Merkez Bankası yeni Başkanı Durmuş Yılmaz’ın şu ana kadar yaptığı açıklamalara dikkat ettim, kurumsal açıklamalarıyla küçük tüketiciye yönelik olanlar neredeyse eşit yer tutuyor. Başkan, bu hafta da tüketiciyi, düşük kredi faizi veren bankalara gitmeye teşvik etti. ‘Kredi almayın’ diyemiyor, düşük olanı tercih edin diyebiliyor. Herkes küçüklere döndü, onlarla konuşuyor. Ekonomistler kredi kartı borçları ile tüketici kredilerinin geldiği seviyelerden endişeli. Bundan bir süre öne Erdemir’de çalışan 200-250 kişinin kart borçları nedeniyle başlarının dertte olduğu haberleri yayıldı. Tek bir örnek. Erdemir yönetimi, “Herkes ödemelerine dikkat etsin” uyarısı yaptı. Pek çok şirkette durum aynı.
Dünya nüfusu altı milyarın üstünde. Beş milyarı düşük gelirli. Bunlara “Yeni Fakir” diyenler de var. Çağlar Keyder’in bir araştırmasına göre Türkiye’deki 1 milyon 600 bin aile “yeni fakir” olarak kabul ediliyor.
Vatandaş, olmayan parasını tüketiyor. Çılgın bir alışveriş var. Bankalara olan kart borcunun tamamını bir kerede ödeyemeyen yaklaşık 5 milyon tüketici bulunuyor. İşin ekonomik boyutu tabii ki ekonomistlerin işi. Merak konusu, kim bu kadar tüketiyor, kim bunlara satıyor, ne alıyorlar… Yeni Fakir çok kalabalık ve çok cazip bir pazar. Gözleri üst gelir grubundan başkasını görmeyenler şimdi onlara tapıyor.
Bankalar kredi kartıyla ödemede taksit sayılarını artırıyor. Bugüne kadar taksitli satış yapmayanlar artık peşin satamıyor. Prestijli markalar pazara göre ucuz ürün sunarak ikinci, hatta üçüncü markalar oluşturuyor. Burnu yere düşse almayan ünlü modacılar düşük gelir grubuna hitap eden zincir markalara tasarım hazırlıyor. Eskiden yalnızca parası olan havayoluyla seyahat edebiliyor, çoğunluk otobüslerle gece gündüz çile çekiyordu. Havaalanları artık anababa günü.
Gramajı ve dolayısıyla da ambalajı küçülterek, malı mümkün olan en düşük birim fiyata satmak yeni moda… Bir sıkımlık diş macunu, bir kullanımlık şampuanlar, demonte bluejeanler!…
Yeni fakirler arasında en cazip kesim üniversite öğrencileri. Bebelere emzik diyenler artık gençlere telefon ya da kart diyor… “Konuş Berkalp, konuş” reklamları gece boyunca sevgiliyle sıfır maliyetle konuşmayı özendiriyor. Parmaklar tuşa alışınca gündüz de tıklıyor…
Sağlıklı ürün pazarı atakta. Hazır her şey küçülüyorken, onlar zaten pahalı, küçük satmak daha akıllı… Az ye sağlıklı kal. Kozmetik ürünler küçük paketlere giriyor. Yüzü kalıp sabunla yıkama devri bitti. Eğlence dünyası bile kabuk değiştiriyor, klüplere giriş kolaylaşıyor indirimli özel günler ve geceler ayın ilk yarısına denk getiriliyor.
Binin herhangi bir taksiye şoför anlatsın size her gün trafiğe kaç araç çıktığını; “Herkesin arabası olursa, bu yollar kaldırmaz abla…” Daha küçük otomobiller, daha az benzin yakan ekonomik modeller… Akıllı, küçük ve basit bulaşık ve çamaşır makineleri, elektrik süpürgeleri…
Unilever Yeni Fakirler’e Whell marka deterjan yarattı, ilk uygulanan ülke Hindistan. Öyle başarılı oldu ki, Unilever şampuan markası Sunsilk’i, ardından çay markası Al’i küçük paket ucuz fiyata sundu. Hindistan küçük ambalaj/ucuz fiyat cenneti. Sihri Coca Cola da keşfetti, 300 ml’lik şişelerde sattığı ürünü, kırsal bölgelerde 200 ml’ye indirdi. Hindistan’da 4 dolara lens, 50 dolara dijital işitme cihazı, 20 dolara elektriksiz çalışabilen radyo satılıyor. Bir firma kıyı köylerde yaşayan Hintli kadınlara bilgisayar kullanarak uydu görüntülerini yorumlamayı öğretmiş, sattığı cihazlarla, kadınlar denizdeki kocalarına balık sürülerinin yerini söylüyor.
Arvind Mills, Hint kökenli tekstil şirketi. Ürettiği ‘jean’ markaları arasında Lee, Arrow ve Flying Machine bulunuyor. Şirket, yüksek fiyatlı markalardan arzu edilen büyümeyi sağlayamayınca alt segmentleri zorlamaya karar verdi. ‘Tüketemeyen’ pazarın bir jean’e en fazla 7 dolar vereceğini hesap edip, sonra ürünü, ardından dağıtım ve tanıtımı tasarladı: İşte size Ruf ‘n’ Tuf” marka jean pantalon. “Rough and Tough’ kelimelerinin konuşma dilindeki yazılışı. ‘Sert ve Dayanıklı’ demek. Sık sık yeni pantalon almaya gücü yetmeyecek büyük bir kitlenin arayacağı özellikleri ifade ediyor. Pantolonun fiyatı 6 dolara çekildi. Ürün, ‘kit’ içinde demonte satılıyor. Dört bin 500 mahalle terzisi eğitildi. Terziler hem kit içindeki parçaları birleştiriyor hem de dağıtım kanalı rolünü üstleniyor. ‘Ruf ‘n’ Tuf, en fazla satan jean.
Bolivya’da Prodem adlı finans kuruluşu kırsal bölgelerde para çekme makineleri merkez bilgisayar ağına bağlanma zorluğu yaşadığı için müşterinin tüm bilgilerini içeren akıllı kartlarla çalışmaya başladı. Burada ATM’ler sesli komutla da çalışıyor. Yeter ki para çekebilsinler. Ala marka deterjan, Brezilya’da çamaşır makinesi olmayan en yoksul kesimi hedefliyor. Bu kesim çamaşırlarını dere kenarında yıkadığı için deterjan kağıt yerine naylon ambalajda satılıyor.
Tüketiyorum öylese varım. Sen de tüket sen de var ol. Tüketmesini bilmiyorsan üzülme öğretiriz. Sen zaman zaman göz ucuyla olmayan parana bak.