Kariyer Rehberi – Saffet Karpat

Yaprak Özer: Sabah erken, akşam geç saatlerde toplantı yapmazmışsınız neden?

Saffet Karpat: Ben buraya geldiğim zaman şirket içi bütün toplantılarım 10 ile 16 arası olacak. 10’dan önce toplantı koymuyorum. 8’de toplantı koyduğunuz zaman personel 6’da gelecek ya da uyumayacak. Belirli bir zaman ayırmak gerekiyor. Onların da gün içinde yapacağı şeyler var benim olduğu gibi. Bir de ailesi olanlar var, mesela çocuklarını okula götürmek isteyenler var, saat 8’de toplantı koyduğum zaman zor oluyor. Bir annelik babalık sorumluluğu var. Öğleden sonra belki 4’te çıkıp erken gidip çocuğunu okuldan almak isteyenler var.

Yaprak Özer: Makam odanız yokmuş, doğru mu?

Saffet Karpat: P&G dünyada mümkün olduğu kadar açık ofiste, herkesin masası eşit. Benim de. Artık bir teknoloji çağına girdik, işimizde kağıtlara ihtiyaç yok, esnek saatlere geçtik, insanlar evden çalışabiliyorlar, bir takım zamanlarda evden yönetebiliyorlar. Bunlar artık olanak içinde, internet olsun, blackberry, ipad olsun. Bütün bunlarla işinizi çok kolay bir şekilde yapabiliyorsunuz. Benim 20-30 metrekarelik bir ofise ihtiyacım yok. Benim taşıdığım dosya şu kadar kağıt, bir tane blackberry telefonum, ince bir bilgisayarım var, hemen hemen işimin çoğunu bunlarla yapıyorum zaten.

Yaprak Özer: Zamanınızın yüzde 70’ini dışarıda geçiriyormuşsunuz doğru mu, neden?

Saffet Karpat: Dışarıda geçirdiğim zaman önemli tabii ki. Müşterilerle olsun, bir takım şirketlere temsili gitmek olsun… Biraz seyahat oluyor sorumlu olduğum ülkelerden dolayı. Onları düşününce zaten ofis olması gereksiz.

Yaprak Özer: Dünyada 300, Türkiye’de 23 markanız var. 180 ülkede satış, 80 ülkede operasyonunuz var. 1000 tane doğrudan çalışan, 6000 tane indirect çalışan diyorsunuz. Ama sizin bu efsane durumuzun böyle kalmıyor. Aynı zamanda da bir orkestranın kurucususunuz. Adı da “fazla mesai”. Biraz anlatır mısınız?

Saffet Karpat: Buradaki en büyük amaç, şirket içinde bir takım arkadaşlarla kurduk. Yemekhanede bir sohbet sırasında hobiler konusunda ortaya çıkmıştı. Bazı gençlerde hobilerini iş hayatına girdikleri zaman bıraktıklarını görüyorum. Bu çok kötü, her zaman söylediğim hakikatten hobilerinize sahip çıkın. Çünkü onlar sizi daha değişik bir insan yapıyor. Şirketin dışında bir sürü yerlere yakın tutuyor. Benim tutkum da müzik. Ondan sonra oradaki birkaç arkadaşla işten sonra müzik yapalım dedik. Ben gitar çalıyorum. Grupta 6 kişi var.

Yaprak Özer: Neden “fazla mesai”?

Saffet Karpat: İnsanlar iş için fazla mesai yaparken biz fazla mesaiyi müzik için, hobilerimiz için yapıyoruz. Profesyonel değil de ciddi bir şekilde yapıyoruz. Her zaman değil de, ayda bir ya da 1,5 ayda bir çıktığımız oluyor. İnsanlar, arkadaşlarımız, tanıdıklar geliyor. Merak edenler geliyor ve genellikle dolu oluyor.

Yaprak Özer: Gruba girmenin koşulu nedir, P&G çalışanı olmak mı?

Saffet Karpat: P&G çalışanı olması önemli tabi ama bir de iyi müzik yapması önemli.

Yaprak Özer: P&G’ye girmenin koşulu nedir, siz hala iş görüşmelerine giriyor musunuz?

Saffet Karpat: Ara sıra giriyorum. Çünkü işe alma yaptığımız en stratejik işlerden biri. P&G şu an dünyada en iyi yönetici yetiştiren şirket. Ben söylemiyorum tabii ki dış kaynaklar söylüyor. Onun temelinde de işe almada gösterdiği özen ve onun ne kadar sürekli olduğu yatıyor. Çünkü burada önemli olan iş tarifidir. Benim bugün işe aldığım kişi benim yerime geçecek 15-20 yıl sonra. Biz buna bu şekilde yaklaşıyoruz. Onun için hem benim zamanın hem CEO dahil Amerika’daki yüksek yöneticilerin bütün çalışanlarımızın benim yönetim kurulumun işe alma sürecine herkesin bir katkısı olması gerekiyor. Nasıl marka yaratmak bizim için önemliyse işe almak da o kadar önemli.

