“Yetenek” doğuştan gelen beceri anlamına gelir. İş dünyasında, yaratıcı düşünebilmeyle eş anlamlı kullanılıyor. “Yetenek Savaşları” konsepti 90’larda ortaya çıktı. Bu dönemde yönetim danışmanları kitaplar yazdı, yetenekleri şirket bünyesine katmak için her şeyin ve nelerin yapılması gerektiğini anlatarak sattılar da sattılar… Çok başarılı olamamışlar ki hala “yetenek savaşı” diyoruz da, başka bir şey demiyoruz.
Yetenek sıkıntısı kendini ilk olarak yüksek-teknoloji şirketlerinde gösterdi. Yahoo, Microsoft gibi devler dünyanın en iyi bilgisayar mühendislerinin peşinde koştu/koşuyor. Google, normal işe alım süreçlerini durdurdu, bilboard’lara matematik soruları yazdı, problemi çözebilenlere “sürpriz” işe alım teklifleri yapmaya başladı. Goldman Sachs kendisine yetenek yaratmak için Goldman Sachs Üniversitesi’ni kurdu. McKinsey’nin İnsan Komitesi (people committee) de eğitim bütçesini 100 milyon dolara çıkardı.
Yetenek savaşları yalnızca ileri teknoloji firmalarında yaşanmıyor. Büyük küçük ayırımı da tanımıyor. Yarışa devletler de dahil oldu. Savaş kızıştı, yöntemler çeşitlendi. Geçtiğimiz yıl Batı’da 2 bin 300 şirketin yetenek yönetimi teknolojileri kullanmaya başladığı belirtiliyor.
Yetenek savaşını tetikleyen bilişim olabilir ama sürdüren hizmet sektöründeki şirketler hızla büyümeye ve artmaya başladı. Harvard Business School kaynaklı bir araştırmaya göre, hizmet sektörünün global cirosu 1990’da 390 milyar dolarken, 2000’de 900 milyar dolara yükseldi. PricewaterhouseCoopers 148 ülkede, 130 bini aşkın çalışana, 9 bin ortağa; Mckinsey dünya çapında 81 ofise sahip oldu. 1995-2000 yıllarında 471 milyar dolar değerinde 7 bin 638 şirket birleşmesi yaşandı.
Yeteneğin değerinin hızla artmasının bir nedeni de demografi, diğer ifadeyle dünya nüfusunun bazı coğrafyalarda hızla yaşlanıyor olması. Bundan en çok etkilenenler de Avrupa ve Japonya. 2025 yılında 15-64 yaş arası nüfusun Almanya’da yüzde 7, İtalya’da yüzde 9 ve Japonya’da yüzde 14 düşeceği tahmin ediliyor. RHR International araştırma şirketine göre Amerika’daki 500 en büyük şirketin yarısı önümüzdeki beş yıl içinde yöneticilerinin yarısını kaybedecek.
Corporate Executive Board (CEB) adlı kuruluş bir araştırma yapmış. Üst düzey insan kaynakları yöneticilerinin dörtte üçü, yeteneği keşfetmenin ve elde tutmanın bir numaralı öncelikleri olduğunu söylüyor. Yüzde 62’si şirket genelindeki yetenek açığı nedeniyle kaygılı. Yanıtlara göre adayların kalitesi önlenemez düşüşte. Oluşan bir boşluğu doldurma süresinin 37 günden 51 güne yükseldiği sonucu çıkıyor. Önemli bir bölümü, açılan bir pozisyonu kısa sürede doldurabilmek için ortalamanın altında adayları işe aldıklarını itiraf ediyor.
Yetenek savaşı için bulunan en yaratıcı çözümlerden biri işleri Hindistan gibi ülkelere havale etmekti. Hindistan’da her yıl 400 bini mühendis, 200 bini bilişim uzmanı olan 2.5 milyon üniversite mezunu çıkıyor. Bu haliyle Hindistan dünya bilişim yeteneğinin yüzde 28’ini oluşturuyor. Bir Amerikalı fiyatına 10 Hintli çalıştırılabiliyor. İşin ilginç yanı, yetenek açığı Hindistan’da da Çin’de de büyük sorun!
Nerede satılır yetenek, fikri olan var mı? İlacı var mı?… Günde kaç kez alınırsa etkisi olur, bilen var mı?
Yetenek bazılarının doğuştan sahip olduğu ancak yalnız eğitimle, kişisel çabayla geliştirilebilecek bir meziyettir. Ben yeteneğin parayla satıldığını rastlamadım. Yetenek hediye edilemez. Babadan oğula, anadan kıza geçmez… Bulaşıcı değildir. Yetenek biriktirilmez, miras bırakılmaz. Esinlenilebilir, geliştirilebilir ve zamanında kullanıldığında artar. Bir de, çiçek gibidir sulanmazsa solar… Yetenek bana gelsin, beni bulsun diye beklenmez. Bazıları kendini yetenek sanıp nimetten sayar ama yetenek”miş” görünenler her gün, her saat sizi hayal kırıklığına uğratır. Yetenek olduğuyla böbürlenmeden, yeteneğin bilgiyle geliştiğini bilerek ucunu hep elinde tutanlar kendilerine güvenir ama bilgilerine güvenmez geliştirir, bir de siz onlara yatırım yaparsanız, buna; ‘yeme de yanında yat’ denir. Aslında yatırım yapmak büyük ölçüde devletin işidir. Ama unutmayalım ki, aslında yatırım yapmak hepimizin işidir.
Her yıl bu köşeden duyurusunu yaptığım bir gönüllü çalışmayı yine haber vermek istiyorum. İndeks Strateji Yarışması başlıyor. 6 Kasım tarihinde www. indeksilektisim.com adresine giren en genci üniversite üçüncü sınıf, en yaşlısı beş yıl profesyonel deneyimi olan genç çalışanlar bir yarışmayla karşılaşacaklar. Konu şimdilik sürpriz ama o gün girip okuduğunuzda çok seveceksiniz. Yarışma, bir tür sınav… bilgi yarışması… yetenek alıştırması… Gençler eğer inanır, sebat eder, çalışırlar ve ortaya fikirleri ile araştırmalarından oluşan bir çalışma çıkartabilirlerse bir jüri tarafından değerlendirilecek, karşılığında iki şey kazanacaklar; staj ya da kendilerini geliştirecekleri bir yüksek lisans eğitimi. Amaç yetenekler yetiştirmek, yetenekleri geliştirmek.
Yetenek yok diye şikayet etme, yeteneksizim diye ağlama. Baştan sona gönüllü bir proje olan İndeks Strateji Yarışması bugüne kadar 2 binin üzerinde gence ulaştı. Herkes elini taşın altına koymalı. Bozkırda yetenek bitmez. Unutmayın bu “şeyi” satan bir dükkan yok!