Herkes başımla uğraşıyor. Ne kadar büyükmüş kadın başım. Bilmezdim.
Açık, ferah… Özgür, yalın… Sağlıklı ve sağlam… Medeni… Meğer tehlikeliymiş. İçiydi derdim benim, dışı değil. Dışıymış meğer içi değil. Dert olmuşum…
Büyükmüş çok büyük.
Başım hiç ağırlık yapmadı bana oysa… Başımın büyük olduğunu düşündüğüm oldu tabii ki. Ben dünyaya kucak açtığım için büyük ve ağır sanırdım. Doldurmak istediğim, her çabamda büyüklüğünü giderek daha fazla hissettiğim, boşluğun çoğaldığını gördüğüm için büyük olduğunu düşünüyordum. Çöl gibi, yürü yürü bitmiyor, oku oku dolmuyor… yaşa yaşa yaşanacak şeyler tükenmiyor. Büyük diyordum başım için bu anlamda, ama ben hiç şikayetçi olmadım. Büyük başımı sevdim.
Neden bilmiyorum, benim içiyle ilgilendiğim kadar ilgilenmiyorlar içiyle. Varsa yoksa başımın dışı. Anlayabilmiş değilim, başımın içini mi kucaklamak istiyorlar, başımın dışını mı sarmalamak istiyorlar.
Benim başım büyük. Çünkü:
Türkiye, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı 2006 cinsiyet güçlendirme ölçüsü istatistiklerine göre 75 ülke arasında 72nci sırada. Türkiye’den sonra gelen ülkeler; Mısır, Suudi Arabistan ve Yemen.
Benim başım büyük çünkü:
Yerel yönetimlerde belediye başkanlığı düzeyinde kadın temsili yüzde 0,56. Belediye meclislerinde yüzde 2,32, il genel meclislerinde yüzde 1.75… 18 kadın belediye başkanından; 1’i il, 5’i ilçe, 12’si belde belediye başkanı. Meclis’te 50 kadın olmuş, faydasız.
Benim başım o kadar büyük ki aklınız durur. Çünkü:
Türkiye’de toplam 12,7 milyon ilk ve orta, 1,5 milyon yükseköğretim öğrencisi, yaklaşık 500 bin öğretmen ve 60 bine yakın okul var. Cepte de para yok. Ailelerin maddi durumları okul harcamalarına yetmediğinde, feda edilen kız çocuğu…
1995 verileri itibariyle hiç okula gitmemiş nüfus Avrupa Birliği ülkelerinde yüzde 4,8. Türkiye’de yüzde 30,6. Bunun yüzde 22,6’sı kadın, yüzde 8’i erkek (DİE, 1995).
Başım büyük çünkü;
Okuma yazma bilen yetişkin erkek nüfus yüzde 95,7 kadın nüfus yüzde 81,1. (DİE 2003: 2000 sayımı) Güney Doğu Anadolu Bölgesinde yaşayan toplam kadın nüfusunun neredeyse yarısı okuma yazma bilmiyor.
Benim başım büyük çünkü:
Kadınların işgücüne katılım oranları azalıyor. 1955’de toplam kadın istihdamı yüzde 72, 1985’de yüzde 43, 1990’da yüzde 34, 2006’da yüzde 25… Oysa 15 yaş ve üstü kadın nüfusu 25 milyon 617 bin. Ne büyük zenginlik! Aynı yaş grubunda erkek işgücüne katılma oranı yüzde 72,2. Ücretlerde hesaplanan cinsiyet farkı yüzde 46.
Kadınların yüzde 57’si tarımda… Türkiye’de çalışan kadın ağırlıklı olarak ücretsiz aile işçisi. İş gücüne dahil olmayan 19 milyon 264 bin kadın var. 13 milyonu kendisini “ev kadını” olarak tanımlıyor. (TUİK, 2005)
Benim başım çok büyük, çünkü:
Tüm kadınların dörtte biri şiddete uğruyor.Şiddete uğrayan kadınların dörtte üçünde fail kadının eşi. Tecavüze uğrayanların yüzde 50’si 18 yaş altında. Bunlardan yüzde 10 erkek, gerisi kız çocuk.
Başım ağır ve büyük. Toplumun yarısıyım, seçtiklerim ve seçtiklerimin seçecekleri, unutuyorlar ama benim için de oradalar. Yaşanmıyormuş, yaşamıyormuşum gibi… Cumhurbaşkanı adayının ziyaret etmediği kurum kuruluş yok denecek kadar az. Oysa ülkesini, kendisinin oluruyla eşine, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne şikayet ettiren kişi olarak PR atağında kadınlara da gider diye düşünmüştüm. Duydum, sözverdi işadamlarına elele tutuşup yurtdışına gidecekler. Kadınların elini tutmak neden aklına gelmedi acaba? Mahrem mi yoksa..
Alnım, fikrim, gönlüm ve başım açık. Bu yüzden büyük bir baş, büyük bir derdim ben. Açıyorum saçlarımı fikirlerim gibi uçuşuyorlar. Açıyorum başımı kadını erkeği, yaşlısı genci ve çocuğu hepsini kucaklıyor. Benim derdim dışıyla değil içiyle. Bilgi yağıyor içime. Kaldırıyorum başımı, dikiyorum gözümü ufka. Yerim orada. Daha çok yolum var. Kadınım ben, sen kimsin?