Ters köşe yapmaya karar verdim. Hep… bu ekonominin hali ne olacak deyip duruyoruz. Örneğin, ne olacak şu klasik müziğin hali diyen yok?… Müzik Yazarı Serhan Bali, “Kim Korkar Klasik Müzikten” diye bir başlık atınca önüme, dayanamadım. Gelsin ekonomi gitsin kriz, hayatımızın renklerine konsantre olalım biraz da… ruhumuz şenlensin istedim. Krizde ilk kesilen kalem iletişim ve kültür. Olmuyor! Tam da devam etmesi gerekli faaliyetler. Ama sevindirici bir gelişme, sanat çalışmalarında revizyonlar olsa da tutkulu sanat severler yola aşkla devam ediyor. Avrupa’da en genç klasik müzük dinleyicisi Türkiye’deymiş. Tutkulu sanat severler, tutkuyla sanata destek olmaya devam ediyor. Devlet ve kurumların daha fazla desteği kaçınılmaz olarak gerekiyor, söylemeye ne hacet. Kimse korkmasın, sanattan edebiyattan kültürden. Ekonomik krizin en güzel ilacı. Ruhumuzu serin ve şen tutmak için sanata kültüre devam.
Yaprak Özer: Ne olacak bu klasik müziğin hali? Aslında bu sorumun da sebebi yine sizsiniz. Ben ters köşe falan dedim biraz espriyle karışık ama ‘Kim Korkar Klasik Müzikten’ diye böyle bir iddialı başlık yapmışsınız. Onunla da ilgili sunumlar yapıyorsunuz, çok hoşuma gitti. Kim korkarmış bu klasik müzikten, valla hepimiz kokuyoruz galiba, hadi anlatın nedir bizim bu klasik müzikle derdimiz.
Serhan Bali: O zaman bu başlığı atmakta haklıymışız. Bir korku “aman anlamam, nasıl anlayabilirim” gibi bir yaklaşım. Bunu yıllardır gözlemleyebiliyoruz. Sanki bir matematik problemiymiş veya felsefe metniymiş gibi. Ben bunu anlamakta güçlük çekiyorum. Tabii çözümlemek lazım; bir sanat yapıtına anlamak için mi bakmak, yoksa sadece zevk almak için mi bakmak gerek. Entelektüel açıdan yükselmek ve birtakım şeyler katmak ruhunuza, gönlünüze… Bu amaçla mı tüketiyoruz.
Yaprak Özer: Güzel soru sordunuz. Herhalde Türkiye zor bir dönemden yalnızca gerçekten ekonomik olarak geçmiyor ama entelektüel açıdan da zor bir dönemden geçiyor diye düşünüyorum.
Serhan Bali: İkiye ayıralım isterseniz, klasik müzik zor dönemden geçiyor mu? Eğer salt dinleyiciyseniz size zor dönem yok, yani açın radyonuzu veya cd’nizi, açın müzik kitabınızı (biyografi, müzikoloji) bu müzikten zevk almanın yolu yöntemi çok krizden etkilenmeden ama bir de bu işin endüstri boyutu var. Sektörel boyutu var.
Yaprak Özer: Etkilendiniz mi?
Serhan Bali: Sektörel boyut muazzam etkilendi. Bütün sektörler de olduğu gibi. Türkiye’de klasik müzik tabii endüstriyel bir sektör olmamak ile birlikte önemli bir hizmet sektörü. Aslında büyük bir sektör. Bunun içinde performans var; nedir bunlar işte orkestralar var festivaller, konser salonları… Ama bir şey söyleyeyim, bu buz dağının üstü. Bir de bunun altında kocaman eğitim ve enstrüman olayı var… Konserler verilirken bile kırk kere düşünülüyor. Türkiye’de devletten çok özel sektör bu alana girmiş durumda. Özel sektörün konser salonları, festivalleri, orkestraları, yarışmaları vs. çok zenginlik kattı… Fakat kriz zamanlarında hemen kültürden kesiyoruz biliyorsunuz…
Yaprak Özer: İlk kesilen kalem, iletişim-kültür.
Serhan Bali: İletişim kültür. Çok güzel işler yapılıyor. Bütçeler tabii ki budanacaktır kriz zamanlarında. Herkes çareler arar. Ama revizyon diyelim. Şimdi iptal edilme yoluna gittiğini pek görmüyoruz. İnşallah daha kötüsü olmaz. Sadece kapsamların daraltıldığını biraz programların fakirleştiğini görüyoruz. Herkes mücadele ediyor, elindeki olanaklarla yine en iyisini yapmaya çalışıyor diyelim. Performans alanı böyle.
Yaprak Özer: Kaç kişiye hitap ediyorsunuz, söyleyebilir misiniz?
Serhan Bali: Bazen bu rakam 20 bin olur kimi zaman 30 bin diyen çıkar; 50 bini de bulabilir tabii ama derece derece. Görüyoruz işte konser salonları doluyor, Fazıl Say konserini 5 bin kişi izleyebiliyor. Bunlar arasında klasik müziğe yeni ısınan klasik müzikle hiç bugüne kadar alakası olmamış insanlar olabilir. Güzel hoş atılımlar kazanımlar. Onları da katacak olursak… Ben şöyle söylüyorum yılda birkaç konsere giden, birkaç CD belki alan, dinleme platformları üzerinden klasik müzik dinleyen, radyo dinleyen, oradan buradan bir şeyler okuyan, klasik müzikle ilgilenen hepsini toplarsanız herhalde bir en az 50 bin kişi varızdır diye düşünüyorum.
Yaprak Özer: Çok şaşkınım. 80 milyonda az değil mi?
Serhan Bali: 50 bin bence çok iyi bir rakam. Türkiye’de çok marjinal bir kitleyiz. Klasik müziğe maalesef çok olumsuz imaj var. Biz bir yandan onlarla savaşıyoruz. Ben bardağın dolu tarafını gören bir insanım. Son yıllarda olumlu gelişmeler var bunlar beni mutlu ediyor. Bir ilgi söz konusu farklı çevrelerden gençlerin mesela…
Yaprak Özer: Denizyıldızlarını atıyorsunuz teker teker.
Serhan Bali: Evet çok da büyük bir beklentim yok çünkü bütün dünyada böyledir. Klasik müzik hiç kimsenin ulaşamayacağı anlamayacağı bir şey de değil… böyle bir psikolojide de değilim. Ama işin realitesi bu. Biz o üç beş kişiye sesleniyoruz o üç beşle uğraşıyoruz.
Yaprak Özer: Fakat onlarda da tutku yüksek değil mi?
Serhan Bali: İşte ona geleceğim bu 50 bin içinde tutku düzeyi yüksek bir kitle de var.
Yaprak Özer: Belgeselci tarafınız da var. İz Tv’de klasik müzik belgeselleri yapıyorsunuz, klasik müzik turizmi içinde turlarınız var ve konuşmalarınız oluyor.
Serhan Bali: Tabii, klasik müziğe olan farklı çevrelerden ilgi yükseliyor derken biraz da onu kastettim. Orta yaş ve üzeri bir grup var; gençler var.
Yaprak Özer: Orta yaştan kastınız?
Serhan Bali: İşte diyelim yani 45-50 üzeri. Klasik müzik turizminde biraz daha yaş ilerliyor, aynı zamanda maliyetli bir iş. Türkiye’de yeni yeni palazlanıyor. Yurt dışındaki festivallere konserlere operalara mesela izleyicileri klasik müzik severleri götürüyoruz. Ben de bizzat bu işin içindeyim.
Yaprak Özer: Nerelere götürüyorsunuz?
Serhan Bali: Tabii Viyana çok önemli bir destinasyon. “Notalı Rotalarda” diye bir ismi var turlarımızın. Festivallere odaklanıyoruz. Klasik müzik gezilerine orta yaş ve üzeri kitle geliyor çünkü maliyetli bir olay. Konser salonlarımızda gençlerin oranı çok yüksek, bu Avrupa’daki en yüksek oran. Avrupa’daki klasik müzik izleyicisi yaşlanıyor. Türkiye, Avrupa’da klasik müzik izleyicisinin en genç olduğu ülke. Avrupa’dan gelenler şaşırıyor. O yüzden ümitlenecek çok şey var. Gençler daha ziyade pahada hafif konserleri tercih ediyorlar. Fakat değişik aktiviteler önlerine serildikçe ilgi gösteriyorlar.
Yaprak Özer: Ekonomik krize vurgu yaparak başlamıştım öyle bitireyim. Ekonomik kriz dönemlerinde eğlencenin dinlencenin insanların ruhlarını temizleme ihtiyacı, sektörünüzde genişleme yaratabilir mi?
Serhan Bali: Ben olacağını ümit ediyorum ve tahmin ediyorum; çünkü konserden çıktıktan sonra insanlar dediğiniz gibi ruhlarını dinlendiğini iyileştiklerini hayata daha olumlu, güzel pencereden baktıklarını hissediyorlar. Konser salonlarının dolmasını ümit ediyoruz.