DURUP DURURKEN ALTERNATİF GÜNDEM

 

Bu satırları yazarken sabahın erken saatleri. Bir kargalar, bir ben de ayaktayım. Henüz gazeteyi elime almadım. Kararlıyım internetten de bakmayacağım. Benimki de tuhaf bir inat… Bu sabah gözümü kapayacağım ve gazeteyi okuyacağım. Başlıyorum; sağ üst köşede ünlü mankenin bikinili fotoğrafı. Gözlerimi iyice sıkıyorum ama hangi bikiniyi giydiğini bulmakta zorlanıyorum. Çiçekli mi yoksa Amerikan bayraklı mı? Affedin…

 

Sağ üst köşe birkaç gün arayla rotasyona uğrayabilir. Yani bugün es kaza güzide mankenin kocasını ve sırasıyla tüm sevgililerini kiminle aldattığını ve detaylarını aktaran haber zincirinin bilmem kaçıncı halkası yoksa, bir star bozuntusu ve onun koca eskisinin birbirleriyle ve başkalarıyla olan ilişkilerini anlattıkları tefrika olabilir. Ya da bir başkası…

 

Nankörüm ben nankör. Ruhum her gün baklava börek, bikinili kadın ve sevgili görmekten yoruldu. İsyan ediyorum!… Peki ne yaptım dersiniz? Son bir yılın farklı ekonomik ve siyasi  içerikli dönemsel yayınlarını taradım. Kaç hafta Hindistan’ın kapaktan ya da içeriden araştırma konusu olarak işlendiğini görseniz şaşırırsınız. Çin’in ne kadar kapak ya da konu olduğuna bakacak oldum, vazgeçtim. Kapağa çıkmadığı zamanları saymanın daha kolay olduğuna kadar verdim. Bu küçük araştırmayı biraz daha genişlettim. Türkiye geçtiğimiz bir yılda kaç kez itibarlı dönemsel yayınların kapağına çıkmış, içeride ne kadar yer almış diye baktım. Türkiye kapağa çıkmamış. Ama iç sayfalarda hiç de hafife alınmayacak kadar çok konu edilmiş. Sorulması gereken soru; nasıl konu edilmiş?… Olumsuz haberlerin sayısı ezici bir üstünlüğe sahip.

 

Doğruyu söylemek gerekirse, bilgisayarımı açtığımda önüme düşen Avrupa Birliği ve Türkiye ilişkilerine dair olumsuz haberlerden, Türkiye’nin ya bir kaza ya bir terör ya da anlamsız siyasi gaf nedeniyle haberlere konu olmasından yorgun düştüm.

 

Benim ruhum yalancı dolmalardan sıkıldı, ben de sizi Hindistan ve Çin ekonomisiyle sıkmak ve sıkıştırmak istiyorum. Aşağıda iki ülkenin de olumlu ve olumsuz yönlerinden örnekler bulacaksınız. Hindistan’da yaklaşık altı milyon AIDS hastası var. HIV’in en yaygın olduğu ülke. Sınıf ayrımı en iyi Hindistan’da anlaşılıyor. Milyon dolarlık apartmanların yanı sıra aç insanlar tahminlerin ötesinde. Toplu taşıma araçları neredeyse kimseye yetmiyor. Bu zengin ülkede umumi tuvalet bulmak en zor iş. Temiz içme suyu sıkıntısı had safhada, sağlık hizmetleri nüfusun yarısına bile yetmiyor… En vasıflı işgücü cennetinde vasıfsız işçi sayısı yüksek… Elektrik üretimi düşük, kesintiler bezdirmiş. Hindistan’daki milyarder sayısı Çin’den fazla. Ama nüfusunun yüzde 81’i günde iki dolar sınırının altında yaşıyor. Çin’de bu oran yüzde 47. Ama ikisi de kapaklardan inmiyor. Neresi cazip bu ülkelerin?

 

Hindistan’ın gayri safi yurtiçi hasılası (2005) 800 milyon Dolar. Son üç yılda yüzde sekizlik büyümeyle dünyada en hızlı gelişen ikinci ülke. Dünyanın dördüncü büyük ekonomisi. Bilgi teknolojileri sektör karı 2005 yılı sonu itibariyle bir önceki yıla göre yüzde 28 arttı (36 milyon Dolar).

 

Çin’in yıllık büyüme oranı yüzde 10. Hindistan’daki yabancı yatırım 8.4 milyar, Çin’de 72.4 milyar Dolar. Hindistan’ın Çin’i geçmesi bekleniyor. Hindistan’da kişi başına gelir 3 bin 300, Çin’de 6 bin 800 Dolar.

 

 

Dünyanın toplam nüfusunun altıda biri olan bir milyarlık nüfusuyla Hindistan dünyanın en kalabalık ikinci ülkesi. 2015’te bir numaraya yerleşecek. En kalabalık genç nüfusa sahip. Önümüzdeki 10 yılda 125 milyon genç çalışmaya başlayacak. Hindistan ve Çin’in toplamı dünyadaki işgücünün yüzde 40’ını oluşturuyor. Gelecek yıl Hindistan’da 77 milyon, Çin’de 44 milyonluk işgücü daha dünyaya yayılacak. Bu sürede ABD’de işgücü 10 milyon artacak, Avrupa sabit kalacak, Japonya üç milyon azalacak.

 

Biliyorum, işgücü miktarı yüksek ama kalifiye eleman görece az. Daha somut dile getirmek gerekirse, Çin’de her yıl mezun olan binlerce gençten ancak onda biri uluslararası alanda çalışmaya yetkin. Hindistan’da ise her yıl üniversiteden üç milyon genç mezun oluyor, mühendislik öğrencilerinden yalnızca yüzde 25’i, diğer mezunlardan yüzde 10’u bilişim teknolojilerinde ya da çokuluslu firmalarda çalışmaya uygun. Anlayacağınız Hindistan’ın bile işgücü ihtiyacı var.

 

Bu iki ülke de, tüm eksiklerine karşın doğru zamanda doğru yerdeler. İhtiyaçlara zaman zaman kör topal yanıt veriyor, ama çoğunlukla 12’den vuruyorlar. Aksaklıkları hafife alınır gibi değil. Avantajları da öyle… Tavsiyem şu, yukarıda herhangi bir akademik sistematik izlemeden sıraladığım bilgileri Türkiye ile kıyaslayın. Neden kapak kızı olduklarını anlayacaksınız. Onlar zor yolu seçmiş.

 

Manken, sözde sosyete, baklava börek haberlerinden gözünüzü ayırıp beni okuduğunuz için teşekkür ederim. Bu kadar tatlı haberin arasında dikkat çekmemiş olabilir, geçtiğimiz hafta 17 Ağustos depreminin yıldönümüydü. Yaşama tutunmaya çabalayan depremzedeleri unutmadığımızı göstermek gelecek deprem için önlem almalıyız. Ben unutmadım, siz de unutmayın, başkalarına da  unutturmayın.

 

Canınızı sıkarak verdiğim geçici rahatsızlık için özür diler, saygılar sunarım.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Paylaş

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir