Küresel medya görünümünü belirleyen iki temel sorun; yüksek enflasyon ve hane halkının bozulan gelir yapısı. Haberciliğin yaşam damarı normal şartlarda ekonomik güce bağlı. Sürdürülebilir olması ise içeriğinin gücüne… Bunları, savaş gibi pandemi gibi krizler… deprem sel yangın gibi gelişmeler, seçim gibi haberin coştuğu anlar takip eder. Yapay zeka gibi dijital teknolojiler, tariflere sığmayan yapısı ile sosyal medya gibi güncel faktörleri de eklemeli.
Medyanın durumu ise kabaca; istihdam yaratamıyor, işten çıkarmalar yoğun… tiraj geliri ekonomik formülden çıkmış, reklam denkleme bir giriyor bir çıkıyor, haber maliyeti yüksek, abonelik aslanın ağzında.
Türkiye’de farklı bir denklem var. Türk medyası kitapta yazan habercilikten çıkalı çok oluyor olmasına da yine de şaşırtıyor. Özünde çok pahalı bir iş olan habercilik yapılması için, bağımsız kesintisiz gelir modeline sahip olmalı ilkesi çalışmıyor. Türkiye, medyanın kitabını yeniden yazıyor; haber ucuzdur, yaratılma süreci pahalıdır. Bknz: seçim öncesi – sırası – sonrası serisi. Biz ne yaşadık? Fikir, kurgu, senaryo, kadro, efektler… nasıl iş! Şeytanın aklına gelmez. Korku filmi desem değil komedi değil, macera değil, polisiye değil casus da değil, komik hiç değil. Bir gün yazar tarih ama iş işten geçer. Hal böyle olunca dünya medyasının dertlendiği konular bizim için endişe kaynağı olmuyor.
Madalyonun diğer tarafında güven, korku, endişe ve mutluluk gibi duygular taşıyan toplum var. Asrın seçiminde gece boyunca kimse kimseye güvenmedi. Çıkan haberler, dökülen veriler mantığa sığmadı. Alt alta koyduk olmadı, yana yazdık olmadı. Parti yayın organlarından bozma TV kanalları, kimin sahibi olduğu belli olmayan dijital kaynaklar, güvenirliği kendinden menkul uzmanlardan haber tırtıklamaya çalışan “son” gazeteciler… Devletin haber ajansı yalan haber veriyor diye ambargoya tabi tutuldu, siz düşünün. Büyük yatırım yaptığı seçim alt yapısını çalıştıramayan muhalefet… Seçimi veri olmadan izledik. Etsiz kuru fasulye gibi. (Zaten halk et yiyemiyor.)
Ama ne gördük; haber vermekten vazgeçmiş gazetecinin karşısında gazetecilikten, haberden ve haberciden çoktan vazgeçmiş bir de halk var. O halk, 24 saat sonra şaşkınlığını atlattı, çaresizce -seçim gecesi ne karşılığında veri akışını kestiğini sormak gereken- Elon Musk’ın Twitter’ından aklına takılan soruların cevabını aradı. Bu deli sorular vatandaş gazeteciliğinin kitabını yazacak. Biz yapay zeka ve Rus Botları beklerken yine asrın teknolojisiyle bu kez medyada alemi ters köşe yapmışız. Türk mucitler seçim hack’lemenin kurallarını bozmuş. Operasyonun kod adı; Karda yürü iz bırakma. Tarih de bizi yazacak.
Medya raporlarında dikkat çekmekte zorlanan, yayıncıların kabusu haline dönüşen bir faktör var; kara habercilik. Yaygın mutsuzluk yaratıyor. Telafisi zor, hatta yok. Şimdi başlıyor! Bu işin kazananı olmaz. Yaratılan inançsızlık, güvensizlik bin pişman edecek. Bundan sonrası orman kanunu! Kural kalktı, artık gemisini yüzdüren kaptan.
Her zamankinden daha fazla endişeliyim.