Aşağıdaki sorulara yanıt verebiliyor musunuz:
- Bilgi nedir?
- Kime aittir?
Her şeye sahip olabilirsiniz ama bilgisini elinde bulundurmadığınız hiçbir şeye hükmedemezsiniz. Ne kadar doğru!
Zaman zaman ya da belki çoğu zaman “bilmek istemiyorum” dediğiniz oluyor mu? Henüz olmadıysa, birkaç vakte kadar olacak. Dünyanın bundan sonraki en büyük lüksü bilmemek? Olabilir mi… Düşünün bir… Biraz daha kalın benimle, okuyun gelen satırları:
Bilgi bugün bir silah! En tehlikeli, en can alıcı, en cazip olanı… Adı üstünde bilgi, küfesi dolu geliyor: “bilgi güvenliği”, “bilgi ekonomisi”, “bilgi şebekeleri”!…
Casus-ajan filmlerine taş çıkartacak bir dünyada yaşıyoruz.
Bilgi güvenliği, 2013 ajandasının da en sıcak konusuydu. Küresel çapta hararetli tartışmalara tanık olduk. Wikileaks sızıntılarının etkileri devam ederken, yeni olaylar dünya genelinde yeni soru işaretleri ortaya çıkarıyor.
Eskiden bilgi azdı, bilgiye ulaşanların diğerleri üzerinde tartışmasız üstünlüğü bulunurdu. Bilgiyi saklamak kolaydı ve bilgi saklanabiliyordu.
Demokrasi-özgürlük dedik! Açıldıkça açıldık, yaydıkça yaydık. Sonra bir gün sarhoşluğu attık ve çöplükte boğulduğumuzu gördük… Sonra bir gün yine baktık açarken saçarken kırıp dökmüşüz, herkesi yasaklamışız.
Casus-ajan filmlerinin artık tadı tuzu yok. Günlük hayatımız daha heyecanlı!
Bilgiyi yaymak kadar korumak üzere çaba sarf ediyoruz. Yayarken, etrafı çöplüğe çevirdik, korurken deyim yerindeyse öldürüyoruz!
Geleneksel iletişim değişirken, bilginin içeriği de değişiyor. Bilgi, internet ve mobil cihazlar marifetiyle sonsuz sayıda mikro bilgi merkezi ortaya çıkıyor. Bilginin saklanabilir ve sınıflanabilir genetiğini bozuyor. Bilgi hücreleri saydam ve geçirgen, koruma kalkanları zayıf! 3G bağlantısı olan bir cep telefonuyla gelmiş geçmiş tüm istihbaratçılardan daha kolay bilgiye ulaşabiliyorsunuz. Mücadele çoktan özel hayatın sınırlarını aştı! Sır, sır olmaktan çıkarak kamusallaştı.
Dünyadaki en zor şeylerden biri, bir bilgiyi saklı tutabilmek. İnternet teknolojisiyle, yeryüzünün herhangi bir santiminde iz bırakmadan bilgiyi tutabilmek mümkün değil. Bireysel, kurumsal ya da ulusal veri kayıpları sonuçları ekonomik olarak tahmin edilemeyecek büyüklükte zarar yaratabiliyor.
Wikileaks yeni yüzyılın en büyük diplomasi krizlerinden birine neden oldu. Assange olayı, stratejik bilginin kamusallaştırılmasının ne gibi toplumsal sonuçları olabileceğine dair sosyolojik bir laboratuvar görevi gördü. Wikileaks kahramanı aslında Julian Assange değil, rütbesiz bir er olan Bradley Manning. 620 bin diplomatik ve askeri belgeyi sızdırdığı tahmin ediliyor.
Silahlı Kuvvetler de değişiyor. Bakın Anonymous kendisini nasıl tanımlıyor:
“Biz Anonymous’uz. Orduyuz. Affetmeyiz. Unutmayız. Bizi bekleyin.” Hacker grubu Anonymous, 2008 yılından bu yana faaliyet yürütüyor. Kim oldukları konusunda bugüne kadar hiçbir bilgiye ulaşılamayan grup üyeleri düzenledikleri siber saldırılarla dünyanın önde gelen şirket ve ülke yönetimlerine zarar veriyorlar.
Türkiye’de ise Redhack var ve “Hak yiyen hack yer” diyor! Türkiye bilgisayar korsanlığının en yaygın olduğu ülkelerden. Kendilerine RedHack adını veren bir grup genç, devlet kurumlarına ait çeşitli sitelere saldırmaya başladı.
Wikileaks sızıntısının şoku sürerken PRISM çıktı! Amerikan Ulusal Güvenlik Ajansı’nın (NSA), gizli bir istihbarat programı yürüttüğünü ortaya çıkaran ise eski bir CIA ajanı Edward Snowden oldu. Microsoft, Yahoo, Apple, Twitter, Yahoo ve Facebook gibi iletişim ve teknoloji devlerinin PRISM programı dahilinde ABD Hükümeti’ne kullanıcı bilgilerini sızdırdığı ortaya çıktı.
Demedim mi ben size bilmek istemezsiniz diye…
Nefes kesen bu hikayenin detaylarını, Medya İlişkileri Eğitimleri platformumuz için hazırladığımız Bilgi Güvenliği dosyasında bulabilirsiniz: www.medyailiskileriegitimi.com