İş Görüşmesi-Sodexho Türkiye Genel Müdürü Eşref Hamamcıoğlu

Yaprak Özer (Y.Ö): Sodexho’yu toplu yemek isi yapıyor diye biliyoruz ancak
arastırınca ortaya pek çok sey çıktı: Çölde santiye hizmetlerinde, Eyfel kulesinde, kuzey
denizinde petrol platformlarında ne isiniz var? Buralarda ne yaparsınız?
Esref Hamamcıoglu (E.H): Tabii ki her seyden önce para pesinde kosuyoruz. ki seyi ayırt
etmek isterim; dünyada iki tane faaliyet alanımız var. Biri hizmet çekleri, yemek çekleri.
Bunlar Sodexho pass adı altında Türkiye’de pazarlanıyor, ayrı bir tüzel kurulus. Benim genel
müdürlügünü yaptıgım ise insanların evlerinin dısında geçirdikleri her an ihtiyaçları
olabilecek bütün her seyin giderilmesi ve saglanması.

Y.Ö: Ne anlamalıyız?
E.H: Toplu yemek, yasam kosullarının kolaylastırılması; temizlik hizmetleri, yesil saha
hizmetleri, teknik bakım, kurye hizmetleri, arsiv hizmetleri, küçük tasınmalar, havalandırma,
silahlı güvenlik hariç bir insanın evinin dısında bulundugu sırada ihtiyacı olabilecek bütün
hizmetlerin karsılanması. Türkiye pazarının niteliklerine göre önceliklerimiz var, suan da is
hacmimizin büyük bir çogunlugu toplu yemek.

Y.Ö: Siz bir dönem futbolu da hayatınıza katmıssınız, Galatasaray Spor Kulübü’nde
yönetim kurulunda görev almıssınız. Sevdiniz mi?
E.H: Çok sevdim çünkü ben kendimi iyi bir yönetici olarak gördüm bu zamana kadar, fakat
gördüm ki bir spor kulübüne yönetici olmakla, dünyanın en büyük sirketlerine yönetici olmak
çok farklı seyler. sin dogruları çok farklı. Bunu ögrendim çok sevdim, hızlı adapte oldugumu
tahmin ediyorum.

Y.Ö: Ama çabuk ayrıldınız?
E.H: Biz zaten olaganüstü bir genel kurulla seçilmistik, sekiz aydı süremiz ondan sonra bizi
seçmedi arkadaslar. Baskaları seçildi onlara destek veriyoruz. Ama sevmek ve ayrılmak
arasında çok direkt bir baglantı yok.

Y.Ö: Bir röportajınızda memur yönetici sevmem diyorsunuz. Memur yöneticiden
kastınız nedir?
E.H: Son zamanlarda moda oldu sirketler kurumsallassınlar… Kurumsallasma evet ama bu
kurumsallasmanın içinde insanların insiyatifini alıyorsanız, risk almalarına engel oluyorsanız
oradaki yöneticiler memur oluyor. Halbuki öyle bir çalısmalısınız ki dısardan sizi o sirketin
sermaye sahibi zannetsinler.

Y.Ö: Sizi de sanmıslar degil mi?
E.H: Tabii bundan sikayetçi degilim. Yönetici olarak çalıstıgım hiçbir zaman memur olarak
kalmadım, hep risk almayı sevdim, girisimci oldum. Sermaye sahibinin istedigi de bu zaten.

Y.Ö: Siz sermaye sahibi için iyi bir yöneticisiniz degil mi?
E.H: Evet kesinlikle. O konuda mütevazı davranmayacagım.

Y.Ö: Otoritermissiniz?
E.H: Otoriterim ama despot degilim. Fiziki bir korku salarak, insanlara tacizde bulunarak
degil isimi iyi yaparak çalısıyorum.

Y.Ö: Otoriterim ama despot degilim deyince hemen böyle literatürde Türk usulü bir
yöneticilik akla geliyor; kucaklayan ama ara sıra da olmadı bu diyen… Öyle mi?
E.H: Türk usulü demenize yüzde yüz katılıyorum çünkü benim Türkiye’de temsil ettigim
Sodexho firması 80 ülkede bu isi yapıyor. Ben 1992 yılından beri bu isi yapıyorum. 92 yılında
Sodexho’nun dünyadaki tek yabancı olmayan yöneticisi bendim. Bununda temel
nedenlerinden bir tanesi isi Türkiye’ye adapte edebilme esnekligine sahip olmamızdı. Biz
kendi insan kaynagımızı biliyoruz, kendi özelliklerimizi biliyoruz, biz Türkler alıngan ve
hassas insanlarız. Bunu bilerek çalısmak lazım. Bazen baba gibi, bazen abi gibi bazen de tatlı
sert bir otorite kullanmakta yarar var.

Y.Ö: Bir örnegim var, “tatlı sert” midir bilemiyorum ama sigara içmeyi de
yasaklamıssınız sirkette.
E.H: Bu demokrasinin geregi ben sigara içmeyi bıraktım, insanlara da yasakladım.

Y.Ö: Ne kadar oldu siz sigarayı bırakalı?
E.H: Ben ikinci tur bıraktım,13 yıl oldu.

Y.Ö: O gün bugündür çalıstıgınız yerlerde sigara içmek yasak mı?
E.H: Evet, sigara içme imkanı saglıyoruz tabii ama kötü yerlerde saglıyoruz, bu hos oldu
birkaç arkadasımız bıraktı. Sonra baktım insanların sigara içmemesi çok medeni bir ortam,
ben bununla mücadele ediyorum kendimce.

Y.Ö: Sodexho’da sirkülasyon yüzde 6, hayli düsük. Bir yandan çok övünülecek bir sey
çalısanlar ayrılmıyor sizden, onu anlıyorum, K literatüründe birazda ayrılsalar
yerlerine yenileri gelse denir. Katılıyor musunuz?
E.H: Ayrılsalar yerlerine yenisi gelsin diye beklenmez eger birinin ayrılmasını istiyorsanız
ayırırsınız. ki taraftan birinin adım atmasını beklemek çok yıpratıcı olur ben onu yönetici
olarak kabul etmiyorum. Eger biriyle çalısmayı arzu etmiyorsanız onun kendi arzusuyla
ayrılmasını beklemek için sartları zorlastırmanın manası yok.

Y.Ö: Siz iyi sartlar sunuyorsunuz anladıgım kadarıyla…
E.H: Kendi sektörümüzde iyi sartlar sunuyoruz. En büyük özelligimiz, bizim sirketimizde
patron yok, hepimiz aynı gemideyiz.

Y.Ö: Bu organizasyonda siz kimsiniz?
E.H: Ben de onlar gibi yöneticiyim, hiyerarsik düzende hepsinin üstünde bir yöneticiyim ama
hepimiz aynı gemideyiz. Sirketimize gelen insanları amatör zevkle çalısan profesyoneller
olarak tanımlıyorum.

Paylaş

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir