Gazeteci, yazar, televizyoncu, girişimci… En doğru tanımla ‘iletişimci’ Yaprak Özer, etkili iletişim için sektöre yönelik yeni açılımlarını Platin’e anlatıyor.
Oya Yalıman / [email protected]
Gazeteci yazar Yaprak Özer, 1995 yılında iletişim alanında önemli bir girişime imza atarak Türkiye’nin ilk ve tek içerik içerik-iletişim yönetimi şirketi İndeks’i kurdu. Geçtiğimiz 11 yılda faaliyet alanlarını genişleten şirket, bugün kurumsal içerik ve yayıncılıktan faaliyet raporlarına; stratejik iletişim danışmanlığından kurumsal sosyal sorumluluk projelerine kadar pek çok alanda doğru ve etkili iletişim için hizmet veriyor.
Geçtiğimiz aylarda ABD’nin en eski konuşmacı ajansı Leigh Bureau’nun Türkiye’deki temsilcisi olan İndeks, bu alana da iddialı girdi. Yaprak Özer’in iş hayatı İndeks ile sınırlı değil… Özer, Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde içerik iletişimi dersleri veriyor, Bloomberg HT’de program yapıyor. Mayıs ayından itibaren tecrübelerini Platin okuyucuları ile paylaşmaya başlayan Yaprak Özer ile bir araya gelerek iletişim sektörüne yönelik yeni açılımlarını konuştuk.
Oya Yalıman: Pek çok işi bir arada yürütüyorsunuz. “Mesleğiniz nedir?” sorusuna verdiğiniz yanıtı merak ediyorum?
Yaprak Özer: Çok sıradanmış gibi duran çok güzel bir soru. Ben gazeteciyim ama bir süredir bu soruyu soranlara “iletişimciyim” diyorum. Artık masanın girişimci-patron tarafında oturmam bu soruya verilen yanıtı biraz karıştırıyor aslında. Çünkü 10 yıl önce, Hürriyet gazetesinde nokta koyduğum profesyonel gazeteciliğe, patron iletişimci olarak kendi işimde devam ediyorum. Evet iş sahibiyim ama mesleğim gazetecilik. Sorunuzun kritik yanıtı, kariyerimde meydana gelen değişimi ve dönüşümü ve yaptığım çalışmaların hepsini gazeteci olmak taşıyamadığı için daha geniş bir şemsiye olan iletişimciyim.
Oya Yalıman: Bu tanımlamayı bir eksen kayması olarak değerlendirebilir miyiz?
Yaprak Özer: Eksen kayması doğru teşhis… Yalnızca siyasette olmadı, her alanda eksenimiz kaydı. İletişim kurduğumuz kanallar değişti ve çeşitlendi. İletişim kurmak istediğimiz kişilerin nitelikleri değişti. Herkese, eskisi gibi tek bir kanalla ulaşmak mümkün olamaz hale geldi. Hem herkesin meşgalesi arttı, gün içinde yaşadığı ve okuduğu ve dinlediği ve izlediği ya da algısını açtığı saatler hatta anlar farklılaştı. Tercihleri çeşitlendi ve değişti. Ne verirsek almaz oldu. Bu değişime gözümüzü kulağımızı kapatamayız. Böyle olunca, şablon iş üretmekten kişiye özel iş üretmeye doğru kaydık. Benim mesleğimde yaşanan eksen kayması, hayatımı ve kariyerimi böyle etkiledi. Sözünü ettiğim bu değişiklik herkesin hayatında yaşanıyor. Kimi fark ediyor ve gelişiyor, çoğu fark edemiyor ve yok oluyor. Kariyer değişikliği, ihtiyaçların değişmesi, teknolojinin değişmesi, taleplerin değişmesi anlamına geliyor. Ekonomideki tüm dinamizm doğal olarak mesleklere de yansıyor.
Oya Yalıman: Meslekle iş aynı şey midir, Türkiye’de bu iki kavram nasıl algılanıyor?
