Türkiye’de internet; başta İngiltere, Brezilya, Çin ve Hindistan gibi dünya devleri olmak üzere birçok ülkeden daha yüksek oranda “arama”, “eğlence” ve “haber” üzerine yoğunlaşmış durumda. Kısacası, insanlar artık bilgiyi birinci elden internetten alıyor ve bu değişime ayak uydurmak için şirketlerin bu değişime ayak uydurması gerekiyor. Mike Read’in hazırladığı “State of Turkish Internet” (Türk İnternet Kullanıcısının Profili) başlıklı tablo, iletişim uzmanlığının bu alanda Türkiye için kritik önemini bir kez daha gösteriyor.
İstatistikler konuşsun!
Konuyla ilgili aktarılan rakamlar da yeterince fikir verici. Kullanıcıların yüzde 57’si bir markayla sosyal medya üzerinden iletişime geçerken, yüzde 40’ı en az bir marka sayfasını takip ediyor. Günümüzde her beş kişiden biri, ürün araştırmak için haftada en az iki kez sosyal medya araştırması yapıyor. Kullanıcıların neredeyse yarısının bir ürün ve marka hakkında bir şey paylaştığı günümüzde, üç kişiden biri aldıkları ürün hakkında yorum yapıyor. Buradaki verilerden hareketle, “sosyal medya” tüketiciyi daha önceden hazırlanan içeriğe davet etmek yerine eş zamanlı etkileşimde bulunabildikleri bir iletişim alanı olarak tanımlanıyor. Geleneksel çizgide bir kırılmanın yaşanmasıysa, “içerik” belirleyiciliğinin ortadan kalktığı anlamına gelmiyor. Aksine yeni medyada “içerik yönetimi”, odaklanmış bir uzmanlık ve tam zamanlı bir iletişim uzmanlığı gerektiriyor.
Herkesin uzmanlık vadettiği konu: içerik yönetimi
Artık her yere ulaşan geniş bant bağlantılar ve artan mobil cihazlarla birlikte online iletişim, televizyonların sarsılmazmış gibi görünen tahtına meydan okuyor. Bu durum Halkla İlişkiler alanında yeni eğilimler yaratıyor. Biraz el yordamı, biraz da uyarlama yöntemlerle idare edilmeye çalışılan dijital dünyada gündemi sosyal medya belirliyor.
Sosyal medya denilen karmaşık dünyayı anlamak için her geçen gün daha detaylı çalışmalar yapılıyor. Bunlardan biri de Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nden Ebru Özgen ve Hüsnur Doymuş’un hazırladıkları bir çalışma. “Sosyal Medya Pazarlamasında Farklılaştırıcı Bir Unsur Olarak İçerik Yönetimi Konusuna İletişimsel Bir Yaklaşım” adını taşıyan bu çalışma, içerik yönetimi konusunda önemli veriler sunuyor.
Özellikle sosyal mecranın, markalar tarafından etkin kullanımı üzerine yoğunlaşan bu raporda pazarlama yönetimi konusunda ilgi çekici başlıklar var. Marka erişiminin artırılmasına dönük bu tip bir yoğunlaşmanın arkasında tüketicilerle interaktif bir iletişim sağlanmasına yönelik bir motivasyon var.
Neye yarar bu sosyal medya?
Gündemin oluştuğu anda gündemden düştüğü bu yeni evrende sosyal medya, iletişim olanakları açısından kritik bir öneme haiz. Çalışmada Weinberg’ten aktarılan başlıklar, şirketlerin iletişim sektörüne adaptasyonunu neden ciddiye alması gerektiği konusunda yeterince aydınlatıcı. Buna göre marka farkındalığı yaratma, fikir tüketici davranışlarını yönetme, pazarlama stratejileri geliştirme, markanın itibar ve imajını artırma ya da ürün satışlarını çoğaltmak gibi konularda sosyal medya pazarlaması ön plana çıkıyor.
Elbette pazar bölümlendirilmesi yapılırken, çalışmada bir kavramın altı kalın çizgilerle çiziliyor: “içerik yönetimi”. Bu alanda çalışan hemen herkesin çok iddialı olduğu ancak gerçek anlamda az kişinin yaratıcı çözümler sunabildiği içerik evreninde sektörel uzmanlığı ve tüketici davranış profilini uyumla bağlayacak bir iletişim yönetimi gerekiyor.