İTÜ Güneş Arabası ekibi 2004 yılında 4 öğrenci tarafından kurulmuş, bugün farklı mühendislik disiplinlerinden 22 öğrenciden oluşuyor. 2005’ten bu yana Güneş Enerjisi ile çalışan elektrikli araba tasarlıyor, gerçekliyor ve ürettikleri araçlarla yarışlara katılıyorlar.
Güneş enerjisiyle çalışan otomobil mantığı, aslında elektrikle çalışan otomobil fikrine dayanıyor. Güneş enerjisinin elektrik enerjisine dönüştürülerek kullanılmasıyla, otomobile hareket gücü kazandırılması amaçlanıyor. Elektrik enerjisine dönüştürülen güneş ışığı, bir pilin (güneş pili) içinde depolanıyor. Bu pillerden akülere elektrik dolduruluyor. Akülerden gelen elektrik de motora veriliyor. Motora verilecek elektrik miktarını kontrol devresi ayarlıyor.
Türkiye’de yenilebilir enerji kaynaklarının önemi ne yazık ki yeterince anlaşılmıyor. Güneş enerjisinin çok kısıtlı alanlarda kullanılması kısıtlayıcı bir unsur. Buna karşılık dünyada ve Türkiye’de yenilenebilir enerji kaynaklarının etkin kullanımı arttıkça ki, çaresiz artacak, güneş araçları ve diğer alternatif çözümlerin hepsi önem kazanacak. Düşünsenize şu anda Türkiye’de sadece evlerde su ısıtma amaçlı güneş enerjisi kullanılması bile yaklaşık 600 milyon dolarlık petrol ithalatını engelliyor. Yenilenebilir enerji kaynaklarından güneşin diğer alanlarda da kullanımı çevreye büyük katkı yaratacak. Türkiye’de ciddi bir otomotiv sanayiinden söz etmek mümkün olabilir; fakat henüz güneş enerjili araçlar konusunda otomotiv şirketlerinin bir çalışması nerdeyse yok…
Üniversitelerin kısıtlı imkanlarıyla yapılan çalışmalar yalnızca yenilenebilir enerji kaynaklarına alternatif oluşturdukları için önemli değil, genç, başarılı nesiller yetiştirdikleri için çok önemliler… Aşağıda okuyacağınız kısa röportajı 22 kişilik bir ekibin 3 üyesiyle yaptık. Onlar gibi başka üniversiteden bu projeye ya da benzer projelere gönül veren çalışan arkadaşlar var. Hepsi okul yıllarında başladıkları kariyer yolculuklarında şüphe yok ki çok ileri noktalara gidebilecekler.
Son söz desteklerinize ihtiyaçları var. Neden mi? Dünyanın en büyük güneş araçları yarışına katılacaklar. Üzerinde çalıştıkları otomobili bitirmeleri gerekiyor. Bakın bu araçları duyurmaya yarayan yarışlar nasıl başlamış; 1987’de, 23 katılımcının hazır bulunduğu bir yarış düzenlenmiş. İlerleyen yıllarda bu tip yarışların sayısı artmış; “Eurepean Tour de Sol” , “American Tour de Sol” ve “Sunrayce” bu alanda adı en çok duyulanlar… Bu tip organizasyonlar, güneş arabalarının gelişmesinde büyük rol oynuyor. Yarışlara bazı otomobil firmaları ve üniversite takımları da katılıyor.
Türkiye’de de Güneş Arabaları Yarışları var. Formula G adıyla, 2004 yılından bu yana TÜBİTAK tarafından organize ediliyor. Dünya’da olduğu gibi Türkiye’de de, güneş arabası yarışlarına üniversite takımları katılıyor.
Türkiye’deki diğer Güneş Arabaları ekiplerini de temsilen İstanbul Teknik Üniversitesi Güneş Arabaları ekibini size takdim etmekten mutluluk duyuyorum.
İTÜ Güneş Arabası ekibinden Onur Serin takım kaptanı, otomotiv mühendisi İstanbul Teknik Üniversitesi, şu an yüksek lisansını yapıyor. Alper Sina Yaman, Güneş arabası ekibinin genel sekreteri. Elektrik mühendisliği 3. Sınıf öğrencisi. Gözde Karaçalı, organizasyon grubu sorumlusu, metalürji ve malzeme mühendisliği 3. Sınıf öğrencisi.
