Demode Demografi

Rakamlar ancak doğru yerden baktığınızda anlamlı. Nicelik olarak 85 milyon nüfus, “güç” anlamı taşıyan bir kalabalık. Nitelik (kaynak: TÜİK) olarak ise “yük” anlamı taşıyan bir kalabalık.

Nüfusun yüzde 3’ü okuma yazma bilmiyor. Bu, 2 milyon kişi ediyor. Yüzde 9’u hiç okula gitmemiş ama okuma yazma biliyor ki, 7 milyon demek. Yüzde 21’i beş yıllık ilkokul mezunu. 17 milyon 500 bin kişi yapıyor. Yüzde 7 ise 8 yıllık ilköğretim eğitimli. Bu da 5 milyon ediyor. Toplayınca, aralarında en niteliklisi vasat kıvamında, çoğunluk vasatın da altında 31 milyon 500 bin vatandaş demek.

Yapay zeka ve gelişimini konuştuğumuz bir dönemde, sizce “kalabalık” ne anlama gelir, güç mü?

2000 yılında dünya doğurganlık oranı, kadın başına 2.7 doğumdu. 2.1’lik “ikame oranının” anlamlı şekilde üzerindeydi. Bugün oran kadın başına 2.3’e geriledi. GSYH’ya göre en büyük 15 ülkenin tamamında doğurganlık oranı, ikame oranının altında kalıyor. Bu ülkeler arasında ABD ve zengin dünyanın önemli bir bölümü ile Çin ve Hindistan gibi dünyanın en büyük nüfusları da yer alıyor. Meşhur veba salgınından sonra ilk kez, küresel nüfusun azalacağı anlaşılıyor.

Demografideki yapısal özellikler yaşanan düşüşten daha fazla endişe veriyor. Bize öğretilen klasik demografi piramidi, altta çok sayıda çocuk, üstte az sayıda yaşlının bulunduğu bir yapıydı. Pandemi, savaş ve farklı kitlesel sorunlara karşın, daha az ölüm, daha az doğum; dengeyi bozuyor. Altta ve üstteki kesim azalıp ortada yığılma yaşanıyor. Ortanın yapısı da ezber bozuyor; beyaz saçlı gençlerin nüfusu kabarıyor.

FİKRİ ISSIZLIK

Yaşlanan toplumlarda inovasyon düşüyor; gençlerin dinamizmi yaşlı çalışanların bilgi birikimini tamamlayamıyor… Patent sayıları da girişimcilerin sayısı da… toplumda risk almaya hevesli olanların sayısı da düşüyor. Özetle “yavan” bir demografik yapıyla karşı karşıya kalıyoruz.

Yavan demografinin yükü de ağır oluyor; yaşlanan toplum demek, yükselen vergi dilimleri, geç gelen emeklilik, tasarrufa düşük reel getiri ve bütçe krizi riski… demek. Aslında dahası var, saymakla bitmiyor.

BOŞ KALABALIK

Artık demode sayılan görüş, genç nüfusun koşulsuz olarak tam da bu noktada işe yaradığını sanıyor. Türkiye özelinde 31 milyon 500 vasat ve vasat altı vatandaş, yaşlanan dünyada boşluğu doldurmaya çare olmadığı gibi, maalesef kendisi de çaresiz. Anımsatmam gerekirse Türkiye dünyada en hızlı yaşlanan ülkeler kategorisinde.

Türkiye fırsat penceresini kapadı. Eğittiği nüfusun kaçmasına göz yumdu, hatta teşvik etti, yerlerine aldığı Afganistanlı, Pakistanlı, Suriyeli okuma yazması olmadığı gibi temel kültür nosyonundan uzak… yetmemiş gibi kendisini yurdumuzun efendisi sanan mülteci nüfusla yeni Türkiye vizyonu kurmayı tercih etti. Bu vizyonun kilit kelimeleri doğurgan, genç, eğitimsiz, mesleksiz ve niteliksiz… Issızlık bu işte. Şöyle de denebilir; kalabalıkta yalnızlık hali.

ISKALAMAK

Shengen vizesi vermiyorlar diye yer gök inliyor. Oysa, durum tam da öyle değil; İngiltere, Almanya ve diğer gelişmiş ülkeler özel yetenek programlarıyla eğitimli Türk gençlerine talip ve pekala onları alıyor, hatta kampanyalar üreterek rekabet ortamı yaratıyor. Akıllı bir tercih değil mi sizce de, yetişmiş nitelikli işgücü.

Türkiye yüzyılını bilimden uzak kurmaya çalışmak, ıskalamak değil de ne? Tüm gelişmeler arasından, şu sıralar çok ama çok konuşulup tartışıldığı için ve demografiyle doğrudan ilişkisi olduğunu gördüğüm yapay zeka gibi bir teknolojik gelişmeyle ilişkisini kurmaya çalışmak ister miydiniz…

Demode görüş, teknolojinin en kötü, satın alınarak probleme ilaç olacağını düşünebilir. Yazı, fikir, tasarım için en çok da intihal yapmak üzere kullanıldığı sanılan yapay zeka mucizesi, demografik yapıdaki dejenerasyonu körüklüyor. Şimdi siz bu teknolojiyi ithal ettiğinizde olacağı bu!

KURAL

Avrupa parlamentosu AB coğrafyasında geçerli olacak detaylı kısıtlama ve regülasyon içeren ilk yapay zeka protokolünü kabul etti. Bizim en önemli ticari partnerimizin aldığı bu karar doğaldır ki bizi derinden etkileyecek.

Diğer yandan, yapay zekayla ilgili hummalı çalışma ve neticeleri birbirinin peşi sıra açıklanıyor. Amerikan Senatosu, yapay zekayı yaratanları ve teknoloji devlerinin patronlarını iki günün biri sorgu sual için çağırıyor. Anlaşılan o ki, durdurmak mümkün değil… mesele nasıl kontrol altına alınacağı.

Düşünsenize, uluslararası şampiyonaları sunan ve yöneten yapay zeka. Sentetik konuşma sayesinde seslendirme yapan o, bitmemiş senfonileri tamamlayan o, savaşta barışta… karada havada o, televizyon ekranlarına dudak hareketleriyle senkron konuşma yaratan o, Ukrayna Rusya savaşının projeksiyonunu çizmesi istenen o, kurumlara insan kaynakları projeksiyonu yapan o…

YAPAY ZEKA

Yapay zekanın meslekleri değiştirmesi ya da işsizlik yaratması kolay bir düşünce pratiği olduğu için günümüzde popüler bir konu. Kategorik olarak meslekleri ele geçirecek demek yerine demografik yapıyı nerede olumsuz etkileyebileceklerini görmeyi öneriyorum. Yukarıda her alanda olduğunu yazarak bu görüşle ayrılığa düştüğüm sanılmasın. Yapay zeka her yerde ama nasıl?

ABD, yoğunlukla otomasyon üzerine geliştirdiği yapay zeka sayesinde demografide kaybolan nitelikli nesillerin ve uzak coğrafyalardan ucuz işçilik yerine geçecek bir stratejinin peşinde. ABD sanayi ve hizmetlerde pandemide büyük darbe alınca dışa bağımlılığını çözme gayretine girdi. Tek örnek ABD değil, ülke ve bölge stratejileri farklı fotoğraflar çıkarıyor karşımıza. Çin de bu konuda son derece aktif ülkelerden biri. Avrupa Birliği her ne kadar geriden geliyor gibi dursa da bir örnek; İngiltere Başbakanı Rsihi Sunak, ülkeyi yapay zeka merkezi yapmaktan söz etti…

TÜRKİYE YÜZYILI

Nasıl bir stratejimiz var? Afgan, Suriyeli, Pakistanlıları ülkeye doldurmanın dışında bir görüş duymadım. Hadi diyebilirsiniz ki, biz bu güruhu getiriyoruz çünkü çalıştıracak adam bulamıyoruz. Yo, durum tam tersi… bu kitle sokakta ve kayıtsız ekonomiden beslenmekten mutlu. Küçük ve orta boy işletmelerden oluşan Türk sanayisi ise çalıştıracak adam bulamıyor. Üretim bölgeleri vardiyalarını kapatıyor, dükkanlarını kapatıyor, hayallerini kapatıyor.

YARATICILIK

Yapay zeka etkisi etrafında dikkate alınması gereken estetik, kültür, yaratıcı çözümler, mülkiyet hakları, yasal detaylar henüz bilinmezliklerle dolu. Bu teknolojinin faydalı bir şekilde kullanılmasını sağlamak için ortak bir dil oluşturmanın öneminden sıklıkla söz ediliyor.

ChatGPT gibi büyük dil modelleri, uydurma veya yanlış bilgilerin tekrarlandığı “halüsinasyon” adı verilen bir fenomene eğilimli. Gazetecilik güvenilirlik izleme kuruluşu NewsGuard tarafından yapılan bir çalışmada, internette tamamen yapay zeka tarafından yazılan ve birçoğu yanlış ve yanlı düzinelerce “haber” sitesi var. Papa’nın olmayan şık sportif kayak fotoğrafları ne kadar masum ve komikse, Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski’nin teslim olacağı açıklaması o kadar manipülatif. Bu tehlike yalnızca tepede yaşanmıyor. Sıradan vatandaşın maruz kaldığı teknoloji saldırılarını tehlike diye ifade etmek hafif kalır.

SAMİMİYET

Belçika’da yaşanan bir intihar vakasının yapay zeka etkisinde atılmış olduğu anlaşıldı. Erişkin bir erkek, yapay zeka kendisini ikna edince hayatına son verdi. Bir başka coğrafyada yapay zeka, kullanıcıya partnerinden ayrılmasını söylemiş, bir diğerini yeme bozukluğu sorunu yaşamasına karşın kilo vermeye ikna etmiş. Yapay zekada şu ana kadar gördüklerimiz buzdağının üzeri. En büyük tehlikesi kullanıcıyla kurmayı öğrendiği güvene dayalı mahrem ilişki. Zekasını kendi kendine geliştirebilen insan benzeri doğası sayesinde, bireyi inanç ve davranışlarında değişiklik yaratmaya ikna ve manipüle edebiliyor.

TAŞERON ZEKA

Yerleşim merkezlerinde suçla mücadelede ya da savaş alanlarında yapay zeka ne kadar etkili? Enteresan örnekler türemeye başladı. Örneğin San Francisco’da polisin ölümcül patlayıcılarla donatılmış robotlar kullanmasına izin verilmesi yönünde çıkan karar, son anda geriye çekilse de belli ki, ileri bir tarihe ertelendi. Yerel ve ulusal otoriteler bu yönde kaçınılmaz kararlar alacaklar. İnsansız savaş, insansız güvenlik, insansız yönetim vasatlarla dolu bir coğrafyada tahmin etmekte güçlük çektiğimiz bir gelecek yaratıyor.

ADALET

Yapay zeka adil olabilir mi? Halihazırda milyonlarca resim arasında arama yapabiliyor ve potansiyel şüphelileri tespit etmek ve konumlarını belirlemek için büyük miktarda sosyal medya paylaşımını analiz edebiliyor. Daha hızlı, daha adil, kanıta dayalı kararların daha az maliyetle alınması kulağa cazip gelse de “Tahmine dayalı polislik”, aslen gelecekteki “olası” fail ve mağdurları belirlemek için geçmiş bilgileri kullanıyor! Rand Corporation tarafından yapılan bir araştırmada (2016), Chicago’nun beklenen şiddet suçlarına ilişkin “ısı haritasının” düşük gelirli ve ırksal çeşitliliğe sahip mahallelerde daha fazla tutuklamaya yol açtığı görülmüş. Buyrun adalet.

İNSAN OLMAK

Yapay zeka bir tek şey yapamıyor; insan olamıyor.  Gariptir biz de insan olarak meziyetlerimizden sıyrılmaya o kadar hevesliyiz ki… Anımsatmam gerekirse, tüm araştırmalar, işverenin işe alım yaparken hala ve her zaman iletişim kurma becerisini, bir numaralı kriter olarak aradığını gösteriyor. Yeni mezunlara yönelik iş ilanlarının yüzde 44’ü iletişim becerisi, yüzde 28’i yönetim becerisi ve yüzde 27’si müşteri hizmetleri deneyimi istiyor. İnsan olmak!

Yapay zeka işlerin havale edileceği bir robot değil, insan zekasına destek olacak zaman kaybını önleyecek bir yardımcı. Yardımcı kullanmak demek kullanıcı olan bireyin eğitimi ve gelişimiyle orantılı. Yapay zeka düşük kaliteli işlerde insanın yerine çoktan geçti. Bizim gibi stratejisini vasat üzerine koyan toplumlarda alabileceği rolü açıklamaya kalkınca ortaya kopuk verileri bir araya getirdiğim bir korku filmi senaryosu çıkıyor. Ben de mutlu değilim doğrusu. “…hadi anayasayı değiştirelim…” çığlıkları atılıyor, faiz ve enflasyondan başka bir konuya yer kalmıyor… ne zaman konuşacağız ya da kim bu konuları konuşmalı, size soruyorum. Sanırsınız Türkiye, Merkez Bankası ve Hazine’den ibaret. Sıkıldık ve endişeliyiz…

 

 

Paylaş

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir