Araştırmacılar zar tutmanın tarihini yazdı. Meğer insanoğlu tarih boyunca zar tutmuş. Science Daily’de Roma döneminden 17. yüzyıla kadar bilimsel bir zar analizi çalışması yayınlandı. Zarlar zaman içinde tek tip hale gelmiş, giderek daha “adil” olmuş. Gördüğünüz gibi adalet her dönem tartışmalı. Zar hep yek gelir mi, düşeş gelmesi için ne yapmak gerek?… Hadi buyurun hakkaniyete;
California Üniversitesi, Davis ve Amerikan Doğal Tarih Müzesi’nden araştırmacılar, yüzlerce zarı inceleyip farklı ülke ve kültürdeki zarlarla karşılaştırmışlar. M.Ö. 400’den önce veya Roma döneminde yapılan zarların büyük ve genellikle “yedinci” konfigürasyona bağlı olduğunu ifade ediyorlar. Bugün de yaygın olarak kullanılan bir yapılanma. Antik Roma’da bildiğimiz simetrik küplerin aksine, zar şekli düzensiz ve kemik, metal, kil gibi malzemelerden yapılmış; zarlar çoğunlukla yamuk yumuk. Şekilsiz zarların manipülasyon için kasten kullanılmış olabileceği düşünülüyor. Örneğin asimetrik zarların büyük kısmı yassı küpten; (1) ve (6) yüzünün yukarı dönme olasılığı yüksek.
Roma Dönemi Zarları
Araştırmada adı geçen antropolog Jelmer Eerkens, “Galileo ve Blaise Pascal gibi isimlerin şans ve olasılık hakkında fikir geliştirdiklerini, hatta bazı yazılı kayıtlara göre kumarbazlara danışmanlık yaptıklarını biliyoruz” diyor ve ekliyor: “Zar kullananların adalet, şans veya olasılık konularında yeni fikirler de benimsediklerini düşünüyoruz.”
M.S. 1100 yılından itibaren zarlar aşama aşama ve görece standart hale geliyor. Küpler küçülüyor ve tasarımında değişiklikler görülüyor. Daha öncekilerde zarlar üzerindeki noktalar, bir ya da iki halkayla kuşatılmışken, daha sonra bu halkaların kullanılmadığı dikkat çekiyor. Rönesans’da ise zarları tepeden tırnağa değiştiği görülüyor, simetri ve konfigürasyonlarda standartlaşma belirginleşiyor. Dönemin matematik çalışmaları açısından etkisi olduğu düşünülüyor.
Zar atarken bu küplerin nereden geldiğini merak edenler için küçük bir not; rast gelsin!