İş hayatında artık kendi işini kurmak isteyen, yaptığı işten tatmin olmayan, daha fazlasını ama ondan da fazla ve daha farklısını talep ve hayal eden yeni bir kuşak dikkat çekiyor. Dünyada olduğu gibi Türkiye’de de sayıları hızla artıyor: “Girişimci yeni nesil” . Amerikalılar yememiş içmemiş bir de isim takmışlar; “Gen-E”. Artık siz buna “generation entrepreneur” olduğu için mi “gen-e” dersiniz bilemem ama bana “genetik” bir durum gibi geliyor.”;”
İş hayatında artık kendi işini kurmak isteyen, yaptığı işten tatmin olmayan, daha fazlasını ama ondan da fazla ve daha farklısını talep ve hayal eden yeni bir kuşak dikkat çekiyor. Dünyada olduğu gibi Türkiye’de de sayıları hızla artıyor: “Girişimci yeni nesil” . Amerikalılar yememiş içmemiş bir de isim takmışlar; “Gen-E”. Artık siz buna “generation entrepreneur” olduğu için mi “gen-e” dersiniz bilemem ama bana “genetik” bir durum gibi geliyor.
Bazı insan doğuştan girişimci yenilikçi, bazıları değil. Bunun işin yanlışı ve doğrusu yok. Ama inkâr edemeyeceğimiz gerçek girişimci ruhun daha değişik insanlar yaratması ya da daha değişik insanların bu girişimci ruhu ortaya çıkarması…
Tavuk mu yumurtadan yumurta mı tavuktan… Gelin isterseniz böyle bir tartışma yaratmayalım. Bu hafta forum sorumuz girişimcilik üzerineydi şunu sorduk “girişimcilik ruhu nasıl geliştirilir?”
Girişimcilik anlamında Türkiye’de de bir geçiş dönemi yaşanıyor. Dünya alem bizim ne kadar girişimci bir millet olduğumuzu konuşuyor. Biz de buna inanıyoruz. Türk insanının kendine özgü nitelikleri nedeniyle girişimcilik süreci bizim ülkemizde biraz daha farklı yaşanmasına neden oluyor.
Türk insanının her zaman kendi işini kurmaktan yana olduğu söylense de yapılan araştırmalarda pratikte böyle yaşanmıyor. Çocukluktan itibaren garantili bir hayat kurmak üzerine yönlendirilen insanlar, risk almaktan çekiniyor. Bu nedenle az kazansalar da sabit gelirli işleri tercih edebiliyorlar.
Forumla ilgili biraz bilgi vermem gerekirse, girişimcilik ateşiyle yanıp tutuşup bunu da hayata geçirenlerden ses yok. Kendi işini kurmak isteyen az sayıda katılımcı geri dönmüş. Doğrusu çoğu, “ne yapacağım” diye soruyor.
“Düşünüyorum istiyorum bilmiyorum” sendromu. Acaba biz sanıldığı gibi girişimci değiliz miyiz?
Sizden gelen yanıt ve önerileri bir tartışma platformu açabilmek umuduyla tabii ki paylaşacağım. Ama şu Amerikalıların her şeyi tarif etme sevdasına uyarak yaptıkları girişimci araştırmasından size aktaracaklarım var. Girişimcinin tarifini yapmışlar. Süpermen’e benzediğini itiraf ediyorum. Bazı yönleriyle komik duruyor ama ne yalan söyleyeyim, girişimci dediğiniz insan da biraz farklı olmak zorunda. Bu tanımlara göz atın, sonra sizden yani bizden gelen forum yanıtlarını okuyun. Kararı kendiniz verin;
Süper Girişimci tipi;
- Önceki kuşaklara benzemiyorlar,
- Bir yere ait olma duygusundan kurtulmayı, kendine ait olmayı diliyorlar,
- Kuru, soğuk, kurumsal iş hayatını sevmiyorlar,
- Girişimcilik kadını ortaya çıkarıyor, girişimci kadınlar sayısı artıyor,
- Bu dünyada, en saçma dediğiniz iş bile kazanca dönüşüyor,
- Girişimcinin yaşı yok 50 yaşındaki bir kişi de girişimci kuşak üyesi olabilir,
- Çalışmakla ilgili sorunu yok, her gün her saat, uzun saatler çalışabilir,
- Obsesyon halinde işine tutkundur,
- Hiyerarşiyi sevmez,
- Borçla harçla işini kurar, riski göze alır,
- Dinamik, meraklı ve sürekli hareket halindedir,
- Onları motive etmeye gerek yok, kendisini motive edebilir
- Odaklanma becerisi yüksek,
- Önemli ve acil olanı ayırabilir,
- Basite indirgeme en önemli özellikleri arasında,
- İkna kabiliyeti yüksek,
- İletişimde basit ve yalın
- Teknolojinin kaçınılmaz olduğunu görüyor,
- Coşkularını takım arkadaşlarına geçirebiliyor,
- Bizzat işin içinde oluyor,
- Yıkıcı değil yapıcı,
- Sosyal sorumluluk duygusu gelişmiş,
- Çözüm odaklı,
- Değerine inandığı veya değer kattığı işlerde çalışır.
- Çalıştığı yerde farklı çalışma yöntemlerine açık
- Masa tutkusu yok, her yerde çalışır, bir bilgisayar bir telefon kafi,
- Hiyerarşik değil yatay iş ilişkisi kurar.
- Kaybettiğinde ağlamaz ders çıkarır
Dedim size biraz Süpermen kılıklı olmak gerekiyor. Benim fikrim mi? Ben, sevdim, sıra dışı insanlar olduklarına inanıyorum. Benim hoşuma gider kalıba/formata girmeyen insanlar. Ama girişimciyle hayalciyi birbirinden ayırmak gerek. Sürekli girişmek hali değil benim sevdiğim.
Aşağıda sizden gelen yorumlar var. Beni heyecanlandıramadığınızı itiraf etmeliyim. Tabii şunu da söylemem gerek, Türkiye’de girişimciliği besleyen bir alt yapı yok. Girişimciler için geliştirilmiş finans sistemi yok. Sistem girişimciden korkmak ve kaçmak üzerine kurulmuş. Girişimciye her an batabilir gözüyle bakılıyor. Bürokrasi hala çok ve anlamsız.
Yine de umutsuzluğa kapılmamak gerek. Girişimcinin bir özelliği de umutsuz olmamak, unutmayın!
İşte sizden gelen yanıtlar;
Ben devletin yerinde olsam, yanıtlarınıza bakarım, nerede takıldığınızı anlamaya çalışırım zaten hiç de zor değil. Ülkemi biraz olsun seviyorsam, girişimciliği nasıl teşvik edebilirim diye kolları sıvarım.
“Maddi bakımdan iş kurmaya zorlanıyoruz. Fikir var, çalışma azim var, sistem var ama kaynak yok. Türkiye’de genç girişimciye destek yetersiz. Malın, mülkün kısacası ipotek edecek bir malın yoksa, kredi bile alamıyorsun. Bu sorunu nasıl aşacağız?”
“Bu ülkede işçiye verilen önem işletmeciye verilmiyor. Tabir-i caizse her yerimizden vergi akıyor. Söyler misiniz lütfen, bu şartlarda işsizlik azalır mı, girişimci olmak yatırımı toprağa gömmek gibi değil mi? Aç-kapa firmaları gibi bence devlet firmalara sektör ve alt yapı bazında destek vermeli.”
“Bilgisayar mühendisliğinden yeni mezun oldum. İş aramak da, kendimi başkalarına beğendirmek de istemiyorum. Kendi işimi kurmalıyım. Nasıl bir yöntem izleyeceğimi de bilmiyorum. Bence Türkiye’de girişimciliği desteklemek üzere kurulmuş bürolar olmalı. Sermaye değil, yöntem istiyoruz.”
“Epeydir bu konu kafamı kurcalıyor. Bilgisayar sektöründe çalışıyorum. Daha öncesinde de esnaflık yaptım. Fakat her nedense sermayem ve gücüm olmadığını düşünüyorum ve herhangi bir işe girişemiyorum. Ortam ve ekonomi malumunuz… Bir arkadaşımla beraber bir firma kurduk, çalışıyoruz. Ben bir ara ayrıldım, fakat iş bulamadım ve tekrar geri döndüm. Şimdi çalışıyorum, ama yine de bir ışık göremiyorum. Benim kendi firmamı kurmak en büyük hayalim, ama nasıl yapacağımı bilemiyorum.“
“Muhasebe departmanında çalışıyorum. Aslında serbest muhasebeci yanında yaptığım işin yüzde 80’i ayak işi. Muhasebeyle pek alakam yok, ama ben kendi işimi yapmak istiyorum. Yeterli sermayem yok, imkanlarım kısıtlı, ama buna rağmen yine de ben kendi işimi yapmak istiyorum. Ne yapmalıyım?“
“Her şey iyi hoş da, işyerini de kurmak istiyoruz. Ama para nerede?”
“Gıda Mühendisliği bölümünden bu yıl mezun olacağım. İlk önce kendi işim yerine bir yerde çalışmayı istiyorum. Derler ya işletme tozu yutulması gerekiyor diye, ben de bu söze inanıyorum ve bu doğrultuda piyasayı öğrenmeden kendi işimi kurmak istemiyorum. Bir işletme içerisinde bayan çalışan olarak işçilere, hem sözümü dinletip hem de onlarla fikir alışverişi sağlamak için çalışma şevklerini artırmanın gerekli olduğunu düşünüyorum. Bunun için kitaplar okuyorum, deneyimli insanları dinliyorum.“
“Önümü daha iyi gördüğüm, kredi imkanlarının daha iyi olduğu bir ekonomide yaşasaydım, sanırım işimi kurmam için pek bir engel kalmazdı. Tabii bir de risk almak istemeyişim de bunun bir sebebi.“
“Türkiye’de insanlar “armut piş, ağzıma düş” mantığıyla yaşıyorlar. Herkes bir kahraman gelsin bizi kurtarsın diye bekliyor. Bence girişimcilik uyanacaksa, insanın kendi içinde uyanmalı. İtelemekle girişimcilik olmaz.”
“Ben insanların girişimci bir ruha sahip olup olmadığının doğuştan gelen bir yetenek olduğuna inanırım. Ne kadar bu ruha sahipseniz de bazen hayat şartları sizin atılım yapmanıza olanak sağlamaz. Bu durumda kendinizin de köreldiğini gözleyebilirsiniz. Geçindirmek zorunda olduğunuz bir aile varsa ve düzenli bir gelire sahipseniz bunları riske atarak bir iş kurma hayali ve heyecanınızı gerçek hayata geçiremezsiniz. Bu noktada insanların nasıl motive olması ya da bunu nasıl gerçekleştirmesi gerekir?”
“Ben yurdumuzun yarısının yok sayıldığını düşünüyorum. Herkes Batı’ya yatırım yapıyor. Doğu’da işini kurmak isteyenler ailesinden kalan parayla iş yapıyor. Biz ne yapalım? İstanbul’a mı göç edelim?”