İçinizde ne kalır? Söyleyemedikleriniz! Birisini kaybettiğinizde, birisini kırdığınızda, birini uğurlarken, birisini karşılarken…
Hepimiz eşitiz. Neden biliyor musunuz? Bilseydiniz atar mıydınız o gaz fişeklerini… Atmazdınız. Bilseydiniz kıyar mıydınız taciz ettiğiniz o küçük kıza… Kıymazdınız. Bilseydiniz böler miydiniz bizi 50-50… Bölmezdiniz.
Neden eşitiz biliyor musunuz? Sabah gözümüzü açtığımızda hepimizin eşit zenginliği var cebinde: 24 TL/saat. Ne bir kuruş fazla ne bir kuruş eksik. Sonra hepsi bitiyor günün sonunda. Biriktirilemiyor. Yarına artıramıyorsunuz.
Neden eşit ya da farklıyız biliyor musunuz, 24 adet saati değerlendirmemize göre…
Santim santim nasıl kullandığımız bizi birbirimizden ayırıp koparıyor.
Kimi seviyor, kimi sövüyor, kimi dövüyor ve hatta öldürüyor!
Bugün kimseye yüksek sesle konuşma, bugün sev, bugün şefkatli ol, geç olmadan hemen şimdi, yarın bu fırsatın olmayabilir. Bir kere yapsan var ya…
Sayın Seçilmişler, bugün ve her gün sevin, sevgi sözcükleri kullanın, yüksek sesle konuşmayın, sövmeyin, hakaret etmeyin! Bir kez de güzel bir şey söyleyin “ötekine”, şimdi! Geç olmadan. Biliyoruz, yapabilirsiniz.
Cannes’da Lions Ödülleri sahiplerini buluyor. Aşağıdaki linke tık’larsanız Hollandalı bir defin firması için hazırlanmış yaratıcı, dokunaklı, faydalı bir reklam kampanyası göreceksiniz.
Ben bugün hemen şimdi söylüyorum: “Anne, baba, kız kardeşim Başak ve Faruk ve Berrak, hepinize çok teşekkür ediyorum hayatımda olduğunuz için ve sizi seviyorum.” Kalan sevgi sözcüklerini yüzlerine söyleyeceğim.
Yapabilirsiniz. Ama ne olur, Sayın Atanmışların konuşurken birbiri ardına sıraladığı sevgi sözcüklerinden sonra, sokakta birbirinin peşi sıra yaşanan şiddet gibi olmasın. Sevgi sözcüğü yerinde güzel, çiçekler gibi çocuklar, gençler gibi… Onların yeri toprağın altı değil, üstü. Bugün söyleyelim ki, yarın geç olmasın.