Orada ne işimiz var?

Bu bir Orta Doğu yazısı değil. Yine bir toprak yine bir rekabet yine bir çıkar yazısı. Yakında vizyona girecek filmin ön tanıtımı.

Coğrafi bir bölgenin ekonomik değeri ölçülebilir mi? Tarihsel, kültürel, ekolojik, jeopolitik ve demografik etkenlere bağlı olduğu kesin. Orta Doğu hidrokarbon kaynaklarıyla değerli. Dünyanın en büyük petrol ve doğal gaz rezervleri de Süveyş Kanalı – Hürmüz Boğazı gibi kritik deniz geçiş yolları da bu bölgede. Afrika, nadir toprak elementlerine sahip, geniş tarım alanları ve biyoçeşitlilik önemli. Asya’da insan unsuru da devreye giriyor, dünyanın imalat cenneti. Tarım ve toprak altı zenginlikleri tartışılmaz. Güney Amerika, toprak üstü ve altı müthiş kaynaklar, akciğerlerimiz Amazon ve biyoçeşitlilik için önemli. Kuzey Amerika teknoloji ve bilim merkezleri, tarımsal zenginlikler, petrol, doğal gaz ve diğer enerji kaynakları servetine sahip… Avrupa finansta, imalatta, teknolojide, ilaçta, havacılıkta ve bürokrasiden sayılsa da kurumsal hüviyette;  şarap, peynir ve zeytinyağı gibi keyifli ve kaliteli tarım ürünlerinde dikkat çekiyor. Avustralya ve Okyanusya’nın da cevherleri, hayvancılık ve benzersiz biyoçeşitlilik.

Arktik ve Antarktika sıra dışı bölgeler…

Erişimi şimdilik zor olduğundan adeta uyuyorlar. Yanılmayalım. Küresel güç dengeleri, ekonomik çıkarlar ve çevresel endişeler açısından önemliler. Kutup bölgeleri doğal döngüler, iklimlerin düzenlenmesi açısından gezegen için hayati öneme sahip. Arktik’in 4 milyon nüfusu var. Rusya, ABD (Alaska), Kanada, Danimarka (Grönland) ve Norveç arasında paylaşılan karalarla çevrili bir okyanus. Antarktika hiçbir ülkenin bayrağı altında değil. Dünyadaki tatlı suyun yüzde 70’ini buz olarak barındırıyor. Türkiye’den 17 kat büyüklüğe sahip bir kıta. Taraf olan 54 ülkenin antlaşmasıyla (1959) barışa ve bilime adanmış.

Kadın lider

Türkiye’nin kutuplarla ilgili bilimsel çalışmalarını başarılı bir bilim kadını yönetiyor; Prof. Dr. Burcu Özsoy. Deniz bilimci. Özsoy’u özel bir organizasyonda konuşma yapmaya davet ettim. Verdiği bilgiler ufkumu açtı, dinleyenlerden biri “Neden kutuplarda bir şey yapmaya çalışıyoruz?” diye sorunca, buyurun…

Prof. Özsoy liderliğindeki Türkiye’de Kutup Araştırmaları Uygulamalı Araştırma Merkezi, İstanbul Teknik Üniversitesi çatısında altında ve Cumhurbaşkanlığı himayesinde. TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi çatısı altında Kutup Araştırmaları Enstitüsü var.

Özellikle Arktik olsa da her iki kutup da küresel iklim değişikliğine maruz. Atmosferde artan sera gazı seviyesi ortalama sıcaklıkların artmasına ve kutup bölgelerinde buzulların ve deniz buzlarının erimesine yol açıyor; bu da okyanus akıntılarını etkiliyor. Bu yüzden biz kuraklık, aşırı yağış gibi ölümcül tuhaflıklar yaşamaya başladık. En azından bu nedenle ilgilenmek gerek. Ama ben daha fazlasını aktarmak istiyorum.

Arktik’i ve Antarktika’yı izleyin

Arktik, yakında zamanda jeopolitik mücadelenin starı olacak. Buzlar eriyince deniz yolları açılacak ki, başladı… Kuzey Denizi rotasının kullanılabilirliği artacak. Asya ile Avrupa arasındaki deniz ulaşımı hızlanacak, jeostratejik dengeler değişecek. Arktik bölgesinin derinliklerinde büyük miktarda doğal gaz ve petrol rezervi bulunuyor. Bu rezerve ulaşmak kolaylaşacak. Ama kimin olacak?… Buzlar eriyince yeni balıkçılık bölgeleri açılacak yine rekabet artacak. Ekoturizm gelişecek… Toprak hak iddiaları gündeme gelecek.

En büyük kıyı şeridine sahip ülke Rusya, bölgedeki en aktif ülke diyebiliriz. Doğal gaz ve petrol arıyor, deniz yollarının kullanıyor ve askeri varlık taşıyor. Kanada, Kuzey Denizi rotasının kontrolü, doğal kaynakların araştırılması ve yerli halklarla ilişkili. ABD, diğer konular onun da ilgi alanında, kuşkusuz bir de Norveç ve Danimarka var; her şey bir yana günlük yaşam-geçim alanı olarak faaller.

ABD, Antarktika’da en büyük bilimsel programlardan birine sahip. Rusya da etkin, bazı lojistik faaliyetler de var. Avustralya üç ana araştırma istasyonunu işletiyor. Arjantin’in de birkaç istasyonu bulunuyor. Birleşik Krallık: Bilimsel çalışmaların yanı sıra krill ve deniz ürünleri üzerine de araştırmalar yapıyor. Çin, Güney Kore, Japonya ve Yeni Zelanda pür dikkat.

Kutupların değeri

Uluslararası yayınlarda kutuplarla ilgili haberler dikkat çekecek kadar arttı. Rusya’nın faaliyetleri enteresan, forumlara ev sahipliği yaptığı görülüyor. Bolşevikler 1917 devriminin ardından gözlerini Kuzey Kutbu’na dikmiş, hidrografik araştırmalara başlamış seyrüsefer planları oluşturmuş. Ekonomik yatırım yapmış, binlerce kişi istihdam etmiş. Rus donanması buzkıran ve güçlendirilmiş kargo gemilerinden yana zengin. Ruslar bu rotayı Süveyş ve Panama geçişlerine kıyasla ekonomik buluyor. Ukrayna’ya karşı başlatılan savaş nedeniyle uluslararası ambargolar yaşarken, bu yol kurtarıcı unsurlardan biri. Rusya rotanın 80 milyon tonluk bir kargo hacmine ulaşacağı hesabı yapıyor. Rotaya yaklaşık 18 milyar dolar yatırım planlıyormuş.

OECD’nin 2020’de yayınladığı Gelecekteki Deniz Ticareti Akışı raporunda yaklaşım farklı. Bu rotanın buzlar erise de hayata geçişini kolay görmüyor. 2035’ten sonra karlı hale geleceğini ekliyor ve büyük nakliye hacimlerinin ancak 2070 civarında başlayacağını söylüyor. Dünya, Orta Doğu’da kanlı çatışmalara kilitlenirken Hindistan, Rusya ve Çin yakınlaşması tesadüf olmasa gerek. Çin’in ayrıca yatırım yaptığı Kuşak ve Yol Girişimi de unutulmamalı.

Türkiye’nin kutuplarda rekabetçi rolü yok

Kendi bölgemiz ve iç sorunlarımız, kendi kendimize çıkardığımız yaratıcı sorunlar, kendi kendimizle mücadelemiz, aramızdaki “sen ben” kavgası… “benden olmayana düşmanlık” enerji tüketiyor. Nihayetinde zaman sınırlı ve her maddeden daha kıymetli bir kaynak. Türkiye’nin vizyon ve ekonomik güç, en önemlisi insan gücü açısından kutup bölgelerinde doğrudan ekonomik faaliyetlere girişmesi kolay olmasa da Türk şirketleri ve yatırımcıları için iş birlikleri ve ortaklık fırsatı sunacaktır.

Kutupların ekonomik değer birimleri çok çeşitli; hidrokarbon kaynakları! Arktik bölgesi, dünya petrol rezervlerinin yaklaşık yüzde 13’üne ve doğal gaz rezervlerinin yaklaşık yüzde 30’una ev sahipliği yapıyor. Arktik ve Antarktika, özellikle nadir toprak elementleri, altın, nikel, bakır, kömür ve demir cevheri bakımından zengin. Sıcaklık değişiklikleri, bazı balık türlerinin kutup bölgelerine göç etmesine neden oluyor. Küresel ısınma nedeniyle eriyen buzullar, Arktik’te yeni deniz yollarının açılmasına olanak tanıyor. Antarktika, bilimsel araştırma için benzersiz bir laboratuvar. Jeopolitik konumu, askeri harekatlar için de ayrı önemli.

Bu bölgelerde insan az ama olacak

Kutuplar bazı meslek dalları için çok önemli. Sayayım birkaçını; klimatologlar (iklim), biyologlar (flora ve fauna türleri ve adaptasyon mekanizmaları), oşinograflar (deniz okyanus bilimi) enerji ve madencilik, balıkçılık, deniz bilimcileri, ulaştırma ve lojistik, turizm, hukuk savunma – güvenlik.

Teknoloji açısından avantaj vaadi?

Kutup bölgeleri, yüksek enlemler nedeniyle, düşük yörünge geçişlerinde uydu için ideal bölgeler. Uydu iletişimi ve gözetim için fırsatlar sunuyor. Rüzgar enerjisi potansiyeli yüksek olduğundan yenilenebilir enerji kaynağı zengin. Kutup bölgeleri enerji tüketimini azalttığı için veri merkezleri açısından avantaj. Derin deniz ve buzul teknolojileri ve ulaşım teknolojileri çok gelişecek alanlar…

Türkiye’nin kutup bölgelerinde çalışma yapabilecek eleman ihtiyacı tabii ki var; okyanus bilimcileri ve limnologlar: (deniz ve tatlı su ekosistemleri), glasiyologlar (buzulların hareketleri ve erimesi), biologlar (kutup faunası ve florası), meteorologlar (iklim ve hava koşulları),

uydu ve telekomünikasyon uzmanları, jeologlar ve jeofizikçiler, araştırma istasyonları, laboratuvarlar inşa etmek için mühendisler… Lojistik ve destek elemanları, buz kırıcı gemi mürettebatı, pilotlar ve hava taşımacılığı uzmanları, medikal uzmanlar, antropologlar, eğitimciler…

İnsan inovasyon tasarımcısı

Prof. Özsoy çalışmalarını yüz yüze yaptığımız görüşmede aktarırken Türkiye’nin akıllı tekstille özel amaçlı giysi tasarımı yapan modacısı Arzu Kaprol’le proje gerçekleştirdiklerini aktardı. Kaprol’ü de hemen ardından dinledim; biz kendisini modacı sanıyoruz, o kendisine insan inovasyon tasarımcısı diyor. Özetle giyilebilir teknoloji alanında akıllı tekstille özel tasarım gerçekleştiriyor.

İşte bir meslek örneği! Kaprol, iki yıllık bir çalışmayla Antarktika’da görev yapan Türk bilim insanları için koruyucu kıyafetler tasarlamış. Performans kıyafetinin ana çıkış malzemelerinden biri; Ankara keçisi. Benzersiz tüy yapısı içerisinde bulunan UV filtreleri, hava ve su geçirmez kumaş üretimine avantaj sağlamış. Kendi kendini temizleyebilen, hayati değerlere göre hareket edebilen, rahat, zorlu şartlarda terletmeyen, üşütmeyen, nemi dışarı atan, taşınabilen giysiler bunlar. İç yapısında yaşam verileri takip sensör ve ısıtıcıları, acil durum panelleri ve Türk bayrağı  bulunuyor.

Türkiye’nin orada ne işi var?

Kestirmeden “çünkü çıkarımız var”. Prof. Özsoy’un anlatımında geçen bir kavramın ve beraberindeki mesleğin altını çizebilmek için sona bıraktım. “Bilim Diplomasisi”. Soft Power terimi sık kullanılıyor… Anladığımız söylenemez. Biz “sert” power seviyoruz. Bilim diplomasisi Türkiye’nin çıkışı için anahtar.

Gözümüzü, eğitimsiz para kazanmak, zahmet etmeden bir yerlere çökmek, bize ait olmayanı gasp etmek, çeteler kurmak, haraç kesmek, rüşvet almak, irili ufaklı mafya şebekeleri oluşturmak, savaşa katılmak, savaş çıkarmak literatüründen uzaklaştırabilirsek… bir gün olacak.

Paylaş

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir