Hudayinabit

 

 

Haberi okumadım, okuyamadım, okumayacağım. Resimlere bakmadım, bakmayacağım. Diyorum ama olmuyor işte!

 

“Diyarbakır’da önceki akşam Bağlar Semti Koşuyolu Parkı’ndaki otobüs durağı yanında patlayan, 7’si çocuk 10 kişinin ölümüne ve 15 kişinin de yaralanmasına neden olan bombanın, 12 kilogramlık bir termos içine koyulduğu saptandı. Korkunç patlamada ölenlerden çoğunun cesetleri parçalandığı için kimlik tespitinde güçlük çekildi…”

 

Farkında mıyız bilmem, giden insan sermayesi. Bu ülkede hudayinabit (Kelime anlamı; 1. Kendiliğinden yetişen (bitki) 2. mecaz  Başıboş büyümüş kimse 3. mecaz Eğitim görmemiş, kendi kendini yetiştirmiş olan kimse) olarak yetiştiğine ilişkin yaygın bir kanı var. Oysa her bir doğum bir mucize. Her bir hayat bir kaynak. Her bir yaşam bir umut.

 

Geçtiğimiz hafta 11 Eylül törer saldırılarının yıldönümüydü. Olay ABD topraklarında meydana geldiği ve tarihin en kanlı saldırılarından biri olduğu için terörün varlığı tescillendi. Terör yalnızca Amerikalıları vurmuş gibi. Aşağıda okuyacaklarınız kendi topraklarında darbe yiyen ABD’nin terör iletişimi. İletişimci gözüyle profesyonel bir çalışma, kan, gözyaşı, umut, kendince tarih, psikoloji, canlı hikayeler… Tekmili birarada.

 

“Yeniden Yapılanma ve Direnç; 11 Eylül’den 5 Yıl Sonra”, Amerikan Dışişleri Bakanlığı’nın hazırladığı yeni bir dergi. Kim bilir dünya üzerinde kaç kişiye gönderiliyor. Meğer kurum tarafından yayınlanan beş dergi daha varmış. Bizim dışişlerinin bir dergisi var mı acaba? Elektronik olarak gönderilen pdf dosyası elime ulaştığında, hemen herkesin yapacağı gibi propaganda aracı dedim ve geçtim. Sonra aklıma takıldı, açıp inceledim.

 

Derginin içindeki konu başlıklarından bazıları şöyle:

“11 Eylül’ü Hatırlamak”; İkiz Kuleler’in bulunduğu alanın yeniden yapılanması anlatılıyor.

“Ziyaretçilere Sıcak Karşılama: 11 Eylül’den bu yana seyahatler”; ABD’ye girişte uygulanan sıkı kuralların gerekçelerini aktarıyor.

“11 Eylül Sonrası İnançlararası Diyalog”; Bir İslam bilgini, bir Haham, bir Hıristiyan din görevlisiyle yapılmış söyleşide dostluk vurgulanıyor…

“Kurbanları Hatırlamak”; 11 Eylül’de ölenlerin anısına yapılan anıtları detaylarıyla veriyor.

“Yeni Başlangıçlar”; 11 Eylül’den etkilenen bazı New Yorkluların yaşamlarını nasıl yeniden şekillendirdiklerini aktaran insan hikayeleri…

El Kaide Terörü ve mensuplarına ilişkin çarpıcı araştırma sonuçları (Örneğin; teröristlerin büyük bir kısmı orta, liderleri üst sınıftan. Çoğunluk laik eğitimden geçmiş; ılımlı dini inanışı olan, laik görünen ailelerden geliyor. Radikalleşme süreçleri, eğitim için geldikleri Batı’da gerçekleşiyor. Dörtte üçü evli, üçte ikisi de çocuk sahibi. Çoğu profesyonel/ yarı profesyonel meslekleri sahibi. Çok azının sabıkası bulunuyor. Hiçbir zihinsel rahatsızlığa rastlanmıyor.)

