Yapay Zeka Kuşatması

Her yıl Portekiz başkenti Lizbon’da gerçekleşen Web Summit’ten geleceğe dair yaratıcı örneklerle karşınızdayım. Zirvede bayıltana kadar yapay zeka konuşuldu. Onlarca panel arasından farklı sektörlere odaklanmaya özen göstererek seçim yaptım, sunuyorum:

UBER YOK TAKSİ YOK… RESTORAN OTEL DOLU

Ama önce hava durumu! Lizbon’da yılın bu zamanı Web Summit’le hayat yer yer duruyor. Etrafı bir sonraki TikTok ya da OpenAI yaratıcısı olmaya aday genç insanlar sarıyor. Tam 71 bin 500 kişi, nüfusu 3 milyonu bulmayan (şehir merkezi 550 bin) Lizbon’u kitlemiş. Tüm karmaşasına karşın sistem hiç de teklemedi diyebilirim. Düşünsenize, öğreniyoruz ki, dört gün süren etkinlikte 63 terabayt mobil trafik sorunsuz akmış.

Web Summit ne diyecek olursanız, teknoloji görünen bir pazarlama konferansı derim. Magazin de aktivist de hatta ilk yıllarında devletler de buradaydı. Bu yıl açılışta müzik dünyasından Pharrell Williams, NBA yıldızı Carmelo Anthony, hapiste ölen Rus muhalif lider Alexei Navalny’nin bayrağı kendisinden devralan eşi Yulia Navalny vardı…  Microsoft Başkanı Brad Smith ve Manchester United CEO’su Omar Berrada gibi isimleri de unutmamalıyım.

WEB SUMMIT’TE TÜRK PAVYONU

Benzerleri farklı coğrafyalarda da türemiş olan tekno zirveler yaratıcılığın popüler buluşma noktaları. Web Summit’in dünyanın en büyük teknoloji konferansı olduğu söyleniyor, başlangıcından bu yana takip ediyorum.

Bu yıl  Web Summit standları arasında ayrışan büyük para saçan Katar’dı. Benim gözüm bir de Brezilya’nın renkleriyle boyandı. Türk standı ise neyse ki, “deniz, kum ve şiş kebap, baklava” üzerinden “Visit Turkiye” konseptini terk etmiş, çok sevindim. DEİK liderliğine verilmiş daha güzel bir stand kurmuşlar, bu kez de bürokrat görüntüden kurtulamamşlar.  Sanırsınız Ankara’dayız. Bundan mı bilmem bizim standımızda izdiham da heyecan da göremedim

Çok isterim Web Summit gibi uluslararası bir örneğin Türkiye’de gerçekleştiğini görmeyi. Öğrendiğime göre bizim gözümüz de onlardaymış.  2028’i not almışız. Web Summit’in  Lizbon belediyesiyle  anlaşmasının bittiği tarih bu. Doha gibi yavru Web Summit’ler mi yapacağız, ana organizasyona mı talip olmak isteriz bilinmez. Gelin görün ki, öğrendiğim kadarıyla İstanbul’da böyle büyük bir alan yokmuş. Doğrusu bu bilgiyi benim aklım almadı. Yine mi iç siyaet diye düşünüyorum.

IBM  FERRARİ’YE BİNDİ

Dünyanın önde gelen teknoloji şirketi IBM neredeyse tüm spor otomobill kullanıcıların hayallerini süsleyen Ferrari’yle iş birliği yapma kararı almış. Aşk karşılıklı. Ortaklık şimdilik 3 yıllık yapay zeka destekli bir pazarlama projesi. Hayallerdeki otomobili gerçeğe çevirecek bir rüya görüyorlar. Ferrari’nin içine girecek olan IBM “story telling” (hikaye anlatımı) yapacakmış. Veri üretecek, analiz yapacak, hedef kitle ayrıştırmasıyla nokta atışı ve özelleştirmeye – kişiselleştirmeye odaklanacak.  Bununla birlikte Ferrari kültür ve tarihinin canlanmasını sağlayacak altyapıyı sunacak. Ferrari de hayran kitlesiyle daha sağlam bir zeminde buluşacak… On – yirmi binli rakamlarla ifade bulan Ferrari sahibi mutlu azınlık ile otomobil yarışlarında Ferrari tutkunu milyonlar arasındaki rakamsal uçurumu eritmeye çalışacaklar. Bu herkesin bir Ferrai sahibi olması anlamına gelmiyor, ama herkesin bir Ferrari tutkunu olması fena mı olur; dünyanın gözü Ferrari’yle kör olsun diyorlar. Veriye dayalı pazarlama sihirbazlığı finansal kazancı maksimize edecek.

