Sorunun yanıtı kimimiz için ne kadar netse; “çok işe yarar!”… çoğumuz için de o kadar “boş ver adam sen de…” Firmanıza ne kadar ömür biçtiğiniz, faaliyetlerinizin hangi “mahallede” kalacağına karar vermenizle alakalı!
Yıllardır kurumların raporlama süreçlerinde aktif rol aldım, deneyimlendim. En etkili yöntemin kredi gibi finansal kaynağa ulaşmak istiyorsanız bu ve bunun gibi raporları üretmek demek olduğunu gördüm. İş dünyası bir süre bu havuçla gerçekten hummalı çalışmalar yaptı. Derken… birden deniz bitti. Nasıl bitti, deniz nereye gitti gibi sorularla zaman kaybetmektense faydalı olacağını düşündüğüm bir kaynak üzerinden anlatacağım konuyu. Zihniyetler coğrafya tanımıyor. Sürdürülebilirlik Raporu hazırlamak kolay değil kaldı ki maliyetli. Yanlış anlaşılmasın raporu hazırlamanın zaman maliyeti tabii ki söz konusu ama yaşayan süreçleri raporladığınızı unutmayın, zihniyet ve uygulamaya dökmek çok maliyetli. O yüzden her yerde kestirme yollara başvuran çıkıyor. Avrupa Birliği dünya üzerinde sürdürülebilirlik konseptini benimseyerek standartlaştırıp kendisine mal etmek isteyen tek coğrafya. Kuralları can yakabiliyor. Bu yazı ders çıkarılması ve örnek alınması gereken bulgulara işaret ediyor. Amerika kıtasını durup durup yeniden keşfetmeye gerek yok.
Sürdürülebilirlik ve kurumsal şeffaflık konularında uzmanlığıyla öne çıkan Frank Bold adlı kurum, AB Sürdürülebilirlik Raporlama Standartları (ESRS) hazırlık süreçlerini incelemiş. Frank Bold, 100 şirketin 2023 yılına ait raporlarını analiz etmiş, AB’nin sürdürülebilirlik raporlama gerekliliklerine (CSRD ve ESRS) hazırlık durumlarını değerlendirmiş. Türkiye’nin en büyük ihracat partneri olan Avrupa Birliği coğrafyasında iş olanakları arayanlar için anlamlı bir kaynak.
Henüz on numara beş yıldız yok
Avrupalı firmaların sürdürülebilirlik sınavından on numara beş yıldız geçtikleri söylenemez. Ama sanmayın ki önümüzde uzun zaman var, yok! Rapora göre Avrupa’da şirketlerin çoğu, sürdürülebilirlik konularını genel olarak ele alıyor, spesifik etkileri ayrıntılarıyla açıklamakta eksik kalıyor. Örnek vermem gerekirse, rapora konu olan 53 şirket, sürdürülebilirlikle ilgili risklerini belirgin şekilde açıklamış, ancak yalnızca 10 şirket bu risklerin iş modeline ve stratejilerine etkisini analiz etmiş. 53 şirket net sıfır veya karbon nötr taahhüdü açıklamış, ama 42’si ayrıntılı geçiş planı sunmuş… 89 şirket, Scope 1 ve 2 emisyonlarını raporlamış, ama Scope 3 kategorilerinde eksiklikler görülmüş. 43 şirket sürdürülebilirlik durum tespiti süreçlerini uyguladığını belirtmiş, ancak yalnızca 6’sı bunu etkilerini değerlendirme süreçleriyle ilişkilendirmiş. Sadece 11 şirket biyoçeşitlilik etkilerini ve bağımlılıklarını genel olarak açıklamış. Ayrıca 100 şirkette sektörler arası standartlaşma eksikliği göze çarpmış. Uygulamada bölgesel, sektörel ve işletme düzeyinde ciddi farklılıklar Avrupa’nın henüz tek vücut olamadığını, ancak bu yolda önemli adımlar attığını ortaya koyuyor.
Peki, siz raporunuzu bu kıstaslara göre nasıl değerlendiriyorsunuz?…
Çifte Önemlilik İlkesi Nedir?
Sürdürülebilirlik Raporlarında çifte önemlilik (double materiality) ilkesi, şirketlerin hem etki önemliliği (impact materiality) hem de finansal önemlilik (financial materiality) perspektiflerini göz önünde bulundurarak raporlama yapmalarını gerektiriyor. Bir diğer ifadeyle şirketlerin, hem kendi operasyonları hem de değer zinciri boyunca oluşabilecek tüm çevresel, sosyal ve yönetişim (ESG) etkilerini belirlemelerini ve şeffaf şekilde raporlamalarını öneriliyor. Etkiler ve risklerin, öncelikle şiddet (severity) ve olabilirlik (likelihood) kriterlerine göre değerlendirilmesi bekleniyor. Finansal riskler için de büyüklük (magnitude) ve olabilirlik kriterlerinin uygulanması talepler arasında. Şirketlerin etkilenen paydaşlarla doğrudan iletişime geçmeleri veya dış uzmanlardan destek alarak paydaşların etkilenme durumlarını analiz etmeleri isteniyor. Tüm değer zincirini aynı detayda analiz etmeleri beklenmese de şirketlerin, değer zincirinde yüksek risk taşıyan bölgelere ve ilişkilere odaklanmaları kriterler arasında.
Algı Problemleri
Raporda öne çıkan konu ölçümlemek olabilir. Ama arkasında algı sorunu gözleniyor. Örneğin Çifte Önemlilik kavramının yeterince iyi anlaşılmadığı belirtiliyor. Özellikle, şirketlerin etki ve finansal önemlilik arasındaki farkı net bir şekilde kavrayamadıkları gözlemlenmiş. Şirketler, genel sürdürülebilirlik başlıklarına değinirken, spesifik etkileri detaylandırma konusunda eksik kalıyor. Şirketlerin birçoğu, etki ve risklerin değerlendirilmesi için kullanılan kriterlerin (şiddet, büyüklük, olabilirlik) nasıl uygulandığını açıklamakta yetersiz.
Neden-Çünkü
Özellikle değer zinciri boyunca bilgi toplamak zor. Kapsamlı ve güvenilir veriler elde etmek güç. Biyoçeşitlilik barındıran bazı sektörlerde uygun ölçüm yöntemleri eksik. Bir de firmaların çoğu çifte önemlilik değerlendirmesini, “yasal uyum için gereken bir formalite” olarak algılayarak detaylı uygulamadan kaçınmış.
İlginç bulgulardan biri de tepe yönetimi. Yönetim kurullarının süreçlere dahil edilmemesi edilse de ESG konularında bilgi düzeyinin düşük olması nedenlerden bir diğeri. İlginç bulduğum, bir detay da şirketlerin “kutucuk doldurma” merakı. Sanırım kolay geliyor. Kutucukları doldurunca rapor daha çabuk bitiyor ama satır araları kaçıyor.
Yanlış ve Eksik Raporlama Neye Mal Oluyor?
Şeffaflık ve Güvenilirlik Kaybı: Şirketlerin yasal yaptırımlara ve cezai işlemlere maruz kalma riskini artırıyor. Eksik veya belirsiz açıklamalar, bağımsız denetim süreçlerinde problemlere yol açıyor.
Sürdürülebilir Finansmana Erişim Zorlaşıyor: Örneğin, yeşil tahvil ya da sürdürülebilir kredi gibi araçlardan faydalanma şansını yitiriyor.
Bankaların Net-Sıfır Hedefleri: Bankalar ve finans kuruluşları, kendi karbon nötr hedeflerini yerine getirmek için portföylerini sürdürülebilir projelere yönlendirme baskısı yaşıyor. Daha düşük maliyetle finansmana ulaşmak da bu kapsamda unutulmasa iyi olur.
Operasyonel ve Stratejik Riskler: İklim geçiş planlarını detaylandıramayan veya etkilerini açıklayamayan şirketler, regülasyonlara uyum sağlamakta zorlanıyor, yer yer ani düzenlemelerle karşı karşıya kalabiliyorlar.
Greenwashing: Şirketlerin belirsiz veya yüzeysel raporlaması, green washing etiketi almasına, itibar erozyonuna, marka değeri zararına yol açıyor. Özetle sürdürülebilirlik hedeflerine yönelik net planın olması yeşil tahvil gibi sürdürülebilir finansman araçlarına erişimi kolaylaştırıyor.
Karbon Emisyonları ve İklim Geçiş Planları: Net sıfır taahhüdü olan şirketler, finansal piyasalarda diğerlerine göre daha rekabetçi bir konumda.
Veri Kalitesi: Rapor, özellikle Scope 3 (değer zinciri) emisyonlarının eksik raporlanmasının şirketlerin yatırımcılar ve bankalar için güvenilirliğini zedeleyebileceğini vurguluyor.
Sürdürülebilirlik ve Kredi Notu İlişkisi: Raporda, finans sektörü oyuncularının (örneğin Deutsche Bank, Banco Santander) net sıfır hedefleri ve karbon geçiş planlarının yatırımcı ilgisini çekmekte etkili olduğu belirtiliyor.
Kimlerle Rekabet Ediyorsunuz?
Rapor, 23 AB ülkesinden şirketleri kapsıyor ve şu coğrafi gözlemleri sunuyor. Coğrafi bölgelere göre bazlı bulgular sizler için önemli ipuçları sağlayabilir; Kuzey Avrupa ülkelerindeki şirketler, net sıfır taahhütlerini destekleyen daha ayrıntılı planlar sunmuş. Batı Avrupa sürdürülebilirlik raporlaması açısından ileri düzeyde, ancak Scope 3 eksiklikleri yaygın. Güney Avrupa, raporlarda daha az detay ve metodolojik açıklama eksikliğiyle öne çıkıyor. Tarım ve tekstil gibi sektörlerin baskın olduğu bu bölgede, değer zinciri kapsamı da sınırlı. Orta ve Doğu Avrupa’da sürdürülebilirlik raporlama olgunluğu diğer bölgelere göre düşük. Net sıfır taahhütleri sınırlı.
Scope 1-2-3 Ne Anlama Geliyor?
Scope 1: Kuruluşun kendi kontrolü altındaki faaliyetlerden kaynaklanan doğrudan sera gazı emisyonlarını kapsıyor.
Scope 2: Şirketin tükettiği enerji (elektrik, buhar, soğutma, ısıtma gibi) için kullanılan enerji üretim süreçlerinden kaynaklanan dolaylı emisyonları kapsıyor.
Scope 3: Kuruluşun değer zincirinin diğer bölümlerinden kaynaklanan dolaylı emisyonları içeriyor.
Scope 1 ve 2 daha kolay ölçülebiliyor ve kontrol ediliyor. Şirketlerin çoğu bu emisyonları detaylı bir şekilde raporlasa da Scope 3x değer zinciri boyunca veri toplama zorluğu yüzünden sorunlu. Bu arada çoğu şirketin toplam karbon ayak izinin büyük bir kısmını Scope 3 emisyonları oluştuyor.
AB’de Hedef Tarihler
CSRD (Corporate Sustainability Reporting Directive)
2024: Büyük şirketler için ESRS standartlarının uygulanmaya başlanması.
2025: 2024 mali yılına ilişkin raporların sunulması.
2026 ve sonrası: Küçük ve orta ölçekli işletmelerin (KOBİ) raporlama kapsamına alınması.
Yeşil Mutabakat ve İklim Hedefleri:
2030: Sera gazı emisyonlarının 1990 seviyelerine kıyasla yüzde 55 oranında azaltılması.
2050: AB’nin karbon nötr (net sıfır) bir ekonomi haline gelmesi.