Şeytan tüyünden iletişim

İyi iletişimin kriteri, söylediğinin anlaşılması ise başarılı iletişimin kriteri söylediğinin yanlış anlaşılmamasıdır. Küresel literatür böyle diyor. Fakat, meğer biz Türkler iletişim literatüründe ters köşe teoremi geliştirmişiz de haberimiz olmamış. İletişimi şeytan tüyüne havale etmişiz. Kelimeleri arka arkaya sıralamayı konuşmadan sayıyoruz, “adamımsın sen” diye karşımızdakinin sırtını sıvazlıyoruz, yeri geldi mi öfke nöbeti geçirip, olmazsa özür diliyoruz…

 

Anlaşılan tarihe iz bırakmak istiyoruz: İletişimsizlik iletişimi. Özü, nasıl olur da yanlış anlarım, ne söylersem yanlış anlamalarını sağlarım. Detayları, bana tuzak kurdular, kamplaştılar, blok oluşturdular. Beni sevmiyorlar. Onlar düşman. Ben çok yalnızım.

 

DUYDUN MU BENİ

Duysunlar diye konuşuyoruz. Bağrışmamız bundan… Duyduklarında işittiklerini sanıyoruz. Dahası söylediklerimizi anladıklarını düşünüyoruz. Bir anlasalar, aynı fikirde olacağımıza hükmediyoruz. İkna edeceğimizden eminiz. “Tamam dediğimi yapacak” diye havalara uçuyoruz. Şans yaver giderse bir kere söylediğimizi yapıyorlar. Gerisi gelmiyor. Bizde yine hüsran. Bizde yine yalnızlık.

 

İletişim kurmak kolay olsaydı… Konuşmak iletişim olsaydı, iletişim yalnızca konuşmak demek olsaydı?…  Bilimsel araştırmalar gösteriyor ki, beynimiz doğduğumuz an çalışmaya başlıyor ama konuşmaya başlayınca aklımız başımızdan gidiveriyor. Döne döne içinde boğulduğumuz iletişimsizlik bundan olabilir mi, ne dersiniz?

 

MATEMATİK İŞİ

İletişimde bir biz, bir de diğerleri var. İletişim karşı tarafı anlamak, hesaplamak, pozisyon almak demek. Anlamak yenilgi değil, tam tersine kontrolü ele geçirmek, güç demek. Bir matematik. Karşı taraf ne yer ne içer, ne düşünür, nasıl karar verir, bilmek gerekir… Susmamacasına konuşurken bir nefes alsak iletişim kuramadığımız dünya ne konuşuyor dinlesek… Belki de hiç ciddiye almayacağız, o da ayrı.

 

Ne konuştuklarını şöyle bir özetlemek, gündemlerine hızla bir bakmak gerekirse, tencere dibin kara seninki benden kara vaziyeti. Biz burada ne konuşuyoruz onlar orada ne konuşuyor. Hadi gelin hızlı bir ufuk turu:

 

SİYASET 1:0

Kuzey Kore nükleer potansiyeli ve ABD’yi vurmak için yaptığı füze denemeleriyle korku salıyor. Lideri çocuk desen çocuk değil büyük desen büyük değil. Pakistan da nükleer kabusları süsleyen bir diğer ülke. Rusya ve Putin’in sağı solu belli olmuyor. Fransa’da Le Pen geldim geliyorum diyor. Gelirse AB’den Frexit yapacaklarına kesin gözüyle bakılıyor. Avrupa Birliği, birlik desen birlikte değil, küme desen küme değil. Merkel, Obama’dan sonra yalnız ve sıkışmış. Suriye’den, geriye ne kaldı belli değil. Irak dost mu düşman mı anlaşılır gibi değil. Yunanistan, İspanya, Portekiz ve hatta İtalya var mı yok mu belli değil. Çin büyüdükçe büyüyor. Dikkat, Trump’ın bahar dalı uzattığı tek ülke. Venezuela Güney Amerika liginden atılmak üzere. Afrika’da eskisi gibi açlık kol geziyor, ama dünyanın gözü kıtanın topraklarında.

Siyasetçilerin arasında “Politika 101” dersinden geçebilecek yok. Siyasette küresel Taş Devri;  iş dünyası hiçbir şey yokmuşçasına Endüstri 4:0. Pes! Akademisyenlerin sesi çıkmıyor, medya kayıp. Küllerinden doğacaklar diye bekliyoruz. Yoklar.

Gördüğünüz gibi, biz bağırırken onlar bizi duymuyor!

 

BİZİ YALAN HABERLER BOZDU

Yalan habercilik 2016-17’de zirve yaptı. Tarih herhalde yazacaktır. Amerikan seçimleri yalan habercilik üzerinde ilerledi. Facebook yalan habercilikte ipi göğüsledi. O kadar ayyuka çıktı ki, insan editörleri “yalan söyleyemeyen robot”larla değiştirdiler. Yalan haber tavan yaptı. Zihniyet meselesi. Koltuğunu yalan habere borçlu olduğu iddia edilen Trump, yalan habere savaş açtı. Şimdi hoşuna gitmeyen her şey yalan. Yöneticilerin kendileri dışında her şey yalan. Almanya, Facebook’a ceza yağdıracağını açıkladı. Hadi bakalım…

Gördüğünüz gibi, biz bağırırken onlar bizi duymuyor!

 

BORİS VATANDAŞLIKTAN ÇIKTI

Ataları biraz Türk biraz Rus olan New York doğumlu İngiliz Dışişleri Bakanı Boris Johnson Amerikan vatandaşlığını vergi vermekten yıldığı için bıraktı. Diplomatik skandal olması beklenir değil mi, hayır, haber bile olmadı. Londra Belediye Başkanıyken de vergiye alerjisi haber olmuş. Londra’nın kuzeyinde sattığı evin vergilerini ödemeyince maliyeyle pazarlığa oturmuş. Takdire şayan bu mücadelesi arşivlerde. Renkli kişiliğine karşın siyasette bilinen müthiş bir başarısı yok. Ama hatırlanan çok çarpıcı demeçleri var: “Donald Trump çıldırmış olmalı…” ya da “Başkan koltuğuna oturamayacak kadar cahil…” (2015 Aralık)  Söz Amerikan Başkanı’na dönüp gelince onun da vergiyle mücadelesi ayrı bir konu. Seçim yarışında Hillary Clinton vergi kaçırdığını hatta hiç ödemediğini söylediğinde, inkar etmek şöyle dursun zekasının bir ürünü olduğuna işaret etmişti.

Gördüğünüz gibi, biz bağırırken onlar bizi duymuyor!

 

NATO FAALİYET RAPORUNU AÇIKLADI

Anımsayan var mı bilmiyorum, Batı savunmasının temel taşı Kuzey Atlantik Teşkilatı  NATO’dur. “Hepimiz birimiz, birimiz hepimiz için” mottosu meşhurdur. Ama uygulanmaz. NATO ilk defa faaliyet raporu açıkladı. NATO komutanı genellikle savunma, silahlanma ve mücadele anlatır; bu kez faaliyet raporu takdim etti. Anlattıklarında top, tüfek, füze yok. 2016 faaliyetleri arasında en fazla dikkat çeken çalışması (kuruluş amacına göre düşman olan) Rusya ile iyi ilişkiler. NATO ile Rusya arasında bir yıl içinde 3 görüşme gerçekleşmiş. NATO ve komutanları geçen yıl bombalar patlarken Türkiye’de gören var mı? 2016 faaliyet raporu, 13 bin NATO askeri konuşlandırılmış olan Afganistan’daki eğitim projelerini de detaylarıyla anlatıyor. NATO, kendisine Avrupa’da ihtiyaç kalmayınca yıllardır Afganistan’da terörle savaşsınlar diye eğitim veriyor!?…  Raporda, bir de güzel haber var;  üye ülkelerin savunma harcamaları 2016 yılında yüzde 3.8 oranında artmış, 10 milyar dolar ediyor. Komutan-CEO gelecek yıl çıtayı daha yukarı koyduklarını söylüyor.

Gördüğünüz gibi, biz bağırırken onlar bizi duymuyor!

 

KÜRK MANTOLU İNGİLİZ MADONNA

Sabahattin Ali’nin  Kürk Mantolu Madonna’sı geçen yıl bir TV magazin ekibi tarafından şarkıcı Madonna’nın giydiği kürk manto sanılıp, alternatif entelektüel sohbet konusu olmuştu. Bu sayede Sabahattin Ali’nin bu ünlü eseri yeniden dikkatlerimize geldi. Derken… İngiltere’nin en büyük yayınevlerinden Penguin, kitabı İngilizce yayınladı. Londra metrosu ve açık alanlarda ilanlarla kitap tanıtımı yapılıyor. The Guardian ve New York Times gazeteleri kitapla ilgili yazılar yayınlıyor. Anlamamışlar şu soruyu soruyorlar; yazıldığı dönem ilgi görmeyen bir roman, üzerinden bu kadar yıl geçtikten sonra ülkesinde birden bire neden best-seller olabiliyor?… (Kürk Mantolu Madonna bugüne  kadar 21 dile çevrildi, 24 ülkede yayımlandı.)

Gördüğünüz gibi, biz bağırırken onlar bizi duymuyor!

 

MİKRODALGADAN AJAN ÇIKAR MI?

Washington’da yüksek çevrelerin sohbetlerinin bir numaralı konusu bu. Amerika dinlenme paranoyasıyla sarsılıyor. O kadar derin ki, mutfak gereçlerinin casuslukta kullanıldığından eminler. Başkan Trump’ın başdanışmanı Kellyanne Conway de geçen hafta CIA dokümanlarının WikiLeaks tarafından açıklanması üzerine, mikrodalgalardan şüphe edilmesi için yeterince neden bulunduğunu ifade etti. Mikrodalgalara kamera yerleştirilip yerleştirilemeyeceği, bu aletlerin teknik olarak casuslukta kullanılıp kullanılamayacağı sıkı bir tartışma başlığı. Silikon Vadisi’ndeki teknik adamlar da birbiri ardına kullandığımız her şeyin bizi takip ettiğini, dinleyebildiğini, hakkımızda haber yaydığını açıklayan bombalar patlatıyor. Arabanız sizi dinliyor, mikrodalgadan fotoğraf kaydediyor olabilir… Bilin ki, perdeyi kapatınca gizlenemiyorsunuz.

Gördüğünüz gibi, biz bağırırken onlar bizi duymuyor!

 

Pİ=3,14

14 Mart Dünya Pi Günü’ydü. Matematikçilerin günü. Dairenin alanını bulmaya yarayan Pi sayısı eşittir 3,14. Sayıyı unutmam, kullandığımı ne yazık ki anımsamıyorum. Eğitimimizin bize armağanı. Pek çok önemli bilgi gibi ezberlediğimiz için, hakkını teslim etmediğimiz yaşamsal bir detay. Hayatta Pi ne ifade ediyor; Pi sonsuzluğu, sonsuzluk içindeki ritmi, izleri, dalgaları ifade ediyor. Biraz daha düşününce hayatla bağını şöyle kurabiliyoruz; tarih tekerrürden ibaret gibi… bu da gelir, bu da geçer gibi… her güzel şeyin bir sonu olduğu gibi… her düşüşün bir çıkışı olduğu gibi…

Milletçe Pi’yle ilişkimiz zayıf. Çocuklar matematikte iyi değil, hatta uluslararası ortalamalarda kötünün kötüsü. Eğitimli insanı sevmediğini açıklayan akademisyenlerimizi de unutmak mümkün değil.

 

“Pi’den bize ne?” diyebilirsiniz… mümkün! Ama konuşuyoruz dinlemiyorlar, bağırıyoruz korkmuyorlar… Şeytan tüyünden iletişim karizmayı çiziyor. Şeytan ayrıntıda gizli diyorsak, o başka! Pi geçmişten geleceğe bir fırsat penceresi olabilir…

Paylaş

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir