“Değişmeyen tek şey değişim” denir ve güzel gelir kulağa. Nasıl bir yalandır bu!… Çünkü biz kadınlar aslında hiçbir şeyin değişmediğinin tek ve en güçlü kanıtıyız! Allah, kadını (Türkiye koşullarında) hiç değişmesin diye yaratmış. Hiç şaşırtmıyor, çünkü dünya yıkılsa, baştan yaratılsa, “Her yer Taksim her yer devrim” olsa da kadın değişmiyor. Biz bu topraklarda kadını “olduğu gibi” seviyoruz.
Yerel seçimleri geride bıraktığımızı düşünsek de, o yakamızı bırakmıyor. Türlü itiraz, kavga, şaibe… Seçim, Cumhuriyet tarihine yalnızca niteliğiyle bir yüz karası olarak geçmedi, kadınlar adına da utanç vesikası olarak anılmak üzere tarihe iz bıraktı.
Siyasi partiyle işi yok bu yazının, kadın ve erkek olunca yeterince kamplaşma var. Herkes okudu ya da izledi, seçimi zaferle kutlayan bir yerel başkan, ilk konuşmasını kadınlara adadı. Kadınların yönetimde yer almasının caiz olmadığını açıkladı. Aynı başkan, kadınları gece gündüz 24 saat seçim zaferi için aktif olarak çalıştırmanın caiz olduğunu düşünmüş olacak ki hepsi çalıştı. Sonunda boylarının ölçüsünü aldı. Ve işin garibi, bu uygulama için kimse tek kelime laf etmedi.
Reis misin, değil misin?
Nüfusumuz 76 milyonu üzeri. Türkiye’de kadınların toplam nüfus içindeki oranı yüzde 49,8. Yarısı biziz… Bu 38 milyon kadın anlamına geliyor. Kanada ve Avustralya gibi gelişmiş ülkelerin nüfusunu aşıyoruz.
Türkiye’de, 19,6 milyon hane bulunuyor. Kadınların sadece yüzde 15,2’si resmi kayıtlarda “hane reisi” olarak geçiyor. 2011 yılı Gelir ve Yaşam Koşulları Anketi’nden yola çıkarak yapılan bir araştırmaya göre, reisi kadın olan her dört haneden biri yoksulluk koşullarında yaşıyor.
“Hane reisi” kimdir? Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK)’na göre reis, hane halkının sosyo-ekonomik durumu ve hanede yaşayan tüm fertlerin özellikleri hakkında en doğru bilgiye sahip, hanenin yönetim ve geçiminden sorumlu yetişkin hane halkı üyesi demek.
Türkiye’de toplam 7,7 milyon kişi, hane reisinin kadın olduğu evlerde yaşıyor. “Fena değil” dediğinizi duyar gibiyim. Öncelikle çok az. Sonra da nasıl reis olduklarına bakmanızı önereceğim.
Neden bir; kadınların ortalama ömürleri erkeklerden daha uzun. Kadın hane reislerinin üçte birini, 65 yaş üzeri kadınlar oluşturuyor. Hane reisi erkeklerde 65 yaş üzerindekilerin oranı sadece yüzde 11,8 seviyelerinde. Kadın ölüme beş kala, “devrim” diyor ama devrim yapmaya takati kalmamış oluyor. Kader utansın!
Bizim reisin halleri
Neden iki; “kadın reis” pozisyonundaki kadınların neredeyse yarısı eşlerini kaybetmiş oluyor. Hiç evlenmemiş, evlendiyse boşanmış ya da eşinden ayrılmış kadınların oranı ise yüzde 22,9. Çıkan sonuç, her beş evli kadından sadece biri aile reisliği sorumluluğunu üzerine alıyor.
Neden üç; Türkiye’deki kadın aile reislerinin yüzde 18’i okuryazar değil. Bu oran erkeklerde yüzde 2,2. Bu karşılaştırma, ailenin maddi sorumluluğunu üzerine almak zorunda kalan kadınların eğitim hayatından uzaklaştığını gösteriyor. Türkiye’deki genel eğitim profiline uygun olarak aile reislerinin büyük bir bölümü liseden az eğitimli bir ortalamaya sahip. Aile reisi kadınların yarısı, 8 yıldan az eğitim almış kişilerden oluşuyor. En az lise mezunu olanların oranı ise yüzde 34’ün altında.
Neden dört; Yoksulluk, en temel sorunlardan biri olarak birinci sıradaki konumunu sürdürüyor. Aile reisi kadın olan pek çok aile beslenme, ısınma ve giyinme gibi temel ihtiyaçlarını karşılamakta büyük sorunlar yaşıyor. Yüzde 27’yi aşan maddi yoksunluk oranı, bu konuda erkek reislerin hanelerini fazlasıyla geride bırakıyor.
Kimde kaç çocuk var
Hane reisinin kadın olduğu ailelerin yapısı, belirli konularda aile reisi erkek olan ailelerden farklılaşabiliyor. Bunun en fazla açığa çıktığı alan, hane ortama büyüklüğü. Kadınların aile reisi olduğu aileler ortalama 2,6 kişiden oluşuyor, erkeklerin aile reisi olduğu ailelerde bu ortalama 3,9.
“Kadın reis”li hanelerde çocuk sayısı düşük ve kadınlar büyük oranda dul. “Erkek reis”in hanesi daha kalabalık, yüzde 12’sinde en az üç çocuk bulunuyor. Ailenin yönetimi kadınlara geçtiğinde, en az üç çocuk oranı yüzde 5’e kadar düşmeye başlıyor. Üstelik hane reisi olan 3 milyon kadından yüzde 72’sinin kendisiyle yaşayan bir çocuğu bulunmuyor. Kadınların sorumlulukları arttıkça, çocuk konusuna yaklaşımları değişiyor.
Kadın reis ücretli
İş yaşamına katılan “kadın reis”ler büyük oranda ücretli. Düzenli bir maaş, aile geçindirmek isteyen kadınların ilk tercihi. Diğer yandan, işveren olan ya da kendi hesabına çalışan kadınların sayısı azımsanacak bir oranda değil. Bu şekilde geçinmeye çalışan kadın aile reislerinin oranı yüzde 15 seviyesinde.
Genel olarak bakıldığında, Türkiye’deki kadın aile reislerinin yaşam biçimlerini yaşları belirliyor. Belirli bir yaşın üzerinde olanlarda eğitim düzeyi düşüklüğü göze çarpıyor. Gençler işgücüne katılıyor ve yüksek vasıflarıyla dikkat çekiyor. Yeni kuşak kadınlar, “reis” kavramının anlamını değiştiriyor. Kadının “olduğu gibi” sevilmesi mahkumiyetinden kurtulması için çalışan, direnen kadın umut veriyor…
Kaynak: TÜIK, BETAM