 

Ve uzun uzun terör listeleri… Nerede kaç kişi ölmüş. Kenya, İspanya, İngiltere, ABD… Aralarında bir tek Türkiye yok! Yıllar boyunca ülkedeki tek sürekli ve sürdürülebilir şey olan teröre verdiğimiz 35 binin üzerinde candan söz edilmiyor. Türkiye’de terör meğer hiç yaşanmamış. Oysa…

 

“… Diyarbakır’da meydana gelen patlamada ölen 9 kişinin cenazeleri dün ailelerine teslim edildi. 35 yaşındaki Faide Demir ve çocukları 13 yaşındaki Mizgin, 9 yaşındaki Dilan, 3 yaşındaki Şilan, 6 yaşındaki Zilan Demir ve Faide Demir’in kız kardeşi Emine Yetişecek, dün Silvan Mezarlığında gözyaşları arasında toprağa verildi…“

 

İkiz  Kuleler’in yerinde 16 dönüm üzerine kurulacak terör anıtı 11 Eylül 2009’da açılacak. İki büyük havuz ve şehirden gelen gürültüyü önlemek için havuzlar etrafında ağaçlar ve şelaleler bulunacak, havuzların kenarına kurbanların adı yazılacak. Ziyaretçiler, şelale ve havuzların görülebildiği sessiz bir mekan olan Anıt Salonu’ndan geçerek buraya ulaşacak. Gidenleri geri getirmeyecek ama hiç değilse isimleri bir yerde yaşayacak. Geride kalanlar o soğuk mermerde yazan isme dokunup okşayabilecek.

 

1984 – 2000 yılları arası dönem incelendiğinde, PKK terör örgütü tarafından toplam 21 bin 866 terör saldırısı düzenlenmiş. (Kaynak: Rakamlarla Terör, 2004). Kadın, çocuk, polis, asker, öğrenci, yaşlı binlerce kişi hayatını yitirdi. Bu yılın ilk yedi ayında güvenlik güçleri 91 şehit verdi, sadece temmuzda 25 kişi.

 

Bu insanları anacak bir anıt yok. Doğru dürüst bilgi bile yok. İstanbul’daki saldırılarda tam olarak kaç kişinin öldüğünü bulmak için ciddi bir süre harcadım. Neve Şalom Sinagogu’nda 25, Beth İsrael Sinagogu’nda 32,  İngiliz Başkonsolosluğu’nda 19, Levent HSBC Bankası’nda 15 ile canlı bombalarında aralarında bulunduğu toplam 91 kişi hayatını kaybetti. Terör saldırılarında, toplam 850 kişi de yaralandı. Hasar gören HSBC binası hala onarılmadı. Bina dehşet veren ucuz bir anıt. Sarkan demirler, çöken betonlar ruhumuza işliyor. Neden sonra bir firmanın reklam panosuyla kapandı. Hala bakamıyorum.

 

Faide, Mizgin, Dilan, Silan, Zilan… Neden öldürüldüğünüzü bilmiyorsunuz. Yanlış yerde vurdu sizi terör. Hiç kimse sizi anımsamayacak. Arkanızdan anne ya da babanız ağlayamayacak, isyan edemeyecek, ederse teröristle işbirliği mi yapıyorsun diye damga yiyecek. Acısını içine gömecek. Oysa Amerikan topraklarında can vermiş olsaydınız mutlaka bir anıtta adınız geçecek, hakkınızda bir sürü hikaye orada burada çıkacaktı. Anne ya da babanız Başkan’ın çiftliğinin hemen önünde hesap sormak için kamp kurabilecekti. Şöyle düşünüyor olabilirsiniz; ben 6, 9, 3 yaşında zaten hudayinabit ortaya çıkmışım, daha hiçbir şey yaşamamışken geldiğim gibi gitmişim, anıtı ne yapayım?

 

Bu bir insan kaynakları hikayesidir. Kalan sağlar bizimdir.

Paylaş

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir