“Plastik Demokrasi”

Popüler bir konuşma konusu önermek istiyorum: “Plastik Demokrasi”

Aslında bu başlığın özü “vasatizm”!  Vasatizm, vasat olma hali demek… Vasat-vasatizm teması, konuşma literatüründe yeni değil, dünya bu temayı konuştu, tüketti!… Vasatizmin popüler olduğu coğrafya ya da tarih dilimi, gerek kültürel gerekse ekonomik açıdan daha düşük bir gelişmişlil seviyesine işaret ediyor.  Vasatizmin derinliklerinde halka halka ilerleyen ülkemizde ise yakın gelecekte tükenme tehlikesi olmayan bir konu! Kaldı ki,  dünyaya hakim olan plastik demokrasilerde yeni lider tipi ve beraberinde gelen paket,  konuya her gün yeni bir perspektif kazandırıyor… Bakınız; Çin’den Rusya’ya, içine bizi alan Ortadoğu ve yer yer Avrupa, zaman zaman ABD dahil olmak üzere siz, biz, onlar ve hepimiz!

Vasatizmin yeni dönem üretimi, “yeni yine yeniden jeopolitika”, kavram olarak da ziniyet olarak da geri dönüyor! Yanı başımızdaki Kırım şu ana kadar yaşadıklarınızdan hiçbirine benzemiyor… ABD’nin petrol ihraç etmeye başlaması bölgede kuralları değiştiriyor… Rusya, Sovyet rüyası görüyor, Çin gözünü dikmiş farklı coğrafyalara önlenemez bir iştahla genişlemekte!… Suriye’de sahte seçim, göstermelik demokrasi ve fakat üzerinde konuşacak bir ülke yok. Irak’ta yönetim yok, terör var. İsrail Filistin’i yutuyor. Mısır, Libya istikrarsızlık tavan… Yunanistan belini doğrultamıyor. AB sözde kıpırdıyor, ABD geleceği bırakın başkaları için, kendisi için dahi doğru okuyamıyor…

Otokrosi ve demokrasi

Otokrosi tadında demokrasilerden söz ediyoruz. Her şeyin ucubesi piyasaya giriyor. Kapitalist Çin, Kapitalist Rusya!… Kulağa bile garip geliyor. Ya da kapitalizmin Çincesi, Rusçası…

Despotizme aşık liderler, kendilerini demokrasi havarisi gibi gösterme gayreti içinde, ezik yığınlara konuşuyorlar. Onlar masaya yumruklarını vurdukça “ben yapamıyorum, yapana tapınıyorum” diyen halkın dolduruşuyla daha ileri gidiyor… Tehlike koşarak geliyor. Eğitimli azınlık çok bildiği için kimseyi dinlemiyor, hep konuşuyor… Bu nedenle çalışmaya ve icraata zaman kalmıyor. Kendi içinden biri çıkarsa mutlaka kafasını ezmeye çabalıyor.

Hızlı hareket ettiğini, çabuk iş bitirdiğini söyleyerek kendilerinden önceki dönemi eleştirenler, “çalıyor ama çalışıyor” diyen yığınlardan övgü alıyor. Sandıktaki oy sayısıyla despot hareket etmeye hak gören yönetimler dalga dalga ilerliyor.

Kural tanımadan hızlı karar alan yönetimler, kalitesiz toplumlar yetişmesine vesile oluyor. İnsan gücüne dayalı sektörler istihdam yaratma kisvesi altında gelişiyor, eğitimsiz ve yeteneksiz bir grup, ülkenin değerli tüm topraklarını harcıyor… Verimli tarım alanlarından, metropollerdeki yeşil vahalardan bir süre sonra zehir fışkırıyor, havamız nefes almaya olanak vermiyor… bu platformda yetişen gençlerden de yetenek fışkırmıyor.

Orta sınıf

Vasatız. Vasatizmin panzehiri, orta sınıf. Çünkü orta sınıf görece iyi eğitimli, geleceğe umut besleyen, çalışan, üreten, ve daha iyisi için çabalayanlardan oluşuyor. Siyaset bilimciler, stratejistyenler, gelecek bilimciler orta sınıfın olmadığı coğrafyalarda ekonominin ve demokrasinin yeşermediğini; geleceğe umut besleyenlerin, eğitime önem verenlerin, çalışan kesimin orta sınıfta yer aldığını söylüyor. Tarih de böyle yazıyor! Türkiye’nin şansı orta sınıf. Bireysel özgürlüklerin olmadığı yerde orta sınıf, orta sınıfın olmadığı yerde kalkınma yaşanmıyor…

Sandık, demokrasi ve güven

Demokrasi’den söz etmek, ülkede demokrasi olduğu anlamına gelmiyor. Sandıktan çıkan her sonuç demokratik olmayabiliyor.

Güç eşit şekilde yayılmazsa demokrasi olmuyor. Gücün hepsini ya da önemli bir bölümünü elinde toplayan liderler demokrasi getirmiyor, yarattıkları ekonomik sistem uzun sureli olamıyor.

Siyasette kazandığınız avantajı ekonomik avantaja çevirdiğinizde sürdürülebilir olamıyorsunuz. “Güven” vasatizmin panzehirlerinden biri. Güven duygusunu beslemeliyiz. Güven duyulmayan coğrafyalarda, halk enerjisini üretmeye değil savaşmaya harcıyor. Güven duygusu genetik olmakla birlikte eğitimle yeşerebiliyor. Güven endeksi düşük toplumlarda, fırsatçılık tavan yapıyor, sandıkta bile oy gelecek için değil, an için atılıyor.

Bizim ekonomimiz ağırlıklı aile şirketleri üzerinde duruyor, bu şirketlerin çoğu kurumsallaşabilmiş değil. Şirketlerimiz hesap verebilir olması gerekiyor. Şeffaf, güvenli ve güven aşılayan…

Vasatizmin bir panzehiri de iş dünyası ama adil rekabetin olduğu şeffaf ve hesap verebilir iş dünyası!

Ve Tanrı kadını yarattı

Vasatizmin en büyük panzehiri tabii ki kadınlar! Konuşan, gülen, kahkaha atan, güzel çocuklar yetiştiren, çalışan, üreten, okuyan, kendisine bakan, güzel kadınlar! Ve bütün kadınlar güzeldir, unutmayın.

Kadınlar orta sınıf gibi, toplumun sübabı, kadınlar orta sınıf gibi medeniyetin kod adı!

“Vasat Türkiye” kimsenin işine yaramaz…

(Öneri okuma: “Why Nations Fail”, Daron Acemoğlu)

Paylaş

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir