Yaprak Özer (Y.Ö): 11 ülke çok genis bir alan, nüfus nedir?
Michel Akavi (M.A): 200 milyonu bulabiliyor, cografya olarak Kuzey Afrika ve Türkiye.
Y.Ö: 24 saatinizde uykuya vakit yoktur herhalde… Nasıl geçer sizin bir gününüz?
M.A: Her gönderiyi bizzat takip etmiyorum tabii ama vardiya sistemi var. Sirket 7 gün 24 saat
açıktır, ne zaman telefon edersiniz biri var. Gönderileri farklı zaman kusaklarında
gönderdigimiz için farklı saatlerde yasıyoruz, ben de ekibimi yönetiyorum.
Y.Ö: Türkiye’de kaç kisilik bir ekipsiniz?
M.A: 800 kisi Türkiye’de, bütün bölgede 2000’i buluyor.
Y.Ö: Kolay bir operasyon olmasa gerek…
M.A: sin büyük kısmı rutin. Paketler geliyor, gidiyor, paketler dagıtılıyor geri geliyor. Tabii
hep iyilestirme yapıyoruz ama sistem kurulduktan sonra o kadar da zor degil.
Y.Ö: Çok renkli bir kisiliginiz var, Fransız ve Lübnan kökenli bir babanız, talyan bir
anneniz, Amerikan bir esiniz… Siz stanbul dogumlusunuz. Siz nerelisiniz?
M.A: Hem dünyalı hem Türkiyeliyim.
Y.Ö: Kaç yıldır Türkiye’de görev yapıyorsunuz?
M.A: 8 yıl oldu. Daha önce 17 yıl Uzakdogu’da görev yaptım.
Y.Ö: Egitiminizin bir bölümü Fransa’da, bir bölümü Türkiye’de geçmis degil mi?
M.A: Lise burada, üniversite Fransa’da. s hayatımın büyük kısmı da Uzak dogu’da ve Fransa
da oldu.
Y.Ö: “çok okuyan mı daha çok bilir, çok gezen mi”… size uyarlarsak;çok dil bilen mi
daha çok bilir diye soracagım. 8 dil biliyorsunuz degil mi?
M.A: Hepsinde o kadar iddialı degilim, bazılarını unutmak üzereyim.
Y.Ö: Anadiliniz hangisi?
M.A: Anadilim ailede ilk konustugum dil Fransızca, ondan sonra Türkçe. s hayatında ve
evde ngilizce. Japonya’ya gittigimde Japonlar kendi dilleri dısında çok az dil
kullandıklarından Japonca ögrendim.
Y.Ö: Dile kabiliyetiniz var diyebiliriz sanırım.
M.A: Var tabii ama annem talyan oldugu için talyancayı oradan ögrendim. Türkiye’de o
zamanlar büyük bir Yunan kitlesi oldugu için Rumcayı ögrendim. Fakat seneler geçtikçe daha
zor oluyor, simdi mesela karıstırıyorum. Almanca ögrenmeye çalısıyorum suan da zor geliyor.
Y.Ö: Dil bilmek DHL’de çalısmak için önemli bir özellik mi?
M.A: Önemli bir özellik. ngilizce bilmiyorsanız yükselme kabiliyeti çok az. Bizim sirketimiz
yurt dısına çok insan yolluyor, Türkiye’den benim dönemimde 30 – 40 arkadasımız yurt
dısına gitti. Fakat baska lisanları bildiginiz zaman bambaska bir iliski kuruyorsunuz
insanlarla. ddialı degilim ama 5 dakika konusacak kadar sveçcem var. Hintçe de bilmem
ama söyle bir 10 kelime bilirim. Bir Türk olarak bir yabancı merhaba, nasılsınız, iyi aksamlar
dediklerinde çok seviniyoruz degil mi, baska gözle bakıyoruz o kisiye…
Y.Ö: Sizin çok önemli K politikalarınız var. Örnegin çalısanlarınız bir arkadaslarını
önerdiklerinde, önerdigi kisi basarılı olursa 3 çeyrek altın veriyormussunuz. Neden bir
Cumhuriyet vermezsiniz de 3 çeyrek verirsiniz?
M.A: 3 çeyregi bilmiyordum da altın verdigimi biliyordum o kadar detayını hatırlamıyorum,
sembolik bir sey veriyoruz, tesekkür olarak. Arkadasını getirme ise alım sırasında aday
göstermek olarak oluyor. Sirketimizde çalısan bizi tanıyor, arkadasını da tanıyor, böylece bu
sirkete uyup uyamayacagını saptayabiliyor. Bu yöntemle gelen adaylar genellikle uygun hepsi
degil tabii ama çogu uygun çıkıyor.
Y.Ö: DHL’de herkes birbirine ismiyle hitap edermis, herkes herkesi tanırmıs. Sizde
hemen herkesi tanırmıssınız dogru mu?
M.A: Son zamanlarda çok seyahat ettigim için bazı kisilerin ismini hatırlayamıyorum, bir de
yastan olacak herhalde tanıyorum ama ismini hatırlayamıyorum. Ama herkesi tanıyorum.
Personel yemeklerimiz, departman yemeklerimiz, piknigimiz var. Hepsine katılırım, herkesin
de katılmasını tercih ederim. Tüm departmanları da dolasırım.
Y.Ö: Sizinle ilgili söyle bir sey okudum: Türkiye’de olmadıgınız bir dönemde canınız
simit istemis, DHL ile iki tane simit getirtmissiniz. Simitin tanesi en fazla 1 lira ama size
ne kadara mal oldu?
M.A: O zaman 100 Dolar gibi bir sey ödedim.
Y.Ö: Tadı hos geldi mi?
M.A: Tadı hos geldi, çünkü çok özlemistim. Fırına koydum, sonra peynirle bir güzel yedim.