Girişim = Hız
“Girişim hız demek” başlığına farklı bir vurgu ve duygu getirmek istiyorum: Hızlı olacağım demek, “Bir fikrim var, bir işim var” demek değildir.
Girişimin ve girişimcilerin ilk dönemleri zor geçiyor. Girişimin, girişine takılıp kalmak neredeyse bir kader. Pek çok girişimcinin nefesi tam da burada kesiliyor. Heyecanları, iradeleri dışında son buluyor. Erken dönemde girişimler rüzgara açık oluyor, yapıları sağlam olmadığından kırılabiliyorlar. “Bir fikrim var, bir işim var”a dönüşene kadar kan, göz yaşı ve ter, bir de akıllı destek gerektiriyor.
Giriş döneminde, yönetimsel hatalardan tutun da iş süreçlerindeki tıkanıklara kadar uzanan bir sürü sorunla boğuşmak gerekiyor. İşte bu nedenle toplum kalbi kırık girişimci adaylarıyla dolu. İşin bir de iletişim ve ilişki yönetimi tarafı var. Farklı birçok sorunla uğraşan ve aynı zamanda gerekli deneyime sahip olmayan girişimci kendini anlatmakta zorluk çekiyor. Bunu katıldığım toplantılarda ve bire bir sohbetlerde sık sık gözlüyor ve yaşıyorum. Bu yazı yalnızca yaşı genç, deneyimsiz arkadaşları ilgilendirmiyor. Pek çok girişimcinin belli bir profesyonel deneyimden sonra hayatta ikinci bahar yaşadıklarını unutmayalım. Sorunlar herkesi kucaklayacak kadar ortak. İletişim yeterince prim verilmeyen bir alan! İlişki ağından yoksun olmak, deneyim eksikliği ve pazar bulma konusunda yaşanabilecek sıkıntılar kadar etkili olup, iyi niyetli bir girişimi zora sokabiliyor.
Girişim Hızlandırma programlarından söz etmek istiyorum. Girişimleri erken dönemlerinde kuluçkaya alan hızlandırma programları, mentor’luk, deneyim paylaşımı, ağ oluşturma ve pazara erişim gibi konularda yardımcı oluyor. Bu programlar iki temel işlev görüyor: bir yandan girişimcinin ayağını yere sağlam basarak uzun soluklu olmasını sağlıyor, diğer yandan uzun sürecek bir yolu hızlı geçmesine yardımcı oluyor.
Geleneksel hızlandırma programları, finansman, danışmanlık, eğitim ve ağ kurulması gibi konularda ortalama üç ay gibi kısa bir süre için destek sağlıyor. Hızlandırma programlarına üye olan girişimlere küçük sayılacak bir öz kaynak ya da tohum sermaye (15.000-20.000 USD) veriliyor. Hızlandırma programlarının başarısı, programa üye olan şirketlerin aldığı yatırıma göre değerlendiriliyor.
Hızlandırma programlarına kabul edilmek kolay değil. Artık adını dünya çapında duyurmuş olan hızlandırma programlarına başvurulanların kabul edilme oranı yüzde 1-3 arasında değişiyor. Programlar, tek kişilik girişimlerle değil, küçük bir takım kurabilmiş girişimlerle ilgileniyor. Kuluçka dönemi ya da hızlandırma programının sonunda mutlaka yatırımcı önünde bir sunum yapılıyor.
İletişim konusunda da programların desteği oluyor. Danışmanlık başlığı altında ekonomik temelli yönlendirmeler yapılırken, iletişim ve ilişki yönetimi konularının atlandığını görüyoruz. Girişimci ve yatırımcı arasında verimli bir ilişki kurulabilmesi için iletişimin güçlü olması gerekiyor. İlk sunumdan başlayıp yatırım alma süreci ve çıkış aşamasını da kapsayan uzun soluklu bu ilişkinin etkin bir iletişim yöntemi benimsemesi gerekiyor.
