En büyük korku ekonomik korku. Tek başına korku olarak kalsa iyi, hasta da ediyor.
2023 Güven Barometresi’ne göre; enflasyon, insanların sağlığını olumsuz etkileyen toplumsal faktörler listesinin başında yer alıyor. Sağlık ile ekonomi ilişkisi artan yaşam maliyeti – düşen satın alma kabiliyetiyle tetikleniyor kaygı yaratıyor, sağlığı ve ekonomiyi etkiliyor. Hasta birey/ler hasta toplum yaratıyor.
Saha çalışması bu yılın başında tamamlanan araştırmada bana göre en enteresan bulgu, birey sağlık deyince “oram buram ağrıyor…” diye anlamıyor ve anlatmıyor. Slogan bile üretmiş; “Sağlığım Fiziksel Sağlığımdan Daha Fazlası”. Açılımı: Zihin sağlığı + fiziksel sağlık + sosyal sağlık! Yeni tanım bu.
BAŞKA BİR EKONOMİ ANLAYIŞI
Araçla amacı birbirine karıştırdıkları anlaşılan “ekonomistler”in esiri olduk. Faizi indirelim mi, kaldıralım mı üzerinden yürüyen ekonomi, “Ortodoks Heterodoks…” diye başlayan komedya… Geleneksel düşüncelerin sonu gelmedi mi. Davranış Ekonomisi yeni keşfedilmedi, bununla birlikte sanki ihtiyaç bir üst versiyonu; vatandaş olma algısı ve vatandaş ekonomisi! Vatandaş için vatandaşa rağmen tuhaf sistem anlaşılmayan uyduruk terimlerle almış başını giderken, vatandaş çoktan yalın bir literatür üretti.
ANTROPOLOJİ VE EKONOMİ
Uluslararası Para Fonu (IMF) 2023 Bahar Toplantısı 10 Nisan’da Washington’da yapıldı. Konuk konuşmacı Financial Times yazarı, antropolog gazeteci Gillian Tett oldu. Gazeteci Tett, ekonomistlere antropoloji dersi verdi. Antropoloji bakış açısıyla finans, ekonomi veya politika gibi konuları barındıran kamu politikalarına iç görü sunmanın mümkün olduğunu anlattı. Empatinin rolünden, dinlemenin erdeminden ve yabancı görünen konuları tanıma gayretinin faydasından söz etti, bu yaklaşımın karar almayı ve alınan kararların sonuçlarını başarıya taşıyabilecek bir bakış açısı daha olduğunu ifade etmeye çalıştı.
AĞIR ABİLER ŞOKTA
Davranışsal Ekonomi geleneksel abi’lerin kulübü IMF toplantında rol çaldı. Davranış ekonomisi, bireyin karar ve davranışlarının geleneksel ekonomi teorisinin öngörüsünden sapabileceğini anlatıyor. Psikoloji, ekonomi ve diğer sosyal bilimlerden elde edilen bilgileri birleştiren disiplinler arası bir alan. Davranışsal ekonominin incelediği ve etkilendiği başlıklar; belirsizlik altında karar verme – farklı dönemlerde yaptığımız seçimler – sosyal tercihlerimiz – önyargı ve sezgilerimiz – adalet, eşitlik gibi temel konularda algı ve yaklaşımlarımız – finansal kararlarımız… Hani insanız ya… Varsa yoksa kağıt üzerindeki formüller.
Ama sonunda rakamlar bile isyanda! Artık araştırmalar net kalıplara sığdırılmış yaklaşımlardan uzak sonuçlara odaklanıyor. Son yıllarda “konuşan” araştırmalar görüyorum. Hatta çığlık çığlığa bağırıyorlar.
İMF BİLE SOSYAL BAYRAK AÇTIYSA
IMF daha önce değişim sinyalleri vermiş olsa da pandemiden aldığı ders ve coşkuyla sosyal politikalara verdiği önemi alenen gösteriyor. Nisan 2022’deki İMF Bahar Toplantılarını izleyenler anımsayacaklar, Başkan Kristalina Georgieva, enflasyonun etkisinin, gıda ve enerji fiyatlarının hane halkı bütçelerinde daha büyük bir paya sahip olduğunu, düşük gelirli hane halkları ve gelişmekte olan ülkeler için özellikle sorun yarattığını belirtmiş; parasal, mali ve yapısal politikaların bir arada uygulanması çağrısında bulunmuştu. Ayrıca hükümetlerin kırılgan nüfusu desteklemek için sosyal harcamalara, üretkenliği ve rekabet gücünü artırmak için de fiziksel ve dijital altyapı yatırımlarına odaklanmasını önermişti. İşgücüne katılımı ve verimliliği arttırmak için yapısal reformlara duyulan ihtiyacı vurgulamıştı. Daha ne desin…
ANTROPOLOG GÖZÜYLE
Tett, toplantı sonrası yazdığı yazıda, konferansta gözlemlediği dil değişimin çok şey anlattığına dikkat çekmiş;
“IMF uzun yıllar boyunca ekonomilere, hükümet harcamaları gibi standart araçlar kullanılarak ayarlanması gereken bir makine muamelesi yaptı. Raporlarında fiyat artışından söz ederken siyasi açıdan nötr bir terim olan “enflasyon”u kullandı; hane halkı tüketim kalıplarını gayri safi yurt içi hasılaya katkıları üzerinden sundu. IMF tavsiyeleri, Fon’un çalışanları arasında bile şakayla karışık alay konusu; IMF (International Monetary Fund) baş harflerini “It’s Mostly Fiscal” (Çoğunlukla Mali) dönüştürmüşler.” Fon’daki değişim Fransa eski Maliye Bakanı Christine Lagarde’ın 2011 yılında IMF’nin başına geçmesiyle başladı. Kurumun dili de politika vurgusu da değişti. Süreci bugünkü başkan Georgieva da sürdürdü. IMF jargonu, iklim krizi, kadın hakları, sağlık hizmetleri vurgularıyla renkleniyor.
PİYASALAR SOYUT SAYI DEĞİL
Biz de, “…IMF’ye gittin, hayır gitmedik…” gibi ilkel tartışmalar süre dursun ekonomi sosyalleşiyor, devlet ve özel sektör arasındaki sınırlar değişiyor. Fütürist ekonomi politikaları gelecek…
Sağlık konusuna dönecek olursak. Bireyin sağlığından daha önemli bir konu olmadığı ortada. Barometreye katılanların sadece yüzde 1’i sağlığı fiziki tanımla dillendirmiş. Yüzde 60, sağlıklı olma tanımına fiziksel, ruhsal ve sosyal sağlık diye ek koymuş.
Ben de vatandaşın sağduyusundan güç aldım ve ortaya çıkan sonuçlardan 3 başlık seçtim:
“Ekonomik eşitsizlik sağlık eşitsizliği yaratıyor” + “Enflasyon bizi hasta ediyor” + “Sağlıklı olmak ulaşılmaz geliyor”
SAĞLIK VE EKONOMİ İLİŞKİSİ
Siyaset yapıcılar denizin bittiğini görmeli. Toplumu okumak gerek. Toplumun sağlık durumu bozulduğunda, ekonomik faaliyetlere katılma becerileri olumsuz etkileniyor. Olumsuz sağlık koşulları üretkenliği ve işgücüne katılımı düşürüyor. Buna ek olarak; kötü sağlık koşulları bireylerin karmaşık kararlar almasını veya uzun vadeli planlama yapmasını zorlaştırıyor.