Çürüterek Normalleştirmek

Creative concept photo of cubist style female face in sunglasses made of fruits and vegetables, on black background.

Yeni nesil iletişim metodunu takdimimdir. Reçeteyi veriyorum: krizi yoğurun, çürüsün… ahaliyi öylesine bıktırın ki, mideler bulansın, kafalar karışsın, dikkat uçsun. Konu ciddiyetini kaybettiğinde tarihin derinliklerine yollayın. Ellerinizi yıkamayı unutmayın.

Güncel örnek

New York Belediye Başkan Eric Adams ile Türk hükümetinin karıştığı ifade edilen uygunsuz bağış ve menfaat sağlama skandalı. Konu, çürüme operasyonuna alındı, zaman kazanmak da zamanı gereksiz harcamak da mümkün. Hesaplar yapılıyor olmalı.

Kısaca tarif

New York Belediye Başkanının masum zevkleri için Türk hükümetinden ve Türk iş insanlarından yasa dışı bağış kabul ettiği iddiası var. Dili yerelleştirirsek; rüşvet. Menfaat sağlandığı iddia edilen mekan, New York’taki Türk Evi’nin usulsüz açılışı. İddiaya bayrak taşıyan havayolumuz, Türkiye Cumhuriyeti’nin resmi diplomatları, medya mensubu olduğu ifade edilen şahsiyetler, akademik kurum kurucu başkanlarının karıştığı detaylarıyla aktarılıyor. Ortaya dökülen menfaat sarmalı normal insanın itibarını riske atacağı kadar büyük değil. Ama bu da son yılların sendromu; aç gözlülük-eğitimsizlik- köksüzlük-korkusuzluk. Konunun içinde skandal ve yolsuzluk haberleri daha önce aynı yöntemle çürütülmüş, şu aralar küllerinden doğmaya çalışan “wanted” ve müflis iş insanları bile bulunuyor. Algı; demek her şey olabiliyor, unutuluyor.

Nedir bu metod, nasıl uygulanıyor?

İddialar çeşitli ve çok… haber sızıntıları yoğun. Bu haber özelinde konuya sahip çıkan New York Times var. Yerel habercilik yoğun. Türkiye’deki akış  neredeyse tamamen ABD kaynaklı. Resmi kaynaklardan açıklama olmasa da adı açıklanmayan, adının açıklanmasını istemeyen kişi ve kurumların olduğunu, itirafçıların bulunduğunu okuyoruz.

Haberler uzun zamandır küçük parçalar halinde sürdürülebilir şekilde servis ediliyor. Öyle ki, bir gün mutlaka dikkat çekiyor. Bu tür haberlede genelleme yapacak olursak; kopuk habercilik nedeniyle idrak etmekte zorluk yaşanması doğal, er ya da geç tesadüfen ya da hesaplı aydınlanma sağlanıyor… tarafların ne kadar sofistike ve olanak sahibi olduğuna bağlı olarak kişiye – kitleye göre içerik kompozisyonu kurgulanıyor.

Haber okur yazarlığı

Konuyu izleyen taraflar ile kamuoyu arasında menfaat uçurumu var. Medya operasyon sürecinde mutlaka pazarlıklar yaşanacak,  kimin ne karşılığı dinlenme kulübesinde itibar oksijeni alacağına birileri karar verecek. Aklanma, unutturulma, yeniden gündeme getirilme… kimbilir neler.

Resmi Türk kaynakları sessiz. Hiç bir şey olmamış gibi. Dijital medya ve karşıt medya konuyu değişik dozlarda sahiplenme eğilimi gösteriyor. Küçük Narin’de, Polat çiftinde ve daha nicelerinde olduğu gibi haberde boğulmaya başlıyoruz. Her gün ABD medyasından tercümeler servis ediliyor. Tefrika. Giderek yabancılaşma başlıyor. Konu bizim değil, başkasının olayına dönmüş görünüyor.

Göz boyama

Olaylar farklı mekan ve önem derecelerine göre servis ediliyor. Magazin bilgiler çok değerli örneğin; Başkanın İtalyan ayakkabıları, pahalı zevkleri, tercih ettiği markalar, eğlence anlayışı. Tanımadığımız biri hakkında detaylara sahip oluyoruz. Markaların reklam vereceği kadar renkli ve canlı haberler kurgulanıyor.

New York Belediye Başkanı da ideal kahraman.  Her yaptığıyla olay. Yemeyi içmeyi gezmeyi tozmayı çok seviyor. ABD basınına göre, her konuda yiyor. Saymakla bitiremiyorlar. Yokluktan gelen soslu bir de hikayesi var. Etki geçince başka konular çıkıyor. Geçmişine göz atıyorlar. Özel bilgilerine… Örneğin veganım diyor ama buzdolabından neler çıktığı yazılıyor. New York’a aday oluyor ama eyalet sınırları içinde oturmadığı, göstermelik ev tuttuğu bilgisi geliyor… Neşeli ve renkli fotoğrafları “işimi de yaparım, belediyeme de bakarım” tadında. Birkaç küçük demeç de alınıyor ve neler demiyor; herkes ona düşman, başarılarını kıskanıyorlar. Konu konuyu açtıkça mevzu çürüyor.

Ne öğrendik?

Metot artık o kadar çok ve o kadar sık uygulanıyor ki, medya-gazeteciliği böyle sanıyoruz. Değil! Her duyduğumuza ve okuduğumuza inanıyoruz, çapraz okuyalım. Kamuoyu oluşturmanın türlü yöntemi var. Ölüm sessizliği gibi. Bu da çok konuşmak.  Son yıllarda gözde; bir konuyu bitirmek istiyorsanız vereceksiniz coşkuyu, tıksırana kadar tartıştıracaksınız, konuyu da hedef kitleyi de yoracaksınız. Ellerinizi kirletmeyeceksiniz. Kimin ne söylediği ve hangi sırayla gidildiği dahi belli olmayacak. Hedef kitle bıkacak, usanacak, soğuyacak. Konu sıradanlaşacak. Özetle okur yazar olmak şart.

Paylaş