Her şeye bir Türk dokunuyor. Binlerce ölüme neden olan Corona virüse karşı geliştirilen aşının mucidi de, kara deliği görüntüleyen ekibin içinde yer alan kilit bilim insanı da, gelmiş geçmiş en pahalı NFT sanat eserini yaratan endüstriyel tasarımcı da, dünyanın sayılı iyi üniversitesinin gazetecilik okuluna direktör atanan etik ve bilgi güvenliği konusunda çalışmalarıyla Pulitzer’e aday gösterilen akademisyen de, insansız uzay aracı geliştiren üniversite ekipleri arasına giren gençler de, New York-Londra’da her köşe başından fırlayan Getir’in mucidi de, her ne kadar tartışmalı olsa da çatışma alanlarında Ukrayna’daki direnişçilere savunma kalkanı yaratan insansız hava araçları da, Financial Times’da Kebap ve Ötesi başlığıyla, tarhanayla levrek; kaz ciğeri, pirinç ve tatlı kumkat reçeli ile ördek; deniz yosunu kremalı karides çeşitlemesiyle damak tadını zıplatan aşçı da, Londra Çağdaş Sanatlar Enstitüsü’nün ilk kadın direktörü de bir Türk…
Atatürk’ü anmak, 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı’nı kutlamanın en şahane yolu bu değilse ne olabilir acaba?…
Unuttuklarım, dikkatimden kaçan, hiç radarıma takılmamış, konuya hakim olmadığım için anlamakta güçlük çektiğim uzmanlıklarda yer alan sürüyle başarılı kadın erkek Türk var. Modadan siyasete, bilimden girişime… Tüm başarılı Türkleri temsilen son bir iki haftalık güncel gelişmeleri cımbızla çektiğimi anımsatarak “Ama yetmez” demek zorundayım.
Mustafa Kemal’in, Türk gençliğinden söz ederken kullandığı “gözüm arkamda kalmayacak” ifadesini bugünkü şartlara tercüme edecek olsaydık, dünyada söz sahibi olabilecek daha çok sayıda, daha çeşitli alanda, daha farklı uzmanlıklarda Türk görmek isteyeceğinden şüphem yok.
Konunun bir de farklı yönü var, ıskalamak genel görünümü eksik anlamak olabilir. Dünya üzerinde her an farklı içerik ve teknik nitelikte sayısız görüşme, toplantı yapılıyor. Pek çok uzman ve başarılı isim yorum, bilgi ve veri paylaşımı yapıyor. Yukarıda yalnızca birkaçını sıralayabildiğim “müthiş” başarılı isme karşın, bunca toplantıda, popüler olmayan konularda, özellikle daralmış uzmanlık alanlarında Türk isme rastlamak çoğu zaman rastlantısal olabiliyor. Türklerin ana akım dışında iştah geliştirmemeleri; eğitim sistemimizde disiplinler arası çalışmanın yaygın olmamasından, farklı ülke halklarına göre zorunluluğu görece az hissedilen koşulların, yine görece az rahatsızlık vermiş olmasından kaynaklandığını düşünüyorum… Okyanusların dibinde yetişen nadir yosunların tükenmesi… kutuplarda buzulların erimesiyle ortay çıkan viral tehlike… Uzak Doğu Asya’da pirincin kalitesi gibi özel ihtiyaç ve sorunları adresleyen konularda uzmanlaşmak doğal olarak zaman alıyor. Siyasi ve ekonomik nedenlerle geleceğini dışarıda arayanların yanı sıra iklim krizi gibi doğal koşulların da halkları yoğun olarak yerinden edeceğini biliyoruz… Entelektüel göç arttıkça, Türk isimleri her alanda ve düzeyde uluslararası platformda göstereceğimizi söylemek kehanet değil. Kaçınılmaz ama önlenebilir, olumlu ama üzücü… ve dikkatle değerlendirmeyi hak eden bir olgu.
İNSANSIZ GEZEGEN KEŞİF ARACI
Yaşları, günün anlam ve önemine en yakın olan grupla başlamama izin verirseniz,
Yıldız Rover/Uydu Takımlarının çalışmalarını tanıtmak isterim. Grubu temsil eden gençlerle gerçekleştirdiğim söyleşi youtube kanalımda ve Spotify’da. Geliştirdikleri insansız gezegen keşif aracı (Rover), önce NASA desteğiyle ABD Utah’ta düzenlenecek olan University Rover Challenge (URC)’da ardından Polonya’da yapılacak Avrupa Uzay Ajansı destekli European Rover Challenge (ERC) yarışmasında Türkiye’yi temsil edecek. Çalışmaları 2020’de başlamış. Yedi farklı uzmanlık alanından yaklaşık 45 kişiler. Rover, minyatür bir araç. Hafif olduğu için uzaya daha kolay çıkarılabiliyor. Ekip, uzay çalışmalarını gezegenimizin günlük sosyal ihtiyaçlarına uyarlamaya çalıştığı için paha biçilmez bir proje gerçekleştiriyor. Mars’ta ya da diğer gezegenlerde tarıma olanak yaratmanın yanı sıra, arama kurtarma çalışmalarında, savunma sanayiinde, arkeolojik çalışmalarda, madencilikte, pandemi gibi özel durumlarda hasta ilişkisi kurma fonksiyonlarına sahip… Onları dinlerken, günlük hayattaki yaşça ileri modelleri gözümün önünden geçti; ne ara bu çocukları bozmayı başarıyoruz diye sordum kendi kendime. Destek olmanızı rica edeceğim bu çalışmanın detaylarını dinlerken dar bütçelerle yarışmaya katıldıklarını, vize alamadıklarını öğrenmek üzücüydü. Yılmadan yaratıcı çözüm yollarına başvurduklarını görmek ise gözümüzün arkada kalmayacağının işareti!
LONDRA’DA SANAT VE BİR TÜRK
Londra, klişe bir tanımlama nitelemezseniz sahne ve görsel sanatların başkenti. Institute of Contemporary Arts/Çağdaş Sanatlar Enstitüsü (ICA) 75 yıllık tarihinde ilk kez bir kadın direktör liderliğinde yönetilecek. O kadın bir Türk olunca daha başka oluyor! Pandemide İKSV’den Southbank Centre’a, takiben ICA’ya transfer olan Bengi Ünsal, yenilikçi yönetim modelleriyle İngiliz basının ilgisini toplayan bir sanat profesyoneli.
ICA’nın sosyal medya hesaplarından yapılan geniş kapsamlı açıklama ve İngiliz basınında yer alan haberlerde Ünsal’ın eğitimi de kariyeri de övgüyle ifade buluyor. ICA, dünya sıralamasındaki en iyi sanatçılara ve sanat etkinliklerine ev sahipliği yapıyor. ICA’yı yönetmek, küresel bir başarı.
PANDEMİYİ ATLATABİLDİYSEK
BioNTech’in kurucu ortakları Uğur Şahin ile Özlem Türeci insanlık adına, kanser ve bulaşıcı hastalıklarla mücadele için geliştirdikleri yaklaşımlarla bağışıklık sistemimizle ilgili devrim niteliğinde buluşla deyim yerindeyse tarih yazdılar. Türkiye yazık ki pandemiye aşı üretemez bir ülke olarak adım attı, bugün kapıları hala dünyaya kapalı Çin aşısına umutla sarılırken, dünya BioNTech’in geliştirdiği aşılarla çözüme daha hızlı kavuşmanın yollarını aradı. Acı-tatlı ama her iki bilgi de ders niteliğinde gerçek. Bireysel sağlığımıza dair büyük aydınlanma yaşamamıza vesile olan karı koca immünolog bilim insanlarına ilişkin medyada çarşaf çarşaf haberler çıktı. Övgü dolu ifadeler yer aldı. En çok da dünyanın en zenginleri arasında aldıkları yeri ballandıra ballandıra anlatan haberler dikkat çekti. Onlar ise duruşlarıyla, mütevazı olmanın şıklığını, şeffaflıkla gelen başarıyı, çok çalışma sonunda elde edilen kazancın manevi yüzünü daha iyi anlatamazlardı herhalde. Tıp ve insanlık tarihinde benzeri görülmemiş bir hızla 11 ay içinde laboratuvar ve klinik testleri onaylanan aşı sayesinde ayakta ve hayatta olduğumuz gerçeğine ek olarak yakın bir gelecekte kanser konusunda resmen açıklayacakları bilgilerle insan ömrü ve yaşam kalitesi açısından sınırları denememize vesile olacaklarına şüphe yok.
SAMANYOLU
Samanyolu galaksisinde süper kütleli kara delikten ilk kez elde edilen görüntüler ufkumuzu zorlarken, bu süper hayal üzerinde çalışan bilim insanlarından biri Türk astrofizikçi Feryal Özel. Yay ve Akrep takımyıldızlarının sınırına yakın olan Sagittarius A* isimli Samanyolu kara deliğinin Güneş’ten yaklaşık 4 milyon kat daha büyük olduğu belirtiliyor. Yaklaşık 60 milyon dolar harcanan öngörülere göre 27 bin ışık yılı uzaklıkta olan kara deliğin görüntüsü dünya çapında sekiz senkronize radyo teleskopdan oluşan bir sistemle elde edildi. Özel’in araştırma alanları karadelikler, nötron yıldızları. Dünyanın en tanınmış bilim insanları ile birlikte “Büyük Fikirler” listesinde yer alıyor. Akademik ve profesyonel deneyimi gerçekten görkemli. Yanı sıra o kadar gerçek ve hayatın içinde biri; aktif bir sporcu, maraton ve tiratlon koşucusu.
BİLGİNİN GÜVENLİĞİ VE ETİK
Ve gelelim dünyanın önemli eğitim kurumlarından Columbia Üniversitesi’nin, en az kendisi kadar ünlü ve önem atfedilen fakültelerinden iletişim okulu bünyesinde yer alan Craig Newmark Center for Journalism’in 1 Temmuz itibarıyla başına geçecek Türk direktör Profesör Zeynep Tüfekçi’ye. Tüfekçi’yi hangi vesileyle izlemeye başladım tam olarak anımsayamıyorum… Bununla birlikte sosyoloji, eğitim yazılarına ayrı bir tat verdiği için Türk siyasi ve sosyal tarihine damgasını vuran Gezi analizlerinden söz etmek isterim. Okumaya başlayınca mutlaka radarınıza almak isteyeceğiniz bir bilim insanı-yazar. Dünyayı yerinden hoplatmaya yeten, Amerikan yönetimi dahil basını Corona konusunda gerçeklerle buluşturarak hizaya getirdiğini söyleyebileceğim Türk de ta kendisi! Deneme tadında yazıları, The Atlantic, The New York Times, The Washington Post, WIRED, Scientific American gibi yüksek tirajlı ve popüler platformlarda yayınlanıyor. Craig List olarak bilinen girişimi yaratan milyarder girişimcinin bağışlarıyla 2021 ikinci yarısında kurulan Craig Newmark Center for Journalism “Ethics and Security” yani Gazetecilik Etiği ve Güvenliği üzerinde yoğunlaşan bir eğitimi kurumu. Tüfekçi’nin bundan sonraki konsantrasyonu asrın pandemisi sayılan bilgi güvenliği olacak. Köşe yazarı olarak Pulitzer’e aday gösterilen, disiplinler arası çalışmaları üzerinden bilim, teknoloji ve sosyal gruplarda karmaşık ilişkileri inceleyen Tüfekçi’nin, COVID-19 salgını, dijital teknoloji ve yapay zekanın sosyal etkileri üzerine yazıları geriye dönük de eminim ilginizi çekecek.
GURME MUTFAK VE AŞÇILARIMIZ
Financial Times yemek yazarı Ajesh Patalay, bu hafta Türkiye’de gastronominin sınırlarını zorlayan aşçılarla tanıştığını uzun bir makaleyle aktardı. İstanbul’un en çok konuşulan “fine dining” restoranlarından birinin kurucusu olan Fatih Tutak’ın Türk mutfağının köklerini ve mirasını hiçbir detayı es geçmeden modern, zarif ve sade bir şekilde yorumladığı ifade ediliyor. Mekanın şefi ve kurucusu Fatih Tutak’ın, “Türk yemeği sadece kebap değildir” sözlerini alıntılıyor. Patalay, Tutak’ın kuzu kıyması, otlar ve Antep fıstığını karıştırıp sıcak kömürlerin üzerinde yaptığı eti anlata anlata bitiremiyor. Tutak’ın, İstanbul’u modern bir gastronomi destinasyonu haline getirmek için çalışan şeflerden biri olduğuna dikkat çekiyor. Patalay “Yemeklerinin kökleri geleneğe dayanıyor olabilir, ancak yaklaşımı güncel ve son teknoloji hissettiriyor” diye aktardığı unutamadığı lezzetlerden birini şöyle tanımlıyor; “…kuru demirhindi ve kalamar mürekkebinden yapılmış yenilebilir bir kabuk içinde gelen pirinçle doldurulmuş sokak yemeği midye dolması yeniden yorumlanmış…” Denediği diğer lezzetler arasında; ekmek tarhanası ile levrek; kaz ciğeri, pirinç ve tatlı kumkat reçeli ile ördek; deniz yosunu kremalı karidesi sıralıyor.
NFT MUCİZESİ VE ANADOL
Refik Anadol sosyal medyasında “Değerli dostlar…” diye başlayan duyurusunda, Christie’s müzayedesinde rekor fiyatlar gören “Casa Batlló: Yaşayan Mimari” projesini aktarıyor. Firmenich ile iş birliği içinde gerçek zamanlı koku artırma ile cepheden alınan gerçek zamanlı verileri kullanarak ikonik Gaudi binasını yeniden tasavvur eden dinamik bir NFT! Bu çalışma ve Anadol’un son zamanlardaki tüm eserleri satış rakamlarıyla ufkumuzu zorluyor. Anadol, görsellerinin niteliği kadar değerlemesiyle piyasada yürekleri tam anlamıyla hoplatıyor. Halen New York Rockefeller Plaza’da halka açık yapay zeka şaheseri heykeli, Barselona’da Casa Batlló’da canlı performansı ücretsiz! Anadol’un çalışması Monet, Picasso, Warhol, Basquiat, Banksy ve Van Gogh’un eserlerinin yanı sıra Christie’s müzayedesindeki en başarılı yegane NFT performansı.
İnsanlara dokunmanın bundan daha etkili bir yöntemini bilen var mı acaba? Anadol, bir medya sanatçısı, yönetmen ve makine zekası estetiğinde öncü. Los Angeles’da yerleşik. “Refik Anadol Studio” ve “RAS LAB”de dünyanın konuştuğu bu üç boyutlu veri heykelleri ve resimleri, canlı işitsel/görsel performansları ve sürükleyici enstalasyonları çeşitli sanal ve fiziksel biçimleri özetle bir sanat şöleni üretiyor.
AMA YETMEZ, DİĞER GERÇEKLER BİZİ BEKLER!
Anlata anlata bitirilemeyecek konular, gururla ifade edilecek isimler, insanlık tarihine yazılmış buluşlar ve bunlara imza atan Türkler!… İnsan kıvançla doluyor. 19 Mayıs’ı kutlarken, bir de umudunu yitirmiş olanlar, imkansızlık yüzünden çıkmazda olan, şiddetinden geçtik cinsel zorbalığa maruz kalıp babasından çocuk doğurmak zorunda kalmasını normal karşılayan adalet önünde çaresiz olan gençler de var. Dünyanın parmakla gösterdiği gençler var ama okuma yazması olmayan Türk gençleri de var. En güzel yemekleri pişirenler var ama her gece aç yatan Türk gençleri de var. Kapsayıcı duyarlılık, imkan ve şefkat tüm gençlerimize eşit ulaşmalı. 19 Mayıs o zaman coşku ve umutla anmaya vesile olur.