Cafer Sadık Abalıoglu Holding Yönetim Kurulu Üyesi ve CEO’su Dr. Faruk Güler

Yaprak Özer (Y.Ö): 65 yıllık bir aile firması kagıt ambalaj bakır ve tekstil konularında
faaliyet gösteriyorsunuz. Romanya’da üretim yapıyorsunuz, Özbekistan’da
faaliyetleriniz var. Denizli merkezli bir firma ama hem Türkiye’nin bölgelerine hem de
yurtdısına açılmıssınız.
Faruk Güler (F.G): 1941 yılında baslayan serüven 2000 yılına kadar üretim olarak
Denizli’de kalmıs. Fakat 2000’de yaptıgımız stratejik planlama çerçevesinde daha farklı
stratejiler uygulamaya basladık. Bunun neticesinde ilk yaptıgımız seylerden bir tanesi
Amerika’da bakır sektöründe pazarlama satısı yapması için sirket kurmak oldu. Bugün
ihracatımızın yüzde 50’si ABD’ye bu sirketimiz tarafından yapılıyor.

Y.Ö: Bu sirketiniz üzerinden NASA’ya bakır satıyormussunuz…
F.G: Dogru, biliyorsunuz artık teknolojik ürünler önemli. Standart kablo artık dünyanın her
tarafında yapılıyor, dolayısıyla katma degeri çok düsük hale geldi. sinizi teknolojik ürünler
haline getirebiliyorsanız öne çıkıyorsunuz. Amerika’da bazı müsterilerimiz gerçek anlamda
yüksek teknolojiye hizmet eden kablolar yapıyorlar, biz onlara telini satıyoruz. NASA da
bunlardan bir tanesi.

Y.Ö: Sizi takdim ederken “doktor” dedim, bir akademik kimliginiz var. Nasıl oldu da
sizi akademik taraftan is dünyasına dogru çekildiniz?
F.G: Staj ögrencilerin yönünü belirlemede çok önemli, ben çok basarılı ve uzun süreli bir staj
dönemi geçirdim. Ve o staj döneminde yaptıgım isi tekrar yapmamaya karar verdim ve
üniversiteye döndügümde 3. sınıftaydım. 3. sınıfta ögretim üyesi olarak kalmayı kendime
hedef edinmistim.

Y.Ö: Bu stajda karar verdiginiz nokta sevmediginiz miydi?
F.G: Sevmedim, üniversite de kaldım ve doktoramı bitirdim. Doktoradan sonra da ögretim
görevlisi olarak 4 yıl üniversitede kaldım. Belirli bir çizgide hedefleriniz olmalı fakat bu
hedeflerinizi de zaman içinde yenilemelisiniz. 4. yıl sonunda benim mutlaka özel sektörde
görev almam lazım dedim. Ve ilk is görüsmemi kabul ettim, böylece özel sektöre adım atmıs
oldum.

Y.Ö: Heyecanlanmıs mıydınız is görüsmenizde?
F.G: Heyecanlanamayacak kadar uzun süreli bir görüsmeydi, yaklasık 4 saat sürdü. Bu dört
saatin sonunda hemen ise kabul edildim. Karsılıklı anlastık, imzaladık.

Y.Ö: se alacagınız arkadasın ileride is kuracak olması bir avantaj mıdır, dezavantaj
mıdır?
F.G: Kendi isimi kuracagım demesi bir yerde o kisinin ne kadar girisimci oldugunu gösterir.
Çalısacagımız arkadasların girisimci ruha sahip olmalarını isteriz, isine sahip olmalarını
isteriz. Ve temel olarak da su fırsatı vermek isteriz: Sen isinin sahibi ol zaten zaman içinde
kendi isin olarak göreceksin ve buna sahip çıkacaksın. Ama kurulmus bir isi vardır, birtakım
seyleri ögrenmek için bizimle zaman geçiriyorsa tabii ki hiçbir kurum ona müsaade etmez.

Y.Ö: Siz 1 yılı dolduran arkadaslara ciddi egitimler uyguluyorsunuz. Bir yıl sonra mı
kanıtlıyor arkadaslar kendilerini?
F.G: Tabii ki, bir yıllık süre isi ögrenmekle geçiyor, bir yıldan sonra artık kalıcı olduguna
inandıgımız arkadaslara artık kurumu 10 – 15 – 20 yıl götürecek arkadaslar olarak bakıyoruz.
Ve çok daha kaplamlı ve detaylı egitimler veriyoruz.

Paylaş

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir