“Danışman”, “Koç” ve “Mentor”… bu sözcükleri her gün mutlaka bir kere cümle içinde geçiriyoruz. Yetmiyor… Sokağa çıktığımızda kartvizitinde bu unvanı taşıyan bir kişiyle mutlaka çarpışıyoruz. Kimdirler?… ‘Bir bilen’ diyelim. “Ama, bu kadar mı çok bilen olur… Üstelik bu kadar çok duvara toslayıp her konuda sınıfta kalırken?” diye sormak geliyor insanın içinden… bir gariplik var da anlayana aşk olsun.
Ben sanırdım ki, yalnızca beni rahatsız eder bu durum… Üniversite Sanayi İşbirliği Merkezleri Platformu ÜSİMP üyelerinin de (Adana ÜSAM, Ege Üniversitesi EBİLTEM-TTO, İTÜNOVA TTO, EGESYS, MNT, SmartsUnited, ODTÜ Teknokent) bu gidişe itirazı varmış. İtiraz kontrolsüz yapılanmaya. Nitekim bir deklarasyon yayınladılar. Toplantılarına davet ettiler itiraz nedenlerini anlattılar. Deklarasyon metninin belkemiği şu ifadeye yer veriyor: “Ekosistemimizin gelişme hızına paralel olarak hizmet sağlayıcı kişi ve kurumların sayısı hızla artmaktadır. İnisiyatifimiz bu gelişmenin çok pozitif olduğunu düşünmekle birlikte bu kimliklerin ve kavramların içlerinin boşaltılmasından kaygı duymaktayız.” İmzacılardan biri, “Önce danışman, sonra koç oldular. Şimdi herkes mentor. Doğrusu içim acıyor.” diye yakındı. Yapılan araştırmalar gösteriyor ki, mentorluk bir işletmenin performansını 3-7 kat artırabiliyor. Buna karşın, kıymeti kendinden menkul kişilerin zarar verdiğini söylüyorlar.
Mentor kavramı, TÜBİTAK’ın 2013 yılında, KOBİ’lere yönelik Mentorluk Destek Programıyla görücüye çıkmış. Amaç, “ülkemizin orta gelir tuzağından sıyrılmasına ve katma değeri yüksek ürün/hizmetlerin artmasına katkı sağlamak. 2015’te bir çağrı yapılmış. O gün bugün somut adım atılmayınca, ismi seven herkes mentor olmuş. Afilli, havalı, buna mukabil anlaşılması zor her konuda yaşandığı üzere mentorluk, cazibe merkezine dönüşmüş. Altına hücum gibi! Tabii aynı hızla içi boşalıyor… Belli ki raf ömrü dolunca, sıradaki kavram oyuna girecek.
ÜSİMP Platformu’nun başında Çukurova Üniversitesi, Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölümü Mühendislik-Mimarlık Fakültesi Öğretim Üyesi, Adana ÜSAM Kurucusu ve Genel Koordinatörü Prof. Dr. A. Hamit Serbest bulunuyor. “Mentorluk ülkemizi orta gelir tuzağından kurtarır mı?” diye soruyor Serbest… Bir makale yazmış diyor ki; “Soruyu, ‘sanayimizin katma değeri yüksek ürün üretmesini sağlar mı?’ şeklinde değiştirirsek, belirli koşullar altında olumlu yanıt verilebilir.”
Böylece başlayan diyaloğumuz aşağıdaki soru cevaplarla devam etti:
Mentor kimdir ve ne tür özelliklere sahip olmalıdır?
Mentor herhangi bir konuda danışman, eğitmen, koç olarak hizmet verebilecek yetkinliğe sahip ama işletme kültürünü de almış resmin bütününü görebilecek kişiler olabilir. İş mentorları ya da girişim mentorları, deneyim ve birikimlerini paylaşmaya hazır, iletişimi güçlü, empati kurabilen, iyi bir dinleyici, analiz ve tespitler yapabilen; yeniliklere ve öğrenmeye açık, ön yargısız ve egolarına yenik düşmeyen kişilerdir.
Mentor – danışman – koç arasında bir fark var mı?
Mentor işletmelerde ihtiyaç analizi yaparak iyileştirilebilecek alanları belirleyip, öncelik sırasına koyarak ve proje sistematiğine uygun bir eylem planına dönüştürebilmelidir. Danışman, koç gibi kişiler bu eylem planı içinde kendi uzmanlıklarında hizmet vereceklerdir. Danışmanlar genel olarak bir işi sizin adınıza yaparlar ya da nasıl yapmanız gerektiğini söylerler. Mentorlar işlerin nasıl yapılacağını, problemlerin nasıl çözüleceğini doğrudan söyleyen kişi değil beraberce çözüme doğru ilerleyen kişilerdir. Balık tutmayı öğretirler. Yol gösterici ve destekleyici olması itibarıyla koçluk, mentorluğa en yakın uygulamalardan biridir. Ancak koçlar disiplin olarak deneyim paylaşmazlar.
Türkiye’de kaç mentor, danışman ve koç bulunuyor?
