Yatırımcı ne bekler? Elbette getiri… Yüksek getiri potansiyelinin karşılığı nedir? Risk olmasın… Yatırımcı kimdir? Riski iyi hesap ettiği varsayılan Bay Cesur! Bay Cesur’un öncelikler sıralamasında ne olabilir? Güvenilir, şeffaf, etkin, istikrarlı, adil, rekabetçi ve aynı zamanda bilgiyi iletişim kurallarına uygun şekilde paylaşan bir piyasa*…
* Bay Cesur; eğitimli, bilgili, sağduyulu, akıllı, kararlı, düzgün cinsiyetsiz bir Türk. “Bay”, The Talented Mr. Ripley filminden aparılmış dikkat çekici bir iletişim sembolüdür…
Piyasalarda çalkantıların yüksek olduğu dönemde var sayıyorum ki, kurumsal yönetim ilkelerinin değeri, sermaye ve para piyasaları için artacak.
Sizce ben iflah olmaz bir iyimser miyim?
Türkiye’de ayakta kalmak için yalnızca yatırımcının değil sıradan bireyin de “yetenekli cesur insan” olması gerekiyor. Neden mi cesur; Türkiye’de yaşadığı için, neden mi yetenekli, bilgiyi sağduyuyla karıştırıp, sabır kokteyli yapmasını bildiği için.
Bu yazıyı içinden geçtiğimiz özel günleri düşünerek, genel Türkiye atmosferinden asla ayrılmayarak okumanızı öneriyorum. Bir gün bugünler geçecek! Ama bugünler yine yeniden tekrar edecek…
Piyasalar kurumsal yönetim çerçevesinde yeniden şekilleniyor. Görevi; şeffaf, adil ve rekabetçi bir piyasa inşa etmek olan Sermaye Piyasası Kurulu (SPK), bir taraftan yatırımcıları korurken bir taraftan şirketlerin kurumsal yönetim ilkeleri çerçevesinde yeniden yapılanmasında aktif rol almaya çalışıyor. Yeni yılda piyasa düzenlemeleri çerçevesinde yeni tebliğler yayınlayan SPK’nın en fazla üzerinde durduğu konu, bilginin paylaşım biçimi…
Piyasa bozucu eylemler ve bilgi suiistimali olarak şekillenen bilgi paylaşımındaki sorunlar, bazen bilinçli ve manipülatif olabiliyor, bazen de bilgisizlikten kaynaklanabiliyor.
SPK’nın kısa bir süre önce yayınladığı, II-15.1 sayılı “Özel Durumlar Tebliği”nin ilk maddesi bu düzenlemelerin amacını açık bir şekilde tanımlıyor:
“Yatırımcıların zamanında, tam ve doğru bilgilendirilerek sermaye piyasasının güvenilir, şeffaf, etkin, istikrarlı, adil ve rekabetçi bir ortamda işleyişini sağlamak amacıyla sermaye piyasası araçlarının değerini, fiyatını veya yatırımcıların yatırım kararlarını etkileyebilecek nitelikteki bilgi, olay ve gelişmelerin kamuya açıklanmasına ilişkin usul ve esasları düzenlemektir.”
Bir taraftan basın yoluyla yapılan açıklamalar, bir taraftan şirket içinde gizli kalması gereken bilgilerin bilerek ya da bilmeyerek ifşa edilmesi, şirketlerle SPK’yı karşı karşıya getirebiliyor. Yatırımcı, hesap verebilen, şeffaf, sürdürülebilir ve açık iletişim anlayışıyla hareket eden firmalara daha fazla güven duyuyor. Özetle bilgi paylaşımı hassas bir konu.
II-15.1 sayılı “Özel Durumlar Tebliği 24. Maddesinin “c” bendinde yapılan açıklamalarla ilgili ciddi uyarılar da var:
“Açıklamalar yanlış, yanıltıcı, temelsiz, abartılı veya eksik olamaz ve ihraççının mevcut koşullarına ilişkin olarak yatırımcıların yanlış fikir edinmelerine neden olmayacak şekilde yapılır. Bu kapsamda ihraççılar, özel durum açıklamalarını faaliyetlerinin pazarlanması ve reklam amacıyla kullanamazlar.”