Yaprak Özer: Üniversite yıllarımı anımsıyorum, ben gazeteci olmak için gazetecilik okunması gerektiğini düşünmüştüm. Yıllar geçtikçe anladım ki, evet ihtisas sahibi olmak güzel, ama gazeteci olmak için gazetecilikte okumak gerekmiyor. Lisansımı tamamlayınca Boğaziçi Üniversitesi’nde uluslararası ilişkiler ve siyaset master programına girdim, bir kaç yıl sonra da aynı bölümde doktora programına katıldım. Bugün bu satırları okuyanlar için komik gelecek ama ben staj yaptığım bir büyük gazetenin haber merkezinde, üniversite okumamın gereksiz olduğu geri dönüşleri alırdım. Master yapmaya kalktığımda deli gözüyle bakmışlardı, doktorada zaten kayıp olarak kayıtlara geçmiş olabilirim. Oysa ben daha bilinçli bir yönlendirmeyle okumaktan vazgeçmek bir yana okuduğum disiplin başlıkları arasına sosyoloji/antropoloji ve ekonomi disiplinlerini ilave ederdim. Bugün gazeteci yerine iletişimciyim çünkü gazeteci, dergici, televizyoncu, elektronik, dijital içerik üreticisiyim. İçerik ve iletişim danışmanlığı yapıyorum. Konuşmacı ajansı yönetiyorum. Bununla birlikte yıllarca beni insan kaynakları yöneticisi sandılar. Cazip iş teklifleri bile aldım. Oysa ben, iletişimci olarak gazete, dergi ve televizyonda yönetim bilimi ve insan kaynakları konularında uzmanlaştım, yaptığım işler belli bir süre sonunda bu noktaya kaydı. Bu beni uzmanlığı olan bir gazeteci ya da iletişimci yapar. Bu kavramlar kolay algılanmıyor, çünkü şablonlara hapsolmuş durumda. Ya siyahsınız ya beyaz… Arada lila, mor, yeşil turuncu olmak isterseniz, zor! Ama imkansız değil…
Oya Yalıman: Profesyonel çalışma hayatından kendi işinizin patronu olduğunuz bir yapıya geçmek sizi korkutmadı mı?
Yaprak Özer: Tuhaf gelecek, bugün olsa korkabilirim. 2001 krizinin ortasında kurdum ve hiç korkmadım. Cahil cesareti mi dersiniz bilemem, ardından ikinci büyük krizi üstelik küresel ekonomik krizi yaşadık. On yılı geride bıraktım. Deneyimlerim, korkutucu, ürkütücü, çok heyecanlı ve çok güzel diye özetlenebilir. Gazetecilik hayatımda pek çok şirket yöneticisi ve patronla röportaj yaptım, iş dünyasıyla ilgili pek çok şey bildiğimi sanırdım, hepsi kağıt üzerindeymiş; aslında pek de bir şey bilmiyormuşum. Gerçekler yani pratik kitaplarda yazıldığı gibi değil. Bu dönemde iskambil kağıdı gibi devrilen şirketler gördüm, hatalarını teşhis ettim. Hırsları ve yanlış hesapları gözlemledim. Ben de hatalar veya yanlış hesaplar yaptım. İş dünyasında koruma kalkanlarının çalışmadığını gördüm. Biz ayakta kaldık, bunun için çok kararlı adımlar attık. Kurumsallaşmaya önem verdik. Değişimi öngörmek ve pozisyon almak en önemli artımız. Özetle, o gün korkmadım, bugün iyi ki yaptım diyorum ama yaşanan zorlukların maksadını aştığını düşünüyorum. Hayat bir girişimci, bir işveren için bu kadar zor olmamalı… Ekonomi daha pozitif şartlarda yeşerir.
Oya Yalıman: Bugün girişimcilik kavramı çok popüler… Profesyonellere girişimciliği tavsiye ediyor musunuz?
Yaprak Özer: Biz Türklerin girişimci olduğu söylenir. Ama girişmekle girişimci olmak arasında önemli bir fark olduğunu unutmamak gerek. Biz girişiyoruz. Giriştiğiniz zaman sürdürmek zor oluyor. Ben gerçek anlamda girişimci olmayı tavsiye ederim. Ülkem için refahın artması için girişimci nüfusumuz artmalı. Girişimcilik100 metre koşusu değil; maratondur..
Oya Yalıman: İndeks İletişim bugün hangi alanlarda hizmet veriyor?
Yaprak Özer: Ana faaliyet alanımız içerik üretimi ve yönetimi… İçerik üretimi ve yönetimi dört ana başlıkta topladık. Birincisi, daha çok kendisini dergicilikle ifade eden kurumsal yayıncılık; ikincisi, başta faaliyet raporları olmak üzere geniş yelpazede raporlama hizmeti; üçüncüsü, elektronik ve dijital mecrada içerik üretmek, son olarak yerli ve yabancı olmak üzere konuşmacı ajansı hizmet faaliyeti.
Oya Yalıman: Faaliyet raporu neden üretilir, şirketler için önemi nedir?
Yaprak Özer: Faaliyet raporları özellikle halka açık kurumların temel iletişim aracıdır. Aynı zamanda bir taahhütnamedir. Şirketlerin yatırımcıya verdiği sözü tutup tutmadığını gösteren belgedir. Kurumların kar, zarar, yatırım, ihracat, ithalat, gibi sonuç ya da fonksiyonlarını rakamlarla ifade edebilirsiniz. Şirketin performansını gösteren bu rakamları bağımsız denetim firmaları sağlar, biz sonuca giden çalışmayı neden sonuç ilişkisiyle gösteriyoruz. Aslında bağımsız denetimcilerin hazırladığı finansalların tercümesini yapıyoruz.
Oya Yalıman: Bu yıl hangi firmalara faaliyet raporu hazırladınız?
Yaprak Özer: Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası, Garanti Bankası, Merkezi Kayıt Kuruluşu, Arap Türk Bankası finans sektöründeki çalışmalarımız. Doğuş, Doğan, İttifak holding bazındaki çalışmalarımız. Turkcell telekomünikasyon sektöründe, Migros perakendede, Kolin taahhütlük sektörlerinde, Çimsa çimentoda çalıştığımız kurumlar. Bunların sürdürülebilirlik ve interaktif faaliyet raporlarını da sayacak olursak bir tek faaliyet raporu olmaktan çıkan geniş çaplı çalışmalar oluyor. Diğer yandan finansallardan arındırılmış faaliyet raporları, kurum kitapları ve çeşitli farklı raporlamalar hazırlıyoruz.
Oya Yalıman: Faaliyet raporlarında trendlerden söz etmek mümkün mü?
Yaprak Özer: Her işte olduğu gibi bu alanda da trendler var. İnteraktif faaliyet raporu trendlerden biri. Biz bu işi çok iyi yaptığımızı söyleyebiliriz. Faaliyet raporlarına dijital içerik bulaştırmak bir başka trend. Piyasaya girdiğimizden bu yana tasarımda ciddi bir farklılık yarattık. Çarpıcı çalışmalara imza attık. Tasarım bizim için içerik kurumu ifade etmenin bir şekli. Aldığımız ödüller buna işaret ediyor.
Oya Yalıman: Ödüllü ajans kimliğinizle öne çıkıyorsunuz, neye ödül veriyorlar?
Yaprak Özer: Üst üste aldığımız uluslararası ödüller bizi çok sevindirdi, motive etti. Ödül güzel bir şey. Dünya üzerinde faaliyet raporları alanında ilginç ödüller var. Aslında bir ajans olarak biz ödüle mesafeliyiz. Müşterimiz başvuruyor, ödülü onlar alıyor. Alınan ödüller spesifik konularda oldu. Kimi tamamen holding bazında bir kriteri değerlendirdi, kimi teknoloji, diğeri çevre…
Oya Yalıman: Konuşmacı ajansı da kurdunuz bu ajansı bize anlatır mısınız?
Yaprak Özer: ABD’nin en eski konuşmacı ajansı Leigh Bureau’yu Türkiye’de temsil ediyoruz. Portföyümüzde Nouriel Roubini, Paul Krugman, Jeffrey Sachs, Kenichi Ohmae, Martin Wolf, Bill Emmott, Nassim Taleb, Malcom Gladwell gibi çok sayıda çok ünlü isim var.
Oya Yalıman: Yerli ve yabancı konuşmacılardan söz ediyoruz…
Yaprak Özer: Yerli konuşmacı ajansımızın da yabancıdan kalır yanı yok. Çok sayıda ünlü ismi bir araya getirdiğimizi söyleyebilirim. Kimin ismini söylesem diğeri alınacak, hepsini sıralamak da mümkün değil. Kimseye haksızlık etmeyeyim, www.indeksiletisim.com’dan inceleyebilirsiniz. Yüzün üzerinde yerli konuşmacımız var.
Oya Yalıman: Bu yıl gelecek tanıdık isimlerden kimler var?
Yaprak Özer: Bu yıl gelecek tanıdık isimler var, çok popüler hatta bomba gibi isimler var. Ama asla söyleyemem. Tabii konuşmacı piyasası çok enteresan, eskiden “konuşmacı da neymiş” diye uzun uzun anlatmak zorunda kalırdık, bugün neredeyse her hafta bir yerde yerli ya da yabancı bir konuşmacımız, deneyimlerini, fikirlerini paylaşıyor. Yurt dışı operasyonunu göz önüne aldığımızda bu sayı her güne bir konuşmacıdan daha fazla…
Oya Yalıman: Türkiye’deki konuşmacılar da yurt dışındaki ünlü konuşmacılar kadar çok kazanıyorlar mı?
Yaprak Özer: Özellikle, yabancı konuşmacılar profesyonel olarak bu işi yapanlar gerçekten iyi para kazanabiliyor. Yerli konuşmacılar da zaman içinde bu noktaya gelecek. “Kim, ne kadar kazanıyor?” her zaman merak ediliyor. İşin meşakkatli tarafını unutmamak gerek. Profesyonel konuşmacılarımız dünyanın her yanına seyahat etmek, kendilerini davet eden birbirinden farklı müşterilerin ve dinleyici kitlenin önünde performans göstermek zorundalar. Bu kolay bir iş değil. Hem fiziki hem de fikirsel olarak idmanlı olmanız gerekiyor.
Oya Yalıman: Peki sizin başarılı konuşmacı kriterleriniz neler?
Yaprak Özer: Bazı konuşmacılarımızın hızı nefes kesecek cinsten. Türkiye’ye ayak bastığı anda alıp bir başka ile götürüyor, konuşmasını yaptırıp sonra yeniden uçağa koyup göndermek zorunda kalabiliyoruz. Bu tempoya herkesin katlanması mümkün olmayacağı gibi unutmayalım ki, başarılı konuşmacılar her kitleye ihtiyaca göre farklı konuşur, şablondan kaçar, bulunduğu kurum, ülke, hedef kitle ve günlük gelişmeleri gözetir. Fikir sahibi olmak da fikri düzgün ifade etmek de kolay değil. Konuşmacılarımızın kendi alanlarında uzman olmalarına, fikirlerini toparladıkları kitap makaleleri ya da projelerinin olmasına çok özen gösteriyoruz. Sürdürülebilir başarı göstermiş, topluma örnek olacak değerli isimleri ajansımıza dahil ediyoruz.
Oya Yalıman: Başka faaliyet alanınız var mı?
Yaprak Özer: En önemli faaliyet alanımız içerik üretmek. Kurum dergilerine, kurum web sitelerine, intranetlerine içerik üretiyoruz. Son yıllarda hızla gelişen faaliyet alanlarımızdan biri de kurum televizyonları, internet, intranet, iptv uygulamalarıyla yayın yapan kurum televizyonlarına içerik üretiyoruz. Kimisine eğitim programları, kimisine spesifik satış pazarlama içeriği üretiyoruz.
Oya Yalıman: Medya ilişkileri eğitimlerini kimlere veriyorsunuz?
Yaprak Özer: Kurum sözcülerine… Bu eğitimi ağırlıklı ben veriyorum. Tepe yöneticisi, patron ya da sözcü olacak kişilere veriyoruz. Eğitimin amacı, nerede ne konuşması gerektiğini öğrenmesi, söylediklerine dikkat etmesi, karşıdaki kitleyi tanıması, hitap ettiği kitlenin konuştuğunda onu anlamasını sağlaması… Her gün bir sürü kişi konuşmuş olmak için konuşuyor, ortaya kriz saçılıyor.
Oya Yalıman: Platin’e tekrar hoş geldiniz… Okuyucularımız sizin köşenizde neler bulacaklar?