Yaprak Özer: Siz bir iş görüşmesine gitmişsiniz ve karşınızdaki yöneticinin 2 kere telefonu çalmış ve siz kızıp görüşmeyi terk etmişsiniz. Doğru mu?

Saffet Karpat: Kızmadım da, doğru bulmadım. Çünkü o anda kusura bakmayın buna bakar mısınız diyor. Esasında en çok dikkat ettiğim beni dinlemediğini fark ettim. Çünkü nerede kaldık dedi, dinleseydi nerede kaldık demezdi. O beni istemedikten sonra ben onu niye isteyeyim o kadar basit.

Yaprak Özer: Telefon faturalarının yarattığı gideri düşürmek için o zaman bilinmeyen yöntemler denemiş IBM’den bilgisayar ödünç alıp denemeler yapmışsınız. Anlıyorum ki dönemin yöneticisi sizin buluşunuza prim vermemiş. Faturaların düşeceğini göstermiş olsanız da bilgisayarı almaya ikna edemeyince istifa etmekle tehdit etmişsiniz. Doğru mu?

Saffet Karpat: Yaptım doğru. Bana birisi yapsa bilgisayarı hemen alırım. Oraya getirmem.

Yaprak Özer: Terfi etmek hiç umurunuzda olmamış bu güne kadar. Terfi etmek için çalışmamışsınız?

Saffet Karpat: Doğru, ben hala öyle düşünüyorum. Çünkü terfi etmek için çalıştığımız için ya da daha iyi bir maaş almak için çalıştığımızda doğru şeyleri yapmıyoruz. Kendimde en iyisini yapmaya çalıştım. Yani bir görev aldığım zaman o işi ileriye götürmeye çalıştım. Ona değişik bakmaya, değiştirmeye çalıştım. Acaba benden öncekinden daha iyi yapabilir miyim, kendim ne kadar iyi yapabilirim diye düşündüm. Benim rekabetim öncelikte kendimle, yani kendimi ben sürekli iteleyip, disipline edip yapabileceğimin en iyisini yapmaya çalışıyorum. O da sizi bir yere getiriyor. Ben bunun terfi için çalışmaktan daha iyi olduğunu düşünüyorum. O zaman çalıştığımız şeyleri seçebiliyoruz, ona yaklaşımlarımız değişebiliyor. Düşündüğümüzü söylemek zorundayız. Bu yaklaşım, ben güvenliğe pek inanan bir insan değilim. Güvenliği ancak kendimiz yaratırız, kendimize güvendiğimiz zaman başarılı oluruz.

Yaprak Özer: Sokağa çıkalım 10 gence soralım, ya daha üst makama geçmek için çalışıyorum ya da daha fazla para almak için, nasıl düzelteceğiz biz bunu?

Saffet Karpat: Mutlaka öyle insanlar da var benim söylediğim gibi bir sürü insan da var. Bizim işe aldığımız kişiler bana soruyorlar benden ne istiyorsunuz diye; düşündüğünüzü söyleyin diyorum her zaman çünkü benim için en önemli şeylerden bir tanesi bu. Düşünebiliyor musunuz bugün her hangi bir üniversiteyi bitirmiş bir insan benden 20 kere daha iyi eğitilmiş. Ben üniversitedeyken bir kitabı bulmak için arıyorduk, yurtdışına giden bir arkadaşımızdan 50 kere rica ediyorduk, şimdi her şey var ellerinin altında. Eğitim daha iyi. Bu insanların benden daha iyi düşündüğü daha yaratıcı olduğunu görüyorum. Bizim amacımız onları öne çıkartmak. Bu fikirleri en öne taşımak, ben kendi görevimi bir idareci olarak böyle tanımlıyorum. Baktığınız zaman da onların da performansı çok iyi oluyor.

Yaprak Özer: İşe girişte sıkı kurallarınız var; herkesi işe almıyorsunuz. Herkese eşit ama herkese mesafeli bir duruşunuz var, akraba, çoluk çocuk işe giremiyor, bu yaklaşımı özetler misiniz?

Saffet Karpat: P&G de işe almak çok stratejik. Bugün işe aldığımız insanlar şirketin CEO’su olabilir, benim yerime geçebilir veya bir departman yönetebilir. Onun için sistemdeki kriterler aynı. Kimsenin kimseyi işe almadaki her hangi bir etkisi olması imkânsız. Başvuran herkes eşit şekilde değerlendiriliyor. Şunu düşünün hiç tanımadığımız şirketimize gerekli çok ideal olacak bir insan kimseyi tanımayan bir insanla birini tanıyan bir insanın aralarında fark olması yanlış. Ben bunun çok yanlış olduğunu düşünüyorum ve bu şirket de bunu çok sistematik ve doğru bir şekilde yapıyor. Ama ben şunu söyleyebilirim ki P&G’ye yapılan her başvuru eşittir. Tabi ki bizim kendi kriterlerimiz var ama herkese eşit davranıyoruz.

Paylaş

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir