İşte size iletişimin önemini anlatacak bir örnek: Sürdürülebilir bir ekonomi için “Kurumsal Yönetim”. Kime sorsanız kurumsal yönetim uyguluyor. Ama… Sanki bir görev, sanki yandaki kutuya “tik” atsa olacak! Duygu yok… Kimse hissetmiyor. Nasıl olacak bu iş?
Sonda söyleyeceğimi başta söyleyeyim: Kurumsal Yönetim uygulayan şirketler diğerlerine göre daha başarılı oluyor. Kâğıt üzerinde böyle… Batı’da da böyle. Fakat Türkiye’de değil. Anlamakta güçlük çekiyorum. 2007’de de 48.082 puan ile açılan Kurumsal Yönetim Endeksi, aradan geçen 6 yıllık süreye rağmen hala BİST 100 Endeksi’nin yüzde 10 altında seyrediyor… Ne yapacağız?
Kurumsal Yönetim ile başarı ve performans arasındaki ilişkiyi daha iyi anlatacak bir iletişim stratejisi ve bunun inandırıcılığını sağlayacak somut verilere mi ihtiyaç var acaba, ne dersiniz?
Kurumsal Yönetim için iletişim çalışmasını kimler yapmalı? Aklıma “Yatırımcı İlişkileri”, “Kurumsal İletişim” gibi profesyonel kümelenmenin yanı sıra “Borsa İstanbul” ve “SPK” gibi sektördeki diğer aktörler geliyor.
Kurumsal Yönetim’in başarısını göstermek için önemli kriter, Borsa İstanbul Kurumsal Yönetim Endeksi. Endeks, 6 yıldır işlem görüyor olmasına rağmen BIST 100 Endeksi’nden daha az getiriye sahip.
Kurumsal Yönetim ile ilgili pek çok düzenleme var. Piyasa kurucular hevesli. Ama anlatımları nasıl yavan. Kurumsal yönetim haberi görsem gözüm yanındakine kayıyor… O kadar! Ruh yok. Uygulayacak olanlar da konuyu bir görev gibi algılıyor. Konu steril, konuşanların ne dedikleri belli değil. Doğmadan ölmüş bir bebek.
Abarttığımı zannediyorsunuz, yanılıyorsunuz… Türk halkı kendince romantik. Ya gördüğünü anlıyor ya dokunduğunu. İçki masasında efkârlı, minibüsün arkasında yazan yazı kadar sevdalı… Öldürecek kadar âşık. Somut dürtüleri var. Soyutluk kitabında yok. Palayla dolaşması bundan olabilir. Kurumsal yönetim ilkeleri gibi kavramları da içselleştiremiyor, kanımca… Verin eline fayda/maliyet analizini göreceksiniz iş değişecek.
Sürdürülebilir performansın önemli bir kriteri olması gereken Kurumsal Yönetim, bekleneni bir türlü veremeyen hisse senedi performansı ile birleşince “ite kaka” yürüyen bir Kurumsal Yönetim anlayışı ile ilerlemek durumunda kalıyoruz.
OECD tarafından hazırlanan “Günümüz Hisse Senedi Piyasasında Kurumsal Yönetim” başlığını taşıyan raporda halka arzların gelişmiş ülkelerden gelişmekte olan ülkelere doğru kaydığını açık bir şekilde görebiliyoruz. Bunun sonucunda 2000’li yıllardan önce küresel halka arz gelirlerinden yüzde 20 pay alan gelişmekte olan ülkelerin son beş yılda aldıkları pay yüzde 60’a çıkmış bulunuyor. ABD ve İngiltere gibi küresel finansın merkezinde yer alan ülkelerde halka açık şirket sayıları son 10 yılda yarı yarıya düşerken Türkiye başta olmak üzere birçok gelişmekte olan ülkede halka arz patlaması yaşanıyor. Halka açılan şirket sayısı ve piyasa kapitalizasyonun artması ile birlikte kurumsal yönetim talepleri de artıyor.
Son 20 yıl içinde sermaye piyasalarında kurumsal yatırımcı sayısında artış gözlüyoruz. Bugün dünya piyasalarında hisse senedi varlıklarının yüzde 50’si emeklilik fonları, yatırım fonları ve sigorta şirketlerinin elinde bulunuyor. Borsa İstanbul’daki hisse senetlerinin yüzde 60’ı uzun yıllardır yabancıların elinde ve bu yatırımcıların önemli bir çoğunluğu kurumsal yatırımcılardan oluşuyor. Kurumsal yatırımcıların sayısı arttıkça kurumsal yönetime talep artıyor. Ama hareket yeterince bereketli değil. Mesele de bu!
Sürdürülebilir bir finans modeli oluşturulması için gereken koşulların hepsi hazır olmasına karşın hala kaplumbağa adımları ile ilerleniyor olması, ortaya ilginç bir tezat çıkmasına sebep oluyor. Sürdürülebilir büyümeyi destekleyen, sistemik riske yol açmayan bir finansal sistem kurulması için büyük çaba sarf eden Türkiye’nin bunu sistemin diğer kesimi olan reel sektöre uygulamada hızlı davranamaması gelişmenin önünü tıkıyor.
Oysa sürdürülebilir bir ekonomi için sürdürülebilir bir finans sisteminin yanı sıra kurumsal yönetim ilkeleri ile uyumlu şirketlerin sayısının da artması gerekiyor. “Yatırımcı İlişkileri” “Kurumsal İlişkiler”, “Düzenleyici Kurumlar”, “Şirketler” ve “İletişim” profesyonellerinin bir araya gelerek yeni bir yol haritası çizmesi için vakit gelmiş olabilir mi?…
K.Y.E*
Brezilya |
Benchmark
IBOVESPA |
Kuruluş Yılı
2001 |
Getiri Farkı(2013)
%377 |
Çin | SSE 180 | 2008 | %1 |
İtalya | FTSE MidCap | 2003 | %47 |
Meksika | IPC | 2008 | %66 |
Peru | IGBVL | 2008 | % 16 |
Güney Afrika | JSE All Share | 2004 | -%36 |
Türkiye | BIST 100 | 2007 | -%10 |
*Kurumsal Yönetim Endeksi