Vergi fırtınası, bütçe açığı, hayat pahalılığı… rezervler nasıl dolacak, piyango kimlere çıkacak… gece kararnamesini okudun mu, açıklamalara baktın mı?…
Biriyle sohbete başlayın konuşulan konularda sarf edilen cümleler bunlar… Güne haber okuyarak başlayın, ekrana gelen temalar da bunlar. Her şey ekonomi! Hepimiz ekonomist. Ama cep delik cepken delik, o başka. Herkes fakir fukara değil tabii ki. Sohbetlerde geçen konuda sorun şu, bütçe açığı sizin benim yüzümden oluşmadı. Soru ise şu; öyleyse neden hep biz nöbete çağrılıyoruz? Gerçi ekonomi yönetiminin bütçe açığını kapamada, ezber bozmayan davranışı karşısında halkımızın bulduğu yaratıcı yöntemler dudak uçuklatıyor. Tabanda ayrı yukarıda ayrı!…
TİPEX’Lİ ZENGİNLER
Dar gelirliyle ilgili türlü plan var, kimi çoktan uygulamaya geçti. Zenginle ilgili yaratıcı bir düşünce duymadım. Oysa ülkemizde hatırı sayılır sayıda zengin olduğunu biliyoruz. Öyle ki, farklı ülkelerde dereceye giren zenginlerimiz bulunuyor. Kral kadar zengin olanlar mı istersiniz, en gözde metropollerde mahalle kapatanlar mı istersiniz. Siz deyin bunlar şehir efsanesi ben diyeyim gerçeğe yakın söylenti…
Bu arada dar gelirli – emekli sokaklarda. Kimi bulsa konuşuyor. Gelin görün bizim zenginler ketum, çıt yok. Vergi rekortmenleri listesinin üstü tipex’li.
VERME TAAHHÜTÜ
Küresel zenginler ki, sözünü ettiklerimin neredeyse tamamı Batılı, çok ses çıkarıyor, şamata yapıyorlar. Bakın neler diyorlar… Zenginleri, hayırseverlik amacı altında bir araya getiren Gates çifti tarafından kurulmuş, “The Giving Pledge”, diye bir organizasyon var. The Giving Pledge bu hafta bir açıklama yaptı; OpenAI CEO’su Sam Altman’ın servetinin yarısından fazlasını bağışlamayı taahhüt ettiğini ve kulübe katıldığını duyurdu. Altman, bağışlarını insanlar için bolluk yaratmaya yardımcı olan teknoloji alanına yoğunlaştıracakmış.
Altman’ı yakından tanıyoruz, nam-ı diğer OpenAI – ChatGPT, kendisi!… Eşi de teknoloji yatırımcısıymış. Birlikte kaleme aldıkları Bağış Taahhüdü mektubunda, “Buraya gelmemizi birçok insanın sıkı çalışması, yaratıcılığı, cömertliği ve dünyayı iyileştirmeye adanmışlığı sağladı. Toplumun omurgasını inşa eden bu kişiler olmasaydı bu sözü veremezdik” demişler. Ne güzel söylemişler. Sözlerini tutup tutmayacaklarını göreceğiz. Bu tür organizasyonlar ve benzer açıklamalar giderek artıyor.
Diğer yandan bir grup multimilyoner de servetlerinin vergilendirilmesini istiyor. (Akıllara ziyan dediğinizi mi duydum?) Taleplerinin ciddiye alınması en büyük dilekleri. Daha da ilginç olan ise bu grup, bağışçıları biraz küçümsüyor. Bağış sosyal adalet getirmez diyorlar. Hepsine biraz değineceğim, bakarsınız yerli zenginlere ve ekonomi yönetimimize ilham kaynağı oluruz…
KİM NEREYE BAĞIŞLIYOR?
Çoğu tanıdığınız isimlerden söz edebileceğim. Bilin ki, bunlar buzdağının üzeri. Bağış yaptıkları miktarlar tabii ki, dikkat çekiyor ama siz bırakın bunu, lütfen nereye bağış yaptıklarına bakın. Microsoft kurucusu Bill Gates ve eşi Melinda Gates küresel sağlık, eğitim ve yoksulluğun azaltılmasına odaklanıyor, 50 milyar doların üzerinde bağışta bulunmuşlar. Berkshire Hathaway CEO’su Warren Buffett, 120 milyar doların üzerinde olduğu tahmin edilen servetinin yüzde 99’undan fazlasını bağışlama sözü vermiş. Mark Zuckerberg ve eşi (Facebook’un kurucu ortağı) şirket hisselerinin yüzde 99’unu sağlık, eğitim ve teknolojiye odaklanan kendi vakıfları aracılığıyla bağışlamayı taahhüt etmiş. Bu sözün verildiği tarihte hisselerin değeri 45 milyar dolar civarındaymış. Elon Musk: Tesla ve SpaceX’in CEO’su malum. Ayrıntılar çok açık değil ama servetinin önemli bir bölümünü bağışlama sözü vermiş. MacKenzie Scott, Amazon’un sahibi Jeff Bezos’un eski eşi. Irksal eşitlik, LGBTQ+ hakları ve halk sağlığı da dahil olmak üzere geniş bir yelpazede önemli bağışlarda bulunuyor; 8,5 milyar doların üzerinde bağış yaptığı ifade ediliyor. Larry Ellison: Oracle’ın kurucu ortağı, servetinin önemli bir bölümünü eğitim ve tıbbi araştırmalara yoğunlaştırmış. Michael Bloomberg, New York’un eski belediye başkanı ve Bloomberg LP’nin kurucusu, kamu sağlığı, eğitim ve çevre konuların tercih etmiş; 11 milyar doların üzerinde bağışta bulunmuş. Richard Branson, Virgin Group’un kurucusu. İklim değişikliği, doğa koruma ve küresel sağlık gibi konulara odaklanan hayırseverlik faaliyetlerinde bulunmuş. Tuhaf mı bu insanlar, neden taşa toprağa betona tapınmıyorlar…
BİR KİTAP OKUDU, DEĞİŞTİ
Tuhaf bir örnek daha; Gemma McGough çok zengin. O kadar ki İngiltere’de yüzde 1’de olduğunu okudum. Şirketi Product Compliance Specialists’i satmış, multimilyoner olmuş. Naomi Klein’ın kapitalizmin iklim üzerindeki etkisi hakkındaki kitabı “This Changes Everything”i okumuş. “Düşüncelerimde büyük bir değişim oldu, Porsche’mi sattım Tesla aldım” diyor. Servetinin büyük bir kısmı yatırımlardan, tahvillerden ve kiralık mülklerden geliyor. Mali müşaviri kendisine vergisini düşürecek yasal boşluklar önermiş. McGough birden “evreka” demiş. Ülkenin vergi politikasının adil olmadığını düşünerek katkı sağlamaya karar vermiş. “Hayırseverlik yeterli değil, vergi vermeliyiz” sloganıyla dolaşıyor. “Bağış yapmak çok güzel bir duygu, bir zevk, ama sistem düzeyinde çözüm değil” diyor. Hükümetlerin net servet üzerinden vergi almasını savunan multimilyoner ve milyarderlerden oluşan “Vatansever Milyonerler”in İngiltere şubesine katılmış.
GÖNÜLSÜZ MİLYONERLER
“The Reluctant Millionaires” başlığı film yapımcısı, aktivist ve multimilyoner varis Abigail Disney tarafından sunulan bir belgesel. Zenginlerden daha yüksek vergi alınmasını ve servet eşitsizliğinin giderilmesini savunan varlıklı bireylerin hikayelerini aktarıyor. Servetlerine rağmen, aşırı servet yoğunlaşmasının demokrasi ve toplum üzerindeki zararlı etkilerini gözlediklerini söylüyorlar. “Neden?” diye soruyor insan doğal olarak! “Ahlaki sorumluluk” diyorlar. Benim de fikrim var; sosyal istikrarın kendilerine faydası, itibar, sivil katılıma inanmak ve yaşanabilir bir ortam sağlamak. Unutmayalım onların da çoluğu çocuğu var. Servetin birkaç kişinin elinde toplanmasının demokratik süreçleri baltaladığını ve toplumsal huzursuzluğa yol açtığını savunuyorlar. Kaldı ki, bu durumu her gün bizzat yaşıyor ve yaşatıyorlar. Ben de biliyorum, özel jetle çevre konferansında boy göstermek gibi… Kötünün iyisi diyerek devam edelim mi turumuza. Adalet ve hakkaniyeti teşvik eden daha geniş katılımlı sistemde, adil bir toplum yaratmak için zenginlerden daha yüksek vergi alınmasını ve servetin yeniden dağılımını teşvik eden politikalar için lobi yapmalarını alkışlamalıyız. Böyle bir gruptan çıkan bir rapor okumuştum, zenginleştikçe öylesine az harcama yaptıkları ortaya çıkmış ki, kendileri de “dur” diyor.
“BENİ HEMEN ŞİMDİ VERGİLENDİR”
Bir örnek daha; müthiş bir servetin varisi olan 30 yaşındaki Marlene Engelhorn. Hayırsever olmanın sadece mevcut güç dinamiklerini devam ettirdiğine inanıyor. Ultra zenginlerin vergilendirilme biçiminde yapısal bir değişiklik yapılması çağrısında bulunuyor.
“Tax Me Now” adlı grubun kurucularından. “Ben eşitsiz bir toplumun ürünüyüm, multimilyonlarla doğdum” derken abartmıyor; aile serveti, yaklaşık 150 yıl önce dünyanın en büyük kimya şirketlerinden biri olan BASF’yi kuran Friedrich Engelhorn ile ilaç ve tıbbi ekipman üreten bir diğer aile şirketi Boehringer Mannheim’a dayanıyor. İkinci firma 1997’de 11 milyar dolara Roche’a satılmış. Okuduğum röportajda, avukatının mirası üzerine geçirirken “dilediğin gibi harca” deyişine takılmış; “Git oyna der gibiydi” diye aktarıyor, çok içerlemiş. Medyanın kendileriyle “zengin çocuklar kulübü” diye alay etmesine de sinir olduğunu saklamıyor.
ZENGİNLERİ NEREDE NASIL VERGİLENDİRİYORLAR?
Merak ettim, ben de bu bölüm için yazının girişinde konu ettiğim Sam Altman’ın ChatGPT’sinden araştırma desteği aldım. Öğrendiklerimden örnekleri paylaşayım; İspanya, bölgelere göre değişen belirli eşiklerin üzerindeki net servet üzerinden %0,2 – %3,5 arasında servet vergisine sahip. İspanya 2022 ve 2023 yılları için 3 milyon Euro’yu (yaklaşık 3,25 milyon ABD Doları) aşan net varlıklar üzerinden %1,7 – %3,5 arasında değişen bir “dayanışma varlık vergisi” getirmiş. Norveç, 1,7 milyon NOK’u (yaklaşık 160 bin ABD Doları) aşan bireysel net servet üzerinden %1 oranında servet vergisi alıyor. 20 milyon NOK’un (yaklaşık 1,94 milyon ABD Doları) üzerindeki servet için oran daha yüksek. İsviçre, servet vergisini kanton düzeyinde uyguluyor, vergi, dünya çapındaki varlıklar için de geçerli. Fransa 2018 yılında genel net servet vergisini kaldırarak yerine gayrimenkul servet vergisi getirmiş. Değeri 1,3 milyon Euro ve üzerinde olan net gayrimenkul varlıkları için %1,5’e varan oranlarda uygulanıyor. İtalya’da yerleşikler tarafından yurt dışında tutulan finansal varlıklara ve gayrimenkullere vergi uygulanıyor. Oranlar finansal varlıklar için %0,2 ve gayrimenkuller için %0,76.
ZENGİNİN MALI ÇENE YORSUN
Sosyal adaletten söz ederken mangaldaki külleri yerinde bırakalım. Yaratıcı, yapıcı, sürdürülebilir ve gerçekçi ama hümanist bir yaklaşım ortaya koyalım. Ve mutlaka kapsayıcı olsun.