Amerikan Merkezi Haberalma Örgütü (CIA), American Medical Association dergisine ilan vermiş; “tıp analistleri” arıyor. İlanda, yabancı liderler ve teröristlerin sağlık durumlarını değerlendirmede bu doktorların uzmanlığından faydalanmak istendiği ifade ediliyor. CIA’nın dünya liderlerinin sağlık durumunu takip ederek biyografik profillerini çıkarmaya çalıştığı, onları fişlediği biliniyor. Bulgular, izlenenlerin alacakları kararları, atacakları adımları öngörmeye yarıyor.
Soğuk Savaş döneminde Sovyet lider Nikita Kruçev’in idrarından örnekler alındığı duyulmuştu. El Kaide lideri Bin Ladin’in sürekli diyalize ihtiyaç duyacak derecede böbrek problemi olduğu, kalp büyümesi ve kronik düşük kan basıncı sorunları yaşadığı, savaşta iki parmağını kaybettiği biliniyor. Miloşeviç’in stres altında tepkisinin iyi olmadığına dair bilgilerin Dayton Barış Görüşmeleri’nde kullanıldığı ifade edilirken, Sırp liderin profilinde stres altındayken kilo aldığı, daha fazla sigara ve alkol tükettiği, şeker hastalığının depreştiği kaydediliyor.
Anayasa Mahkemesi’nin türban kararından sonra TBMM Başkanı Köksal Toptan aslında kendisinin bile arkasında kuvvetle durmadığı Senato önerdi. Çift kamaralı sistemin Anayasa Mahkemesi’nin yükünü hafifleteceğini ileri sürdü. Milletvekillerinin formasyonlarına ilişkin ciddi tartışmalar varken, çift kamaralı sistemin nasıl oluşturulacağı en azından benim için merak, ötesinde de endişe konusu. Düşünsenize genel seçimler 4 yılda bir yapılıyor. Neler sığmıyor dört yıla, bebekler çocuk, çocuklar büyük oluyor, liseye adım atan mezun oluyor, üniversiteye gidebilen şanslıysa dört yıl sonra hayata atılıyor. Kıymetini bilmek gerek dört yılın! Biz yılları hovardaca harcadığımız için kimin gelip kimin gittiğine futbol takımı tutar gibi karar veriyoruz.
Anımsayın, Bülent Ecevit’in ilerleyen yaşı ve sağlığı Türkiye’nin kaderinde dramatik rol oynamıştı. Makam aracında “hipoglisemi atağı” yüzünden baygınlık geçiren Erdoğan, kapıları kilitlenen zırhlı araçtan balyoz marifetiyle çıkarılabildi. Bir kalp krizi halinde yaşamından olabilirdi.
Time dergisinin Cumhuriyetçi Parti Başkan Adayı John Mccain’i kapağa, “How healthy is he?” (Ne kadar sağlıklı) başlığıyla taşıdığını görünce şaşırdım. McCain’in, Vietnam Savaşı dönüşünde aldığı psikiyatrik tedaviler, cilt kanseri ve ilerleyen yaşı endişe yaratıyor. McCain (72) başkan seçilip 8 yıl görev yaparsa, Beyaz Saray’ı 81 yaşında terk edecek.
Siyasi liderlerin fiziksel ve ruhsal sağlıklarını Amerikan basını gibi tartışmak bir yana, konu neredeyse tabu. Bir de liderlerin sağlık konusuna bakışı var ki, evlere şenlik… Liderin sağlığını umursamayan seçmenin haline ilişkin örnekler istemediğiniz kadar çok ve açık…
Çernobil faciasından sonra dönemin Sanayi ve Ticaret Bakanı Cahit Aral, Karadeniz’de yetişen çaylarda radyasyon olmadığını kanıtlamak için halkın önünde çay içmişti. Çayda radyasyon olduğu kesinleşti.
Aksaray Belediye Başkanı 10 binlerce kişiyi hastanelik eden virüsün şebeke suyundan kaynaklanmadığını açıkladı. Yetmedi yardımcısı, suyun temiz olduğunu kanıtlamak için bardak bardak su içti. Sağlık Bakanlığı, hasta eden virüsün şebeke suyundan kaynaklandığını açıkladı.
Kızılırmak suyunu habersizce Ankaralılara içiren ve bunu 21 gün sonra açıklayan Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek eleştirilince, “Suyu ben de içiyorum, eşime ve çocuklarıma da içiriyorum” yanıtını verdi ve ekledi “…Ben diyorum ki, kıskananlar çatlasın.”
MHP Kırıkkale Milletvekili ve Sağlık eski Bakanı Osman Durmuş kene ısırığıyla ilgili kopartılan fırtınanın arkasında, “Küresel sermaye ve ilaç sanayinin” olduğunu iddia etti. Durmuş, Gölcük Depremi sırasında da “Yabancılara tek bir yaralı vermem. Onlardan kan da almam” demişti.
Fiziki sağlık da, ruh sağlığı da önemli. Bakın anlaşılan başkaları bizim sağlık künyemizi en ince ayrıntısına kadar tutabiliyor, biz halkın sağlığını umursamayanları gözümüz kapalı başımıza getiriyoruz.