Yaprak Özer: Futbolcu ya da antrenör direktör olmazsanız futboldan kariyer olur mu?
Mete İkiz: Açık şekilde kariyer olur. Türkiye’de kurumsallaşma eşiğinde olan birçok kulüp var kurumsallaşmadan kastımız nedir? Öncelikle profesyonel yönetimlerin artık kulüplerin içerisinde aynı yurtdışında olduğu gibi tarzda oturuyor olması gerekiyor. O yapı öncelikle İstanbul kökenli üç büyük kulübün sonrasında da Anadolu kulüplerimize kesinlikle yayılacak. Bu konuda büyük açık var.
Yaprak Özer: Avrupa ligi de en az bizimki kadar heyecanlı… Manchester ve Barselona arasındaki size rekabeti soracağım. Kim kazanırsa kazansın kazanan Türk Havayolları oluyor galiba değil mi?
Mete İkiz: Doğru sponsorluklar oluyor.
Yaprak Özer: Futbol dünyada ne kadar büyük bir endüstri?
Mete İkiz: Özellikle Avrupa’daki datalara hakimiz onları biliyoruz. Her sene bunlar yayınlanıyor. Şu an Avrupa’daki futbol pazarının büyüklüğü 2009/ 2010 sezonu itibariyle 15.6 milyar Euro. Bunun 7.8’ i Beş Büyükler dediğimiz sırası ile İngiltere, Almanya, İspanya, İtalya ve Fransa’ya ait. Geri kalan yüzde 50 ise 48 lige bölünmüş durumda. Dolayısıyla bu beş büyük açık ara lider durumda. Bunların içinde İngiltere çok ciddi anlamda büyük 1.7 milyar büyüklükte. Avrupa’nın ve dünyanın dolayısıyla en büyük ligi konumunda tabi şimdi bunları planlarken hiçbir şey şansa bırakılmamıştır. Kurumsallık dediğimiz şey oturtulmuş, şirket modelleri oturtulmuş, sahiplik yapıları oturtulmuş ama futbollu bulan da İngilizler… Geçmişi köklü ligleri var ve bunun bir endüstri olduğunu ilk onlar keşfetmiş.
Yaprak Özer: Daha önce yola çıktıkları için avantajlılar ama bizde de bu kurumsal yapıdan söz etmek hiç mümkün değil galiba değil mi?
Mete İkiz: Maalesef özellikle büyük kulüplerimizden yola çıkarsak, ağırlıklı olarak şirketlerde gördüğümüz rekabetçi yapıları göremiyoruz. Nedir bundan kasıt gerçekten işini çok iyi bilen becerikli ve bu anlamda kulübü iyi yönetme potansiyeline sahip profesyonellerin büyük kulüplerin içerisinde fazla sayıda olmadığı görüyoruz.
Yaprak Özer: Yani insan kaynakları yapısı parlak bir resim göstermiyor.
Mete İkiz: Gözüken bu.
Yaprak Özer: Türkiye’deki ligin büyüklüğü nedir?
Mete İkiz: Geçtiğimiz sezon itibariyle yani 2009/2010 sezonu itibariyle 600 milyon Euro’ydu bu sezon beklenen de 800 milyon Euro. Beşinci lig den sonra altıncı oluyoruz bu sene.
Yaprak Özer: 600 milyon Euro… Fena da sayılmaz yani. O zaman artık bizim kurumsallaşmamız gerekiyor. Bu büyüklük birkaç tane büyük kulübün aslında değil mi?
Mete İkiz: Büyük pazar onlara ait, bu dört büyük kulübümüz 800 milyon Euro’luk pazarın yaklaşık yüzde 75 ine sahip dolayısıyla ana pazar bu dört büyük kulüpte..
Yaprak Özer: Büyük pasta içerisinde büyük de borçlar var.
Mete İkiz: Var.
Yaprak Özer: Ne olacak bu Türk futbolunun hali. Siz ne olacağını görebiliyor musunuz?
Mete İkiz: Ben görebiliyorum. Kurumsal yapıların oluşması lazım bunlar muhakkak ve muhakkak oluşacaktır Daha rekabetçi bakacakla, istikrara bakacaklar, daha uzun vadeli bakacaklar.
Yaprak Özer: Artık lider sultası olmayacak mı?
Mete İkiz: Şöyle düşünmek lazım bunu geneline yaymak gerekiyor bir iki kişi yönetimlerde çalışması ile bu kulüpler başarılı olamıyorlar. Şimdiye kadar bunun tarihte örnekleri var çok iyi birkaç tane yönetim geliyor. İyi bir başkan birkaç tane altında çalışan kişi çok büyük zaman ayırıyorlar becerileri de var. Bir şekilde evet başarı geliyor ama sonra onlar ayrıldıktan sonra maalesef bu istikrar olmadığı için eskisine dönüyor.
Yaprak Özer: Gelir nasıl elde edilmeli? Nereden para kazanılır? Buradaki ekonomi nasıl döner?
Mete İkiz: Bu beş büyük ligi iyi incelemek lazım çünkü buradaki alacağımız analizlerdeki sonuç aslında sizin kendi liginiz için çok ciddi ipuçları verecek. Buradan geri dönüp Türkiye’nin kendine has modelini yaratması lazım. Şimdi baktığımız zaman en büyük gelir nedir? Yayın gelirleridir. Yurtdışına bakıyorsunuz ya ikincidir ya üçüncüdür. Bir numara her zaman ticari gelirlerdir. Dolayısıyla Türk kulüplerinin ticari gelirlerini arttırmaları lazım.