Arkadan dolaşan, kafa karıştıran açıklamalar yapan, söyledikleri ile yaptıkları arasında tutarsızlık olan, çok konuşan ya da hiç konuşmayıp sır küpü olan, her sabah güne, hakkında yeni bir haberle “merhaba” dediğimiz ya da aylarca hakkında iki satır yazı bile çıkmayan şirketler… Yatırımcı için bunlar tek bir şey ifade ediyor: Belirsizlik. Bizim için ise tek kelimeyle iletişimsizlik.
Eldeki bilgi, bir iletişim stratejisi olmadan kamuoyu ile paylaşılırsa ortaya çıkan durumun adı “gürültü” olur. SPK bu tür bilgilerin kaynağına bakmaksızın şirketten bilgi talep edebiliyor. Bir iletişim stratejiniz yoksa, yatırımcı gözünde açıklamalarınız “mecburen, mecburiyetten” tadında algılanacak ve açıklandığı an “yok hükmünde” olacak.
Yatırımcı “dün”de değil “bugün”de yaşar, “yarın”a oynar. Yetenekli Bay Cesur, eğitimli ve kültürel dokuya sahipse dün’ü küçümsemez, okur ve unutmaz…
Her iletişim hatası, yatırımcının kafasında belirsizlik ve risk algısını artırıyor, bu da güvensizlik olarak somutlaşıyor. Özellikle basın-yayın organları üzerinden yapılan duyurular büyük önem taşıyor. Sermaye piyasası araçlarının değerini, fiyatını ve yatırımcıların yatırım kararlarını etkileyebilecek her türlü bilgiye bir de bu açıdan bakmakta yarar var.
VI-104.1 sayılı “Piyasa Bozucu Eylemler Tebliği”nin dördüncü maddesinde yer alan “Diğer Piyasa Bozucu Eylemler” gazetecilerin basın meslek ilkeleri ve etiğine uygun olarak yürüttükleri mesleki faaliyetleriyle ilgili olarak da bir kırmızıçizgi koyuyor:
- Haber veya yorumların yayımlanmış olmasından dolayı doğrudan veya dolaylı olarak haksız menfaat temin edilmemesi.
- Haber veya yorumların bilgi suiistimali ve piyasa dolandırıcılığı suçlarından herhangi birini işleyen şahıslarla anlaşmalı olarak ya da bu şahısların yönlendirmesiyle yayımlanmamış olması.
- Haber veya yorumların yayımlanmasından önce ilgili sermaye piyasası aracında işlem yapılmaması veya bu hususların başkalarına aktarılmaması.
Bu ilkelerin gazeteci ve iletişimciler tarafından uygulanması ise tek başına yeterli değil. “Yatırımcı İlişkileri” ve “Kurumsal İletişim”in de bu ilkeler doğrultusunda özenli davranması gerekiyor.
SPK’nın yayınladığı “Özel Durumlar Tebliği”nin getirdiği yeniliklerden biri de, bu köşede ısrarla dile gelen; Kim açıklayacak, Ne açıklayacak, Ne zaman açıklayacak ve Nasıl açıklayacak… Tebliğe göre geleceğe yönelik değerlendirmelerin kamuoyuna açıklanabilmesi için üç koşul gerekiyor:
- Yönetim kurulu kararı veya yönetim kurulu tarafından yetki verilmiş ise yetki verilen kişinin yazılı onayının bulunması.
- Yılda en fazla dört defa açıklama.
- Daha önce kamuya açıklanan hususlar ile gerçekleşmeler arasında önemli ölçüde bir farklılık bulunması halinde, bu farklılıkların nedenlerine yer
Geriye bir tek soru işareti kalıyor. Bu açıklamalar için uygulanacak iletişim planı ve iletişim stratejisi… Yönetim kurulu kararı ya da yetki verilmiş kişinin yazılı imzasıyla açıklanabilecek geleceğe yönelik değerlendirmeler için iyi bir iletişim stratejisi oluşturulmadığında, gelecekte söz konusu hedeflerle ilgili yeniden açıklama yapma zorunluluğu doğması, işin ciddiyetini bir kat daha artırıyor.
Son tebliğlerden anlaşılıyor ki SPK, yatırımcılar başta olmak üzere tüm paydaşların açık, şeffaf ve adil bir şekilde bilgilendirilmesi hususunda kararlı. Piyasayı bozacak her türlü eyleme 500 bin Türk lirasına varan idari para cezası uygulayacak.
Son Söz: bilgiyi hapsetme değil, yönetme zamanı…