Türkiye’de yılda 5 ve daha büyük depremin olma olasılığı yüzde 76. Dünya 6’ncısıyız. Deprem hayatımızın bir parçası. Türkiye’de 1 yılda deprem nedeniyle toplam can kaybı, yaklaşık 950. Dünya 3’üncüsüyüz.
Türkiye’de 9 milyondan fazla konut sigortasız. Van’da meydana gelen 7,2 şiddetindeki deprem, konut sigortasının önemini bir kez daha hatırlattı. Türkiye’nin en kalabalık ili olan İstanbul’da bulunan 2 milyon 714 bin binanın 1 milyon 69 bin 843′ü sigortalı. İstanbul’da sigortalı konutların oranı ise yüzde 39. Başkent Ankara’da bulunan 902 bin 900 konuttan 416 bini sigortalı ve sigortalılaşma oranı ise yüzde 46. Türkiye’nin üçüncü büyük ili olan İzmir’de de sigortalı konut oranı yüzde 28. İzmir’de 912 bin 585 konuttan sadece 262 bini sigortalı.
DASK yani Doğal Afet Sigorta Kurumu Yönetim Kurulu Üyesi Okan Utkueri, çoğumuzun görüp bakmadığı, bilip unuttuğu, görmezden geldiği, kaçınılmaz sorun ve gerçekleri aktardı.
Yaprak Özer: Sizce biz, deprem olgusunu algıladık mı? Biz depremi önemsiyor muyuz? Depremden korkuyor muyuz?
Okan Utkueri: Sorularınızın genel yanıtı evet. Sonuçta deprem riskini herkes biliyor. Bundan korkuyor, ürküyor. 2000 yılında faaliyete geçen bir kurumuz: Doğal Afet Sigortaları Kurumu. Sürekli yaptığımız algı araştırmalarında depremin, doğal afet sigortaları kurumunun, zorunlu deprem sigortası sisteminin bilinirlik alanı oldukça yüksek.
Yaprak Özer: Kurum olarak mı yüksek? DASK nedir desek bilecekler mi?
Okan Utkueri: Evet kurum olarak. Sorduğunuzda yaklaşık yüzde 80-85’i biliyor. Sorunumuz aslında bilmek değil, aksiyona dönüştürmek.
Yaprak Özer: Pahalı mı geliyor?
Okan Utkueri: Aslında pahalı da gelmiyor.
Yaprak Özer: 100 metrekarelik standart bir evin DASK vergisi nedir?
Okan Utkueri: Deprem risklerine göre fiyatlarımız, primlerimiz değişir. Birinci deprem bölgesi dediğimiz en yüksek deprem riskine sahip olan…
Yaprak Özer: Neresidir?
Okan Utkueri: İstanbul. Marmara Bölgesi’nin birçok yeri. Yaklaşık yıllık ödediği tutar 150 TL. Bir konut sahibinin 100 metrekarelik bir konutu için yıllık ödeyeceği prim 150 TL.
Yaprak Özer: Bu fazla geliyor anlaşılan?
Okan Utkueri: Aslında sorduğumuzda rakamsal olarak da bunun ödenemez olduğunu ya da fazla yüksek bir prim olduğunu savunan da yok. Birazcık belki kadercilik.
Yaprak Özer: Neden ödeyeceklerini mi bilmiyor?
Okan Utkueri: Aslında yapmaya çalıştığımız bunun tanıtımı, bilgilendirme konusunda tabana yayılmak. Genel olarak karşıma çıkan tablo şu; birazcık kadercilik var.
Yaprak Özer: Bir araştırmaya göre yüzde 40’ın aklına bile gelmiyormuş, yüzde 23’ü “Pahalıdır diye düşünüyordum” demiş. Yüzde 11’i “Kayalık zeminde oturuyorum güvendeyim” diyor. Bu bir efsane galiba, anlaşılan herkes kayalık zeminde oturuyor. Yüzde 10’a yakın, yakın zamanda deprem olmaz diye düşünüyor, yüzde 7 hasarımı alamam diye de korkuyor. Size güvenmiyorlar mı?