Yaprak Özer: Sen büyüyünce ne olacaksın Gözde?
Gözde Karaçalı: Malzeme mühendisi olacağım.
Yaprak Özer: Ekibin böyle çeşitli dallarda okuması arzulanan bir şey mi; Biriniz elektrik mühendisi, biriniz otomotiv, diğeriniz malzeme ve metalürji …
Gözde Karaçalı: Biz aslında multi-disipliner çalışmaya önem veriyoruz. Bu açıdan hemen hemen her bölümden arkadaşlar çalışıyor projede.
Yaprak Özer: Takım kaptanımız sana dönelim. Güneş arabası projesi nedir? Bize çok kısa özetler misin lütfen.
Onur Serin: Güneş arabası projesi bizim 2004 yılında kurduğumuz bir ekiple başlayan bir proje, İstanbul Teknik Üniversitesi bünyesinde. Bu projeyle biz güneş arabası yapıp yarışlara katılıyoruz. Ana amacımız hem elektrikli araba konsepti üzerinde çalışmak, bunun AR-GE çalışmalarını yapmak, hem de güneş enerjisinin önemini vurgulamak.
Yaprak Özer: Vurgulayabildiniz mi bugüne kadar?
Onur Serin: Elimizden geldiğince vurgulamaya çalışıyoruz. Gün geçtikçe fosil yakıtların sonuna yaklaşıyoruz. Önemi gitgide artıyor, insanlar da bunu fark ediyorlar.
Yaprak Özer: Bugüne kadar 5 yarışa katılmış, 16 kupa almışsınız, tebrik ediyorum. Yarışlar tahmin ediyorum bu iş için bir araç. Asıl önemli olan güneş enerjisiyle çalışan otomobil üretiyor olmanız. Sanıyorum bugün burada olmamızın bir nedeni de, Ekim ayında sizin de katılacağınız Avustralya’da gerçekleşecek çok büyük bir yarış.
Onur Serin: Dünya Güneş Arabaları yarışına katılacağız.
Yaprak Özer: İddialı mısınız?
Onur Serin: Evet, bu sefer iddialıyız, ikinci katılışımız olacak. İlk katıldığımızda en yeni katılımcı ödülü almıştık.
Yaprak Özer: Bu kez ne olacak?
Onur Serin: Kürsüyü hedefliyoruz. En kötü ilk üçte olacağız.
Yaprak Özer: Güneş aracının çalışma prensibini anlatabilir misiniz?
Onur Serin: Güneş arabası aslında bir elektrikli arabalardan farkı enerjisini güneşten alması. Havada güneş varken 50 km sabit hızla sonsuza kadar gidebilirsiniz.
Yaprak Özer: Peki, güneşsiz havalarda ne oluyor?
Alper Sina Yaman: Güneşsiz havalarda biz akülere şarj ettiğimiz enerjiyi kullanarak aracımızı sürmeye devam edebiliyoruz.
Yaprak Özer: Ne kadar süreyle?
Alper Sina Yaman: 300 km gibi bir menzili var aracın.
Yaprak Özer: Bu araçların normal araçlardan farklı sayıda tekerlek ve freni var neden?
Onur Serin: Üç tekerlekli aracımız, alışılagelmiş 4 tekerlekli araç aksine. Çünkü bir tekerlekten kurtularak sürtünmelerimizi azaltıyoruz. Daha verimli bir araç yapma şansımız oluyor. Araçlarımızın şekli biraz değişik aslında, uzay aracı gibi… Tamamıyla aerodinamiğin iyi olması açısından, yüzey sürtünmelerini minimuma indirmek açısından böyle tasarımlar yapıyoruz. Yarış kuralları da bizden bu şekilde şeyler istiyorlar.
Yaprak Özer: Bugüne kadar kaç tane araba yaptınız?
Onur Serin: 4 tane araba yaptık, şu anda 5.’si üzerinde çalışıyoruz.
Yaprak Özer: 5 tane aracınız var mı? 5 araçla mı gideceksiniz?