Yaprak Özer: Beni yine bu başarılı yayında yazmak üzere davet ettiğiniz için teşekkür ediyorum. Geri dönmekten çok mutluyum. İş yüzünden ara verdiğim yazılar aslında bir şekilde kaldığı yerden devam edecek. Arada gelişen ve değişen zamana ve gündem konularına ayak uyduracağız. Aslında özetle, farklı pencereler açmak, yönetim ve insan kaynakları alanında farklı uygulamalar, projeler, sistemler ve insanlarla okuru buluşturmak istiyorum. Şablonları yıkmak gerek. Siyah ile beyaz dışındaki renklere de yer açacağız. Dünya değişiyor, meslekler değişiyor, ihtiyaçlar değişiyor. İK zaten hiç durmuyor, hep değişiyor. Bu nedenle Platin’de her ay yeni meslekleri, yeni iş yapma şekillerini bulacaksınız.
“HER KONUDA KONUŞMACIMIZ VAR”
“Aklınıza gelecek her konuda konuşmacı talebi alıyoruz” diyen Yaprak Özer, kurdukları konuşmacı ajansına her ne kadar iş dünyası odaklı talepler gelse de sağlıktan kozmetiğe, diyetten feng shui’ye kadar farklı konulardaki taleplere de cevap verebildiklerini sözlerine ekliyor. Çok güçlü takımları olduğunu belirten Özer, “Ekonomi, pazarlama, satış, iletişim alanında konuşmacılarımız var. Şartlar gerektirdiği için bugün çok renkli olduğunu düşündüğüm bir moderatör, ‘master of ceremony’ diye adlandırdığımız sunum yapan profesyonel kadromuz var. Sanatçılarımız, yazarlarımız, araştırmacı ve bilim insanlarımız var. Aslında önemli olan şu, geniş kitlelerde hitap eden konuşmacılarımızın yanı sıra küçük gruplara uzman konularda konuşan konuşmacılarımız da var” diyor.
YAPRAK ÖZER HAKKINDA KISA KISA…
İndeks İçerik İletişim Danışmanlık Yönetim Kurulu Başkanı gazeteci yazar Yaprak Özer, ilk ve orta eğitimini Türkiye, ABD ve İtalya’da tamamladı. Lisans eğitimini İstanbul Üniversitesi’nde iletişim üzerine aldı. Boğaziçi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler ve Siyaset Bilimi’nde yüksek lisans derecesi aldı. Aynı bölümde doktora çalışması yaptı.
Hürriyet Dergi Grubu bünyesindeki Ekonomist ve Capital dergilerinin yöneticiliğinde bulundu. Türkiye’nin ilk yönetim bilimi ve insan kaynakları yayını olan Kariyer Dünyası adlı aylık ekonomi dergisini çıkardı. Hürriyet İnsan Kaynakları Gazetesi’nde, Platin Dergisi, Sabah ve Milliyet Gazetelerinde köşe yazıları yazdı.
Uluslararası medyanın en prestijli bursları arasında yer alan Alfred Friently Press Fellowships’le ABD’de, en büyük tirajlı yerel günlük gazete The Tennessean ve USA Today gazetesinin Washington merkezinde gazetecilik yaptı. Özer, Japon ve İngiliz hükümetlerinin burslarıyla iletişim ve uluslararası ilişkiler alanlarında çalışmalar yaptı.
1993’te TÜSİAD tarafından Türkiye Avrupa Birliği İlişkileri Basın Ödülü’ne layık görüldü.
TRT 2’de beş yıl süreyle önce “Birebir Ekonomi” ardından “Kariyer Dünyası” adlı yönetim bilimi ve insan kaynakları programını hazırlayıp sundu. CNN Türk’te “İş Görüşmesi” adlı ekonomi/insan kaynakları programı ile aynı kanalda eğitim programları hazırlayıp sundu. Halen BloombergHT kanalında Kariyer Rehberi adlı programı hazırlayıp sunuyor.
2001 yılında Türkiye’nin ilk içerik şirketi İndeks’ kuran ve 2003 yılında Dünya Ekonomik Forumu tarafından Yarının 100 Lideri arasına seçilen Yaprak Özer, Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde İçerik Yönetimi dersi veriyor.
Yayınlanmış eserleri arasında “Liderlik, Yönetim; Türkiye; Ne İş Olsa Yaparım Abi”, “İnsan Kaynaklarında Yeni Açılımlar; Ne Yalan Ama”, “Globalleşme ve Yeni Ekonomi; En Büyük Benim”, “Türkiye Geleceğini Arıyor; Adı İnsan” yer alıyor.