DERS, YÖNETİM; BÖLÜM BİR; İLETİŞİM

 

 

√ Çeşme’de çöp kutusunda bomba patladı; ikisi turist, 20 yaralı.

√ Kuşadası’nda minibüste bomba patladı; ikisi turist beş kişi öldü, 14 yaralı.

√ Elazığ-Tatvan seferini yapan posta treninde patlama; 6 güvenlik görevlisi şehit, 12 yaralı.

√ Gümüşhane’de polis otosuna, ateş açıldı; biri polis diğeri vatandaş 2 yaralı.

√ Bir askerimiz kaçırıldı.

√ Kuşadası’nda bombalı saldırı; bir polis öldü, 4 polis yaralandı..

√ Adalet Bakanlığında canlı bomba; halkın gözü önünde sokakta öldürüldü.

√ Bu yazıyı sonlandırmak üzereyken, GüneydoğuAnadolu’da bir gün arayla iki belediye başkanının kaçırıldıklarını öğrendim…

Yaz aylarının ilk yarısına bu olayları sığdırdık. Yazın geri kalan bölümünde… Güvensizlik bizi esir aldı.

 

Yukarıda sıraladığım olaylar benim duyduklarım, okuduklarım. Ne zaman kalabalık bir ortamda olsam, falanca yerde patlama olmuş filanca yere saldırmışlar konuşmalarına  yakalanıyorum. Cümlelerin sonu şöyle bitiyor, “Aaa sen duymadın mı?” Diğer bir cümle şöyle başlıyor; “Saklıyorlar!”

 

Biliyorsunuz, bir süredir her olay, her saldırı kamuoyuna yansıtılmıyor, terör haberleri toplumda güvensizlik yaratıyor, moralleri bozuyor.

 

İletişim, çok kolay görünen zor bir uğraştır. İletişim yönetilir. İyi yönetilmesi gerekir. İletişimi yönetmek demek, susmak, kaçmak, saklanmak, saklamak değildir, bunun adı iletişimsizliktir, sizi felakete sürükler.

 

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan kanlı olaylara ilişkin sonunda bir açıklama yaptı; “Terörden nemalanma anlayışı çok çirkindir. Terör üzerinden lütfen siyaset yapılmasın… Bu, siyasette mesafe almamanın adıdır. Terör, ne zaman, nerede, nasıl ortaya çıkacağı belli olmayan bir fenomen. Kalkıp da bunu iktidara yükleme şansınız ve hakkınız yok. Hükümetimiz kararlıdır. İlgili kurumlarıyla bu işin takipçisidir.”

 

Yüreğiniz ferahladı mı? Hükümetin bu işin takipçisi olduğuna inandınız mı? Sizce terör duracak mı? Sokakta masum insanlar ölürken, vatandaş, iktidarla muhalefet arasındaki kavgayı umursar mı?

 

Ben teröre hedef bölgelerde, aile ve cenazelerde başbakanın varlığını görmüyorum. Ama bu hafta İngiltere ziyaretine çıktı. Bu gezinin bir amacı AB dönem başkanlığı yapacak İngiltere’yle gündemi tartışmaktı, diğeri de, Londra’da yaşanan terör. Terör İstanbul’u kana buladığında ben hiç bir devlet başkanının geldiğini anımsamıyorum.

 

Başbakan aktif. Yurt içi gezilerine çıkıyor. Buralarda sözünü sakınmıyor halkı sürekli azarlıyor. Nasıl bir iletişim modeliyse… Yabancı ülkelere geziye çıkmayı daha çok tercih ediyor. Afrika’da… Avrupa’da, her yerde. Haksızlık etmek istemem, bir önceki hükümeti de anımsıyorum. Sağlık nedenleriyle, değil yurt dışına, başbakanlık binasına bile gidilemiyordu. Keşke bunun bir orta yolu olsaydı.

 

Diyelim ki, başbakanın çok işi var. Diğerleri nerede… Bildiğiniz gibi Meclis tatilde. Onlar iyi korundukları için güvenlik endişesi taşımıyorlar. Kitle ölümleri gerekiyor toplanmaları için. Gündemde deniz, kum, güneş var.

 

Ülkenin güvenliğini sağlamakla görevli askerle ülkeyi yönetmekle görevli hükümet arasında belli ki bir görüş ayrılığı var. Asker bir dizi tedbir önerdi. Hükümet reddetti. Neden? Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek, yeni bir teşkilatlanma yerine Başbakan başkanlığında yapılacak toplantılar ile mevcut mekanizmanın devam ettirileceğini söyledi. Terörün sebep ve sonuçlarına ilişkin kapsamlı bir araştırma başlatıldığını söyledi.

 

Kapsamlı bir araştırma için biraz geç değil mi? Mevcut mekanizma nedir?

 

Mutlu günlerde olayın parçası olmak kolay. Endişeler doruktayken var olmak önemli. Yakın tarihimizde bir Çernobil felaketi yaşandı. Müdahale etmekte geç kalan hükümet, çareyi “bakan çay içerken” konulu fotoğralarda bulmuştu. “Çivi çiviyi söker” başlıklı bir iletişim modeli literatürde yer almıyor!

 

11 Eylül’de İkiz Kuleler’e yapılan saldırıdan dakikalar sonra New York Belediye Başkanı Rudolph Giuliani enkazın yanındaydı. Sembolik de olsa kurtarma çalışmalarına liderlik etti. Yardım operasyonlarından cenazelere kadar her yerde belirgin varlığı, samimi, şefkatli ve kararlı davranışları bir daha seçilme şansı bulunmayan Giuliani’yi kahraman yaptı. ABD Başkanı George W. Bush güvenlik nedeniyle saklanıyordu.

 

Yöneticinin, kriz anında çalışanların ya da halkın yanında ve arasında olması en temel ve en etkin iletişim kuralıdır. Hükümetinize Amerikan modeli sözcüler alabilirsiniz ama yetmez. Halk yönetici/lerini-lider/lerini ister, onları kendi içinde, kendisiyle birlikte ister. Halkın içinden çıkmak, halktan biri olarak kalmak anlamına gelmez. Bugün durum böyle özetlenebilir.

Paylaş

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir