Bu hafta konuklarım çok renkliydi: KAGİDER Başkan Yardımcısı iş kadını Selma Akdoğan, Garanti Bankası, İnsan Kaynakları Yöneticisi Osman Nuri Tüzün ve geçtiğimiz yıl KAGİDER’in seçtiği Geleceğin Kadın Liderleri ekibinden Merve Yılmaz. KAGİDER bu yıl da bir kampanya düzenliyor. Yine geleceğin kadın liderlerini seçecek. Merve Yılmaz kendi deneyimini, Osman Tüzün neden Merve’yi işe aldıklarını, Selma Akdoğan da neden böyle bir kampanya için kolları sıvadıklarını, Türkiye’nin kadın resmini çizerek aktardı.
Türkiye’de çalışma yaşındaki 26 milyon kadından sadece 6,5 milyonu istihdam ediliyor. Kentlerde ise neredeyse her altı kadından sadece biri çalışıyor. Kadınların orta ve üst düzey yönetimde temsili yüzde 3 civarında. Kadınların işgücüne katılım oranlarını yüzde 24’ten yüzde 29 seviyesine yükseltilmesi halinde yapılan araştırmalar yoksullukta yüzde 7 oranında azalma, gelirlerde ise yüzde 4 oranında artış sağlanabileceğini gösteriyor… Geleceğin Kadın Liderleri Eğitim Programı, 20 – 25 yaş arasında İngilizce bilen, üniversite son sınıf öğrencisi veya yeni mezun genç kadınların güçlü bir başlangıç yapabilmelerini hedefliyor.
Yaprak Özer: Sevgili Merve Yılmaz, siz aslında birazdan KAGİDER Başkan Yardımcısı Selma Akdoğan’ın bize anlatacağı Geleceğin Kadın Liderleri projesinin canlı örneğisiniz. Geçtiğimiz yıl Geleceğin Lideri Kadınlar’dan bir tanesi olarak seçildiniz. Garanti Bankası İnsan Kaynakları Yöneticisi Osman Bey sizi işe aldı. Bir yıldır başarıyla çalışıyorsunuz ki buradasınız. Yaptığın işi sevdin mi? Garanti Bankası Teftiş Kurulu Müfettiş Yardımcısı. Bir kadın için Müfettiş Yardımcısı olmak nasıl bir duygu?
Merve Yılmaz: Geçen sene tam bu zamanlarda girdim Teftiş Kurulu’na. Bir senedir çok mutluyum.
Yaprak Özer: Bir sürü genç arkadaşımız müfettişliğin ve teftişin erkek egemen gibi algılanıyor.
Merve Yılmaz: Bir sene boyunca gayet severek çalıştım.
Yaprak Özer: Sayın Akdoğan projeyi bize biraz anlatabilir misiniz? Nedir amacınız, niçin böyle bir şey yapıyorsunuz?
Selma Akdoğan: KAGİDER’in misyonunu biliyorsunuz; kadın girişimciliğini artırmak, kadın girişimciliğini özendirerek; Türkiye’deki kadının ekonomik ve sosyal konumunu güçlendirmek. Fakat girişimciliğe giden yol istihdamdan geçiyor. Önce bir kadın profesyonel yaşamda yer alıyor ki biraz iş dünyasını tanıyor, iş fikirleri geliştiriyor ancak ondan sonra girişimciliğe gidiyor. Bu nedenle biz son 1-2 yıldır kadın istihdamına da çok önem vermeye başladık ve bu yönde projeler geliştiriyoruz. Geleceğin Kadın Liderleri de bunlardan bir tanesi. Özellikle üst yönetimde kadının varlığını artırmaya yönelik. Üniversitelerden yeni mezun olmuş, son 1-2 yıl içerisinde mezun olmuş, okul başarı notu yüksek, tercihen burslu okuyan, tercihen okul içerisinde birçok görev almış, part-time çalışmış, staj yapmış öğrencilerden bize başvurmalarını istiyoruz.
Yaprak Özer: Başvurular ne zaman yapılıyor?
Selma Akdoğan: Şu anda başvurular başladı, 15 Ağustos’a kadar devam ediyor. Özellikle İstanbul dışından başvuruları çok tercih ediyoruz. Biraz İstanbul’daki kaynaklara ulaşmakta zorluk çeken öğrencileri de tercih ediyoruz, böyle bir fırsat yaratmaya çalışıyoruz. 50 kişilik bir kontenjanımız var. 50 kişi üç gün boyunca KAGİDER Merkezi’nde eğitim alacaklar. Bu eğitim içerisinde öncelikle CV hazırlamakla başlıyoruz. İşe başvuru nasıl yapılır, iş görüşmeleri nasıl yapılır, kılık-kıyafet görüntüde neye önem verilmeli, konuşmalar nasıl yapılır, iletişim dili ne olmalı. Arkasından çok kısa bir işe başladıktan sonra ihtiyacı olan bilgiler. Bu arada sivil toplum örgütlerinde çalışmayı özendirmek için onunla ilgili de kısa bir eğitim programımız var ve KAGİDER’in üyeleri de rol profil olarak eğitimlere katılıyorlar. Arkadaşlara birebir iş dünyasından yaşadıklarından aktarımlar yapıyorlar.
Yaprak Özer: 15 günlük eğitim iyi olmuş olmalı ki, iyi CV yazmış. Kendisini iyi göstermiş. Neden seçtiniz Merve’yi?
Osman Nuri Tüzün: Öncelikle bizim için eğitim çok önemli. Üniversitede yaptığı faaliyetler, sosyal faaliyetler gerçekten önemli.
Yaprak Özer: Baktınız mı gerçekten onlara? Merve çok enteresan bir CV’ye sahip ama. Sizden dinlemek isterim.
Osman Nuri Tüzün: Kesinlikle, bunlara hep bakıyoruz. Sosyal faaliyetlerde bulunmuş mu, okulun çeşitli kulüplerinde faal olmuş mu, stajlarını ciddiye alarak yapmış mı?
Yaprak Özer: ‘KAGİDER seçti biz alalım, onlara bir hoşluk yapalım’ demedi Garanti yani…
Osman Nuri Tüzün: Değil kesinlikle. Bizim işe alım süreçlerimiz gerçekten çok detaylı. Çok ince eleyip sık dokuruz. Elbette bu eğitimin faydası olmuştur Merve’ye de, kendini öne çıkarmada, göstermede aldığı eğitimin, tecrübenin faydası olmuştur eminim. Ama bizim süreçlerimizde böyle bir kotamız, kontenjanımız yok. Kendi bileğinin hakkıyla girdi.
Yaprak Özer: Merve neredeyse bütün okul hayatın burslu geçmiş, burs almak çok zor bir şeydir, başarıyla alınır burs. Hüsnü Özyeğin Vakfı bursu, Erasmus hibesi, Devlet Parasız Yatılı bursu… Sence bunlar senin seçilmende etkili oldu mu?
Merve Yılmaz: Mutlaka etkili olmuştur çünkü ben Boğaziçi İşletme mezunuyum. Bir sürü Boğaziçi İşletme mezunu da var bir bakıma bakarsak. Bir şekilde eleme kriterleri neye gidiyor? Burslu mu okumuş, staj yapmış mı üniversite hayatı boyunca? Bir şekilde bir eleme yöntemi var, kendini farklı kılmak için bunlar artık mecburiyet.
Yaprak Özer: Osman bey doğru mu?
Osman Nuri Tüzün: Doğru kesinlikle, çünkü bu bilinçte olan arkadaşları biz almak istiyoruz. Staj yaparak iş hayatını, iş dünyasını bilerek bilinçli kararlar vermesini biz de çok tercih ediyoruz.
Yaprak Özer: Tırnaklarıyla kazıyan, ekmeğini taştan çıkartan güçlü adayları almak istiyorsunuz.
Osman Nuri Tüzün: Kesinlikle.
Yaprak Özer: Selma Hanım, kadın profiline geçelim, bize biraz bilgi verin. Türkiye’de 26 milyon çalışma yaşında kadın var. Bunların 6.5 milyonu istihdam edilebiliyor. Bu da şu anlama geliyor, kentlerde her altı kadından yalnızca bir tanesi istihdam edilebiliyor. Bu çok yazık, fakir bir tablo değil mi?
Selma Akdoğan: Ben şöyle söylüyorum, düşünün bir şirket var, orada 100 tane kişi var. Siz sadece 24 tanesinin iş gücünden faydalanıyorsunuz, geri kalanlarına maaş ödeyip bir kenarda oturtuyorsunuz. Çünkü, devlet bir şekilde her vatandaş için bir kaynak ayırıyor. Kaynak ayırdığı 76 kadının sadece kaynak ayırıyor, ekonomik hayata bir katkısı olmasına fırsat vermiyor. Bütün istediğimiz, kadın-erkek fırsat eşitliği diyoruz ve kadınların yönetimde de üst düzeyde yer alması. Hem istihdam oranının artması, %50’lere gelmesi, hatta Avrupa Birliği’ndeki %60 oranlarına gelmesi, aynı zamanda da yönetimde artması. Siz demin bir rapordan bahsetmiştiniz, kısaca ondan bahsedeyim, bana çok ilginç geldi. Avrupa Birliği’ndeki Kadın-Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu haziran ayı içerisinde bir rapor hazırladı. Şu anda AB ülkeleri içerisinde üst düzey kadın yönetici oranı %10’larda. 2015 yılına kadar bu oranı %30’a, 2020’ye kadar da %40’a çekmek için çalışmalar başlattılar. Hatta gönüllü çalışma yapılmazsa kanunlaştırmaya kadar gidilecek önlemlerden bahsediyorlar.
Yaprak Özer: Bunu burada bırakmayalım ama Garanti Bankası örneğinden yola çıkalım çünkü Türkiye’nin en büyük kuruluşlarından bir tanesi. Sizde kadın sayısı, aslında baktığımızda sevindirici durmakla beraber en tepede kadın istediğimiz rakamlardan uzak. Şirket politikaları olarak söz eder misiniz?
Osman Nuri Tüzün: Elbette. Fırsat eşitliği ana kriterlerimizden biri. Hiçbir şekilde bir kadın-erkek ayrımı yapmıyoruz işe alımda, özellikle başlangıç aşamasında. Zaten şu anda da sizin söylediğiniz gibi uzun yıllardır böyle ama giderek de artıyor bu oran. Toplam çalışanlarımız içinde %57’si kadın çalışanımız. 9 bin 500’ün üstünde kadın çalışanımız var.
Yaprak Özer: Kadınlar bankacılığı seviyorlar onu mu anlamalıyım?
Osman Nuri Tüzün: Diyebiliriz.
Yaprak Özer: Yoksa bankacılık kadınları seviyor çünkü onlar çok detaycı, çok dikkatli, çok sabırlı.
Osman Nuri Tüzün: Buna da katılırım. Kurumsal bir yapıyız. Bankacılık bir sektör, sadece Garanti Bankası değil. Ofis ortamında çalışıyoruz, bu tabi kadınların bir tercih sebebi oluyor doğal olarak, başvurularda da bunu görüyoruz. Ama ilerleyen aşamalarda da her zaman fırsat eşitliğini savunuyoruz. Herhangi bir kota veya kontenjanımız yok belki ama hep o gözle bakıyoruz. Herhangi bir terfide veya bir fırsat çıktığında bu eşitliği her zaman gözetiyoruz. Şu anda bizim yönetici kadrolarımızda, %40’ı yöneticilerimizin kadın çalışanlarımız. Daha üst seviyelere çıktığımızda biraz azalıyor dediğiniz gibi, koordinatör ve üst yönetim diye baktığımızda %25’i şu anda kadın ama bu zaman içinde hep artan bir trendle devam etti.
Yaprak Özer: Ne zaman göreceğiz Merve seni en tepede? Var mı böyle bir hedefin?
Merve Yılmaz: Mutlaka var, evet.
Yaprak Özer: Kendine ne biçtin süre olarak?
Merve Yılmaz: 10-15 yıl içerisinde kendimi iyi bir yerde görüyorum.
Yaprak Özer: İyi bir yer dediğin?
Merve Yılmaz: Üst düzey yöneticilik.
Yaprak Özer: Yüzde 40’ın içerisinde mi olursun?
Osman Nuri Tüzün: Yüzde 40’ın içerisinde mutlaka olur.
Yaprak Özer: Bildiğim kadarıyla, Fortune 500’de kadın CEO sayısı düşüktür. Biz de ise kağıt üstünde pek yüksektir ve bu bizi çok sevindirir. Tabii nereden baktığımız çok önemli. Bardağın hep dolu tarafına bakmalıyız ama bu rakamları nasıl okumalıyız? İngiltere’de, Amerika’da %3’lerdeyken, biz de %17, %10’ların üstünde olması çok anlamlı mı?
Selma Akdoğan: Çok şaşırtıcı geliyor. Dünyadaki 136 ülke içerisinde kadın istihdamı açısından 124’üncü ya da 126’ncı sıradayız. Yani en sonlardayken ama üst düzeye baktığımızda çok yüksek gözüküyoruz. İlk 36 ülke içindeyiz. Bizi de çok şaşırtıyor fakat, şöyle bir şey var; bir araştırma şirketi Türkiye’de halka açık şirketler arasında bir araştırma yapmış. Yönetim kurulu üyelerindeki kadın oranı yüzde 11, fakat bunun yüzde 52’si aile üyesi. Anonim şirketlerde biliyorsunuz beş ortak zorunluluğu var. Doğal olarak ailedeki bir kadına da hisse veriliyor. Öyle baktığınız zaman ben bunun çok gerçekçi olmadığını, sadece kağıt üzerinde kaldığını düşünüyorum. Yüzde 3-5 arasında bir yerde diye düşünüyorum.
Yaprak Özer: Gene iyi aslında.
Selma Akdoğan: Tabii AB’de CEO %3, üst düzey kadın yönetici direktör denilen kategoride %10. Öyle baktığınızda evet, Türkiye’de çok kötü değiliz, nereden baktığınıza bağlı ama, neden olmasın? Biliyorsunuz uluslar arası şirketlerde üst düzey yöneticilik yapan Türk kadın liderlerimiz de var. Bunlar da gurur veriyor bize. İnşallah sayıları gün geçtikçe yaptığımız projelerle hem bizim hem Çalışma Bakanlığı’nın destekleriyle, tabii çalışan kadında en önemli noktalardan birisi, çocuğuna güvenli bir bakım yeri, şu anda Çalışma Bakanlığı bu konuda AÇEV ve KAGİDER’in yaptığı bir projeyi destekledi ve kanunlaşma aşamasında. Türkiye’de 20 bin civarında kreş açılacak.
Yaprak Özer: Avrupa Birliği kadınla ilgili dokümantasyonda kotalardan söz ediyor. Biz kota yanlısı mıyız? Belli başlı şirketlerimizde veya belli başlı sektörlerimizde kota olmalı.
Selma Akdoğan: Kota lafını birçok alanda çok sevmesek de, ben şahsım adına söylüyorum, faydalı bir şey çünkü, kota benim için bir hedef. Hedef koymadan da bir yerlere ulaşamıyorsunuz, gelemiyorsunuz. İnsan Kaynakları tepe yöneticisi bu anlamda ne düşünür bilemiyorum tabi, ben bir fikir olarak ortaya koyuyorum.
Osman Nuri Tüzün: Tabiî ki olabilir ama bahsettiğimiz gibi bankacılık sektöründe bu oranlarda ilerideyiz diye düşünüyorum. Bunun daha da üstünü bir kota koyarak hedeflemek yerine zaten doğal giden bu tempoyu devam ettirerek artırmak daha doğru.
Yaprak Özer: Siz aslında köken olarak insan kaynakları yöneticiliğinden gelmiyorsunuz. Farklı mecralardaki birikimlerinizle bu koltuğa oturuyorsunuz. Finans dahil diğer sektör deneyimlerinizden yola çıkarak baktığınızda kota, hakikaten insanın kanına dokunuyor ‘kadına neden kota konulsun?’ diye ama Selma Hanım ile aynı görüşteyim ben de. Sizin buna faydası olup olmayacağı şeklinde net fikrinizi alalım.
Osman Nuri Tüzün: Dediğiniz gibi, bu ilk başta eşitlikte sanki bir ayrımcılık gibi gözükse de bence de, özellikle bizim gibi bankacılık sektörü gibi spesifik sektörler dışında hala çok az olduğuna ben de katılıyorum. O yüzden de genel olarak AB’deki gibi bir kotayı ben de destekliyorum açıkçası.
Yaprak Özer: Kota yaptırım da getiriyor, onun için bir anlamda pozitif. Merve kaç erkekle çalışıyorsun ya da çalıştığın grupta kaç kadın var?
Merve Yılmaz: 120 kişinin içinde 25.
Yaprak Özer: Konuştukça etrafında daha çok kadının teftişte yer alıyor olması yakın zamanda görebileceğimiz bir olgu mu?
Merve Yılmaz: Olabilir aslında. Bu aslında insanların mesleğe bakış açısıyla da ilgili bence. Siz az önce sıkıcı dediniz ama ben öyle düşünmüyorum şu an için.
Yaprak Özer: Ben çomak sokayım istedim, sıkıcı mı, değil mi?
Merve Yılmaz: Ben çok severek girdim, o yüzden benim gibi düşünen çok kişi olursa eğer, neden artmasın?
Yaprak Özer: Çok bilinçlisin, yüzde 40’ın içerisinde 10 yıl içinde olmak isteyip teftişten geçmek orada önemlidir değil mi kariyer açısından?
Osman Nuri Tüzün: Tabii, müfettişlik hem yorucudur hem zordur hem de çok öğreticidir, çok çabuk yetiştirir. Bence doğru bir yerden başladı Merve.
Yaprak Özer: Selma Hanım, tekrar şöyle bir tur atacak olursak kadınların istihdama katılması ülke ekonomisine çok önemli bir fayda sağlıyor. Erkekler kazandıklarını kendi ihtiyaçlarına daha fazla harcıyor ama kadın kazanabiliyorsa eğer tüketime sokuyor. Burada paylaşabileceğiniz bilgiler?
Selma Akdoğan: Bir istatistik var, yüzde 24 oranı yüzde 29’a çıktığı anda ülke ekonomisine katkısının yüzde 15 daha fazla olduğu söyleniyor. Çünkü kadın kazandığı parayı derhal harcamaya başlıyor.
Yaprak Özer: Eğitime, sağlığa, çocukların giyimine kuşamına, ailesine…
Selma Akdoğan: Her türlü. Üst düzeye çıktıkça daha fazla kendine de harcamaya başlıyor. Onun için kadının istihdamının ülke ekonomisine katkısının böyle bir verimlilik açısında daha büyük şeyi var. Onun dışında, ben hep kadın-erkek eşitliği ve birlikte çalışmasından yana biriyim, çok iyi bir ekip çalışması oluyor. Erkekteki IQ, kadındaki EQ bir araya geldiği zaman muhteşem bir ekip çalışması çıktığına inanıyorum. Hatta şirket ortaklıklarında da bunu tavsiye ediyorum. Erkeğin daha girişimci ve risk alabilme yönü, kadının da daha analitik ve hissel yaklaşımları çok iyi bir sonuç çıkarıyor ortaya diye düşünüyorum.
Yaprak Özer: Aynı fikirdesiniz galiba.
Osman Nuri Tüzün: Aynı fikirdeyim kesinlikle. Hatta bir makale okumuştum ben de, MIT’nin ve birkaç üniversitenin ortak yaptığı çalışmada sadece IQ’su yüksek bireylerden oluşan bir grubun toplam IQ’sunun düştüğünü görmüşler. Bunu sadece kadın-erkek olarak ayırmamak lazım belki ama sosyal beceriler açısından, EQ açısından daha ileride olan bir bireyi koydukları zaman, daha karışık bir grup yaptıkları zaman grubun toplam hem zekasının hem sonuçlarının çıktısının yüksek olduğunu ispatlamış.
Yaprak Özer: Sizin çalışma alanınız aslında çok önemli bir laboratuar gibi. Sanki sadece parayla ve rakamlarla ilgilenirmişsiniz gibi duran ama toplum mühendisliği, toplumsal gelişmeleri değil mi? Burada da EQ ve IQ bir arada herhalde çok önemli. Son sorum size de şu, bu sene yeni adaylar alacak mısınız Garanti’ye Geleceğin Kadın Liderleri arasından?
Osman Nuri Tüzün: Çok memnun oluruz. Eğer adaylarını bizimle paylaşırlarsa tabiî ki bir ayrımcılık yapmamız söz konusu değil ama o gözle bakacağız.
Selma Akdoğan: Bu arada biz katılımcılara bir iş garantisi sözü vermiyoruz ama destekliyoruz. KAGİDER’in işbirliği yaptığı Garanti gibi birçok kuruluş var. Yaklaşık 20-25 tane kuruluş, bize bu anlamda çok büyük destek veriyorlar. ‘Sizin eğitiminize katılan adayları mutlaka bize yönlendirin’ diyorlar. Biz bir mentorluk da yapıyoruz. Eğitimin arkasından görüşme yaptıkları şirketler konusunda bize danışıyorlar, ‘kariyerimi nasıl yönlendireyim? Ne yapayım?’
Yaprak Özer: Aslında burada ‘hamili kart yakınım’ olur diyorsunuz siz değişik firmalara. Bir garantisi yok ama arkadaşlar için önemli bir açılım. Son söz sana sevgili Merve, ne tavsiye edersin?
Merve Yılmaz: Başvuracak adaylar varsa kesinlikle başvurmalarını şiddetle tavsiye ederim. Benim yararlandığım çok şey oldu eğitimden.