Danışmanlık ve koçluk çoğunlukla kişinin kendi adına yaptığı tanıma dayanıyor, yani “kerameti kendinden menkul”. Ama Mesleki Yeterlilik Kurumu (MYK) tarafından tanımlanmış yönetim danışmanı, KOBİ danışmanı ve koçluk meslekleri var. KOBİ danışmanı mesleğinin akreditasyonu “Sakarya Üniversitesi Sürekli Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi” tarafından, koçluk mesleğinin akreditasyonu ise “Anka Koçluk Eğitim Danışmanlık Belgelendirme A.Ş.” tarafından yapılıyor. Yönetim danışmanı mesleği için Ulusal Meslek Standardı, Yönetim Danışmanları Derneği tarafından yapılmış ama meslek akreditasyonu yapılmamaktadır. Bu meslekleri akredite olarak veya olmadan yapan kişi sayısında bir bilgim yok. Mentorluk konusunda TÜBİTAK’ın yetkilendirdiği kuruluşlar tarafından eğitilmiş yaklaşık 1000 mentor adayı olduğunu düşünüyorum. Ancak bu kişilerden ne kadarı birebir sahada mentorluk yapabilecek durumdadır bilmiyorum.
Neden sizce herkes mentor-koç-danışman, cazibesi nereden kaynaklanıyor?
Piyasada iş kovalayan kişiler kendilerine bir yetkinlik atfetmek durumundalar. Kendilerine göre yapabileceklerini düşündükleri konulara ilişkin uzmanlık tanımı yapıyorlar. Son yıllarda mentorluk kavramı moda haline getirildiği için birçok kişi kartvizitine mentor unvanını da yazdırıyor.
Meslek olarak kabul edilebilir mi?
Mentorluk unvanı bir meslek tanımlamaz.
Mentorluk, teknoloji-girişim dünyası için düşünülmesi gereken bir çalışma mı?
Mentorluk eğitimden çalışma hayatına birçok alanda uygulanabilir ancak bizim ilgilendiğimiz alan şimdilik teknoloji ve girişim dünyası.
Mentor, uygulamadan mı gelmeli, teorik bilgiyle de mentorluk yapılabilir mi?
Mentorun mutlaka saha deneyimi olması gerekir. TÜBİTAK’ın tanımında en az 10 yıl sanayi deneyimi olması koşulu var, biz ek olarak “sanayide idari veya teknik yöneticilik yapmış olmak tercih nedenidir” dedik.
Deklarasyon yayınladınız, icra edecek olan kişileri akredite edecek misiniz?
Bizim akreditasyon etme yetkimiz veya niyetimiz yok. Sadece bizlerle çalışacak kişilerin özelliklerini duyuruyoruz, ekiplerimize alacağımız kişilerin seçimlerini buna göre yapacağız.
Denetim yok! Çalışmak isteyenler, bu kişilerde hangi meziyetleri aramalı?
Kişilerin özelliklerinden ziyade nasıl bir ağ yapının parçası olduklarına bakılmalı. Bu hizmetlerin hiçbirisi tek kişinin layıkıyla yapabileceği türden işler değildir. Takım çalışması olmalıdır ve uzman yetersiz kaldığı durumlarda kolaylıkla yardım alabileceği bir ağ yapı ile çalışmalıdır. Mentorun geçmiş deneyimi, özellikle yöneticilik ve/veya girişimcilik deneyimi olup olmadığı önemlidir. Değişmiş olan iş modellerini biliyor olması ve mentorluk yapma deneyimine sahip olması önemli kriterlerdir.
Mentor hastalığın teşhisini koyar ve tedavi protokolünü hazırlar diyorsunuz, tedavide de şirketin yanında bulunur mu?
Mentor tedavi sırasında yani eylem planının uygulanmasında şirketin yanında olmalı ve alınan hizmetin uygunluğunu, niteliğini şirket adına gözlemelidir. Aksi bir durum gördüğünde önce ağ yapı yönetimini ve daha sonra işletmeyi bilgilendirerek hizmetin uygun şekilde verilmesini sağlamalıdır. Bu nedenle de, çıkar çatışması/çakışması olmaması için mentor kendi uzmanlık alanında bir ihtiyaç olduğunda mentorluk yaptığı şirkette başka bir şapkayla hizmet vermemelidir.
Hastane örneğinden gidersek, bir tür suni teneffüs mü sizinki?
İşletmenin sadece kendince “acil” sorunu için kamu desteklerinden yararlanmayı üniversiteden destek almayı göze alması, kaza geçiren bir insanın hastanenin acil servisine gitmesine benzer. Acil servisler hastanelerin en çok hasta kaybı yaşanan birimleridir ve sadece bu nedenle hastaneye giden insanlar tekrar kaza geçirene kadar da hastaneye bir daha gitmezler. O nedenle, işletmelere verilecek olan destekler acil servis doktorluğu gibi olmamalıdır.
Balık tutmayı öğretmek anolojisi-mentorluk uyumlu yaklaşımlar mı?
Halen sahada var olan oyuncular belirli konularda (veya her konuda) danışmanlık, koçluk, eğitmenlik yapan kişiler veya firmalardır. Mevcut aktörler, hizmet verdikleri firmalara kendi yetkinliklerini aktarmazlar, çünkü bunu aktardıkları takdirde kendi varlıklarını dayandırdıkları zemini yok etmiş olurlar. Hizmet verenler işletmelerin ihtiyaçlarını giderir, sorunlarını çözer ama o işletmeleri müşteri portföyünde saklamak ister. Yani bir sonraki ihtiyaç veya sorun için de hizmet satabilmeyi düşünür. Halbuki, işletmeler hizmeti alırken bu bilgileri de öğrenebilme, özümseyebilme ve kullanabilme yetkinliğini kazanma fırsatını bulabilmelidir.
Mentor arzı var, karşılayan talep var mı?
Kaliteli şeffaf iş sunabilmenin koşulu sahadakilere “endişe etmeyin herkese yetecek kadar iş var” mesajının verilmesidir.