Okan Utkueri: Birazcık da tabi belki oranlar arasında geride kalmış; ama şöyle bir algı da var; hep biz Marmara denizindeki çok büyük bir depremin senaryosunu konuşuyoruz. Onun yarattığıbir yanılgı da büyük bir deprem olacak ve her yer çökecek, yerle bir olacak. Öleceğim, sigorta yaptırsam ne olur, yaptırmasam ne olur…
Yaprak Özer: Yüzde 5’i öyle “Nasılsa öleceğim, ne gerek var” demiş…
Okan Utkueri: Halbuki bu o kadar yanlış bilinen bir konu ki, maalesef büyük depremler neticesinde hayat kayıplarıyla, yaralanmalarla karşılaşıyoruz.
Yaprak Özer: Ölmeyecek miyiz biz Marmara’dakiler?
Okan Utkueri: Kandilli’yle beraber yaptığımız bir araştırmaya göre; nüfusun yaklaşık yüzde 99,7’si gibi bir bölümü, depremden sonra da hayata devam edeceğini gösteriyor.
Yaprak Özer: Yani evlerinden yürüyerek çıkacaklar diyebilir miyiz?
Okan Utkueri: Çıkacaklar ama tabii şununla karşılaşacaklar; binalarında çok ciddi bir hasar görecekler.
Yaprak Özer: Şimdi nasıl olsa kurtulacağım diye kimse bu sigortayı yaptırmayacak…
Okan Utkueri: Niçin? Çıktılar binalarına baktılar, binalarında çok ciddi bir hasar var.
Yaprak Özer: Olacak mı peki? Marmara’da yer yerinden oynayacak, canlı kalmayacak tonunda olmasa bile buna yakın tonda öngörüler var.
Okan Utkueri: Tabiki burada çok yanlış bir algı vermek ya da yanlış bir bilgi vermek istemem. Sonuçta ben deprem uzmanı değilim, sigortacıyım. Biz olaya sigorta boyutuyla bakıyoruz. Yaşama devam ettiğinizde karışınızdaki tablo, onarmanız gereken veyahut yeniden inşa etmeniz gereken bir ev. Eğer bir maddi birikiminiz yoksa ve sigortanız yoksa, o tutarı kendi bünyenizden, maddi imkanlarınızla karşılamanız gerekecek. Bunu yapamadığınız takdirde de hayata devam etme konusunda çok ciddi bir sıkıntı yaşayacaksınız. Halbuki bizim söylediğimiz yıllık 150 lira gibi son derece makul, herkesin rahatlıkla ödeyebileceği bir primi ödeyerek etrafınızdaki herhangi bir sigorta acentesinden veyahut banka şubesinden satın alabildiğiniz bir ürün. Bu ürünü satın aldığınızda en azından depremin oluşturacağı maddi zararlarınızı bir güvence altına almış oluyorsunuz.
Yaprak Özer: Hayatı yalnızca İstanbul’dan ibaret sanmak gibi bir algı yaratmak istemiyorum; ama konuyu toparlamak adına, dediniz ki yüzde 99 büyük olasılıkla evleri hasarlı ama canlı çıkacak. Evlerimiz nasıl ve ne kadar hasarlı olacak? İçine girilemeyecek şekilde mi?
Okan Utkueri: Deprem neticesinde depremin oluş senaryosuna bağlı olarak farklı hasar senaryoları var. Mutlaka kullanılamaz durumda olan konut sayısı olacak. Küçük hasarlarla onarılarak tekrar kullanıma sokulabilecek nitelikte konutlar da olacak. Örneğin, bizim şu anda canlı olarak yaşadığımız bir örnek Van depremi. Van’da bir deprem yaşadık. Akabinde artçı depremler de yaşandı. Ve neticede biz orada şu anda yaklaşık 7500 kadar hasar ihbarı aldık. Bunların çok çok önemli bir bölümünün ödemesi de gerçekleşti.
Yaprak Özer: Ne kadar ödeme yaptınız?
Okan Utkueri: Toplam şu ana kadar 50 milyon TL’yi aştık.
Yaprak Özer: Nedir öngörünüz?
Okan Utkueri: Toplam rakamı 80 milyon TL düzeyinde olacağını öngörüyoruz. Baktığımızda yaklaşık bu tutarın yüzde 10-15’lik bir bölümünün kullanılamaz hale gelen, tamamen yıkılan ağır hasarlı büyük konutlara ödendiğini, geri kalanlarının ise normal, kısmi onarım gerektiren nitelikte hasar olduğunu görüyoruz. Van depreminden önce bizim aslında 2000’den itibaren oluşan birçok depremde 10 binden fazla dosyada ödediğimiz tutarlar var. Oralarda tablo biraz daha değişikti. Daha çok ufak çatlak hasarlı depremler olduğu için yaklaşık yüzde 97’sinin kısmi hasar, yüzde 3-5’lik bir bölümünün yıkılan, tamamen kullanılamaz hale gelen ağır hasar olduğunu görüyorduk. Oranlar yaklaşık bu düzeyde.
Yaprak Özer: 2000 yılı başlangıç olmak üzere, bugüne kadar DASK ne kadar ödeme yaptı?
Okan Utkueri: Şu ana kadar toplam ödediğimiz tutar 80 milyon TL’ler düzeyinde. En son bu Van ve ondan öncesinde Simav’da yaşadığımız.
Yaprak Özer: Ama sırf Van 80 milyon dediniz.
Okan Utkueri: Daha henüz hepsi ödenmedi. Benim bahsettiğim 80 milyon, tamamen şu ana kadar ödenmiş tutarlar.
Yaprak Özer: 50 milyon da şu ana kadar Van için ödenen değil mi?
Okan Utkueri: Bu toplam 100 milyon’u geçecek. Van’la bağlantılı hasarların tamamı ödendikten sonra.
Yaprak Özer: Van’da evlerin sadece yüzde 8’i deprem sigortasına sahipmiş doğru mu?
Okan Utkueri: Doğrudur. Türkiye genelinde bu oran yüzde 23’lerde. Aslında bizim şu anda en öncelikli konu başlıklarımızdan birisi bu. Biraz önce de dediğim gibi insanlar aslında biliyorlar, tanıyorlar ama maalesef poliçe yaptırma konusunda aksiyona geçmiyorlar. Şu anda yaklaşık 3.8 milyon konutun Türkiye genelinde zorunlu deprem sigortası var. Yani depreme karşı binalarını güvence altına almış durumdalar. 1999 depreminin yaşandığı dönemde zorunlu deprem sistemi yoktu. İhtiyari olarak insanlar konutlarını sigorta yaptırıyorlardı. O zaman 500 bin civarında poliçe adedi vardı sektör genelinde.
Yaprak Özer: 3.8 milyon DASK’lı ev var. Toplam konut stoku ne kadar?
Okan Utkueri: 16 milyon düzeyinde.
Yaprak Özer: Marmara bölgesinde 100 metrekarelik bir dairenin şu andaki DASK bedelini söylediniz. Bu bölge bölge değişiyor da dediniz.
Okan Utkueri: Deprem riskine göre.
Yaprak Özer: En pahalı bölge Marmara, ondan sonra nereler geliyor?
Okan Utkueri: En pahalı Marmara demeyelim, birinci deprem bölgesi. Bizde Türkiye’de 5 adet deprem riski var. Türkiye’nin çok önemli bir bölümü zaten birinci veya ikinci deprem kuşağında. Bu dört-beşinci bölgeye kadar, deprem riskine kadar değişebiliyor. Bizim minimum prim tutarımız da 25 lira. Primin oluşmasını belirleyen 3 tane parametre var. Birincisi binanızın bulunduğu deprem bölgesi, riskiniz arttıkça priminiz artıyor. İkinci kriter, konutunuzun büyüklüğü, metrekareniz büyüdükçe yine aynı şekilde hem sigorta bedeliniz hem de priminiz artıyor.
Yaprak Özer: Maksimum bir bedel var mı orada?
Okan Utkueri: Maksimum 150 bin liralık bir sigorta bedelimiz var sistemde. Bu her yıl enflasyon oranında ayarlanıyor. Üçüncü kriterimiz de, binanın yapı tarzı. Dolayısıyla betonarme bir konutta oturanların ödediği risk primi, ahşap bir konutta oturanlara göre daha düşük doğal olarak. Bu üçünün beraberce değerlendirilmesi neticesinde bir sigorta priminiz meydana geliyor. 100 metrekare İstanbul’da veya birinci deprem bölgesinde, betonarme bir konutun ödediği prim, bir fikir vermesi için söylüyoruz bunu, yıllık 150 TL düzeyinde.
Yaprak Özer: Türkiye’de sigortalılık açısından en kötü tabloyu Şırnak ili çiziyor. İkinci sırada Van. Aynı bölgede üçüncü sırada Muş bulunuyor. Yani bu iller aslında birinci derecede deprem ve çok yakın zamanda da acılar içerisinde yaşayan bölgelerimiz; ama nedense bu sigortayı anlamak ya da yaptırmak konusunda daha tutuklar. Neden?
Okan Utkueri: Yurt genelinde baktığımızda şöyle bir tablo var; Marmara bölgesinde özellikle Yalova, Bolu, Düzce gibi illerde sigortalılık oranlarımız daha yüksek. Yüzde 40 ve üzerinde bir sigortalılık oranına sahibiz bu illerde. Ama Doğu’ya ve Güneydoğu’ya doğru gittikçe, oranlarımız maalesef aşağıya doğru düşüyor.
Yaprak Özer: Acılar öğretiyor mu?
Okan Utkueri: Mutlaka yaşanılan tecrübeler… Gözlüyoruz. Mesela şöyle bir rakamsal veri verelim; geçen yıla göre bizim yaklaşık yüzde 12’lik toplam Türkiye genelindeki poliçe sayımızda bir artış var. Ama Van özeline bakarsak, orada yüzde 100’ün üzerinde bir artış oldu. Yani deprem döneminde 7 bin küsurlardaki poliçe adedi, şu anda 14 bin-15 bine ilerledi. Yüzde 100’lük bir artış oldu; ama tabiki hala poliçesini yaptırmamış çok büyük bir kesim var. Aslında biz sadece İstanbul’a odaklanmak ya da sadece bir bölgeye odaklanmak yanlış mesajını vermek istiyoruz. Türkiye’de nerede, ne zaman, ne büyüklükte bir deprem olacağını önceden bilmek mümkün değil.
Yaprak Özer: Öngörüler var tabii ama.
Okan Utkueri: Tabiki. Sonuçta Türkiye’de çok ciddi uzmanlar var. Onların ifade ettiği kadarıyla anladığımız deprem riskinin mevcudiyetini ölçümlemek mümkün; ama nerede, ne büyüklükte, ne zaman bir deprem olacağını söylemek mümkün değil. Yoksa Türkiye’de çok ciddi bir deprem riski olduğunu, fay hatları haritası elimizde var, riski biliyoruz. Zaten yaşadığımız tecrübeler bize bunu gösteriyor; ama sadece İstanbul’da şu büyüklükte bir deprem olacak, şu tarihte olacak demek şu anda mümkün değil. Bizim bu 12 yıllık dönemde yaşadığımız tecrübe şunu gösteriyor ki; Türkiye’nin her yerinde irili ufaklı depremler oluyor. Binanızın hasar görebilmesi için illa büyük bir deprem olması gerekmiyor. Orta ölçekli bir depremde, evinizde 5bin-10bin liralık bir zarar meydana getiren bir deprem olduğunda, bir tarafta 150 liralık prim ödeyerek bunu sistemden tazmin edebileceğiniz bir yapı var. Bu olmaması durumunda da oluşan o zararı sizin kendi cebinizden ödemeniz gerekiyor. Aslında verdiğimiz mesaj hep çok basit. Bu sistem konut sahipleri için kuruldu. Ticari kar amacı gütmeyen bir yapı. Devlet – özel sektör işbirliğiyle kuruldu, Hazine Müsteşarlığı’nın inisiyatifiyle oluşturulan bir yapı, dünyada örnek alınan bir yapı. Konut sahiplerinin kendileri için oluşturulan, kar amacı gütmeyen dolayısıyla primleri son derece makul düzeyde olan, yaptırılması çok kolay, etrafınızdaki herhangi bir acenteden alabiliyorsunuz. Sisteme sahip çıkıp gidip poliçelerini yaptırıp hem kendilerini güvence altına almaları hem de sistemin daha da genişleyerek büyümesine katkı sağlamalarını bekliyoruz. DASK bir başarı hikayesi, hep söylüyoruz. Dünyada örnek alınan birçok ülkeden gelinip, ziyaret edilip, modeli analiz edilen bir yapı.
Yaprak Özer: Biz nereden örnek aldık?
Okan Utkueri: Herhangi bir ülkeden kopyalanmış bir yapı değil, tamamen bize özgü. Tabiki dünyada mevcut bu takım benzer yapılar analiz edilmiş. ’99 depreminden sonra da çok kısa bir sürede hayata geçirilmiş. Doğal Afet Sigortaları Kurumu’nun herhangi bir elemanı, kadrosu yok. Bütün işlerini bir sigorta veya reasürans şirketi aracılığıyla yürütüyor. İlk dönemde Milli Reasürans’tı bu şirket. 2005’ten itibaren de bu görevi Eureko Sigorta olarak biz üstleniyoruz. Bütün sigorta şirketleri ve acentelerin dağıtım kanalı olarak poliçelerimizin sigortalılara, yani konut sahiplerine ulaştırılmasını üstleniyor.
Yaprak Özer: Bu durumda her yerde ulaşılabilecek bir nokta var.
Okan Utkueri: Dolayısıyla çok güzel bir yapı. Giderlerin kontrol altında tutulduğu, devlet – özel sektör işbirliğiyle başarıyla yönetilen, IT altyapısı son derece güçlü. Bugün Türkiye’de her noktada gerçek zamanlı veri transferiyle online poliçe kesiyor. Poliçelerin tamamı bizim ana sistemimizde yer alıyor. Ayrıca bir özel afet durumunda devreye alınmak üzere ikincil bir sistemimiz var. Açıkçası hem kuruluşu hem iş modeli hem teknik altyapısıyla bakıldığında bugün birçok ülkenin örnek aldığı bir yapı.
Yaprak Özer: DASK her isteyene sigorta yapar mı? Konutu yıkıldı yıkılacak olana olabiliyor mu?
Okan Utkueri: Kritik bir soru. Zorunlu bir sistem olduğu için biz Türkiye’deki kapsama giren, belediye sınırları dahilinde diye tanımlayalım genel hatlarıyla, kamunun dışındaki konutları sisteme alabiliyoruz. Binanın yapı tarzına göre herhangi bir küçük büyük o tarz bir ayırımımız yok. Ama tabiki eğer bina şu anda ağır hasarlıysa, yıkılmak üzereyse, yıkım kararı alınmışsa, artık risk gerçekleşmiş demektir.
Yaprak Özer: Yıkım kararı yok ama hasarlı diyelim. Ekipler gelip bunu inceliyor mu?
Okan Utkueri: Sigorta sisteminin geneli beyana dayalıdır; çünkü bizim şu anda 3 milyon 800 bine yakın konut, güvencemiz altında demiştim. Bunların hepsini gidip tek tek analiz etmemiz mümkün değil. Sigortalarımızın beyanlarını alıyoruz. O beyanlara istinaden poliçelerini kesiyoruz. Hasar anında bir zarar olduğu zaman gidip hasar tespit uzmanları sadece inceliyorlar.
Yaprak Özer: Sigorta yaptıracak olan için bir fırsat. Yani beyan üzerine gidilmiş sigortasını yaptıracak.
Okan Utkueri: Binanızda şu anda eğer görünür bir zarar söz konusu değilse, sigorta yaptırmaya herhangi bir engel tabiki yok.
Yaprak Özer: Bir birikimden söz edecek olursak, ne kadar zenginiz?
Okan Utkueri: Çok hızlı birkaç bilgi vereyim. Tamamen sigorta sistemi. Doğal Afet Sigortaları Kurumu zorunlu deprem sigortası poliçeleri de hem riskli hem hasar yükümlülüğünü kendi bünyesinde taşıyor. Bizim Eureko Sigorta olarak görevimiz, bu sistemin işlemesini sağlamak. Kişilerin ödediği primler, DASK’ın kendi hesaplarında birikiyor. Bunların herhangi bir şekilde devletin genel bütçesiyle de karıştırılmaması lazım; çünkü onunla bir alakası yok. Toplanan primlerin kullanılabileceği yerler zaten mevzuatta tanımlanmış. Bunlar tabiki en önemli kalem, deprem neticesinde bir hasar meydana geldiğinde hasarları…
Yaprak Özer: Yalnızca deprem midir?
Okan Utkueri: Şu anda sadece deprem. Şu anda üzerinde çalışılan bir yasa tasarısı var, orada belki kapsamın genişletilmesi…
Yaprak Özer: Ne kadar genişler?
Okan Utkueri: Doğal afetler. Zaten bizim ismimiz Doğal Afet Sigortaları Kurumu. Yangın, doğal afet kategorisine girmiyor. Sel olabilir, fırtına olabilir; ama şu andaki poliçenin kapsamı sadece deprem neticesinde meydana gelen hasarlar. Dolayısıyla bizim tabi hem kendi birikimlerimiz var, hem de reasürans dedim biraz önce. Reasürans aslında, bizim de kurumun risklerini koruma altına aldığımız dünya çapındaki firmaların kendi içinde oluşan bir yapı. Orada da kendimize bir güvence alıyoruz. Şu anda kurumun kendi kaynakları ve satın aldığı bu reasürans korumasıyla birlikte 5 milyar TL’yi aşan bir tutarda, herhangi bir deprem neticesinde ödeme yapma gücü var. Bu yapıda da dediğim, tamamıyla 2000 yılında kurulan bir yapının bir meyvesi. Dolayısıyla şu anda Türkiye aslında, mevcut 3 milyon 800 bin konuta deprem güvencesi vermiş durumda. Altyapısı hazır, sistemin büyümesi için her türlü imkan ve teknolojik altyapı hazır. Ayrıca çok ciddi bir olası depremde tazmin etmek üzere, konut sahiplerine çok ciddi bir birikime sahip durumdayız.
Yaprak Özer: Biraz pratik sorular sorayım. Aslında hemen hepimizin bilmesi gereken, ama hangi binalar zorunlu deprem sigortası kapsamında değil?
Okan Utkueri: Bir, kamu binaları kapsam dışında. İki, köylerdeki konutlar kapsam dışında. Ticari yapılar, sanayi tesisleri vs kapsamımız dışında.
Yaprak Özer: Bu nasıl bir anlayış? En fazla zarar oralarda oluyor, kerpiç evler yerle bir oluyor.
Okan Utkueri: Şöyle bir yanlış algı da var, onu da hemen düzeltmek istiyorum. Zorunlu deprem sigortası sistemi dışında olması, o binanın sigorta yapılamayacağı anlamına gelmiyor.
Yaprak Özer: Yani bu bölgelerdeki ya da bu yapılardakiler de gelebilir size.
Okan Utkueri: Sadece zorunlu olarak değil.
Yaprak Özer: Cezası mı vardır bu işin?
Okan Utkueri: Bu işin en büyük cezası, olası bir depremde herhangi bir güvencenizin olmaması.
Yaprak Özer: Bu sigortanın cezası yok değil mi? Onu söyleyelim. Aslında yasa belki bazı mecburiyetler de getirecek ya da getirilmesi isteniyor.
Okan Utkueri: Kontrol mekanizmalarımız var.
Yaprak Özer: Nerede kontrol ediyorsunuz?
Okan Utkueri: Alım satım işlemi yaptığınızda, aslında kamu kurumlarında yaptığınız işlemler esnasında zorunlu deprem sigortası mevcudiyetinin varlığı kontrol ediliyor ya da yeni konut aldınız banka kredisiyle orada da yine. Sonuçta konutunuzla ilgi yaptırdığınız işlemlerde bu poliçenin mevcudiyeti araştırılıyor; ama tabiki Türkiye’deki bütün konut sahiplerinin tek tek kapılarını çalıp poliçeniz var mı, yoksa size ceza kesiyoruz, şeklinde bir uygulamamız yok. Ama tabi hep söylüyoruz, en büyük ceza olası bir depremde konutunuzdan olmak.
Yaprak Özer: Tapu işlemleri bir, banka kredileri iki…
Okan Utkueri: Elektrik, su, doğalgaz, abonelik işlemlerinde.
Yaprak Özer: Diyelim ki DASK’ınız var. Zarar gördünüz, siz evinizin ya da binanızın değeri kadar bir geri ödeme alabiliyor musunuz?
Okan Utkueri: Bu konuyu da anlatalım. Bu da bizim çok sık karşılaştığımız sorulardan bir diğeri. Genelde binanın piyasadaki satım hariç değeri ile bizim sigorta bedelimiz karıştırılıyor birbirine. Bizim teminat verdiğimiz tutar, binanın yeniden inşa değeri. Bunun içinde arsa payı yok, binanızın bulunduğu lokasyonun bizim için bir anlamı yok.
Yaprak Özer: Sizin için anlamı olan ne?
Okan Utkueri: O binanın tekrar yeniden inşa edilmesi durumunda hangi tutarda bir bedel ödemeniz gerektiği. Bunun için de Bayındırlık Bakanlığı’nın belirlediği bir skalamız var. Şu anda betonarme konutlar için 640 TL’lik metrekare başına belirlenmiş bir bedel var. Yani 100 metrekare bir konutunuz var ise, poliçedeki sigorta bedeliniz 64 bin TL. Eğer binanızın inşaat kalitesi, kullandığınız malzeme bu değerin üzerindeyse, üzerinde kalan tutar için sigorta şirketlerinden ihtiyarı olarak ek teminat.
Yaprak Özer: Nasıl kanıtlayacak?
Okan Utkueri: Beyan sunularak.Tabiki bunu hiçbir zaman binanızın piyasada satım değeriyle karıştırmamak lazım. Eğer o parayla gidip de başka bir yerde yeni bir konut almak istiyorsanız, onun için sistem geçerli değil zaten. Sistem oluşan zararınızı tekrar onarmanız için kurulmuş. Sigortanın mantığı bu. Çok çarpıcı aslında, şu örneği vereyim daha net olacaktır. Bugün aynı konutu, 100 metrekare bir konutu, alıp Bebek’te denizin kenarına götürdüğünüzde bedeli çok milyon dolarlardır. İstanbul’da daha başka bir bölge götürdüğünüzde farklı olacaktır; ama bizim için sigortacı gözüyle ikisinin de değeri aynı; çünkü o bina yıkıldığında biz ikisini de tekrar ya onaracağız ya da aynı yapıyı tekrar yapacağız. Sigortanın işlevi zaten bu.
Yaprak Özer: Ne kadar zamanda geri ödeme yapıyorsunuz? Önce bir Van’ı söyleyin.
Okan Utkueri: Van’da çok hızlı bir şekilde ödemeler gerçekleşti. Dediğim gibi, 5500 civarındaki dosyanın işlemi tamamlandı. Şu anda geri kalanlar, tabi Van’da bir iki deprem art arda cereyan etti.
Yaprak Özer: Van’da hangi deprem yıktı?
Okan Utkueri: İki depremin üst üste gelmesi, bizim işlerimizi biraz daha zorlaştırdı. Artçı şoklar da geliyor aslında. İlk deprem daha çok Erciş tarafında etkili oldu.
Yaprak Özer: Ki onların zaten herhalde DASK’ı yoktu, değil mi?
Okan Utkueri: Yok, Erciş zaten ilçe merkezinde poliçesi vardı. Tabiki köyler bizim kapsamımız dışında olduğu için DASK zorunlu deprem sigortası sistemi içinde değillerdi.
Yaprak Özer: Peki, evin içindeki eşyalar kapsam içinde mi, dışında mı?
Okan Utkueri: Bizim poliçemiz sadece binayı ve sadece deprem riskine karşı koruyan bir poliçe; ama baktığınızda eşyalarınız var. Az önce sorduğunuz gibi, bir de tabi deprem dışında diğer riskler de var, yangın; eşyalarınız için hırsızlık gibi. Dolayısıyla bizim hep önerimiz şu, zorunlu deprem sigortası sistemi binanızı depreme karşı oluşturulmuş bir yapı. Bunun dışındaki diğer riskleriniz için de konut paket poliçesi diye, bizim sigorta literatüründe kullandığımız poliçelerin mutlaka yapılması lazım.
Yaprak Özer: DASK’ı yaptırmayan onları hiç yaptırmaz zaten.
Okan Utkueri: Şöyle rakamsal veri vereyim size, 3.8 milyon zorunlu deprem sigortası sisteminde konut var, dedik. Konut paket biraz önce bahsettiğimiz ihtiyarı sigortayı yaptıran 2 milyonun üzerinde bir poliçe var. Dolayısıyla dediğiniz çok doğru; ama hep şunu ifade etmeye çalışıyoruz. Sigorta, hayatımıza devam etmemiz için çok önemli bir güvence sağlıyor. Maalesef risklerimizi ihmal ediyoruz. Onları önlemek konusunda da gerekli tedbirleri almıyoruz; ama en azından sigorta güvencesine sahip olma konusunda aksiyona geçip zorunlu deprem sigortası ve konut paket poliçelerimizi mutlaka yaptırıyor olmamız lazım.
Yaprak Özer: Türkiye, kaçak bina cenneti. Kaçak binaların zorunlu deprem sigortası yapılabiliyor mu?
Okan Utkueri: Konutunuz tamamen hazine arazisindeyse, herhangi bir tapunuz yoksa, bizim sistemimiz kapsamına girmesi söz konusu değil. Şimdi farklı kategoriler var. Bir, tamamen dediğim gibi hazine arazisine yapılmış hiçbir tapusu olmayan konutlar, onlar tamamen dışında. Bir de aslında kendi tapulu arazisine inşaat ruhsatı, iskan gibi bir takım izin süreçlerini yaptırmamış konutlar var. Sistemin başladığı 27 Aralık 1999 tarihinin başlarından itibaren geçmişte yapılan konutlar için bir ölçüde af yapıldı. Onlar için inşaat ruhsatı zorunluluğu aramıyoruz. Dolayısıyla eksi konutlar açısından 1999-2000’den önceki konutlar açısından herhangi bir kısıtlama yok. Yeni konutlarda ise, sadece inşaat ruhsatını arıyoruz. İskan bizim için bir zorunlu belge değil, genelde o da karıştırılıyor. Özel mülkiyete tabi bir tapu varsa, mesken olarak inşa edilmişse, bizim için ’99’dan sonra 2000’den sonra yapılmışsa eğer inşaat ruhsatınız varsa, zorunlu deprem sigortası yaptırabilirsiniz.
Yaprak Özer: Apartmanlarda durum ne? Apartmanlarda münferit daireler var. Ortak alanlar her bağımsız bölüm ve ortak alan nasıl?
Okan Utkueri: Her bağımsız bölüm kendi poliçesini yaptırıyor. Toplamın apartmanın genelindeki bağımsız bölüme düşen ortak alanlarda gene sigorta teminatı kapsamı içerisinde. Ama tabi apartmanınızda on konut var, bunun ikisi zorunlu deprem sigortası yaptırmış, sekizi yaptırmamış. Yaptıranlar olası bir durumda kendi zararlarını alıyorlar; ama diğerleri doğal olarak herhangi bir teminatları olmadığı için o zararları kendi cebinden karşılamak zorunda kalıyorlar. Apartmanlar, çoklu yaşam alanları, siteler çok kritik. Sekiz veya daha fazla konut bir arada, aynı apartman, aynı sitede beraber poliçe yaptırdıklarında yüzde 20’lik de bir indirim var. Dolayısıyla bizim hep önerimiz sitelerde, özellikle apartman yöneticilerinin toplu bir şekilde poliçe yaptırması. Böylece herkesin güvenceye sahip olması ve yüzde 20 gibi bir indirimden de faydalanmaları.
Yaprak Özer: Köy, kırsal alanda böyle bir zorunluluk yok; ama en fazla hasarı oralar görüyor. Okul ve hastane için onları hangi kapsama giriyor?
Okan Utkueri:Kamuya ait okul ve hastaneler zaten kamu kapsamında. Dediğim gibi, zaten Doğal Afet Sigortaları Kurumu sistem olarak kar amacı güden ticari bir yapı değil.Kamu böyle bir karar alınır da kendi konutlarına da yaptırmak isterse, ona göre de sistemin ayarlanması söz konusu; ama sonuçta sistemin hayata geçtiği dönemdeki odak nokta konutlardı, bireylere ait konutlardı. Onların çok ciddi bir deprem güvencesi eksikliği söz konusuydu. Sistem onlar için dizayn edildi ve onlar için şu anda yürüyor.
Yaprak Özer: Küresel risklerimiz büyüdü değil mi?
Okan Utkueri: Çok doğru dünyanın birçok bölgesinde bunu yaşıyoruz. Japonya’daki hadise, Yeni Zelanda, Şili. Kapanış notu olarak söyleyeyim; ’99 depreminden sonra oluşturduğumuz en önemli başarı hikayelerinden birisi, Doğal Afet Sigortaları Kurumunun hayata geçmesi, son derece sağlıklı bir yapı. Çok cüzi primlerle çok kolay bir şekilde kendinizi, binanızı daha doğrusu depreme karşı güvence altına alabiliyorsunuz. Lütfen sisteme sahip çıksınlar konut sahipleri. Poliçelerini yaptırsınlar. Böylece hem sistemimiz büyüsün, hem konutlar güvence altında olsun, hem de olası bir depremde herhangi bir şekilde maddi bir zararla karşılaşmadan hayata devam edebilsinler.
OKAN UTKUERİ KİMDİR?
1990 yılında ODTÜ Gıda Mühendisliği’nden mezun olan Utkueri, yüksek lisansını Bankacılık ve Sigortacılık alanında tamamlayarak kariyerine bambaşka bir yön verdi. Ziraat Bankası’nda başlayan kariyerinde yükselmesi çok fazla sürmedi. 1999-2004 arasında Hür Sigorta A.Ş’nin Genel Müdürlük görevini üstlendi. 2006 yılında Genel Müdür Yardımcısı olarak katıldığı Eureko Sigorta’da, 2006’da Genel Müdür olarak görev yapmaya devam etti. Halen bu görevini sürdüren Utkueri, aynı zamanda DASK’ın kurucu idareciliğini de yapmaktadır.