ÖĞRETMENLER İÇİN YAPAY ZEKA  

Zirve’de tahmin edeceğiniz gibi yılın girişimi girişimcisi de seçiliyor. Porto merkezli girişim Intuitivo, 105 startup’ın mücadele verdiği yarışmada ödüle ulaşmayı başardı. Ne mi yapıyor;  Intuitivo, halihazırda 35 binden fazla öğretmenin üretkenliğini ve 300 binden fazla öğrencinin eğitimini geliştiriyor. Öğretmenlerin tekrarlayan görevlerle daha az zaman kaybetmelerine yardımcı oluyor. Böylece üretken olmalarını sağlıyor. Her tür değerlendirmeyi oluşturuyor ve otomatik olarak notlandırma yapmalarını sağlıyor. Dünyada zamanlarının yüzde 46’sını öğreterek, yılın 1,5 ayını değerlendirme yazarak ve not vererek geçiren 85 milyon öğretmen varmış. Aplikasyon  yüzde 40 zaman tasarrufu sağlıyor. Unutmayın, ödül almak yatırım almak anlamına geliyor.

MICROSOFT BAŞKANI: ÇİN BİZİ ÇOKTAN GEÇTİ

Çin geldi Çin gitti… Çin sarhoşuyuz. Ne Çinmiş ama! Microsoft’un Başkanı Brad Smith CNBC’den Karen Tso’yla sahne alıp sorularını yanıtladı. Ve ne Çinmiş bu? sorusuna şu yanıtı verdi; “Tehlike teknolojiden çok bizlerdeki önyargı. Çin’e gitmeyen insanların, bu ülkenin  geride kaldığına dair inançları yanıtlıcı.” Smith, yakaladı yakalarsa kötü olacak denen Çin’in çoktan Batı’yı geçtiğini söylüyor.

Microsoft, 1992 yılından bu yana  ABD dışındaki en büyük araştırma ve geliştirme merkezini Çin’de tutuyor. Çinli ve Amerikalı şirketlerin uzak gelecekte teknoloji konusunda rekabet edeceğini öngören Smith, ABD ve Avrupalı şirketleri ekonomilerini büyütmek ve yapay zeka gibi yeni gelişmeleri dünyanın geri kalanına taşımak için işbirliği yapmaya çağırdı.

SEÇİM ÖYLE Mİ BÖYLE Mİ GÜVENLİ?

Gidip yazılıyoruz, muhtara başvuruyoruz, listeleri kontrol edip duruyoruz, kimliğimizi gösteriyoruz… hatta tırnaklarımızı mürekkebe buluyoruz! Yine de hanemizdeki yabancıları, seçime girmiş müteveffa büyükleri… vatandaşımız olmayan yabancıları sandıktan ayıklayamıyoruz. Tartışma konularından biri de tam buydu işte. Elektronik oy verme işleminin geleneksel oy verme süreçlerinden çok daha güvenli olduğunu savunuyor uzmanlar. Tartışmaya katılan uzman, seçimde herkesi şaşkına çeviren ABD seçim sonuçlarına ilişkin, “Neden bir parti değil de diğeri kazandı?” diye sordu. Yanıtın güven erozyonu olduğunu ama bakmadığımız yerden geldiğini söyledi; birey “güvenmemi mi istiyorsun, o zaman devleti çalışır hale getir. Yapmıyorsan değiştiriyorum” diyor. Çıkardığım şu, güven yoksa ideolojinin sağı da solu da yok. Dijital seçim güvenli, pratik ve ekonomik olanmış.

HUKUKTA YAPAY ZEKA  

Hukuk teknolojisi girişimi Robin AI, sektörde yapay zeka destekli çözümler sunarak süreçleri hızlandırmayı ve maliyetleri düşürmeyi hedefliyor. 25 milyon dolarlık ek bir finansman turunu tamamlayıp  toplamda 61,5 milyon dolar toplamış. Şirket, müşterilerine hem yapay zeka yazılımı hem de insan destekli hizmetler sunarak hibrit bir iş modeli sunuyormuş. Esprisi de bu. Ormandan birey, bireyden orman geçişi… Robin AI, sunduğu çözümlerle standart hukuk firmalarına kıyasla yüzde 80 maliyet, yüzde 93 zaman tasarrufu sağladığını kanıtlamış. Ben bu seanstan ne anladım? Genel amaçlı modeller yerine endüstriye özgü yapay zeka uygulamaları sürdürülebilir. İnsan ve yapay zeka kombinasyonu, yüksek doğruluk ve hız gerektiren alanlarda başarı sağlıyor.

KAMU YARARINA YZ VERSİYONU

Mozilla (2003), açık ve erişilebilir interneti teşvik etmeye adanmış, kâr amacı gütmeyen küresel bir kuruluş. Gizliliği ve güvenliği vurgulayan Firefox web tarayıcısını geliştirmesiyle tanınıyor. Mozilla’nın misyonu, küresel bir kamu kaynağı olarak kalmasını sağlamak. Vasatlığa davet çıkaran yapay zekaya karşı bir duruşu olduğu izlenimi yaratmıştı bende. Yanılmışım. Mozilla’nın da bu teknolojiyi kendine adapte ettiğini öğrendim. Firma son olarak yüzde 30 tensikat ve yeniden yapılanma duyurmuştu. Yapay zeka kullanmaktan başka bir seçenek sunmayan yeni bir sistemdeyiz.

Mozilla’yı dinlediğim seansın diğer konuğu, aralarında Mail, VPN, Ajanda, Drive gibi gizlilik odaklı benzer hizmet paketiyle tanınan İsviçreli teknoloji şirketi Proton’un kurucusu ve CEO’suydu. Ben Proton’un yaptıklarından tabii ki etkilendim ama kurucu daha ilginç; Proton’u kurmadan önce, Avrupa Nükleer Araştırma Örgütü CERN’de araştırmacı bilim insanıymış. Harvard Üniversitesi’nden parçacık fiziği alanında doktora derecesine sahipmiş. Neden anlatıyorum, yapay zekayı her yönüyle ele alan Web Summit bence hala nereye koyacağını bilmiyor, biz de… Ne kadar çok konuşulursa o kadar normalleşecek belli.

“BEN KOMİSER AHMET, SENİ KURTARACAĞIM”

“Karanlık Komiser”den “Karanlık Desen”e geçtik. “Dark Pattern” dersem daha net anlaşılacak. Bir pandemi olduğundan söz ediliyor. “Dark Pattern”, kullanıcının iradesi dışında hareket etme hali. Kandırıyor. Kullanıcı şüphe etmeden ağına düşüyor. Farkına varmadan Dark Pattern ağına düşüyoruz, yanlış tercihler yapabiliyoruz. İstenmeyen aboneliklere, gereksiz satın alımlara, yersiz yurtsuz şekilde kişisel verilerin paylaşılmasına yol açıyor. Birkaç Dark Pattern örneği vereceğim; Kolay girdiğiniz ama çıkamadığınız aboneliklerin hemen hepsi. Bunlara “Roach Motel” diyorlarmış. İşlemin yalnızca son adımında ortaya çıkan ek masraflar veya ücretler. Ücretsiz deneme sonrasında kontrolsüz ücretli üyeliğe geçmek… Alışveriş sepetine otomatik olarak fazladan ürün ekleme. Kullanıcının kişisel bilgi paylaşmaları için kandırmak. Bir başka metot; “confirmshaming”. Kullanıcıyı, bir hizmetten vazgeçtiği için suçlu hissettirmek… hileli sorular. Gizlenmiş reklamlarla ikna etmek. Yanlış yönlendirme ve kullanıcı eylemi gerçekleştirdikten sonra işlevselliğini değiştirmek.

Feci bir şey. “Ben Komiser Ahmet, sizi PKK’dan kurtaracağım, benden haber bekleyin, yarın XYZ bankanın önünde bekliyoruz”, diyerek hesapları boşaltan çeteden bin beter.

SEVGİLİ OKUR

Web Summit sürecinde yaşanan bu açıklamaya yer vermeden nokta koyamam; “X (eski adıyla Twitter) sosyal medya sitesindeki resmi Guardian editoryal hesaplarında artık paylaşım yapmayacağız, bu platformda bulunarak faydadan çok zarar görüyoruz. Platformda tanıtılan veya bulunan genellikle rahatsız edici içerikler göz önüne alındığında bir süredir düşündüğümüz bir adımı hayata geçiriyoruz. ABD Başkanlık seçimleri kampanyası, uzun süredir tartıştığımız konuların altını çizmekten başka bir işe yaramadı: X’in zehirli bir medya platformu olduğu ve sahibi Elon Musk’ın siyasi söylemi şekillendirmek için etkisini kullanabildiğini görüyoruz…. …Neyse ki bunu yapabiliyoruz, çünkü iş modelimiz sosyal medya devlerinin algoritmalarının kaprislerine göre uyarlanmış viral içeriklere dayanmıyor. Bunun yerine doğrudan okuyucularımız tarafından finanse ediliyoruz.”

Paylaş