Ekonomik kriz yaratıcılığımızı zorluyor. Alternatifleri geliştirmek, yeni pazarlara yelken açmak, farklı hayaller kurmak zorundayız. Yaratıcılık adına oluşturulan konulardan biri İpek Yolu’nu canlandırmak. “Battı Batı yan gider İpek Yolu şahane” tadında bir ruh hali hakim İpek Yolu Projesi’ne… Karşı değilim ama yaratıcılık adına geliştirilen hayallerin de ayakları yere basmalı.
Çin’den başlayarak Anadolu ve Akdeniz üzerinden Avrupa’ya kadar uzanan, ipek, porselen, kağıt, baharat ve değerli taşların taşınmasının yanında kıtalar arasındaki kültür alışverişine de imkan sağlayan binlerce kilometre uzunluğundaki kervan yolları İpek Yolu olarak anılıyor. Orta Çağda, ticaret kervanları, şimdiki Çin’in Şian kentinden hareket ederek Özbekistan’ın Kaşgar kentine gelirler, burada ya Afganistan ovalarından Hazar Denizi’ne ya da Karakurum Dağları’nı aşarak İran üzerinden Anadolu’ya ulaşırlardı. Anadolu’dan da Avrupa’ya giderlerdi.
Dünya nüfusunun yüzde 60’ının yaşadığı İpek Yolu güzergahındaki ticaretin tekrar canlandırılması adına Uluslararası Karayolu Taşımacılığı Birliği (IRU), “Ekonomik İşbirliği Teşkilatı” (EİT) ve NATO harekete geçti. Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu Projesi ile Londra’dan kalkacak bir trenin kesintisiz olarak Çin’e ulaşabilmesi hayal ediliyor.
Kimin ne işine yarar? Türkiye’ye bakmak bile yeter. Türkiye’nin toplam ihracatı ortalama 105 milyar Dolar. İpek Yolu coğrafyasında ülke başına en büyük ihracat 2 milyar Dolar… Geliştirilecek önemli fırsatlar bulunuyor. Batı’da tüketim daraldı, Doğu’da girilmemiş pazarlar duruyor. Ancak, unutmayalım, İpek Yolu yalnızca ticaret yolu değildi. Aynı zamanda iletişim yoluydu. O gün iletişimin hızı aylar hatta yıllarla ifade ediliyordu. Ama bu iletişim sayesinde ticaret gelişti. Bilinmeyen satın alınabilir mi? Tanınmayan yere gidilir mi? Bugün iletişim anlık. İpek Yolu’nu canlandırmak romantik olduğu kadar güzel. Ama nasıl?
Dünyada nüfusun yüzde 16.9’u, yani 1 milyar 114 milyon 275 bin kişi internet kullanıyor. Bölgeler arasında internet kullanıcılarının nüfusa oranı açısından Kuzey Amerika yüzde 69.7 ile ilk sırada, bu bölgeyi yüzde 53.5 ile Avustralya, yüzde 38.9 ile de Avrupa izliyor. Ticaret ve ekonominin en yoğun olduğu bölgeler de iletişimin yaygın ve serbest olduğu bu coğrafyalar.
İletişimin en önemli aracı olan internet, İpek Yolu üzerindeki ülkelerde yasaklı. Sansürle boğuşuyor. Türkiye, Dünya Basın Özgürlüğü Sıralaması’nda 173 ülke içerisinde 102nci. Aralarında ‘Youtube’, ‘Geocities’ gibi popüler sitelerin de bulunduğu toplam 853 internet sitesinin erişimi engellendi. Bu listeye en son dünyaca ünlü İngiliz biliminsanı Richard Dawkins’in sitesi ile Google’ın blog servisi blogger eklendi.
Harvard Hukuk Fakültesi ile Toronto, Cambridge ve Oxford üniversitelerinin ortaklaşa yürüttüğü OpenNet Initiative’in araştırmasına göre aralarında İpek Yolu üstünde ya da civarında ülkelerin bulunduğu 10 ülke ‘yaygın engelleyici’ olarak tanımlanıyor. Ülkelerin başında Çin, İran, Suudi Arabistan, Tunus, Burma ve Özbekistan bulunuyor. Çin’in adı internet sansürüyle özdeşleşiyor. İran internet konusunda sansür ötesi bir tehdit; idam edilenler, hapis cezası alanlar var. Hindistan’da da yasaklar gözleniyor…
Geçmişte çocuklara anlattığımız masallarda, iyi ve kötü siyahla beyaz kadar kesin çizgilerle ayrıydı. Görüyorum ki böyle büyüyenler her şeyi kategorize ediyor. Bütünleştirmeyi, birleştirmeyi, alternatifleri birlikte yönetmeyi bilmiyor.
Avrupa Komisyonu İlerleme Raporu’nu açıklandı. AB reform sürecinde durma noktasında yavaşladığımız ortada. Rapor, bahaneleri kenara bırakın yapmanız gerekenleri yapın diyor. İşkence vakalarında artışa dikkat çekiliyor, ulusal programın bir an önce meclise sunulmasının önemi vurgulanıyor, Ergenekon davasında gözaltı sürelerinin çok uzun olduğuna dair şikayetlerin bulunduğuna, savunma haklarına riayet edilmediğine, ifade özgürlüğüne, azınlık haklarına, demokratikleşme sürecine vurgu yapılıyor.
İletişimin olmadığı yerde ne gelişebilir bilmiyorum. Hayal bile gelişmez. İpek Yolu’na çıkış ararken, diğer Yol’ların önünü kapatmak gereksiz.