Yaprak Özer: Ürün satışları mı?…
Mete İkiz: Logolu ürün satışları işte bunlar artıyor, kurumsallaşma oluyor.
Yaprak Özer: Fena da bir gelir elde etmiyor galiba?
Mete İkiz: Evet… Yeterli mi? Hayır… Şimdi burada düşünülmesi gereken bana sorarsanız bölgesel bir strateji güdülmesi lazım… Türkiye’ye bakıldığı zaman bu bölge eşittir Balkanlar, Kuzey Afrika, Orta Doğu ve Türki Cumhuriyetler içerisinde özellikle dışişleri bakanlığımızın yaptığı başarılı çalışmalar neticesinde bölgesel bir güç olma konumunda hızla ilerliyor.
Yaprak Özer: Futbolda damı bu böyle olmalı?
Mete İkiz: Şirketlerde bakın dikkat edin bu böyle olmaya gidiyor. Futbolda da böyle olmalı.
Yaprak Özer: Ama biz daha evimizi toparlayamıyoruz…
Mete İkiz: Uzun vadeli bakmamız lazım stratejik bakmamız lazım.
Yaprak Özer: Bir örnek vereyim takımlarımızdan bir tanesine beş maç seyircisiz oynamak gibi bir ceza verildi. Bunu bir şirkete veriyor olsaydınız şirket eğer borsada ise açıklama yapmaz ama taraftar sahaya çıkıyor adam dövüyor bir şey atıyor. Bu önemli bir sorun değil mi?
Mete İkiz: Bilinçlendirme çok önemli futbolla şiddet yasası geliyor şimdi biliyorsunuz. Sözünü ettiğiniz durumları giderme misyonu var bu yasanın. Tahmin ediyorum bunlar hızla düzelecektir fakat burada başkana, teknik direktöre, futbolculara, kulüp yöneticilerine, taraftara doğru mesajları vermek anlamında çok büyük görevler düşüyor unutmayın balık baştan kokar. Yukarıdaki her türlü olumsuzluk sahaya, taraftara yansıyor.
Yaprak Özer: Balık baştan kokar bence hem geleneksel bir cümle ancak anlamlı. Bunu biz insan kaynaklarına çevirelim, kariyer… Kaç kişi istihdam eder bu kulüpler ve bundan sonra genç arkadaşlara orada yer var mı?
Mete İkiz: Kesinlikle var bu konuda özellikle ihtisas sahibi olmak isteyen arkadaşlarımızın belli başlı üniversitelerde sertifika programlarına gitmesi söz konusu.
Yaprak Özer: Kadir Has bunlardan bir tanesi, diğeri Bilgi…
Mete İkiz: Özellikle yurtdışında çok başarılı programlar var. Benim genç arkadaşlarıma tavsiyem bunu hakikaten bir iş olarak görsünler .
Yaprak Özer: Para kazanırlar mı?
Mete İkiz: Şimdi oraya geleceğim. Kendi tuttukları takımın özellikle de kulübe girdiklerini düşündüğünüz takdirde çokta eğlenceli bir iş bu. Hem iyi para var, hem iyi bir kariyer var ciddi anlamda yapacakları çok işler var ve bu işin mutfak tarafında okumuş kişi sayısı çok az. Başta üç büyük kulüp olmak üzere tüm büyük kulüplerimiz bu arkadaşlara ihtiyaç duyacaklardır. Benim gibi futbol endüstrisi anlamında yazan, çizen, fikir üreten arkadaşlarım zaten çok yüksek sayıda değil ve yaklaşık on kişi kadar kendi işlerimizden ayrıca vakit ayırıp bu işi yapıyoruz.
Yaprak Özer: Takım tutuyor musunuz?
Mete İkiz: Evet, ben Galatasaray Spor Kulübü üyesiyim.
Yaprak Özer: İyi performans göstermiyor değil mi?
Mete İkiz: Bu sene muhakkak düzelecektir.
Yaprak Özer: Peki ekonomiye etkisi her halde olumsuz değil mi?
Mete İkiz: Kötü giden bir takımın logolu ürünlerini kim alır, maçlarını kim seyreder, stadına özellikle Galatasaray’ın yeni bir stadı var biliyorsunuz, kim gider. Her şey başarıdan geçiyor.
Yaprak Özer: Aslında taraftarın ve futbol kulüplerinin şunu düşünmesi gerek; yalnızca taraftarlık hikayesi değil yaptıkları her şey ekonomisine de etki ediyor değil mi?
Mete İkiz: Birebir etkiliyor. Kulüplerin menfaatini ön planda tutan bir yönetim gelmesi lazım ve uzun vadeli bakması lazım.
Yaprak Özer: En zengin kulübümüz Fenerbahçe doğru mu?
Mete İkiz: Gelirler anlamında en yüksek gelirlere şu anda sahip takım evet fener bahçe spor kulübü. Bir de tabi karlılık tarafına bakmak lazım bu açıklanmıyor ama çok rahatlıkla söyleyebilirim. Dört büyüklerimiz ciddi anlamda zarardalar. Türkiye deki birinci lig borçlarının büyük bir kısmını yüzde 90 kadarını dört büyük kulübümüz oluşturur. aslına bakarsanız diğer on dört kulübün borcu bu dört büyük kulüple karşılaştırdığımız zaman son derece limitlidir.