En iyi hızlandırma programları
Sırasıyla: Y Combinator / TechStars / AngelPad / Launchpad LA / MuckerLab / AlphaLab / Capital Innovators / Tech Wildcatters / Surge Accelerator / The Brandery / Betaspring / BoomStartup / Entrepreneurs Roundtable Accelerator / JumpStart Foundry / DreamIt Ventures
(Kaynak: http://www.inc.com/)
Türkiye’de emekleme döneminde
Türkiye bu konuda geriden geliyor. Dünyada, devlet desteği dikkat çekiyor, Türkiye’de ise KOSGEB’in öncü rol oynaması bekleniyor. Girişimcilerin eğitilmesini ve konseptin geniş kitlelere yayılmasını hedefleyen ve 350 bin Euro hibe içeren girişimcilik eğitim ağı programı olumlu bir gelişme olsa da hızlandırma programları ile ilgili somut adım atılması, teşvik verilmesi kaçınılmaz duruyor. Hızlandırma programlarının kapsamına; iletişim, yatırımcı ilişkileri ve sunum tekniklerini de içeren, girişimciyi yatırımcı ve basın karşısında daha donanımlı hale getirecek eğitimlerin dahil edilmesi şart. Ancak Türkiye’de öncelikle kamunun yasal düzenleme ve teşviklerle, hızlandırma programları için kendini “hızlandırma”sı gerekiyor.
Ekonomik değer ve istihdam yaratıyor
Hızlandırma programları, girişim ekosistemlerinin büyümesine ve istihdama katkı sağlamakla kalmıyor, girişimcilik kültürünü teşvik ederek, yerel ekonomik değer yaratıyor.
Hızlandırma programları ve “start-up”lar için önemli bir veri tabanı olan Seed-DB’de 33 ülkeden 134 hızlandırma programı bulunuyor. Bu veri tabanına göre bugüne kadar 2000 civarında “start-up” desteklenirken bu girişimlere 1,6 milyar dolar fon sağlanmış bulunuyor. Desteklenen girişimlerden 100’ünün toplam 1 milyar dolara başka firmalar tarafından satın alındığını ve 4 bin 800 civarında istihdam yaratmış olduğunu görüyoruz.
Venture Beat (VB) tarafından yapılan bir araştırmaya göre, hızlandırma programlarının gerçek başarısını ölçmek için en az dört yıl gerekiyor. VB’nin 9 farklı hızlandırma programını değerlendirmeye alarak yaptığı araştırma sonuçlarına göre, 2009 yılında bu programlara katılan şirketler 2013 yılı itibarıyla 11,3 çarpana ulaşan bir yatırım sermayesine ulaşmış bulunuyorlar. Önemli bir başarı olduğunu teslim etmek gerek.
İyi örnek: Y Combinator
Şu anda dünyanın en büyük hızlandırma programı olan Y Combinator, bünyesinden çıkardığı başarılı şirketlerle tanınıyor. Piyasa değerinin 1 milyar doları bulduğu tahmin edilen Y Combinator, yılda iki kere yaklaşık 120 bin dolar bir bütçe ile girişimcilere destek oluyor.
Y Combinator’ün üyesi olan şirketlerin piyasa değeri ise 30 milyar doları buluyor. Pazar değeri 1 milyar dolardan fazla olan üye şirket sayısı üç, 100 milyon dolardan fazla olan üye şirket sayısı 20’den fazla. Bugüne kadar fonlanan şirket sayısı 716, şu anda üye olan girişimci sayısı 85. Başvuru kabul oranı yüzde 3′ten düşük. Desteklediği girişimlerden sabit bir tutarla yüzde 3,5-7 arasında pay alan Y Combinator, bugüne kadar 13 milyon dolara yakın yatırım yapmış. 1 milyar dolara yaklaşan piyasa değeriyle hızlandırma programlarının kendisi de iyi bir girişim örneği.
(Kaynak: http://blog.ycombinator.com/yc-portfolio-stats)
İlginç örnek: Yo
Girişimcinin sıkıntılarından biri de girişimin geniş kitlelerle buluşması… Bunun bir yolu da medyadan geçiyor. Tabii şanlıysanız dikkat çekebiliyor ya da hesaplı işler yapabilirseniz hedefi vuruyorsunuz.
İlginç bir örnek… Geçtiğimiz günlerde “Yo” adındaki bir uygulamanın Financial Times’daki bir makalede yer alması girişimin hızını öyle artırdı ki projenin kurucuları bile buna inanamadılar. Bir süre önce hack’lenen Yo’cular, Financial Times’daki makaleyi iyi değerlendirdiler. Öyle ki, bir yatırımcı 2 milyon dolarla yatırıma girmek istedi, kurucular 1 milyon doları yeterli buldu. (http://www.justyo.co/)
Bu yazıyı nasıl bir tek cümleyle özetleyebilirim diye düşündüm, gözüm başlığa takıldı. Girişim = Hız’dan oluşan “sosyal” matematik formülünü açmaya karar verdim ve final cümlem:
Girişim = hız+deneyim+para+cesaret+sebat+iletişim+zamanlama