Onur Serin: 4 tane aracımız var, 5.’yi şu anda yapıyoruz, üretim aşamasında. 5. arabamızla gideceğiz yarışa, en iyi arabamızla.
Yaprak Özer: En iyi arabanızın diğer arabalardan farkı ne?
Onur Serin: Çok fazla fark var. Çünkü her sene kendimizi geliştirme fırsatı buluyoruz. Yaptığımız hataları görüp onları iyileştirmeye çalışıyoruz. Hem aerodinamik olarak hem elektriksel dinamik olarak yeni arabamızın çok büyük artıları var. Aynı zamanda bu işi Türkiye’de ilk yapan insanlar olacağız. Aracımızı şoför kontrolü olmadan aracı hangi hızla süreceğini bilgisayar hesaplayıp gönderecek. Böylece yarışta da daha iddialı olacağız.
Yaprak Özer: Peki şu anda projede ne eksik? Projenin tamamlanabilmesi için gerekli olan ekonomik destek arayışındasınız. Sponsor buldun mu her şey yolunda mı?
Gözde Karaçalı: Yaklaşık 500 bin TL’lik bir bütçemiz var. Bunun 400 bin TL’sini bulduk ve şimdi geri kalanını tamamlamaya çalışıyoruz. Fakat bu süreç düşündüğümüz kadar kolay olmuyor. Çünkü referans olmadan şirketlerdeki parayı sağlayacak kişilere ulaşamıyoruz, yani kararın çıkacağı kişilere ulaşamıyoruz. Bu yüzden sizin vasıtanızla bunu duyurmak istiyoruz.
Yaprak Özer: Onur akademik kariyer mi düşünüyorsun? Yüksek lisans belki o noktaya götürüyor ama nedir önündeki planlar?
Onur Serin: Aslında hayır, askerliği hallettikten sonra piyasada yine elektrikli arabalar veya hybrid arabalar üzerine çalışmaya devam etmek istiyorum. Çünkü zaten sektör artık o tarafa doğru yönlenmeye başladı. Bu kadar AR-GE çalışması yapıp bu kadar şey öğrendikten sonra bunların hepsini benim de bir yerlere aktarmam gerekiyor sonuçta.
Yaprak Özer: İş bulabileceğinden hiç kuşkun yok anladığım kadarıyla.
Onur Serin: Evet, pek kuşkum yok. Aslında bu kişisel gelişimle alakalı birazcık. İnsanların kendine güveni pek fazla yok Türkiye’de. Kendimize güvenmemiz gerekiyor. İçimizdeki ışığı görmezsek biz karşımızdaki de göremez.
Yaprak Özer: Alper senin kuşkuların var mı, iş bulabilecek misin? Senin bir senen daha var mezuniyete, ne yapacaksın?
Alper Sina Yaman: Ben de elektrikli arabalar üzerine çok çalışmak istiyorum aslında ancak güneş enerjisi de benim için bir opsiyon olabilir. Özellikle dünya her geçen gün alternatif enerjiye eğildikçe bu olay çok önem kazanıyor ve uluslararası alanda bir şeyler yapabilecekmişim gibi duruyorum. Ben yurtdışında da eğitim gördüm 1 sene öğrenci değişim programıyla okudum. Uluslararası alanda güneş enerjisi ile ilgili bu işi bilen, bu işi yapmak isteyen insanlar lazım, ben de bunlardan biri olmak istiyorum açıkçası.
Yaprak Özer: Arkadaşlar okula girer girmez hemen böyle bir projeye mi katıldınız? Nasıl oldu? Tesadüf mü yoksa bilinçli miydi?
Gözde Karaçalı: Ben daha önce arabaların başarılarından haberdardım, referanstı benim için. Daha sonra ekibe katılma istediğimi belirttim. Kısa bir eğitim sürecinden sonra
Yaprak Özer: Öyle hemen alınmıyor musunuz?
Gözde Karaçalı: Hayır, gelen arkadaşlar geçecekleri bölümlere göre belli bir eğitimden geçiyorlar.
Yaprak Özer: Sen malzeme mühendisisin, niye para topluyorsun onu anlamadım, niye okuduğun bölümle ilgili uzmanlığını aktarmıyorsun? Neden bunun için bir fırsat vermiyorsunuz Gözde’ye?
Onur Serin: Gözde aslında bize bu konuda başvurduğu için biz de onu o şekilde yönlendirdik.
Yaprak Özer: Kaç tane kızımız var ekipte?
Onur Serin: Şu anda 3 tane bayan var.
Yaprak Özer: Neden az? Onlara pozitif ayırımcılık yapmamız lazım?
Onur Serin: Aslında bizim bir kıstasımız yok, bayan olamaz ya da erkek olamaz diye.
Yaprak Özer: Siz tek güneş arabası ekibi değilsiniz değil mi Türkiye’de? Kaç tane ekip var?
Onur Serin: Yaklaşık 40’a yakın ekip var.
Yaprak Özer: Biliyorum siz kendinizi ayrıcalıklı görüyorsunuz ama rakipleriniz de var değil mi? Dünyada kaç tane ekip var?
Onur Serin: Bu işle uğraşan 25’e yakın ekip var.
Yaprak Özer: Güneş arabası ticari bir ürün haline gelebilecek mi, buna inanıyor musunuz?
Onur Serin: Bizim bütçemizin büyük olmasının nedenlerinden bir tanesi kullandığımız güneş gözeleri. Fiyatları çok pahalı ne yazık ki. Güneş gözesi güneş enerjisinden elektrik enerjisi sağlayan sistemler. Bunlar gerçekten pahalı sistemler ve Türkiye’de üretilmiyorlar, yurtdışından ithal etmek zorundayız. Bunlardaki teknoloji geliştikçe fiyatlar da düşmeye başlayacak. 1950’lerden başlayan bir hikaye aslında güneş enerjisi. O günden bu güne de çok yol kat edildi, bugünden sonra da çok daha hızlı kat edilecek. Onların fiyatları düşmeye başladıkça elektrikli arabaların menzillerini uzatmak için belli sistemlerini güneş enerjisinden besleyebilirler. Yani şu anda elektrikli araçların en kötü özelliği o. Kaç km gidebiliyor; 100 ya da 300 km gidebiliyor ama bu tamamen akü kapasitesine bağlı.
Yaprak Özer: Aracın ağırlığı bir problem değil mi? Nedir?
Alper Sina Yaman: Bununla ilgili direk piyasada olan bir örneği ben vermek istiyorum. Çok başarılı bir örnek, Amerika’da (06,09) bir firma var, kendileri elektrikli spor otomobil üretiyorlar. Aracın aküleri olmadan ki ağırlığı 600 kilo civarı, ancak 500 kiloluk bir akü kutusu taşımak zorunda. o araç o akü kutusuyla ancak 400 km gibi bir menzile sahip olabiliyor. Evdeki bizim kullandığımız soketlerde ancak 6-8 saat arası şarj olabiliyor.
Yaprak Özer: Dayanıklılık konusunda bir sorununuz var mı?
Onur Serin: Aslında bu bir optimizasyon sorunu bizim için, tam bir mühendislik problemi. 3000 km’lik bir yol söz konusu. Yaptığımız her parçanın sonuçta 3000 km’lik minimum bir ömre sahip olması gerekiyor. Parçaların ömürlerini uzattıkça ağırlıkları artıyor, ağırlıkları arttıkça bize gelen yol dirençleri artıyor. Bu nedenle ikisinin optimizasyonunu yapmamız gerekiyor. Yani 3000 km yol gidebilecek sistemler tasarlamamız gerekiyor hem de bunların hafif olması gerekiyor.
Yaprak Özer: Bu araçların çok ısındığını okudum. İçlerine girmek de başka bir cesaret konusu, doğru mu?
Onur Serin: Aslında çok da ısınmıyorlar. Ona göre tasarlıyoruz. Araçlar verimlilik üzerine yapıldıkları için tabi içinde bir klima tertibatı yok ama biz aracımızın üzerine koyduğumuz hava girişleri sayesinde içeriye hava sirkülâsyonu sağlıyoruz. Böylece şoförümüz hiç sıkılmadan, rahatsız olmadan 3000 km yol gidebildi. Tek dezavantajı bir soğutma sistemi olmadığı için dış sıcaklıkla iç sıcaklık aynı oluyor.
Yaprak Özer: Günde kaç saatinizi bu işe ayırıyorsunuz?
Gözde Karaçalı: Değişiyor yoğunluğa göre, 3 saat, bazen 2 saat gibi.
Yaprak Özer: Peki bugüne kadar kaç görüşme yaptın?
Gözde Karaçalı: 96 firmayla görüşme oldu. Sadece 9’undan olumlu yanıt alabildik.
Yaprak Özer: Moralin mi bozuluyor?
Gözde Karaçalı: Moral bozamam, öyle bir lüksüm yok.
Yaprak Özer: Yarışa kaç kişi katılacak?
Gözde Karaçalı: Ekibin lojistiği konusunda aldığımız desteklere göre hepimizi de taşıyacağı kadar bir sponsorluk alırsak hepimiz gitmek isteriz.
Yaprak Özer: Totalde kaç kişi gidecek?
Onur Serin: Şu anda hesaplarımıza göre 12 kişi gitmemiz gerekiyor ki oradaki bütün işlemlerde bir sorun olduğu zaman müdahale edebilecek her arkadaşı götürmemiz gerekiyor. Bir tasarı yapmış araca konmuş her tasarımcıyı götürmemiz gerekiyor, bu da 12 kişiye tekabül ediyor şu anda.
Yaprak Özer: Şimdi sen yüksek lisans yaptığına göre ne kadar zaman var ekibin başında kalabilmek için, bu sene ekip başındasın, seneye de burada mısın?
Onur Serin: Seneye olmayacağım. Ben devredeceğim görevi. Kişiyi onlar karar verecek. Bizde bir hiyerarşi sistemi yok.
Yaprak Özer: Herkes bir dönem mi oluyor?
Onur Serin: Herkes bir dönem olmuyor. Kendi içimizden bu işe gönüllü bir arkadaşımız varsa öne çıkıyor, ben bu işi yürütmek istiyorum diye. Ona destek veriyoruz ekipçe veya istemiyoruz. Bu bize kalmış bir şey. Demokratik bir şekilde oylama yapılıyor. Çok fazla zaman ayırmamız gerekiyor. Gözde arkadaşımız 2-3 saat dedi ama ben günde 15 saatimi ayırdığım çok oluyor.
Yaprak Özer: Sizi buraya davet etmemin nedeni biraz güneş arabalarını tanıtmak, biraz size destek olmak ama en önemlisi de sizi tanıtmak. Diğer arkadaşlarınızdan farkınızı ifade etmenizi istiyorum. Türkiye’nin çok ciddi bir işsizlik sorunu var ve bu işsizlik sorunu da aslında çift taraflı. Bir tarafta işin olmaması, diğer tarafta da o işe ulaşacak yeterli ve yetkin arkadaşların olmaması. Farkınız nedir diğer arkadaşlardan ya da ne önerirsiniz?
Gözde Karaçalı: Biz 2 yıldır bu proje için oldukça yoğun bir şekilde çalışıyoruz ve gideceğimize inanıyoruz. Onlarında bahsettiği gibi kendimize güvenimiz ve inancımız tam. Bizi diğerlerinden ayıran belki en büyük şey bu.
Alper Sina Yaman: Ben uğraştığım işi sevdiğim zaman çok adanmış bir şekilde uğraşıyorum o işle. Benim öncelikle avantajım bu diye düşünüyorum. Bir de dikkatimi yoğunlaştırdığım bir konu var. Ben o konu üzerine uzmanlaşmak için gayret gösteriyorum, bu da benim bir avantajım diye düşünüyorum.
Onur Serin: Şunu söyleyebilirim biz araştırmaktan hiç vazgeçmiyoruz. Her zaman yeniyi takip ediyoruz, literatürü araştırıyoruz. Önümüzde bir sistem gördüğümüzde bunu yapmışlar ama yıllarını vermişler demiyoruz. Araştırıyoruz gerçekten. Onlar yapabiliyorsa biz de yapabiliriz diyoruz. En başta söylediğim gibi kendimize güveniyoruz ve yapmak için gerçekten çabalayıp zaman harcıyoruz.