Bayram günlerini en çok çocuklar sever. Yoksa, bayramları bazı çocuklar daha çok sever mi demeliyim.
Geçtiğimiz haftayı Malatya Çocuk Yuvası’ndaki skandalla geçirdik. Gelecek yıl bu zamanlar bir başka ilimizdeki çocuk yuvasıyla ilgili bir skandal haberi daha okur muyuz, okumaz mıyız? Bence okuruz, okuyacağız. Her yıl bir kez yüreklerimiz dağlanır bizim.
Olayı insan kaynakları ve yönetim boyutunda nasıl ele alabilirim diye düşündüm. Tarafları kategorilere ayırmaya karar verdim.
Ben, sen, o, biz, siz, onlar
Banyoda şaşkın çıplak çocuk görüntüleri, azarlanan çocuk kareleri, kafaları birbirine tokuşturulan miniklerin görüntüleri yüreğinizi dağladı. Çoğunuz ağladı, çoğunuz öfkelendi. Çocuk yuvalarının halini yeni mi öğrendik? Malatya… Ya diğerleri? Çocukların hali böyle, yaşlılarınki farklı mı? Sistem mi bozuk? Kaç defa bir yetiştirme yurdunun kapısından adım attınız? Kaç çaresiz çocuğa yardım eli uzattınız? Bu görüntüleri beş hafta sonra anımsayacak mısınız. Hepimiz suçluyuz. Ben, sen, o, biz, siz, onlar…
Bakan
Olayın patlak verdiği dakikalarda İngiltere’de devletimizi temsil eden Devlet Bakanı Nimet Çubukçu, “İnsanın olduğu yerde şiddet vardır” diye veciz bir giriş yaptı. Sonra ‘toplum da bir şey yapsın canım, bir tek bizim çabamızla olmuyor ki’ diye yakındı…
Tam beş iş günü sonra Çubukçu Türkiye’ye döndü. Bakanlığını ilgilendiren daha önemli ne olabilirdi? Devleti şirket gibi yönetenler “kriz yönetimi” konseptini de bilir herhalde. Krizde, kriz mahallinde olacak, yangını söndüreceksin. Tabii o yangının çıkmaması asıl görevin. Ama diyelim çıktı, orada olacaksın. Çünkü bunun için o koltukta oturuyorsun.
Bakan Malatya Çocuk Yuvasına “Çıkartma” yaptı. Medya ordusuyla! Ziyaretinin 25 dakika sürdüğü bildirildi. 25 dakikada ne yapılabilir? Gündemi çok dolu… Vali, yerel yönetim ziyareti, bir koğuş iki tuvalet teftişi. Ama masal okumayı da ihmal etmedi. Bakan çocukları önüne katıp İstanbul’a getirdi. Artık çocuklarımız sahipsiz değil. Bakan, ‘Bir tek göz yaşına tüm koltukları feda edebilirim’ dedi. Sayın bakan, göz yaşları sel gibi akıyor efendim…
Çocuklar
Haber spikeri şöyle diyordu, “Çocuklar psikolojik rehabilitasyona alınmak üzere İstanbul’a götürüldü.” Aynı anda ekrandan kundakta, kucakta, elde, sağda solda çocuk görüntüleri akıyordu. Malatya’da rehabilite edilemiyorlar. Bilmedikleri yerlere götürülüp travmanın artırılması gerekiyor anlaşılan. Çocuklar yerleştirildikleri yeni yurtta etrafı kırıp dökmüşler. Konuyla ilgili bilgi veren görevli, akşamdan sabaha kırılmadık sandalye bırakmadıklarını söyledi. Bu çocuklar agresif diye buyurdu. Birkaç gün sonra bu çocukların, dayağı hak ettiklerini buyuran birileri çıkarsa hiç şaşırmayın.
Ceza alanlar
Devlet büyüklüğünü gösterdi. Olay patlak verdiği anda, el kondu. İki kadın tutuklanarak cezaevine kondu. Sözde bakıcılar… Diğerleri dışarıda.
Müdür yemin billah ediyor, “İsteyerek gelmedim bu göreve, zorla getirdiler, ben başıma gelecekleri biliyordum” diye dert yanıyor. Koltuk güzel, zorla morla…
Başbakan
Her zaman olduğu gibi konuya büyük ciddiyetle eğildi; “Kız çocukların bakıcısı kadın, erkek çocukların bakıcısı erkek olacak.” Dertler bitecek. Bayramdan sonra yeni yasa geçirilecek. Başbakan bizim bilmediğimiz daha ne kötülükler olduğunu ima etti. Sözlerinin arasında buna ayırdığı vurgu o kadar belirgindi ki, düşünmek bile istemedim. Başbakan ekibini can siperane korudu. İngiltere’den dönmek bilmeyen Nimet Hanım’a kendisinin izin vermediğini söyledi. Liderler ekiplerini korurlar, ama liderler eksikleri nedeniyle ceza verir, sorumluluk ister, gereğini de yaparlar.
Demografi
Bu olaylar patlak verdiği günlerde hükümetin önemli bakanlarından birinin 6’ncı çocuğu dünyaya geldi. Anlaşılan Türkiye’de nüfus planlaması yok. Türkiye nüfusunun yüzde 29.3’ünü 15 yaşından küçük çocuklar oluşturuyor. DİE verilerine göre, Türkiye’nin yüzde 29.3’ünü çocuklar oluşturuyor. 15 yaş altındaki çocukların Güneydoğu’da nüfusa oranı yüzde 47, Trakya bölgesindeki illerde ise çocuk sayısı Türkiye ortalamasının altında. Üç büyük şehir içinde çocuk nüfusunun en fazla olduğu il İstanbul. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde görev yapan özellikle de iktidardaki vekillerimiz dengeyi kendi leyhlerine düzeltmek için uğraşıyormuş…
Başkalarının çocukları
Her yurt dışı gezisinde özellikle de neden gidildiğini kavrayamadığım Afrika ve Ortadoğu ülkelerinde gezilmedik çocuk yuvası bırakmayan, oradaki çocukları öpüp koklarken fotoğrafları çekilip basına dağıtılan, bu çocukları himayesine alarak Türkiye’ye getiren hükümet büyüklerimiz ve eşlerinin Türkiye sınırları içinde bir Çocuk Esirgeme Kurumu’nu ziyaret ederken, bizim çocuklarımızı öpüp koklarken gördüğümü anımsamıyorum.
Bizim çocuklar
Emniyet verilene göre İstanbul’da adli işlem gören 15 binden fazla çocuk var.
Çocukların işlediği belirtilen bazı suçlar şöyle: Irza geçme, reşit olmayanla cinsel ilişki, bu yolla ölüme sebebiyet verme; şahıslara karşı müessir fiil; adam kaldırma; uyuşturucu ticareti… İstanbul’daki son sokak çocukları araştırmasına göre kızların yüzde 66’sı tecavüz mağduru, madde bağımlılarının yüzde 38’i taciz kurbanı. Türkiye, madde bağımlısı çocuk sayısı bakımından dünya ‘zirvesinde’. İstatistikler, Türkiye’de 38 bin madde bağımlısı çocuk olduğunu gösteriyor.
Geçmiş bayramınızı en içten duygularımla kutlarım.