Kariyer Rehberi – Aytül Özkan


Yaprak Özer: Kariyerinizde gazetecilik var. Üstelik gazeteciliğin ilk elektronik, teknolojik halleri… Dış haber editörlüğü var. Halkla ilişkiler var. Reklam var… Gazetecilikle başlıyor, Halkla ilişkiler firması kuruyor çok akıllı bir hamleyle firmayı yabancılara satıyor, sonra da o şirketin başkanı oluyorsunuz… Bu nasıl bir şey?

Aytül Özkan: 30 seneyi bir cümlede çok güzel özetlediniz. Bunlar benim kariyer çizgimde itiraf etmem gerekirse çok planlı – programlı olmayan adımlar.

Yaprak Özer: Hiç öyle plansız programsız durmuyor. Son derece planlı bir resim sunuyor, hatta tereyağından kıl çekermiş gibi atılan adımlar, bir kariyer söz konusu gibi geliyor bana.

Aytül Özkan: Onun arkasında galiba yaptığım işi çok sevmek var, o da iletişim. Bir de sabırlı olmak var. Doğru zamanlama var, şans tabi ki var… Başarılı kariyer konusunda, başarılı kariyer çizgisinde olması gereken temel taşlar var. Şunu demek istedim. Ben üniversiteden çıkıp hayata baktığımda, bu mesleği yapacağım diye yola çıkmadım. Ama demek ki doğru zamanda, doğru insanlarla, doğru yerlerde bulunup onları da tanıyabilmişim. Bir 30 sene bu çizgide geçti.

Yaprak Özer: Bu çok anlamlı bir şey. Bu bir strateji. Düşünerek yapmak lazım. Pişmanlıklara hiç gerek yok, hep ileri bakacağız. Hemen buradan dönüyorum, siz Reklamcılar Derneği’nin 2. kadın başkanısınız. Her ne kadar kadın kotasını çok iyi kullanamasak da çok iyi bir şey.

Aytül Özkan: Yönetimdeki kadınlar gündemimizde, siyasi gündemde, ekonomi gündeminde. Sanki eskiden iş hayatında çok sorgulandığını ya da söz konusu olduğunu çok hissetmiyordum açıkçası.

Yaprak Özer: Çünkü bizde farkında değildik galiba.

Aytül Özkan: Belki de… Doğru söylüyorsunuz. Önceliklerimiz arasında gelmiyordu belki ama son yıllarda gerçekten şirketlerin politikaları içine giren bir konu bu. Dünyada çok başarılı örnekleri var. Bizim de giderek arttığını ve artacağını ümit ettiğim bir konu. Ben ikinci kadın başkanıyım derneğimizin. Birincisi de sevgili Nesteren Davutoğlu’dur.

Yaprak Özer: Reklamda sektör ekonomik açıdan istediğiniz yerde mi? Geçtiğimiz yıla göre siz yüzde 20’lik bir artış bekliyorsunuz, onu değişik ifadelerinizde gördüm. Ama Türkiye 18. büyük ekonomiyken reklamda da dünyada o klasmanda büyük bir payımızın olduğu söylenebilir mi?

Aytül Özkan: Türkiye 2009 krizinden nispeten daha az etkilenen ve de daha çabuk toparlanan pazarlardan bir tanesi. Ama tabiî ki de ortalamada yüzde 15’lik bir küçülme yaşadık.

Yaprak Özer: Bunu nerede yaşadınız en fazla?

Aytül Özkan: Bunu medya yatırımlarında yaşadık.

Yaprak Özer: Medya yatırımından ne anlamam lazım?

Aytül Özkan: Bütün mecraların satın alma ve kullanımında, reklam verenlerin, iletişim anlamında aldıkları yerlerin, kullandıkları mecralarda tabiî ki de bir küçülme oldu.

Yaprak Özer: Kriz mi küçülttü bunu yoksa sosyal mecra mı sizi vurdu?

Aytül Özkan: Sosyal mecranın etkisini 2009’da şöyle diyebiliriz diğer taraf küçüldüğü için oradaki kullanımlar biraz daha artmış olabilir. Ama krizden dolayı küçüldüğü kesin. Çünkü pozisyona yansıyor, reklam ajansı kullanma bütçelerine yansıyor, icra alımlarındaki fiyatların daraltılmasına yansıyor. Öncelikler değişiyor biliyorsunuz kriz zamanlarında, istihdam ve üretimi devam ettirebilmek birinci koşul oluyor. Ancak 2010’u yüzde 31’lik bir büyümeyle kapattık medya yatırımlarında. Gerçekten iyi bir yüzde. Bu seneki beklentimiz de yüzde 50 baremlerinde olacak.

Yaprak Özer: Siyasetin seçime doğru dolu dizgin ilerlediği gündemin ısındığı bir dönemi yaşıyoruz. Ben CHP’ninkiler dışında çok fazla reklama yansıyan seçim kampanyası görmüyorum. Zamanı mı değil, bundan sonra mı yoğunlaşacak? Diğer partilerin reklamlarına rastlamıyorum. Bu gelecek anlamında mı, kullanılmayacak anlamında mı? Nedir öngörünüz?

Aytül Özkan: Aslında toplamda siyasi iletişim için alınan miktar 357 milyar TL, Hazineden siyasi partilere verilen rakam bu. Bu yardımdan en çok faydalanan iki büyük partimiz; Ak Parti ve CHP; barajı aşan partiler arasında bu payı aldılar. Ak Parti, bilgimiz dahilindeki rakamları söylüyorum, 186 milyar; CHP ise 83 milyar; MHP’de 57 milyarlık siyasi iletişim bütçesi kullanıyor olacaklar. Seçim gününe 24 saat kalaya kadar siyasi iletişim devam edecek, ancak; bildiğimiz gibi bu bütçelerin büyük bir kısmı sahada harcanıyor. Seçmenle birebir iletişimle, yüz yüze mitinglerde, parti içi seçmen için yapılan organizasyonlarda.

Yaprak Özer: O zaman sizin pastayı büyütmüyor?

Aytül Özkan: Bizim pastayı büyütmüyor derken mutlaka olumlu bir etkisi oluyor. Üstelik bildiğiniz gibi RTÜK yeni yasasıyla birlikte televizyon kanallarında reklam sürelerine yeni bir düzenleme geldi, devreler kısaldı. Orada mutlaka bir azalma oldu. Etkisi eksi olarak yansıyacaktır sektörümüze. En azından dengelenmesi için bir süre geçecektir.

Yaprak Özer: Seçim kampanyalarının özel sektör kapmaya ya da girişimlerini önleyen bir etkisi var galiba?

Aytül Özkan: Beklenti olarak gündem çok seçim odaklı. Doğal olarak bu dönemde de eğer partilerimiz siyasi bütçelerini kullanacak olan partilerimiz, böyle kampanyalarıyla kanallara girerlerse, normal zamanda reklam verenlerin belki bu dönemde seçim sonrasına erteleyelim ya da her zaman verdiklerinden daha farklı bir oranda reklam verme girişimleri olabilir.

Yaprak Özer: Neden, bu kirliliğe mi girmek istemiyor?

Aytül Özkan: Kirlilik de yok çünkü yeni yasayla düzenlenen sürelere baktığınızda daha azalmış süreler var. Bu biraz önceden alınan medya yerlerinin ne anlamda kullanılacağıyla ilgili bir şey. Bir de belki o an izleyicinin dikkati o mesajlarda diye düşünebilir. Ama az önce değindiniz, bugüne kadar gördüğümüz kadarıyla siyasi partilerimizin arasında CHP’nin kampanyalarını görüyoruz. Kısa bir dönem önce de Ak Parti’nin filmlerini ve kampanyasını görmeye başladık. Ancak seçim sürecine kadar yoğunlaşacaktır. Ağırlık miting alanında seçmenle birebir olacak.

Yaprak Özer: Geçmiş PR deneyiminiz, uzun yıllara yayılan reklam deneyiminiz ve gazetecilik çalışmalarınızla yorumlayacak olursanız, Barack Obama bir efsane diyebilir miyiz. Ona seçimi kazandıran en önemli şeyin sosyal mecra olduğu söylenir. Sizce doğru mudur?

Aytül Özkan: Bence doğrudur. Çünkü şöyle bakalım siyasi iletişimin diğer iletişim yöntemlerinden ilke ve temel esaslar olarak çok bir farkı yok. 70’li yıllarda propaganda diye tekli bir hitap etme yöntemi vardı. Reklam dünyasında siyasi iletişim diyorum çünkü daha interaktif bir şey. Donanımlı bir seçmen, partinin lideri olduğu kadar partinin ideolojisini, politikasının detaylarını hangi konularda programıyla ilgili neler yapacağını, parti içindeki millet vekili adaylarını, bunların hepsini görmek, tanımak, anlamak isteyecektir. Baktığınız zaman kitlesel mecralarda televizyon, basın, “outdoor” dediğimiz bütün bu mecralar imaj konusunda çok etkili mecralar. Dijitale girdiğiniz zaman internet ortamında daha interaktif bir tanışma ortamı sağlayabilmeniz çok mümkün.

Yaprak Özer: Çok yakın durmadıklarını görüyorum, yanılıyor olabilir miyim? Korkulan ya da belki bilinmeyen bir mecra.

Aytül Özkan: Reklamcılar Derneği’ni bağlamadan, Aytül olarak konuşursam sosyal medya kullanımında bu seçimlerde çok büyük bir adım olmakla birlikte, ben de şahsen çok fazla ve başarılı bir kullanımı olduğunu sanmıyorum.

Yaprak Özer: Geleceğe dair görüşlerinizi alayım. Ne bekliyorsunuz gelecek yıllarda, reklam bölünecek mi, gazetelerde internete kayış fazla oldu, televizyon hala iyi durumda reklam açısından ama beklentinizi öğrenmek isterim.

Aytül Özkan: Bir mecranın diğer mecrayı yok edeceğine inanmıyorum. Her şeyden önce bunu söyleyeyim. Her mecranın kendine özgü gücünü doğru kullanıldığı takdirde amacını devam ettirdiğini düşünüyorum. Bölünmeyecek aksine daha bütünleşik bir hale gelecek. Teknolojiyle birlikte ekranlar, cep telefonları, mobil, interaktif bütün bu kavramlar bir yere toplanıyor. Kullandığımız cihazlarla her yere erişimimiz var. Bugün ipad kullanıyor gençler, telefon kullanıyor, bütün buralarda iş yapış biçimimiz ve içerik dediğimiz bölüm her zamankinden daha fazla önem kazanıyor.

Yaprak Özer: Ve her mecraya özel aslında değil mi?

Aytül Özkan: Hem içerik hem deneyim. İki kelime söylemem gerekirse, bundan sonra görebildiğim, yeni nesil mesleğini seçecek olan arkadaşlarım için kilit kelimeler şunlar: İçerik, deneyim ve tasarım.

Yaprak Özer: O zaman güzel günler bitti. Daha zor bir hayat bizi bekliyor.

Aytül Özkan: Daha zor ve daha eğlenceli, daha bireysel. Mutlaka tüm reklam verenlere ve siyasi partilere de iletişim alanında, bağımsız bir yaratıcılık değil, doğru bir strateji üzerinde özgünlük ve farklı yaratıcı yöntemleri de beraberinde getirecektir.

Yaprak Özer: Obama örneğinden de çıkacak olursak, iyi ve herkese dokunabilen bir mecra.

Aytül Özkan: Çok kuvvetli. Üstelik ülkemizdeki genç nüfus ve kullanım oranlarını da biliyorsunuz, Facebook olsun, Twitter olsun gerçekten bu konuda çok fazla kullanıyoruz. Ama içeriği ve kullanma biçimlerini iyi ayarlayabilirsek çok çok kuvvetli olacak.

Paylaş

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir