Her şeyin moda olduğu, modaların sık gelip geçtiği bir ülkede yaşamanın verdiği deneyimle uzun uzun düşündüm: Nedir trend, ne olmalıdır Türkiye için? Soru bir de insan kaynakları/istihdam konularında trendler olunca, yanıt vermek daha da zor.
Yanıtım: Normal olmak, sürekli, sürdürülebilir, nitelikli, istikrarlı olmak!
Na banal şey değil mi? Çünkü bizim istikrar gösterdiğimiz tek alan istikrarsızlığımız!
Resmi işsizlik oranı yüzde 13,7. Genç nüfusta resmi işsizlik oranı yüzde 24,6. Bir önceki yılın aynı dönemine göre iki puanlık düşüşler var. Seviniyoruz ama mevsimsel verilerden arındırdığınızda elimizde bir şey kalmıyor. Kalsa da niteliksiz.
İstihdam edilenlerin profilini takdim edeyim; çoğunluğu erkek, büyük kısmı lise altı eğitimli. Güvencesiz çalışanların oranı yüzde 42. Anlayacağınız ülke kayıt dışı.
İşsizlerin çoğu “eş-dost” vasıtasıyla iş arıyor. Çoğu da artık vazgeçmiş, kayıtlardan çıkmış. Sağolsunlar resmi işsizliğimizi düşürüyorlar.
Kadın nüfusunun dörtte biri çalışan bir ülkede trend olabilir mi? Çalışan kadınla çalışmayan kadın profili arasında çok büyük fark var. Çalışan kadın parmak ısırtıyor. Ama sayıları az.
Üretim arttığı oranda istihdam artmıyor. Her yıl ortalama 800 bin kişi işgücü piyasasına giriyor. Her yıl 1.5 milyon kişiye iş bulursak, 2023 yılına kadar ancak uluslararası standartı yakalayacağımızın hesabı yapılıyor.
İstihdamın artmasını engelleyen faktörleri biliyoruz; kayıt dışı çalışma, fazla mesai, kıdem tazminatı, özel istihdam bürolarının etkin çalışamaması, nitelikli eleman azlığı, kreş sorunu…
Resmi kayıtlarda bunlar yazıyor. Ben ilave etmek istiyorum. Eğitimsiz nüfus, niteliksiz işgücü, iş dünyasıyla koordinasyon içinde olmayan eğitim kurumları, eğitimin ticarete dönüşmesi, iş üretememek, işsizlerin geride bıraktıklarını yakalayamayacak kadar hızla sürüden ayrılma eğiliminde olmaları…
Ne görüyorum:
Genç, tecrübeli ve prezantabl… Bakın ilanlara değişen bir şey yok. İlanlarda aranan adaylar özetle bu. Eski tas eski hamam.
Eleman ilanlarına göre Türkiye satışçı olmuş… Geçmişle gelecek arasında değişen en belirgin şey, şaşırıyor insan. Satışta; telesatışçı, finans güvence danışmanı sıfatıyla sigorta satışçıları ilanları dikkat çekiyor. Satmak güzel. Ama üretmek daha güzel.
En moda sağlık ve eğitim. Hastane ya da üniversite yaptırmak en cazip iki alan. Doktor, hemşire, hastabakıcı arıyoruz, bir de eğitmen… Bereketsiz bir hareketlilik var. Niteliksiz ve içeriksiz. Doğrusu korkutuyor beni.
“Multi ASISTAN” ilanlarına bayılıyorum. Acaip bir şey. Şaka değil, en moda meslek, en zor bulunan pozisyon: “Multi-task, multi-brain ve multi-lingual yönetici asistanı aramaktayız” diye başlıyor. Genel müdür böyle havalı aranmıyor.
İlanlar sağlıksız yapımızın aynası. Sekreter deyip geçmeyin, takıntı yaptığımı da sanmayın. Siz bir sekreterin “…santrala bakıp, randevu ayarlamasını isteyip, yeri geldiğinde yurtiçi ve dışı fuarlarda firmayı temsil etmesini, gerektiğinde satış, satın alma için firmalarla birebir görüşmeler yapmasını, gelen siparişleri müşterilerden alıp bir üst birime iletmesini, muhasebe birimindeki işleri öğrenip gerektiğinde yardımcı olmasını, müşterilere teklif düzenlemesini, numuneler gönderip, satışı artırmasını, satıcılardan teklifler almasını, numuneler almasını iyi bir satın alma yapılmasına vesile olmasını…” istiyorsanız ne diyeyim ben size?
Bu duruma “All in one” diyorlar.
Havalı… Trend işte bu!
Sonuç? None!
Şiddetle trend dışı ve normal olmak istiyorum. |