuna Gates’in ana hatlara bağladığı yanıtı; “Oluştur-Ölç-Öğren: Fikrinizin temel bir versiyonunu yapın. Ortaya çıkarın, insanların nasıl tepki verdiğini görün ve bundan ders çıkarın. Onaylanmış Öğrenme: Zaman ve para harcamadan önce hipotezlerinizi test edin. İnsanlar ortaya koyduğunuz şeyi gerçekten beğeniyor mu? Sebat Etme: Geri bildirimlere dayanarak fikrinizi değiştiriyor musunuz (pivot) yoksa ilerlemeye devam mı ediyorsunuz (persevere)?
Gates gibi olunur mu bilmem ama…
GOOGLE’DAN LARY PAGE’E BAKALIM MI?
Google’ın iki kurucusundan biri. Page teknoloji dışında edebiyat zevkine sahip hevesli bir okurmuş. “Önemli Olanı Ölçün” (Measure What Matters) John Doerr Page’in birinci önerisi. “Keşke bu kitap 19 yıl önce Google’ı kurduğumuzda ya da ondan önce, sadece kendimi yönetirken elime geçmiş olsaydı!” demiş… İkinci kitap tavsiyesi Richard P. Feynman’dan “Eminim Şaka Yapıyorsunuzdur Bay Feynman!”. Nobel Ödüllü fizikçi Feynman’ın hayatından komik anekdotlarından derleme.
İster bir bilim meraklısı ister iyi bir hikâye okuyucusu, “Şaka Yapıyorsunuz Bay Feynman! parlak bir zekânın harika bir mizah anlayışına sahip olabileceğini gösteren keyifli bir okuma” diye tarif ediyor Page. Üçüncü kitap; “Zor Şeyler Hakkında Zor Şey” – Ben Horowitz. Tecrübeli bir CEO ile samimi bir diyalog. Orijinal ismi “The Hard Thing About Hard Things”, liderleri gerçekten yaratan ya da yıkan zorlukları kucaklamak için saçma olmayan bir rehber. Page, en çok Nikola Tesla’nın “İcatlarım”dan etkilenmiş; “Bu otobiyografinin sonunda neredeyse ağlayacaktım, çünkü o temelde bir başarısızlık. Araştırmalarını finanse edememiş, icat ettiği pek çok harika şeyin bugün ne olduğunu bile bilmiyorlar. Tesla gibi olmak istemiyorum dedim”.
Dünya, “aç toklar” – “fakir zenginler” – “cahil entelektüeller” – “sığ ermişler” – “kuralsız sistemciler” – “otokratik demoktatlar” – “intihalci dürüstler”– “savaş suçlusu barış sevdalıları”… istilasında. En saygın ülke, en saygın kurum, en ileri toplum diye bildiklerimizde olup bitenler şaşırtıcı. En güçlü arama motorlarını yaratarak hepimizin bilgi ve hayal güçlerini şekillendirenler ise tek kelimeyle tehlikeli. Anlaşılan hiçbir şey göründüğü gibi değil, “standart” okur yazar olmak yetmiyor, anın okur yazarı olmak gayret gerektiriyor.