Nerede İletişim

Geçtiğimiz günlerde basında halka arz olmuş ya da olacak şirketlerle ilgili iki farklı haber, arka arkaya yer aldı. Bunlarda biri borsadan çıkmak isteyen şirketler, diğeri ise borsaya girmek isteyen şirketlerle ilgiliydi.

İletişim boyutuna dair bir notla konuya girmek istiyorum. Birbirinin tamamen zıttı yönde algı yaratabilecek haberlerin yayınlanması, kontrolü ve yönetilmesi zor bir sürece işaret ediyor. “Doğru ve etkili bir iletişim stratejisi var mı?” sorusunu soruyoruz. “İstem dışı gelişmeleri  telafi edecek, anlık-dinamik iletişim stratejileri nerede?” diye ikinci bir soru çıkıyor…

Konu nedir; “Ortaklıktan Çıkarma Tebliği” kapsamında Borsa İstanbul’dan çıkma potansiyeli olan 22 şirket bulunuyor. Buna karşın halka arza olumlu bakan 339 şirket var. 2014 yılı Temmuz ayı itibariyle Borsa İstanbul’da işlem gören 423 şirketin toplam piyasa değeri 580 milyar TL olurken bu şirketlerin halka açık kısımlarının değeri 171 milyar TL’yi buluyor. Bu sene 4 şirket borsadan çıkarken 5’i de sıraya geçmiş bulunuyor.

Durum nedir: Şirketler Borsa İstanbul’dan kaçıyormuş algısı.

Aksiyon nedir: Borsa İstanbul’un yeni halka arzlarla ilgili tarama süreci sonuçlarını içeren bülteni yayınlandı.

Etkisi nedir: Düşük kaldı.

Soru nedir: Bu şirketlerin halka açıkları oldukça düşük olduğu için toplam işlem hacminde ancak binde 2’lik bir yer tutuyor. Fakat halka arz bu kadar teşvik edilirken neden bu şirketler ikincil halka arz değil de borsa kotundan çıkmak istiyor ?

Ucuz finansman

Kim ne derse desin, şirketlerin halka arza yönelten sebeplerin başında finansman geliyor. Para piyasalarından faiz ile borçlanmak yerine hisselerini halka arz etmek birçok şirket için cazip geliyor. Bu, özellikle yeni bir atılım için büyük hacimli finansmana ihtiyaç duyan şirketler için daha fazla önem taşıyor. Çünkü bu finansman kaynağının maliyeti çok düşük ve bir geri ödemesi yok. Tabii bir de dolaylı katkısı söz konusu. Bir şirketin borsada işlem görmeye başlaması hem bankalar karşısında hem de para piyasalarındaki itibarını ve kredibilitesini güçlendiriyor. Payların kredi kullanırken teminat gösterilebilmesi ve ikincil halka arz ile yeniden finansman şansı gibi avantajları da var.  Halka arzın mevcut ortaklara da önemli katkıları var. Sağlanan likidite ile borsada istenildiği an, kurallar çerçevesinde pay satışı yapılarak finansman imkanı sağlanabiliyor. Diğer taraftan borsaya açılan şirketin bilinirliği artıyor, şirketin ulusal ve  uluslararası pazarda işbirlikleri imkânını artırıyor.

Kurumsallaşma teşvik sebebi

Şirketleri halka arza ve borsaya kote olmaya iten bir diğer nedenin kurumsallaşma olduğunu ya da olması gerektiğini söylemek gerek. Halka arza hazırlık süreci dahil, borsaya kote olma yolundaki bir çok aşama kurumsallaşma gerekliliği gerektiriyor. Halka arz olmak isteyen birçok şirketin kurumsallaşmanın önünü açacak organizasyon ve yönetim gibi konularda hazır olması gerekiyor. Birçok şirketin ise bu süreci, borsaya kote olduktan sonra tamamlamaya çalıştığı sıkıntıları beraberinde getirdiğini görmezden gelemeyiz. Kurumsal yönetim uygulamalarını içselleştirmeleri gereken şirketler, bu sürece hazırlıksız olduklarında hem şirket çalışanlarının hem de üst yönetimin uyum sorunu yaşamaları söz konusu olabiliyor.

İşin iletişim boyutuna bakıldığında kurumsallaşma ve kurumsal yönetimin halka arzlar üzerindeki etkisinin çok da iyi anlatılmadığını söylemek gerek.. Halka arzlar hala ucuz finansman olarak algılanıyor. Geleneksel medya araçlarında ve  diğer iletişim  kanallardaki söylemlerde halka arzın kurumsallaşmayı güçlendiren, şirketleri bu konuda motive eden ve sürdürülebilir kurumsallık yönünde onları teşvik eden yapısına yönelik güçlü bir iletişim stratejisi kurgulanmıyor. Halka arz olan şirketin marka değeri, itibarı ve bilinirliğinin nasıl değiştiğini anlatmak gerekiyor.

Düşük halka açıklık oranları büyük sorun

Halka arz bu kadar cazipken “Ortaklıktan Çıkarma Tebliği” kapsamında borsadan çıkışın önü açıldı. Bu çerçevede aralarında Alternatif Bank, Eczacıbaşı Yapı, Mutlu Akü, OMV Petrol Ofisi ve Türk Demirdöküm olmak üzere beş şirket borsa kotundan çıkmak için başvurdu. Aralarında Denizbank, Boyner, Carrefoursa (A), Aviva Sigorta ve Finansbank gibi piyasa değeri yüksek şirketlerin de yer aldığı 22 şirketin ise fiili dolaşımdaki payları yüzde 5’in altında bulunuyor. Bir anlamda bu şirketler de borsadan çıkmaya aday görünüyorlar. Borsadan çıkmak isteyen şirketlerin çoğunluğunun halka kapalı kısmının yabancı yatırımcılara ait olması dikkat çekici bir detay… Kendi ülkelerinde zaten borsalara kote olan bu şirketler belli ki, SPK regülasyonlarıyla uğraşmak istemiyor. Düşük halka açıklık oranları ile işlem görmenin cazip olmaması da kararlarını hızlandırıyor olmalı.

Ekonomi ve iletişim

Konu iletişim açısından güçlü bir şekilde yönetilmeli. Borsa kotundan çıkmanın bir hak olduğu, bunun hem şirket hem de borsa açısından bir tercih olduğu daha anlatılmalı.

Borsa İstanbul’un yüksek sesle ve altı doldurulmuş gerekçelerle kamuoyu ile paylaşması ve bu konudaki bakış açısını yoruma yer bırakmayacak şekilde aktarması gerekiyor. Sonradan verilen mülakatlar yararlı olsa da, iletişim stratejisinde yangın söndürmek etkili olmuyor. İletişim son derce planlı kurgulanması gereken bir süreç.

Borsa İstanbul’a kote olmuş bir şirketin iletişim stratejisinin de yatırımcı ilişkilerinin de kurumsallığını yansıtacak şekilde olması gerekiyor. İletişim ve ilişki yönetimi güçlü olan şirketlerin hem yerli kurumsal hem de uluslararası kurumsal yatırımcılar karşısındaki itibari yükseliyor.  Halka arzı kurumsallaşmada bir başlangıç değil bir itibar yönetimi aracı olarak da görmeye başladığımız zaman iletişim ve ilişki yönetimine bakışımız da değişecek.

İletişim açısından müthiş bir fırsat var

Bir yandan şirketlerin borsadan çıkışı kolaylaşırken bir yandan da Borsa İstanbul şirketleri halka arza ikna etmek için turlar düzenleniyor. Yapılan açıklamalara göre son 20 ayda 27 farklı ilde 500 şirket ile görüşülmüş bulunuyor. Bu şirketlerin çoğu İSO 500, TİM 1000 Capital 500 ve Fortune 500 gibi listelere giren, büyük ölçekli şirketleri kapsıyor. Sonuçlara bakılırsa halka arzı seviyoruz. Kapısı çalınan şirketlerin yüzde 68’i halka arza olumlu bakıyor. Üstelik bu şirketlerin yüzde 24’ü üç yıl içerisinde hisselerini halka arz edebileceğini belirtiyor. Kısa bir süre önce Türkiye Kurumsal Yönetim Derneği’nin yaptırdığı “Kurumsal Yönetim Algı Araştırması’na bir de bu gözle bakmanızı tavsiye ederim. Bu araştırmada şirketlerin yüzde 32’si hala kurumsal yönetime halka arz öncesi geçilmesi gerektiğini düşünüyor.

Paylaş

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir