Tescilli Konuşmacılardan Sahne Dersi

ABD Başkanlık yarışının kilometre taşlarından Demokrat Parti Büyük Kongresi Kamala Harris için parlama ile sönme arasında ince çizgiydi. Yarış hala başa baş olsa da Harris parlamayı ve patlamayı başardı. Bir konuşmayla bu iş olur mu? Nasıl yaptı? Tek başına mı gerçekleştirdi, bu işin hesabı kitabı neydi? Tarihin gördüğü en iyi konuşmaya imza atmadı, genel anlamda iyi bir performans, hesaplı bir gösteriydi. Sağduyu-dönüşüm değişim-samimiyet-değerler-özgürlük-gurur-iyimserlik-gelecek-aile-kadın-ayırımcılığa ve şiddete son gibi konseptler üzerinden yürüdü. Konuşma ve show’ın dikkat çeken teknik yönlerini ve söylemlerini anlatacağım.

DESTEK AL, YILDIZLAR SHOW YAPSIN

Sahneye 3 Başkan çıktı; Joe Biden, Barack Obama, Bill Clinton… “First” eşler sahne aldı: Jill Biden, Michelle Obama, Hillary Clinton. Ayrıca First “koca” olacak Doug Emhoff, kız kardeş avukat Maya Harris, yeğenler, üvey evlatlar, hatta First koca adayının yapımcı eski eşi sahnede olmasa da kısa film prodüksiyonuyla destek kuvvet olarak hazır nazırdı. Senatör ve Kongre üyeleri ile Valileri saymıyorum; ünlülerden de bir örnek vereyim, milyonlarca takipçisi olan ünlülerin ünlüsü medya patronu ve program yapımcısı Oprah Winfrey de oradaydı.

TAKTİK: HİKAYELEŞTİRİP ANLAT, İKNA ET

Konuşmacılar içerikleriyle olduğu kadar ikna kabiliyetleriyle parladı. Konuşmanın ötesinde adeta roman yazdılar, bol soslu hikayeler fırladı performanslardan. Kah güldürüp, kah ağlattılar… Hepsi “ben sizdenim” dedi. “Sizi anlıyorum” diye ekledi. “Siz de benim gibisiniz, derdiniz derdim… hayaliniz hayalim” şeklinde sürdü gitti. Etkiliydiler! Ve hepsi “ben Kamala’ya güveniyorum, kendimi ona emanet ediyorum” dedi. Yeni moda iki terim; influencer ve endorsement! Doğru yerde, dozunda.

SAHNEDE SEVİMLİ BİR HAYALET DOLAŞTIR

Yarışın bu bölümüne çeşit çeşit “anne-kız” hikayeleri damgasını vurdu. Amerikalılara kendisini tanıtırken imdadına hayatta olmayan annesi yetişti. Yıllar önce kanserden kaybettiği tıp doktoru Hint göçmeni mücadeleci başarılı yılmayan cesur kadın figürü; girişte-gelişmede-sonuçtaydı… Neden? Rakibi Trump’ın soslanacak hikayesi yok. Bir kazıyınca altında trajedi çıkıyor. Aile ve anne hatta eşden söz edemiyor. Şefkat, aşk yok… Trump Ailesi de malum bir şirket… Demokratlar fırsatı yakalayınca aileyi ve anneyi sosa buladı. Bu trene Michele Obama ve Oprah da bindi, cennet annelerin ayağının altında duygusallığında bir film izledik.

“KOŞ KAMALA KOŞ”

Vefat etmiş anneye karşın hayattaki babaya rol verilmedi. Harris, konuşmasında 86 yaşındaki babasından bir kere söz etti; “Koş, Kamala, koş.” Çocukken babası söylermiş; duyduğu bu sözler kendisine ilham vermiş. Korkusuz olmayı öğrenmiş… Oysa baba, ABD’nin önde gelen ekonomistlerinden biri. Stanford Üniversitesi’nin ekonomi bölümünde kadro alan ilk siyah akademisyen. Hala “emeretus” ünvanla kadrosunda. Belli ki anne hikayesi iletişime daha uygun.

ÇOCUKSUZ OLMAZ

Harris’in çocuğu yok. Buradan vuruyorlar onu. Sahne alan üvey çocukları ister istemez sınırlı etki yaratıyor. Kim var; minik yeğenler!… Sahne desteği fena değildi; Amerikan halkına “Kamala” isminin nasıl söyleneceğini heceleyerek… hangi kelime gibi okunduğunu örneklerle öğrettiler. “Kamala’yı söylemiyorsan virgül (comma) aklına gelsin” demezler mi!… Biliyorsunuz Trump ve arkadaşları “Kamala”nın telaffuzuyla çok eğleniyorlar… Öyle söylenmez böyle söylenir show’u akıllıcaydı.

POLEMİK DE LAZIM: “BİRAZ ZENCİ”, “ÇOK BEYAZ”A KARŞI

Cinsiyetçilik, ırkçılık yoktu ama siyah beyaz keskindi. Sahneye, “mavi kan” çok beyazlar, “Afrikalı” çok siyahlar, adalardan ve farklı ırklardan “az siyah”lar çıktı… En güzeli; Bill Clinton’ın yakıştırması oldu: Kamala Harris’i “President of Joy” diye tanımladı. Neşe getiren Başkan ya da Mutluluk Başkanı da denebilir. Hep gülen “az zenci” bir kadın; hiç gülmeyen “tuhaf” ve “çok beyaz” hatta “çok zengin” adamı halktan ayrıştırdı, hikayesini daha önce anlatılmayan üslubuyla aktardı.

AŞAĞILAMAK, HIRÇINLIK OUT

Aklınızda olsun, vurdu kırdı… öfke nöbetleri… küfür kıyamet… hakaret ve diğerleri gözden düşmüş görünüyor. Prim yapsın safları sıklaştıracağım diyecekseniz “samimiyet ve hakikat” başrole hazırlanıyor. Kamala Harris, rakibini yerden yere vurarak zaman harcamadı, onu farklı alt edebileceğinin sinyalini verdi. Nefret dili kullanmadı. Sakin ve huzurlu bir ABD vadetti…

ŞİKAYET YOK, HER ŞEY ÇOK GÜZEL OLACAK

İçeriklerde “umut” patlaması vardı. Küresel rüzgarlar savaştan ve kandan esiyor… Karşı taraf nefret söyleminden besleniyor, Demokratlar yeni kostümlerinde “Çiçek Çocuk” gibiydi, Kamala Harris, annesinin öğüdünü tutacağını söyledi: “Şikayet yok, çözüm bul.”

SÜRPRİZ YOK

Rolüne uygun davrandı, senaryoya sadık gerçeklere bağlı kaldı. Başkanlığın üstesinden gelebileceğine dair güven vermeye çalıştı. Gülümsemeyi unutmadı, yumuşak sesli, nefes kontrolü sağlam, öfke bağımlılığı olmayan bir üslupta konuştu. Basit cümleler kurdu, net ifadeler kullandı. Zamana uydu. Söyleyeceğini doğrudan söyledi, polemiğe girmedi. Lafı dolandırmadı. Ve tabii ki hataları ile eksikleri vardı. Bazı temaları ıskaladı. Bir de şöyle düşünün, bir konuşmacı için zaman yönetimi önemli. Az zamana çok şey sığdırabiliriz, anlaşılmazsa boşa gider.

Paylaş